George H. W. Bush

George H. W. Bush

George H. W. Bush'un başkanlık döneminin en önemli olayı 1990-1991 yılında gerçekleşen Körfez Savaşı'dır.

George Herbert Walker Bush, Amerikalı politikacı, 1981-1989 yılları arasında Başkan Yardımcısı, 1989-1993 yılları arasında ise Amerikan Başkanı olarak görev yapmıştır. Siyasi hayatı Cumhuriyetçi kanatta geçen Bush’un; kongre üyeliği, büyükelçilik ve CIA başkanlığı gibi görevleri de olmuştur. Oğlu George Walker Bush da Amerikan başkanlığı yapmış olduğundan, kendisi “Baba Bush” olarak da anılmaktadır. Baba Bush’u İslam âleminde tanıdık bir isim yapan başkanlığı sırasında gerçekleştirdiği Amerika’nın Birinci Körfez Savaşıdır.  

George Herbert Walker Bush, 1924 yılında Massachusetts’de dünyaya geldi. Babası Connecticut Eyaleti Başkanı Prescott Sheldon Bush ve annesi Dorothy Walker Bush’tur. Ailesi, Bush doğduktan kısa bir süre sonra Greenwich Connecticut’a taşınmış, Massachusetts Andover’de Philips Akademisi’ni bitirmiştir. Akademide iken, son sınıfların öğrenci başkanlığı, öğrenci konseyi sekreterliği, okul gazetesinin editörlüğü ve bunun gibi bazı liderlik pozisyonlarında görev alması ilk gençliğinde de aktif bir kişiliği olduğunu göstermektedir. 1942 yılında akademiyi bitirmesinin akabinde Deniz Kuvvetleri’ne yedek subay olarak katılmış, II Dünya Savaşı dönemi 1941-1944 yılları arasında torpido bombardıman pilotu olarak görev yapmıştır. Bush’un, 2. Dünya savaşında orduda aldığı görevler ve başarıları hayatının sonraki dönemlerini önemli ölçüde etkilemiştir. 1943 yılında Filipin Denizi Savaşında başarılı bir hava operasyonunu gerçekleştiren ekipte yer almış[1] 1944 yılında teğmenliğe yükselmiştir. Japonların Chichijima yerleşkesine gerçekleştirdiği hava operasyonunda Japon hava bataryaları tarafından uçağının vurulmasına rağmen başarılı bir şekilde birkaç düşman hedefi vurmuş, motorunun alev alması üzerine uçaktan atlayarak kurtulmuştur. 1944 yılı boyunca 58 uçuş gerçekleştirmiş[2] ve bunun neticesinde üç uçuş madalyası, üstün uçuş madalyası ve başkanlık birlik savaş madalyası almıştır.[3] Savaş dönüşü Yale Üniversitesi’ne başlayan Bush, 1948 yılında Ekonomi lisans derecesi almıştır. Sonrasında ailesi ile birlikte Texas’a taşınmış, Dresser Industries petrol şirketinde satış elemanı olarak işe başlamıştır. Dresser Industries, Brown Brothers Harriman firmasının bir alt kuruluşudur. Bush’un babası Prescott Bush, Brown Brothers Harriman firmasının yönetim kurulunda 22 yıl boyunca görev almıştır.[4] 1951 yılına gelindiğinde, Bush-Overbey isimli kendi petrol geliştirme firmasını kurmuş, 1953 yılında ise Texas’da petrol arama işi yapan Zapata Petrol şirketinin kurucu ortağı olmuştur.{5] 1964 yılına kadar şirketin başkan yardımcılığını, sonraki iki senesinde ise yönetim kurulu başkanlığını yapmıştır.


Bush’un başkanlığa kadar yükseldiği politik kariyeri de oldukça uzundur. Bush, bu uzun politik yolculuğunda cumhuriyetçilerin safında yer almıştır. Bush, 1966 yılında Texas yedinci bölgeden Temsilciler Meclisi’ne seçildi ve burada muhafazakâr bir politika izledi. 1968 Yurttaş Hakları Kanunu’nu ve Nixon Hükümeti’nin Vietnam politikasını desteklemiş, zorunlu askerliğin kaldırılması yönünde oy kullanmıştır. 1968 yılında ikinci kez temsilciler meclisine seçilmiştir. 1970 yılında Nixon’ın tavsiyesi üzerine Temsilciler Meclisinden çekilerek senato seçimlerine katılmış fakat rakibi Bentson karşısında başarılı olamamıştır. Nixon, Bush’un bu mağlubiyetini kendisine Birleşmiş Milletler Büyükelçiliği yolunu açarak telafi etmiştir. 1971-1973 yılları arasında bu görevi üstlenen Bush, 1973 yılında Nixon’ın isteği üzerine Cumhuriyetçi Ulusal Komite Başkanı olmuştur.[6] Aynı yıl Watergate skandalında Nixon’ın olaylarla ilişkisi olduğu ortaya çıkınca Bush, Nixon’ı desteklemeyi bırakmış ama Cumhuriyetçilere olan desteğini sürdürmüştür. Nixon istifa edip yerine Gerald Ford geçince Başkan Ford, Bush’u Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkiler ofisine başkan olarak atamıştır. O dönemde soğuk savaşın birer tarafı olmaları hasebiyle Amerika’nın Çin’de herhangi bir Büyükelçiliği bulunmuyordu. Bush, resmi olmasa da bu süreçte (1974-1975) büyükelçi gibi hareket etmiş ve iki ülkenin yakınlaşmasına katkı sağlamıştır.[7] Washington’a dönünce, Başkan Ford onu CIA (ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı) direktörlüğüne atamış, 1976-1977 yıllarında bir sene kadar bu görevi yürütmüştür.[8]

BAŞKAN YARDIMCILIĞI DÖNEMİ

Ronald Reagan’ın iki başkanlığı (1981-1989) döneminde Bush başkan yardımcılığı görevini yürütmüştür. Başkan Reagan göreve başladığında başlattığı süreçlerden ilki soğuk savaşın kızıştırılması olmuştur. Reagan Doktrini ile dünyanın her yerinde antikomünist direniş hareketlerine gizliden ve açıktan yardım edilmesi kararı alınmıştır. Reagan döneminde, Lübnan iç savaşı, Libya’nın bombalanması ve İran’a silah yardımı (Irangate skandalı) gibi Müslümanlar nezdinde önemli olayların gerçekleştiği bir dönemdir. Başkan yardımcısı Bush da mezkûr hadiselerde önemli görevler üstlenmiştir.

⦁    Lübnan İç Savaşı

1975-1990 yılları arasında vuku bulan Lübnan iç savaşına, Reagan döneminde Amerika liderliğinde koalisyon müdahalesi gerçekleştirilmiştir. 1982-1984 yılları arasında gerçekleşen bu çok uluslu müdahalede, koalisyon kuvvetlerinin amacı; zayıflayan Lübnan Hükümetinin sultasını yeniden kurmak olarak deklare edilmiştir. Lübnan’da Marunî Hristiyanları, yönetimde önemli ölçüde söz sahibiydiler.[9] 1920-1943 yılları arasında Fransız sömürgeliğinden kalan bu yapıda, azınlık Hristiyanların batı yanlısı yönetim ile birlikte ülkeye tahakkümü mevcuttu. Fakat çoğunluğu oluşturan Müslüman Araplar bu durumdan rahatsızdılar. 1948 ve 1967’de Filistinli Müslümanların İsrail zulmünden kaçarak, bölgeye hicret etmesiyle Müslümanların sayısında ciddi artış olmuştur. Fakat Müslümanların genel durumuna bakıldığında, parça parça olmuş, sol ve seküler ideolojilere veya milliyetçilik gibi fikirlere savrulmuş çeşitli yapılar göze çarpmaktadır. 


Savaşın birçok aşaması bulunmakla birlikte, süreç boyunca tarafların sayısı artmış, ittifaklar da değişmiştir. İsrail’in, Suriye’nin, İran’ın ve Mısır’ın da sürece dâhil olmasıyla iç savaş oldukça karmaşık bir hale gelmiştir. 1982 yılında Londra büyükelçisi Shlomo Argov’un öldürülmesini bahane eden İsrail, Lübnan’a girmiştir. İsrail’in bu müdahalesi Amerika cenahında iki şekilde yankı bulmuştur. Dışişleri Bakanı Alexander Haig’in başını çektiği bir grup Filistin Kurtuluş Örgütüne ve Suriye’ye de baskı yapılmadıkça İsrail’e çekilmesi için baskı yapılmamalı derken, Bush’un da içinde bulunduğu diğer grup ise İsrail’e çekilmesi için tek taraflı baskı yapılmasını ve eğer buna uymazsa ambargo uygulanmasını savunmuştur. Bush’un, İsrail’in çıkarlarına muhalif gözüken bu tavrı sonraki meselelerde bu minvalde devam etmemiştir. Reagan, Dışişleri Bakanı Haig’in stratejisi doğrultusunda hareket etmiştir. Filistin Kurtuluş Örgütü, İsrail, Suriye ve Lübnan yönetimi gibi gruplarla yapılan ön müzakerelerden sonra Amerika’nın başını çektiği Fransız, İngiliz ve İtalyan koalisyon gücü 1982 yılında bölgeye girmiştir. Koalisyonun amacı Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Lübnan’dan çıkışını garanti etmek ve Lübnan Hükümetinin varlığını bölgede yeniden tesis ederek iç barışı sağlamak olarak belirtilmiştir.[10] Temelde ise Marunî Hristiyanlarının ve İsrail’in çıkarlarına hizmet eden bir müdahale olarak görülmektedir. 

Amerikan müdahalesine tepki olarak Dürzi ve Şii milisler, 23 Kasım 1983 tarihinde Beyrut Amerikan Kışlasına bombalı araç saldırısı düzenlemiş, 241 Amerikan ve 58 Fransız askeri ölmüştür. Bu olayın hemen akabinde bölgeye giden Bush, saldırıyı yerinde incelemiş ve kararlılık mesajları vermiştir[11]. Fransa bu saldırıya cevaben Bekaa vadisine hava saldırısı düzenlerken, Amerika’da Beyrut yakınlarında bulunan hedeflere USS New Jersey savaş gemisinden bomba yağdırmıştır. 

⦁    Libya Müdahalesi

Bush’un Reagan’ın yardımcılığını yaptığı dönemde Libya-Amerika ilişkileri de sürekli gerilim halinde seyretmiştir. Muammer Kaddafi’nin 1969 yılında başa geçip ülkeyi batı yanlısı siyasetten Milli ve Sosyalist bir siyasete çekmeye çalışması Amerika’yı ciddi şekilde rahatsız etmiştir. Kaddafi’nin, yabancı şirketlerin elinde olan bazı doğalgaz ve petrol işletmelerini millileştirilmesinin de bu çatışmanın bir sebebi olduğu söylenebilir.[12] Bunun yanında; Amerika, yetmişli yıllarda Avrupa ve İsrail’de meydana gelen saldırıların arkasında Kaddafi’nin olduğunu iddia etmiştir. 1981 yılındaki Sidra Körfezi hadisesinde iki Libya uçağının iki Amerikan uçağı tarafından düşürülmesi ve 1982 yılında Amerika’nın Libya’nın petrol endüstrisine ambargo uygulaması  ile tansiyon iyice yükselmiştir. Muammer Kaddafi bu dönemde CIA tarafından bir numaralı uluslararası düşman ilan edilmiştir.[13] Oluşan bu gerilim atmosferi, 1986 yılında Batı Berlin’de “La Belle Club” isimli diskotekte gerçekleştirilen bombalı saldırı ile iyice tırmanmıştır. Amerika, bir  askerinin öldüğü, 50-60 civarında askerinin ise yaralandığı bu saldırıdan Libya’yı sorumlu tutmuştur. Bir taraftan da Libya’nın komşusu Çad’da da Batı-Fransız yanlısı gruplar ile Libya yanlısı gruplar arasında iç savaş devam etmekteydi. Reagan Hükümeti gelişen olaylar karşısında  Libya’ya bir ders verme kararı almıştır. Başkan Yardımcısı Bush ile Dışişleri Bakanı George Shultz da hemen çalışmalara başlayarak Avrupa, Ortadoğu ve Uzakdoğu’daki müttefik ülkelere Libya’ya yapılacak operasyonun gerekçesi noktasında izahat vermiştir[14]. 15 Nisan 1986 yılında Amerika, BM’nin 51. maddesindeki meşru müdafaa hakkını gerekçe göstererek, El Dorado Kanyonu Operasyonu’nu başlatmış, bu çerçevede Libya’nın yer hedeflerine hava saldırıları düzenlemiştir. Trablus ve Bingazi bölgesinde bazı askeri hedefler vurulurken, bu saldırılarda yüzlerce insan yaşamını yitirmiştir.[14] Kaddafi ise bu saldırılardan kurtulmayı başarmıştır. Bush’un ikinci adam olarak bu sürecin en kilit isimlerinden biri olduğu görülmektedir. Libya’nın dünyaya bir terör devleti olarak takdim edilmesinde ve askeri operasyonun meşrulaştırılmasında önemli payı bulunmaktadır.


⦁    Irangate Skandalı

Bush’un da müdahil olduğu Irangate skandalı Amerika’nın ve dünyanın gündemini uzun süre işgal etmiş, hala tüm yönleriyle aydınlatılamamıştır. Amerika’nın, kamuoyu nezdindeki İran karşıtlığının sorgulanmasına neden olan bu olay aslında günümüze de birçok noktada ışık tutmaktadır. Bu skandalın gelişimi şu şekilde olmuştur: 1985 yılı Lübnan iç savaşı döneminde yedi Amerikan askeri İran ile bağlantılı Hizbullah tarafından rehin alınmıştır. İran, kendisine silah satışı yapılması karşılığında rehineleri bu örgütten kurtarabileceğini belirtmiştir. Plana göre İsrail, İran’a silah satışı yapacak, karşılığında Hizbullah rehineler salacak ve İran İsrail’e ödemeyi yapacak, Amerika da İsrail’in sattığı silahları İsrail’e tekrar tedarik edip karşılığında parasını alacak.[15] Alınan para ile de Nikaragua’daki anti-komünist gerillalar desteklenecektir. Kongre tarafından çıkarılan Boland düzenlemesine göre Amerika’nın o dönemde kontra gerillalara kaynak çıkartması yasaktır[16] 1985 yılında 500’ün üzerinde TOW tanksavar füzesi İsrail aracılığıyla, 1986 yılında ise 2000’in üzerinde TOW tanksavar füzesi ve bazı yedek parçalar doğrudan Amerika tarafından İran’a satılmıştır. Silahların satıldığı bu dönemde İran-Irak savaşı ise devam etmektedir. Bush, Reagen yönetiminin ikinci adamı olarak İran-Kontra operasyonun her iki tarafında da yer almıştır. Bu skandalı inceleyen Avukat Mixter’ın yargıç Lawrance Walsh’a yazdığı raporda, dönemin Başkan yardımcısı Bush’un Haziran 1986’da İsrailli üst düzey yetkililerle İran’a silah satışı konusunda görüştüğü ve aynı şekilde Nikaragua kontra gerillalarına yapılacak yardımla ilgili de 10’un üzerinde toplantıya katıldığı ifade edilmiştir[17]. Raporda, Bush’un olaylara dâhilinin cezai sorumluluğu gerektirecek düzeyde olduğu öne sürülmüştür.

BAŞKANLIK DÖNEMİ 

Bush, 20 Ocak 1989 yılında Ronald Reagan’ın halefi olarak başkanlık görevine başlamıştır. Bu dönemde Sovyet Rusya’nın çöküşü ile dünya tarihinde yeni bir sayfa açılmış, Amerika ve Rusya tekrar masaya oturmuştur. 1991 yılına gelindiğinde Başkan Bush ve Gorbachev, Amerika ve Rusya’nın stratejik ortaklığını dünyaya deklare ederek soğuk savaşın fiilen bittiğini dünyaya ilan etmişlerdir. Yeni dönemde Amerika, yeni amaçlar, müttefikler ve muarızlar belirlemiştir. Sonradan Başkan Bush’un da sıklıkla zikredeceği “Yeni Dünya Düzeni” mefhumu bu bağlamda şekillenmeye başlamıştır. 

Bush’un başkanlığı döneminde, Panama müdahalesi ve Birinci Körfez Savaşı gibi önemli askeri müdahaleler vuku bulmuştur. Özellikle Birinci Körfez Savaşı Müslümanlar nezdinde bir dönüm noktası mahiyetindedir. Amerika’nın bu müdahalesi ile birlikte bölge hızlı bir istikrarsızlaşma sürecine girmiş, bu müdahaleyi takip eden süreçte orta doğu İslam coğrafyasında neredeyse çatışmanın girmediği ülke kalmamıştır

⦁    Panama Müdahalesi

 Bush göreve başladığında, Reagan döneminden kalan Panama sorunu devam etmekteydi. Mayıs 1989’da gerçekleştirilen seçimlerde Guillermo Endera seçimi kazanmasına rağmen Noriega iktidarı bırakmayınca Bush, Panama’ya Reagan’ın döneminde gönderilen askerlere ek olarak 2000 askerden müteşekkil yeni bir kuvvet daha göndermiştir[9]. Gerçekleştirilen operasyonun tüm yıpratıcı neticelerine rağmen, Noriega iktidardan düşürülemeyince Aralık 1989’da 24,000 askerin yer aldığı daha büyük bir operasyon başlatılmış ve Panama tamamen işgal etmiştir[18]. İşgalin neticesinde devlet Başkanı Noriega iktidardan indirilmiş ve Amerikan mahkemesine sevk edilerek hapis cezasına çarptırılmıştır. Amerika’nın seksenlerin ortasından itibaren Noriega hükümetinden duyduğu rahatsızlığı, Başkan Bush ulusa sesleniş konuşmasında şöyle özetlemektedir: “Yaklaşık iki senedir, Amerika Birleşik Devletleri, Latin Amerika Ulusları ve Karayipler Panama krizine bir çözüm bulmak için birlikte çalışmaktaydı. Amerika Birleşik devletinin bu zamana kadar amacı, Amerikan vatandaşlarının hayatlarını güvence altına almak, Panama’da demokrasiyi savunmak, uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele etmek ve Panama Kanal Anlaşma’nın bütünlüğünü korumaktır. Sorunun diplomasi ve karşılıklı anlaşma ile çözebilmek için şu ana kadar birçok girişim gerçekleştirilmiştir. Fakat bütün bu girişimler uyuşturucu kaçakçılığı suçlusu Panamalı General Manuel Noirega tarafından reddedilmiştir…”[19]  Başkan Bush’un uzun ve süslü konuşmasında dikkat edilmesi gereken nokta Panama kanal anlaşmasına yaptığı atıftır. En son Başkan Jimmy Carter ve Panama lideri Omar Torrijos Herrera arasında yapılan 1977 yılındaki anlaşmayla, kanal 2000 yılına kadar Amerika ile Panama’nın ortak işletmesine bırakılmış, 2000 yılına gelindiğinde ise kanalın tamamen Panama’ya devredilmesi kararlaştırılmıştır. Başkan Noriega’nın Panama kanalını anlaşmanın öngördüğü zamandan önce devralmak istemesi Amerikan işgalinin ana sebebidir. Başkan Bush, işgalden sonra bu bağlamda duyduğu memnuniyeti ise şöyle özetlemiştir: ”Ben, Panama Kanal Anlaşması’nın uygulanmasına ve 2000 yılına gelindiğinde kanalın Panama’ya devredilmesine tamamen bağlı kalacağım. Aldığımız bu önlem ve Panama’nın yeni Demokratik Hükümeti ile işbirliğimiz bu taahhütleri onurlandırmamıza izin veriyor. Yeni hükümet, anlaşmada belirtildiği üzere kanalın idarecisi olacak yetkin ve Panamalı bir adayı sunar sunmaz, hızlı bir şekilde takip için bu adayı senatoya ben sunacağım”[19]



⦁    Körfez Savaşı

Bush’un başkanlığı döneminde meydana gelen en önemli hadise ise Birinci Körfez Savaşı’dır. Bu savaş Amerika’nın İslam coğrafyasında gerçekleştirdiği müdahalelerin en kapsamlı olanlarından biridir. Bu müdahalenin arka planı seksenlerde gerçekleşen İran-Irak savaşına kadar uzanmaktadır. İran-Irak savaşı sürecinde Amerika Irak’ı siyasi ve askeri olarak desteklemiştir.  Görünürde Irak’ı destekleyen Amerika, bir taraftan da İran’a silah satışı yapmıştır. Irangate skandalının patlak vermesiyle bu kirli ilişkiler ortaya dökülmüştür. 1988 yılında İran-Irak savaşı sonuçlanıp ateşkes imzalandığında Irak maddi olarak bitme noktasına gelmiş, büyük bir borç yükünün altında kalmıştır. En çok borçlu olduğu iki devlet ise Suudi Arabistan ve Kuveyt’dir. Saddam bu iki ülkeden borçların silinmesine yönelik taleple bulunmuş fakat bu istek olumlu karşılanmamıştır. Akabinde Kuveyt ile Rumeyla petrol sahası gerginliği yaşanmıştır. Bunun yanında Kuveyt, BAE ve Irak arasında petrol fiyatlarındaki düşüşten ötürü gerginlik başlamış, Irak bu süreçte Kuveyt ve BAE’yi petrol fiyatlarını düşürmekle suçlamıştır. Irak’ın Amerika ile ilişkileri de aynı dönemde Irak-İsrail gerginliği sebebiyle bozulmuş, Amerika bu süreçte Irak’tan desteğini çekmiştir. 31 Temmuz 1990’da Irak ile Kuveyt arasında Cidde’de görüşmeler gerçekleşmiş, Irak’ın Rumeyla bölgesi için tazminat talebini Kuveyt kısmen kabul edince anlaşma sağlanamamıştır. Bunun üzerine 2 Ağustos 1990 tarihinde Irak Kuveyt’i işgal etmiştir. İşgalin hemen akabinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Irak’a karşı her türlü ekonomik yaptırımın uygulanması kararını almıştır. Başkan Bush, Irak’a karşı hareket başlatmak amacıyla Amerika’nın Avrupa, Asya ve Orta Doğu’daki müttefikleri ile görüşmelerde bulunmuştur. Suudi Kralı Fahd, Dick Cheney ile görüşmüş, kendi ülkesinin güvenliğinden de endişe duyduğunu belirterek, Amerikan askeri yardımını talep etmiştir[20]. Kral Fahd’ın bu talebi Müslümanlar nezdinde çok ciddi muhalefete yol açmıştır. Bu muhaliflerden biri olan El Kaide’nin de bu muaraza üzerinden Müslümanlar nezdinde yükselişe geçtiği görülmektedir[21]. Usame Bin Laden, Kral’ın isteği üzerine gayrimüslim kuvvetlerin İslam’ın en mukaddes yerlerini korumak için bölgeye girmesini Suudi hanedanlığının meşruiyetini yitirmesi olarak yorumlamıştır[22]. Amerika’nın müdahale sinyallerini alan Irak, Kuveyt’in yarısından çekilme kararı almıştır. Başkan Bush, bunun yeterli olmadığını belirterek ilk etapta şu dört şartın gerçekleştirilmesini istemiştir: Irak, Kuveyt’ten derhal ve hiçbir koşul sunmadan tamamen çekilecek, Kuveyt meşru hükümeti tekrar tesis edilecek, Körfez bölgesinde istikrar ve güvenin sağlandığı garanti edilecek ve yurt dışındaki Amerikan vatandaşlarının güvenliği sağlanacak. Başkan Bush, uzun dönemde gerçekleştirilmek üzere bu maddelere beşinci bir madde daha eklemiştir: “Bu zor zamanları atlatınca, beşinci hedefimiz, Yeni Dünya düzeni, kurulabilecek. Yeni bir çağ… Öyle ki, terör tehdidinden daha ziyade arınmış, adaletin daha güçlü şekilde temin edilmeye çalışıldığı ve barışın daha güvenli bir şekilde tesis edilebildiği bir çağ… Öyle bir çağ ki, Batı’nın, Doğu’nun, Kuzey’in ve Güney’in uyum halinde refah içinde beraber yaşayabileceği… Hukukun üstünlüğünün orman kanunlarını ortadan kaldırdığı bir dünya… Milletlerin, adalet ve özgürlük noktasında müşterek yükümlülüklerini bildikleri bir dünya… Güçlünün, zayıfın hakkına riayet ettiği bir dünya ”[23]. 


Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini de arkasına alan Amerika müttefik kuvvetleri ile birlikte 17 Ocak 1991 tarihinde hava saldırılarına başlamış, 24 Şubat’ta ise kara birlikleri ile Kuveyt’e girmiştir. Müttefik kuvvetler Irak ordusunu Kuveyt’ten çıkarmış, fakat geri çekilen Irak ordusuna son darbeyi vurmamıştır. Bush, uygulanan bu politikayı muarızlarına Amerika’nın askeri kayıplarını azaltmak olarak savunmuştur. Operasyon neticesinde Irak güçleri Kuveyt’ten çıkarılırken, Irak’a herhangi bir müdahale gerçekleştirilmemiştir. Bush’un Irak’a müdahale etmeme kararı da ciddi muhalefet görmüştür. Bush, böyle bir müdahalenin ne gibi sonuçlarının olacağını kestiremediklerini ve hesapta olmayan durumların ortaya çıkmasından çekindiklerini ifade etmiştir[24]. Bu müdahalede Amerika’nın başını çektiği koalisyonun çok az kayıp vererek galip gelmesi, Amerika’nın Vietnam savaşından bu yana düşen moralinin yeniden yükselmesine sebep olmuştur.

 

Bush ve ekibinin bu operasyonu meşrulaştırmak için ortaya attığı amaçlardan biri olan “Yeni Dünya düzenini” mefhumu, sonrasındaki birçok meseleye temel teşkil etmesi açısından önemlidir. Soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte Sovyet Rusya sahneden çekilmiş, Amerika küresel sistemin en önemli aktörü haline gelmiştir. Oluşan bu yeni durumda Amerika kendisine insan haklarının korunması, demokratik rejimlerin desteklenmesi gibi yeni hedefler belirlemiştir. Bu yeni durumun İslam coğrafyasına da önemli yansımaları olmuştur. Daha önceden Sovyet Rusya bölgede Amerikan-İsrail müşterek gücüne karşı bir denge unsuru olarak görülüyordu. Rusya’nın sahneden çekilip Amerika’nın gücüne boyun eğmesi, bölge ülkelerinin Amerika ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesine sebep olmuştur.  Bu yeni durumun miladı ise Saddam’a karşı girişilen mücadelede Rusya’nın Amerika’nın yanında yer alması olarak görülmektedir[25]. 6 Mart 1991 yılında Başkan Bush kongreye yaptığı konuşmada, Amerika’nın bölgedeki mevcudiyetini kuvvetlendirme stratejini şu sözlerle açıklamıştır: “ İlk olarak, bölgede ortak güvenlik nizamı meydana getirmek için beraber çalışmalıyız.  Orta Doğu’daki dostlarımız ve müttefiklerimiz farkında olmaları gerekir ki, bölge güvenliğinin sağlanması için kendilerine bir dizi sorumluluk düşmektedir. Yine bilmelerini isteriz ki onlara yöneltilen saldırganlığı püskürtmek için yanlarında durduğumuz gibi, Amerika olarak barış ortamın korumak için de kendileriyle birlikte çalışmaya hazır. Bu, Arap bölgesinde sadece yerleşik kara kuvvetleri bulundurmak demek değildir, bilakis Amerika’nın müşterek kara ve hava tatbikatlarında yer alması demektir. 40 yılı aşkın süredir olduğu gibi deniz kuvvetlerimizin bölgedeki mevcudiyetlerini devam ettirmeleri demektir. Açık olalım, milli çıkarlarımız istikrarlı ve güvenli bir Körfez bölgesinin varlığına dayanıyor.”[26] Yine bu konuşmasında İsrail’i bölge ülkeleri nezdinde meşrulaştırma stratejisini dile getirilmiştir: “İsrail ve komşuları arasında süregelen anlaşmazlığı ıstıraplı ve çözümsüz hale getiren karşılıklı hoşnutsuzluğun derinliği hepimizin malumudur. Bunun yanında, bu anlaşmazlığın sona erdiği bu dönemin arifesinde, İsrail ve birçok Arap ülkesi ilk defa kendilerini ortak bir saldırganla karşı karşıya buldular. Şimdiye kadarki süreç taraflara zahir oldu ki, Orta Doğu’da barışın sağlanması tarafların anlaşma yoluna gitmesini gerektirmektedir. Aynı zamanda, barış herkese elle tutulur faydalar getirecektir. İsrail ve Arap ülkeleri arasındaki uçurumu kapatmak için biz elimizden geleni yapmalıyız ve tabi İsrail ve Filistin arasındaki. Terör taktikleri hiçbir sonuca ulaştırmaz. Diplomasinin bir alternatifi olmaz.”[26] Bush, bölgeyi Amerika ve İsrail’in milli çıkarlarına uygun şekilde dizayn etmenin startını verirken, ileride gerektiğinde müdahale etmek üzere de kullanacağı enstrümanları sıralamaktan da geri durmamıştır: “ İkinci olarak, kitle imha silahlarının ve bunları taşıyan füzelerin yayılımını kontrol altında tutmak için aksiyon almalıyız. Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin, bu savaşın ardından, tekrar bir silahlanma yarışına girmesi trajik bir durum olurdu. Irak’ın şu anki durumu ihtiyat gerektiriyor. Irak, niyetinin salim olduğunu dünya kamuoyuna ispat edene kadar Irak savaş enstrümanlarına erişememeli, öyle ki liderleri yeniden silahlanmak ve tehditkâr savaş makinalarını oluşturmak için para harcamayana dek.”[26] Baba Bush’un ektiği hasadı oğul Bush kaldırmış, kitle imha silahları yalanı üzerine kurulu yeni bir müdahale 2002 yılında bu sefer oğul Bush tarafından icra edilerek, bölge tekrar ateş çemberine dönüştürülmüştür. Irak’ta kayda değer herhangi bir kitle imha silahının bulunmadığı ise Amerika’nın kendi araştırmaları ile sabittir[27].


Başkanlığının sonlarına doğru Somali İç Savaşı ile de meşgul olan Bush, insanı yardımların güvenli bir şekilde ulaştırılabilmesi için bölgeye Amerika’nın müdahale etmesi teklifini BM Güvenlik Konseyi’ne sunmuştur. 794 numaralı karar oybirliğiyle BM Güvenlik Konseyi’nden geçince, Bush 4 Aralık 1992 tarihinde “Operation Restore Hope” isimli askeri müdahalenin başlatılması emrini vermiştir. Bush’unbaşlattığı bu askeri operasyon Başkan Clinton döneminde de devam etmiştir. 

Bush, başkanlık döneminin akabinde, 1993-1999 yılları arasında “Eisenhower Fellowships” organizasyonunda, 2007-2009 yılları arasında da “National Constitution Center”(Ulusal Anayasa Merkezi) kurumunda başkanlık görevi icra etmiştir. Büyük oğlu George Bush’un başkanlığı döneminde(2001-2009) onun döneminde kurgulanan ve temelde İslam’ı hedef aldığı daha iyi anlaşılan “Yeni Dünya Düzeni” mefhumu bir adım ileri götürülerek Haçlı Savaşlarına dönüştürülmüştür.

REFERENCE

Story of George H. W. Bush W⦁    orld War II Experience". ⦁    CNN. December 20, 2003.

History's Youngest Naval Aviator: George H. W. Bush". Mid-Atlantic Air Museum. Retrieved March 29, 2008.

Story of George H. W. Bush World War II Experience". ⦁    CNN. December 20, 2003.

⦁     ⦁    "Bush, George Herbert Walker". Scholastic Library Publishing, Inc. Archived from ⦁    the original on June 15, 2008. Retrieved March 29, 2008.

"George Herbert Walker Bush". Net Industries. Retrieved March 29, 2008.

⦁    “⦁    George Herbert Walker Bush". CNN. Archived from ⦁    the original on March 8, 2008. Retrieved March 29, 2008.

Bush, George Herbert Walker". Scholastic Library Publishing, Inc. Archived from ⦁    the original on June 15, 2008. Retrieved March 29, 2008.

"The George Bush Center for Intelligence". Central Intelligence Agency. April 5, 2007. Retrieved September 5, 2011.

BBC NEWS - Middle East - Who are the Maronites?". bbc.co.uk.

⦁    https://history.state.gov/milestones/1981-1988/lebanon

⦁    https://en.wikipedia.org/wiki/1983_Beirut_barracks_bombing

⦁    James Ciment-Encyclopedia of Conflicts Since World War II-1057

"Libya: Fury in the Isolation Ward". ⦁    Time. August 23, 1982. Retrieved August 12, 2011.

⦁    http://news.bbc.co.uk/onthisday/hi/dates/stories/april/15/newsid_3975000/3975455.stm

"Reagan's mixed White House legacy". BBC. June 6, 2004. Retrieved 22 April 2008.

"Tower commission report excerpts". The Tower Commission Report. Retrieved 7 June 2008.

⦁    Office of the Independent Counsel, C.J. Mixter to Judge Walsh, "Criminal Liability of President Bush" March 21, 1991. http://nsarchive.gwu.edu/NSAEBB/NSAEBB365/

⦁    Cuba and the United States: A Chronological History⦁    , ⦁    Jane Franklin, 1996.  

http://andromeda.rutgers.edu/~hbf/panama.htm 

⦁    Fighting in Panama: The President; A Transcript of Bush's Address on the Decision to Use Force in Panama, NY Times, December 21, 1989.

http://www.nytimes.com/1989/12/21/world/fighting-panama-president-transcript-bush-s-address-decision-use-force-panama.html

⦁    http://www.pbs.org/wgbh/pages/frontline/gulf/cron/

http://news.bbc.co.uk/2/hi/4734175.stm#9906461709842053

⦁    http://www.nytimes.com/2001/12/27/world/a-nation-challenged-saudi-arabia-holy-war-lured-saudis-as-rulers-looked-away.html?pagewanted=3

⦁    https://bush41library.tamu.edu/archives/public-papers/2217 

⦁    Bush, George and Brent Scowcroft, ⦁    A World Transformed, Alfred A. Knopf, 1998. http://www.snopes.com/politics/quotes/gulfwar.asp

⦁    http://millercenter.org/president/biography/bush-foreign-affairs

⦁    President Bush's speech to Congress, http://www.al-bab.com/arab/docs/pal/pal10.htm 

⦁    https://www.cia.gov/library/reports/general-reports-1/iraq_wmd_2004/chap1.html 

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.