Erdoğan meclis açılışında konuştu

Erdoğan meclis açılışında konuştu

TBMM'nin yeni yasama yılı açılışınca konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan önemli konulara değindi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yasama yılı açılışı dolayısıyla Meclise geldi. Erdoğan, Mecliste TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı tarafından askeri törenle karşılandı. Cumhurbaşkanlığı Tören Birliği kıtasını selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şeref Kapısı önünde kendisini karşılayan TBMM Başkanı İsmail Kahraman ile birlikte Genel Kurula girdi. Öte yandan Erdoğan Şeref Kapısı önünde AK Parti Tekirdağ Milletvekili Ayşe Doğan'ın 3 yaşındaki oğlu Fatih Emre Doğan'ı severek oyuncakhediye etti. TBMM Başkanı Kahraman'ın konuşmasının ardından Erdoğan, 26. Dönem 2. Yasama Yılı açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi. Erdoğan'ın konuşmasından önce İstiklal Marşı okundu.

ERDOĞAN'IN KONUŞMASI

Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şunları söyledi:  "Sayın Başkan, değerli milletvekilleri TBMM'nin 26. Dönem 2. Yasama Yılı açılışında sizleri en kalbi duygularla selamlıyorum. Tüm milletvekillerimizi saygıyla yad ediyorum. Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere ahirete göçmüş olanları rahmetle anıyorum. 23 Nisan 1920 gününden bugüne TBMM tarihinin pek çok dönüm noktası vardır. Bundan sonra 15 Temmuz 2016 gecesinin TBMM tarihinde de ayrı ve özel bir yeri olacaktır. Darbe girişiminin ardından derhal bu salonda toplanarak, tepkiyi Meclis'te ortaya koyan sizlere şükranlarımı sunuyorum. Milletvekillerimiz onurlu ve güçlü bir duruş sergileyerek bu kuruma sahip çıktı. 15 Temmuz'dan sonra Meclisimiz ikinci defa gazilik şerefine nail oldu. Şehit olan 241 vatandaşımız milletimizin gönlüne ve tarihin sayfalarına altın harflerle kazınmıştır.

'HEPİMİZİN CAN BORCU VAR'

Demokrasi nöbetlerinde 29 gece sabahlayan on milyonlarca vatandaşımıza borcumuzu asla ödeyemeyiz. Türkiye bir avuç hainin dışında 79 milyonj vatandaşının tamamıyla bir özgürlük ve demokrasi dersi vermiştir. Milletimiz terör örgütlerine olduğu gibi darbe heveslilerine de meydanı bırakmayacağını gösterdi. Şahsım başta olmak üzere hepimizin milletimize can borcumuz olduğunu unutmamalıyız. Daha çok çalışmalı, daha çok üretmeli ve Türkiye'yi daha ileri taşımalıyız. MGK toplantısında, hükümetimize bu tarihin 15 Temmuz Demokrasi ve Özgürlük Günü olmasını tavsiye ettik. Şehitlerimiz için anıtlar yapma hazırlığımız sürüyor. Şehit ailelerine her türlü destek veriliyor, verilmeye devam edecek.

'15 TEMMUZ'U UNUTTURMAMAK MECBURİYETİNDEYİZ'

15 Temmuz'u unutmamak ve unutturmamak mecburiyetindeyiz. Ders kitaplarından, filmlere, edebi eserlere kadar her mecrada 15 Temmuz'un işlenmesini teşvik etmeliyiz. 15 Temmuz'da sokaklarda şahadete koşan insanların kahir ekseriyetinin ne korumak zorunda olduğu malı mülkü, ne statüsü ne başka çıkarı vardır. Bu insanlar sahip oldukları maddi varlıklar uğruna değil, inançlarına, imanlarına, özgürlüklerine, geleceğe sahip çıkmak için sokaklara dökülmüştür. Milletimiz ölüm kusan silahların üzerine yürümüştür.

'HER KİM Mİ 15 TEMMUZ DARBE DEĞİL DER O BU GİRİŞİMN PARÇASIDIR'

Darbe girişiminin anlaşılmasının hemen ardından yaptığımız çağrının mahiyeti, milletimizin hissiyatının ifadesinden başka bir şey değildir. Bu hissiyatı anlamayan, anlamak istemeyenler de oldu. 15 Temmuz'da yaşananları oyun, tiyatro, film diyerek küçümsemeye çalışanlar oldu. Her kim ki, 15 Temmuz'a amasız, fakatsız darbe diyebiliyorsa, lanetleyemiyorsa o da darbe girişiminin bir parçasıdır, en azından gönüllü bir destekçisidir. Böyle bir yanlışın içine düşenler şehitlerimize ve gazilerimize, milletimizin tamamına hesap vermekten kurtulamayacaktır.

'YENİKAPI RUHUNUN KORUNMASI HEPİMİZİN GÖREVİ OLMALI'

Milletimiz 7 Ağustos'ta Yenikapı'da 15 Temmuz karşısındaki duruşunu sergilemiştir. Bu manzaraya iştirakleriyle siyasi parti ve kurum temsilcilerimize teşekkürlerimi ifade ediyorum. Türkiye'nin ve Türk milletinin vatanı, özgürlüğü söz konusu olduğunda tek ses, tek nefes olduğunun örneği olan Yenikapı ruhunun korunması hepimizin görevidir. Meclisimizin yeni yasama döneminde Yenikapı benzerinin tekrarlanacağına inanıyorum. Bu hepimizin aynı şeyleri düşünüp, söyleyeceği anlamı değildir. İnanç, düşünce, tarz farklılıklarımız mutlaka olacaktır. Bizden beklenen temel konularda birlik ve beraberliğimizi güçlü tutmamızdır. Biz PKK, FETÖ, DAEŞ konusunda, sınırlarımızın güvenliği, vatanımızın bütünlüğü konusunda ortak bir zeminde buluşamıyorsak, ortada ciddi bir sorun var demektir. Yenikapı'daki duruşu bu nedenle önemli görüyor ve devamını diliyorum.

'DARBE GİRİŞİMİNDEN DERS ÇIKARMALIYIZ'

Türkiye PKK ve uzantıları ile DAEŞ saldırılarına maruz kalıyor. DAEŞ Türkiye'yi hedef alarak kendisine alan açmaya çalışıyor. Yürütülen mücadele El Kaide'nin uzantısı olarak ortaya çıkan DAEŞ'in geriletilmesine katkı sağlamıştır. Güneydoğu illerimizde gerçekleştirdiği çukur eylemleriyle şimdi de sınır dışındaki projelere destek için çalışıyor. Bu eylemlerde şehit olanlanlarımızın kanını teröristleri kat be kat imha ederek yerde bırakmıyoruz. Bölge insanı kendisinin ve çocuklarının geleceğini kan atıkmaktan çekinmeyen bu örgütle bağını koparmıştır. Operasyonlar bölge halkı tarafından da destekleniyor. Vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek, şehirlerimizi yeniden imar etmek için yoğun çaba içerisindeyiz. Ülkemizin birliği, beraberliği, kardeşliği, güvenliğine şahitlik edeceğiz. 15 Temmuz'u bir milat haline dönüştürmeliyiz. PKK, FETÖ, DAEŞ'e karşı hep birlikte kararlı mücadele yürütmeliyiz. Yapısal reformları hayata geçirmeliyiz. Darbe girişiminden gerekli dersleri çıkarak ülkemizi geleceğe hazırlamalıyız.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ÖNCELİĞİMİZ OLMALI

Türkiye ekonomik göstergeleri, yatırımlarıyla, sosyal yardımlarıyla, savunma sanayisinde bugünkü seviyesine ulaşmamış olsaydı, iç ve dış saldırılar karşısında bu kadar güçlü duruş sergileyemezdi. 2023 hedeflerine ulaşma konusunda en büyük görev TBMM'ye düşüyor. Bu hedeflere ulaşmaya katkı sağlayacak her hususa Meclisimiz öncü olmalıdır. Öncelikle anayasa değişikliğini hayata geçirmeliyiz. Atılan adımları olumlu olarak değerlendiriyorum. Meclis içtüzüğünün bu kurumun daha etkin çalışması için yeniden ele alınmasını önemli görüyorum.

'CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINI YIPRATMAYA YÖNELİK ÇALIŞMALARA ÜZÜLÜYORUM'

Tüm sorunların yegane çıkış yolunu milli iradede gören cumhurbaşkanı olarak anayasa ve içtüzük çalışmalarını desteklediğimi belirtmekteyim. Doğrudan milletin oyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak milletime karşı sorumluluklarımın farkındayım. Seçildiğim günden bu yana ülkeme ve milletime karşı sorumluluklarımı yerine getirmek için gece gündüz çalıştım, çalışmaya devam ediyorum. Her yeni durum gibi doğrudan milletin oyuyla seçilen cumhurbaşkanlığı makamı için beliren tereddütler ortadan kalkmıştır. Yasama, yargıyla ve milletimle uyumla bir cumhurbaşkanlığı görevini yürüttüğüme inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmaya yönelik çalışmaları üzüntüyle karşılıyorum. Hiç kimsenin özellikle kendileri de seçimle gelen TBMM üyelerinin buna hiç hakkı yoktur. Bugünden sonra bu anlamsız tartışmayı da geride bırakacağımıza inanıyorum.

SURİYE VE IRAK MESELESİ

Güney sınırlarımız boyunca uzanan Suriye ve Irak meselelerinin özel bir yeri var. Suriye meselesi bizim için hayati bir konu durumundadır. Türkiye'nin Suriye meselesi için konumu en başından beri nettir. DAEŞ terör örgütü Suriye'deki sorunun sonucudur. 22 milyon nüfusa sahip bir ülkenin DAEŞ'ten 5 yıldır arındırılamaması akla yatkın değildir. Irak'ta da benzer durum gereçlidir. DAEŞ, Suriye ve Irak'ta herkesin kullandığı elverişli bir malzemeden ibarettir. Kendi ülkelerindeki radikal unsurları Suriye ve Irak'a yönelendiren kimi ülkeler sorunun sonuçlarıyla yüzleşmekten kaçınıyorlar. Türkiye bölge halkına karşı tüm insanı görevlerini yerine getirmekte kararldıır. Avrupa ülkeleri bu insanlık sınavında sınıfta kalmıştır. Avrupa ülkeleri bugüne kadar savundukları değerleri ayaklar altına almıştır. Hiçbir politik hesap Suriye'de 6 yılda öldürülen insan sayısının 600 bine ulaşması artık sözün bittiği yeri ifade ediyor. Biz insani görevimizi yerine getirirken, uluslararası toplumu ikaz etmeye devam edeceğiz.

5 BİN KİMOMETRE BÜYÜKLÜĞÜNDE GÜVENLİ BÖLGE

Fırak Kalkanı meşru bir operasyondur. DAEŞ'in 14 yaşında bir çocuğu canlı bomba olarak kullanmak süretiyle Gaziantep'e göndermesi ve 56 vatandaşımızın hayatını kaybettiği saldırı bizim için son damla olmuştur. Cerablus'tan başlayarak bu operasyonlar bu bölgede 5 bin kilometrekare büyüklüğünde bir güvenli bölge temin etmektir. Böylece terör ve mülteci sorunu çözüme kavuşacaktır. Şu anda Cerablus'ta 40 bin kişi var. Yıllardır savunduğumuz bu proje için itiraz görmedik ama fiili destek de almadık. Terör koridoru ve PKK ve DAEŞ'in eylemleri biz bu operasyonu kendi imkanlarımızla yapmaya zorladı. Bu ülkenin kendi evlatlarıyla bu operasyonu yürütebileceğini gösterdi. DAEŞ'in karşısına PKK/YPG'yi çıkarmaya çalışanları tezleri Fırak Kalkanı ile geçerliliğini yitirmiştir. Benzer oyun Musul'da da sergilenmeye çalışılıyor. Bu oyunun da bozulması gerekiyor. Musul'a yapılacak bir operasyonun Telaferi de etkileyeceğini hatırlatmak isterim. Musul'un DAEŞ'ten kurtulabileceğine inanıyoruz.

MASANIN DIŞINDA KALAMAYIZ

Türkiye olarak masanın dışında kalamayız. Diğerlerinin böyle bir sınırı yok. Ama onlar orada sonuç belirlemek istiyor, biz buna seyirci kalamayız. Bunun kararını da burası verecek. Türkiye olarak kendi sınırlarımız içerisinde huzur ve güven içerisinde yaşamak istiyorsak, bu doğrultuda ilerlemek zorundayız. Devletler arasındaki münasebetler karmaşık ilişkilerdir. Türkiye'nin son dönemde artan bölgesel ve küresel etkinliği diğer devletlerle ilişkisini çok daha grift hale getirmiştir. ABD, AB, Rusya ile olan ilişkilerimiz çok önemli süreçler yaşadığımız dönemden geçiyoruz. 

Rusya ile olan ilişkilerimizin normalleşmesi için önemi adımlar atıyoruz. Ortak çıkarlarımıza odaklanarak bu ülkeyle olan ilişkilerimizi eski seviyenin üzerine taşımayı hedefliyoruz. Pek çok alanda ilişkilerimiz eski seviyesine doğru yaklaşıyor. MaviMarmara konusunda şartlarımızı karşılayan İsrail ile herkes için hayırlı neticeler doğuracak ilişkiler geliştirmeye çalışıyoruz. ABD ile ilişkillerimizi geleneksel ilişkilerimize uygun şekilde yürütme gayretindeyiz.

'ABD SURİYE'DE ÇİFT BAŞLI POLİTİKA İZLİYOR'

ABD'nin Suriye'de çift başlı bir politika izlediğini görüyoruz. ABD yönetiminin bir kısmı terör örgütleriyle çalışma yürütürken, bir kısmı da bizim hassasiyetimize uygun çalışma yürütüyor. Bu süreçte ABD Kongresi'nin Suudi Arabistan'a 11 Eylül saldırıları sebebiyle dava açılmasına izin veren yasayı onaylaması talihsizliktir. Suçların şahsiliği ilkesine aykırıdır. Bu yanlış adımdan bir an önce dönülmesini bekliyoruz. ABD'nin en kısa sürede münasebetlerimizin ruhuna uygun seviyeye geleceğine inanıyorum.

İRAN İLE İŞBİRLİĞİ

Bölgede İran ile birlikte çok ciddi enerji, ulaşım, kültürel işbirliği projeleri bulunuyor. İlişkilerimizi geliştirmeye devam ediyor, edeceğiz.

AB KENDİ BİLİR

AB ile ilişkilerimiz bakımından ekim ayı önemlidir. Vize serbesitisi bu ay yürürlüğe girmesi gerekiyor. AB'nin tavrı, Türkiye'ye verdiği sözü tutmak istemediğinin tavrıdır. Kendileri bilirler. Türkiye AB ile ilişkilerinde hep veren taraf, hep sözünü tutan taraf olmuştur. Ülkemizin 53 yıl kapıda bekletilmesi bizimle ilgili görüşünü göstermiştir. Üste çıkmanın gereği yoktur. AB yetkilileri ile birlik içinde etkin ülkelerle açık bir ikrar bekliyoruz. Farklı niyetlerin günahını bize yıkmaktan vazgeçsinler. Bizim AB kriterleriyle, insan haklarıyla, hukukun üstünlüğüyle hiçbir sorunumuz yoktur, olmayacaktır. Bunları AB istediği için değil, kendi vatandaşlarımız layık olduğu için hayata geçiriyoruz. AB, Türkiye'yi tam üye yapacaksa hiçbir engel bulunmuyor, biz hazırız. Artık bu oyunun da sonuna geldik, bunu bilmeleri lazım. Türkiye ile veya Türkiyesiz yola devam seçimi kendilerine aittir. Sorumluluğu bize yıkmaya çalışmasınlar.

'EKONOMİYİ ÖNÜMÜZE KOYUYORLAR'

Terör örgütleriyle Türkiye'nin önünü kesemeyenler ekonomi kozunu önümüze koyuyorlar. 14 yılda bir yandan ekonomik krizi hariç kesintisiz bir büyüme sağlarken, ekonomik taarruzlara karşı direniyoruz. Türkiye büyüdükçe bu tür saldırılara karşı daha dirençli hale geldi. Büyüyen, güçlenen bir Türkiye var. Her terör dalgası veya sosyal çalkantıyla birlikte ekonomik sarsıntı dalgası olur. Son olarak 15 Temmuz'un ardından aynı senaryo gündeme geldi. Milletimiz, istiklali ve istikbaliyle ekonomisine sahip çıktı. Şu ana kadar 12 milyar dolara piyasaya sürdü. Büyük yatırımlar, projeler hiç mola vermeden devam etti. Osman Gazi Köprüsü'nün açılışını gerçekleştirdik. Yavuz Sultan Selim Köprüsü aynı şekilde. Şimdi önümüzde Çanakkale Köprüsü, Kanal İstanbul projesi var. Türkiye büyük bir evrimi, devrimi gerçekleştirecektir, bunu bilmemiz lazım. Türkiye'nin önünü kesemeyecekler, bu defa kredi derecelendirme kurulunu devreye soktular. Kimse bunları ciddiye almadı. Uluslararası büyük bir şirketle, ilgili kuruluşlar 1,1 milyar dolarlık anlaşmayı imzalayacaklar. 10 Ekim'de açılışı yapılacak enerji kongresi önemli anlaşmalara sahne olacak. Türkiye Varlık Fonu her geçen gün daha büyük ilgi görüyor. Büyük ve stratejik projelerin finansmanı çok daha kolay hale gelecektir. İnşallah Türkiye beklentilerin üzerinde büyüme rakamlarıyla çok büyük mesafe kaydedecektir. Kısmi durgunluğun canlanması için her türlü tedbir alınıyor. Büyük ekonomilerin ciddi sıkıntı yaşadığı dönemde Türkiye'nin yüksek bir büyüme oranını sürdürmesi takdir edilmelidir. Bizim ölçümüz bu değildir, bizim çok büyük hedeflerimiz var. Daha fazla çalışacağız, daha çok üreteceğiz, daha çok istihdam edeceğiz, yüksek teknolojiye önem vereceğiz. Bunu da hep birlikte gerçekleştireceğiz."

Kaynak: Timeturk

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.