"Fırat Kalkanı benzeri operasyon Irak'ta da yapılabilir"

"Fırat Kalkanı benzeri operasyon Irak'ta da yapılabilir"

Başbakan Yıldırım Fırat Kalkanı benzeri bir operasyonun gerekirse PKK tehdidini önlemek için Kuzey Irak’ta da yapılabileceğini söyledi.

TRT, CNN Türk, NTV, Habertürk, 24 TV ve A Haber ortak yayınında soruları yanıtlayan Başbakan Yıldırım, "DEAŞ'ı sınırımızdan uzaklaştırdık. Benzer şeyi Irak'ta da şartlar icap ederse yaparız. Tereddüt olmasın. Irak'taki sınır bölgemizde arazi şartları çok zor, tamamen derin vadiler, dağlar. Dolayısıyla oradan mülteci geçişi çok zor, buna da rıza gösteremeyiz çünkü onlar arasında terör unsurları karışıp geçme riski çok yüksek. O yüzden Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin kontrolündeki bölgede, güvenli bir alan oluşturmak daha akıllıca. Ona yönelik tedbirlerimiz var" dedi. 

Yıldırım, "İhtiyaç olan her bölgede güvenli bölge, güvenli alan oluşturulması prensip olarak bizim de Kuzey Irak Kürt Bölgesinin de istediği bir şey çünkü ortak tehdit aynı. Türkiye için de Kuzey Irak için de ortak tehdit PKK" diye konuştu. 

Yeni güvenlik konsepti

Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bahsettiği yeni güvenlik konseptinin "Kalıcı üsler kurma yolunda ya da kalıcı güç yönünde bir konsept mi" olduğu yönündeki soruya şu yanıtı verdi:

"Bu bir mecburiyetten kaynaklanan bir şeydir. Biz ne Irak’ın, ne Suriye’nin toprak bütünlüğünün bozulmasına yönelik bir planımız, hedefimiz yok. Aksine bu ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması ve buradaki kanın durmasını istiyoruz. Ancak oralardaki otorite boşluğundan, yönetim boşluğundan kaynaklı burada yeşeren terör örgütleri bizim canımızı yakıyor. Peki ne yapacağız? Ellerindeki ağır silahlarla, bombalarla, canlı bombalarla, sınırı geçip eylemlerini yaptıktan sonra mı harekete geçeceğiz? Zaten bunu yapıyoruz. İçerdeki PKK unsurlarına karşı. Ama şunu da yapacağız, Suriye’de buna başladık Fırat Kalkanı ile güvenli bölge oluşturduk, benzer şekilde yıllardan beri Kuzey Irak’ta hava operasyonaları yapıyoruz. Zaman zaman karadan da yapıyoruz. Ama biz bu operasyonların yapılmasından ziyade kalıcı olarak buradaki geçişleri önleyecek güvenlik tedbirlerini almamız gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın bahsettiği konu bundan ibarettir."

Irak sınırının değiştirilmesi konusunda güncel plan var mı?

"Orayı Barzani yani KDP kontrol ediyor. Irak anayasasında ayrı olarak tanımlanan bir federal bölge. Dolayısıyla o bölgede yapılacak her türlü işbirliğini merkezi hükümete değil, o bölgenin esas sahibi olan Mesut Barzani yönetimi ile yapacağız. Bu konularda sürekli görüşüyoruz. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bu konuda Türkiye ile farklı düşünmüyor.

Onlar da Türkiye’nin bu konuda işbirliğinin önemli olduğunu biliyorlar ve bu konuda birlikte çalışmaya hazır olduklarını bize defalarca ifade ettiler. Biliyorsunuz yine orada Erbil civarında da daha bizim Irak, Hakkari, Şırnak civarındaki hudut bölgemizde birliklerimiz var Irak tarafında. Özel kuvvetler orada konuşlanmış durumda.

Dolayısıyla Kuzey Irak Kürt Yönetimi, bizimle işbirliğini çok arzuluyor. Ve bu konuda da zaten bir işbirliği sözkonusu. Bunu daha ileri götürme imkanı var. Niye çünkü biz PKK’dan ne kadar rahatsızsak, onlar da aynı şekilde rahatsız. Kandil’den batıya doğru Sincar bölgesine PKK hareket etti, Sincar’da yeni bir üs oluşturuyor, bu tehdit. Bizden önce Kuzey Irak yönetimine karşı gelişmiş bir tehdit. Esasında PYD YPG unsurları oradaki peşmergeleri yok etmeye çalışıyorlar. İşin özü budur. Bu tehlikeyi de onlar biliyor. O yüzden de Türkiye ile işbirliği onlar için de bizim için de önem taşıyor. Ortak güvenlik alanı oluşturacağız onu kastediyorum.

İhtiyaç olan her bölgede güvenli bölge oluşturulması, güvenli alan oluşturulması prensip olarak bizim de KDP’nin de istediği bir şey. Çünkü ortak tehdit aynı. Ortak tehdit PKK."

Son günlerde gerginlik yaşanan Bağdat yönetimini bu kez PKK üzerinden eleştiren Yıldırım, "Ülkemizin başını ağrıtan PKK terörünün barındığı ülke Irak. Irak bize laf edeceğine önce bize orada bulunan ve ülkemizi rahatsız eden yıllardır sivil insanların hayatına kasteden, güvenlik güçlerimizi şehit eden, bu alçak hain bölücü PKK terör örgütüne yataklık yapmasınlar. Önce ülkelerine sahip çıksınlar, ülkelerindeki terör örgütlerini zapturapta alamıyorlar Türkiye'ye kafa tutuyorlar" ifadelerini kullandı.

"ABD ayak sürüyor"

"Rakka operasyonu için 'bize destek olun' dediler, biz de 'pekala olalım.' Ama 'PYD, YPG de olsun' dediler. Ellerinde onun 10-15 bin kişilik gücü var. Biz dedik 'Orada biz yokuz, kusura bakmayın. Terör örgütüyle yan yana bulunamayız. Bizden hiç medet ummayın. Eğer burada bizimle hareket edecekseniz önce YPG ile PYD ile bağınızı koparın.' Bunu açık ve net söyledik. Bu konuda 'Hayır biz onlarla hareket edeceğiz' demediler ama bu konuda bizim duruşumuz net, kararlılığımızı biliyorlar. Bundan sonrası onların bileceği iş."

"Münbiç'ten DEAŞ temizlenince buraya getirilen ve bu harekâtta Amerika ile birlikte bulunan YPG ve PYD unsurları tekrar bölgelerine, Fırat'ın doğusuna çekilecekler. Bu açık söz. Bugün de hala Amerika, 'sözümüz söz' diyor ama bir şekilde ayak sürüyorlar."

"Acaba PYD, YPG'ye müsamaha mı ediyorlar, yoksa söz mü geçiremiyorlar? Söz geçirememeleri mümkün değil. Amerika olmasa PYD, YPG'nin yapacağı bir şey yok. Dolayısıyla ağırdan alıyorlar ama bu konuda bizim kararlılığımız çok iyi biliniyor. Hiçbir tereddüt yok. Yani bunun sonuna kadar takipçisi olacağız."

ABD'ye: YPG'ye, PYD'ye verdiğiniz silahların yarıdan fazlası PKK'ya gidiyor

YPG'ye ABD tarafından silah yardımı yapılmaya devam edildiği belirtilerek, ABD Savunma Bakanı Ashton Carter'la görüşmesinde bu konuyu gündeme getirip getirmediği sorulan Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:

"Amerika şu tercihi yapmak zorunda, ya yıllardan beri her alanda stratejik ortaklık yapmış, NATO'da beraber olan, savunma alanında çok geniş işbirliği olan, Kore savaşından tutun bir çok konuda hep beraber hareket ettiği Türkiye'yi mi tercih edecek, yoksa 3-5 teröristin oluşturduğu grupları mı tercih edecek? Biz onlara söyledik, 'bakın YPG'ye, PYD'ye verdiğiniz silahların yarıdan fazlası PKK'ya gidiyor. Doğu'da, Güneydoğu'da elde ettiğimiz silahlara bakıyoruz, onların silahları. Uçaksavarlar, roketatarlar. Bu ne anlama geliyor? Amerika bizim dostumuzsa bize silah çeken terör gruplarına dolaylı olarak destek vermiş olmuyor mu?"

"İtirazımız var"

"Amerika, YPG'ye kara gücü olarak mı bakıyor?" sorusuna karşılık Yıldırım, "Amerika orada DEAŞ'ı temizlemek için oradaki PKK'nın uzantısı terör gruplarını kullanıyor. Buna da bizim itirazımız var" dedi.

ABD'nin bu gruplara ne vadetmiş olabileceğinin sorulması üzerine de Yıldırım, "Bu gruplar ABD'ye bazı vaatlerde bulunmuş olabilir. Hangi amaçla kullanırsa kullansınlar bu yanlış bir yoldur. Sürdürülebilir bir durum değildir. Amerika'nın biz tercihinin bu yönde olduğunun kesin ve net olarak bize söylemesini istiyoruz" ifadelerini kullandı. 

"Size söylenmiyor mu" sorusuna Yıldırım, "Yok. Onlar diyor ki, 'YPG'yi, PYD'yi terör örgütü olarak düşünmüyoruz. PKK terör örgütüdür. Sonuna kadar PKK ile mücadelenizde sizinle beraberiz." karşılığını verdi.

Başbakan Yıldırım, "Ama PKK'nın elinden onlara ait silahlar alındı" denilmesine karşılık, "Doğru. Bunlar iletildi. Bundan sonra ümit ederiz ki bu çerçevede bu tutumlarını gözden geçirirler. Bununla sınırlı değil. ABD ile bizim ilişkilerimiz 1 Mart tezkeresinden beri rota değişikliğine uğradı. Bunu saklamaya lüzum yok. 1 Mart tezkeresinin reddedilmesiyle beraber ABD bölgede başka unsurlarla iş yapma cihetine gitti. Bu tutumu bugün de devam ediyor gördüğümüz kadarıyla. Şimdi YPG/PYD, PKK hepsi aynı kaynaktan besleniyor. Yetmez bir de FETÖ meselemiz var. FETÖ de yine ABD'de terörist başı orada oturuyor." değerlendirmesinde bulundu.

Musul operasyonu

"Musul’daki durum şu anda şehrin merkezinden DEAŞ unsurlarını temizlemek için kuzeyinden ve doğusundan Bağdat hükümetinin askeri unsurları ve onlarla birlikte hareket eden milislerle birlikte harekât devam ediyor. Şu anda henüz şehir merkezine gelinmediği için ciddi bir direniş sözkonusu değil. Çevresini temizliyorlar. Bir harekât planı var. O plana göre kuzeyden, doğudan, güneyden, üç koldan operasyon ilerleyecek ve şehir merkezinde DEAŞ’ı sıkıştıracaklar.Dicle’nin batısında asıl direnişin çatışmaların olacağı varsayılıyor. Özellikle bu harekât planına göre şehrin batı tarafı hafif güneybatı tarafı diyelim açık bırakılıyor ki DEAŞ unsurları oradan çekilsin gitsin. Yolda da onları bir şekilde etkisiz hale getireceklerini hesap ediyorlar. Plan bu. Bu çerçevede harekât ediyor. Ama bu arada DEAŞ dikkati çekmek için Musul üzerindeki baskıyı azaltmak, zaman kazanmak için Kerkük’e bir harekât yaptı. Onunla ilgili de gerekli karşılık verildi işler normale döndü şu anda."

Türkiye Musul operasyonuna nerede dâhil olacak?

"Hava unsunları içerisinde Türkiye yer alacak.Bir hava harekâtında ihtiyaç duyulduğunda bizim uçaklarımız da operasyona katılacak. Burada bir tereddüt yok. Burada mutabakat sağlanmış durumda. Kara operasyonunda zaten şu anda Irak’ın resmi güçleri ile permergeler doğrudan yer alıyor. Ayrıca bizim Başika kampında eğittiğimiz Ninova Muhafızları var. Onlar yer alıyorlar.

Şu anda koalisyon güçlerinden doğrudan operasyonda yer alan başka ülke unsurları yok. ABD, lojistik destek veriyor. Arka planda ABD de yer alıyor. Dolayısıyla kara harekâtında şu anda bizim aktif olarak operasyonlarda yer almamızı gerektirecek bir durum söz konusu değil."

Türkiye’nin kara harekâtında yer alma durumu

"Peki ne zaman böyle bir ihtiyaç doğar? Bizim oradaki hassasiyetimiz iki noktada ön plana çıkıyor. Bir kere bizim Başika’daki askeri varlığımıza yönelik Bağdat ileri geri açıklamalar yapıyor. Önceki şartların değişen bir şey yok. Biz orada 2015’den beri bulunuyoruz. Şimdiye kadar bir sorun olmadığı halde bugün bunun gündem yapılarak sürekli temcit pilavı gibi tekrarlanması hoş değil, bizi rahatsız ediyor. Bunu da açıkça ifade ettik. İtirazlara rağmen biz orada Musul’un kurtarılması, DEAŞ’a karşı etkin mücadele edilmesi konusunda birliğimiz ciddi bir katkı sağlıyor.

Amaç eğer DEAŞ’ı Irak’tan temizlemekse, tam da bizim oradaki Başika askeri varlığımız bunu yapıyor. Irak’ın bize bu konuda teekkür etmesi lazım. Biz bunu beklerken, maalesef ‘ne işi var burada Türk birliğinin ‘ şeklinde rahatsız edici, sürekli bunu bir takım iç siyaset saikleriyle veya başka ülkelerin yönlendirmesiyle yapıldığını düşünüyoruz."

"Yeni Kerbelâlar oluşmasın"

"İkinci önemli husus bizim Musul operasyonundan sonra demografik yapının değiştirileceği ve Musul’da yaşayan 2 milyona yakın insanın mülteci durumuna düşüp ve büyük bir mülteci akının Türkiye’ye doğru geleceği yönünde endişelerimiz var. Yeni Kerbalalar oluşmasın. Böyle bir tehlike görüyoruz. Ve bunu da vakitlice uyarıyoruz.

İkinci husus buradan çıkacak mültecilerin Türkiye’ye doğru gelmesi demek mevcut üç milyonun üzerine bir milyonun daha ilave olması demektir.

Bir başka konu da burada mezhep savaşı riskinin çok ama çok artması demektir. Bu da büyük bir katliam, ikinci bir Felluce vakası demektir. Bütün bunları dikkate alarak biz diyoruz ki bu işe kayıtsız kalamayız.

Irak’tan gelecek her türlü terör tehdidine karşı, her türlü mülteci akınına karşı ve bölgede zuhur edecek mezhep savaşı ve katliamlara karşı Türkiye asla kayıtsız olamaz. Gerektiği anda müdahale etmekten de zerre kadar tereddüt göstermeyeceğiz. Bunu da açıkça ifade ettik. Bu konuda hiç kimsenin vaazına, nasihatine ihtiyacımız yok."

Türkiye masanın neresinde?

"Suriye olsun, Irak olsun, buralarda istikrarın sağlanması söz konusu. Hep böyle iç savaş, sürekli kargaşa devam edecek hali yok. Zaten olan oldu. 6 yıldır perişanlık had safhada.

Bizim dediğimiz masada olacağız meselesi de buralarda barışın sağlanmasıdır. Yani barış görüşmelerinde Türkiye mutlaka işin içindedir ve olmaya da devam edecek. Türkiye olmadan bu bölgede plan yapmak akla ziyan bir iştir. Çünkü herkes işleri bitince çekip gidecek biz bu bölgedeki insanlarla beraber yaşayacağız. Bu bölge ile hiçbir ortak bağı olmayanlar masada olacak, Türkiye olmayacak. Bizim tarihten gelen birlikteliğimiz var, bizim kültür birlikteliğimiz var, bizim açıkcası her yönden, inanç yönüyle, yaşam yönüyle bir çok ortak değerimiz var.

Konuştuğumuz bu bölgelerin tamamı Misak- ı Milli sınırları içerisinde yer almış bölgelerdir."

"Baktık olmadı, kararımızı verdik ve yaptık"

"Dolayısıyla Türkiye’nin güvenliği, Türkiye’nin geleceği ve herhangi bir terör dolayısıyla acı çekmememiz, burada mutlaka Türkiye’inin mutlaka ağırlığı olacaktır ve nitekim olmaya başlamıştır. Bugün Suriye’de bütün uluslararası  toplumdan güvenli bölge oluşturulması talebini tekrarlamış baktık olmadı, kararımızı verdik ve yaptık. Benzer şekilde bunu Irak’ta da pekala ihtiyaç olursa yaparız. Bizim masada olmadan kastımız budur."

"Ergenekon, Balyoz vardı, FETÖ sulandırdı"

Başbakan Yıldırım, eski Genelkurmay Başkanlarından Hilmi Özkök'ün Gülen örgütüyle ilgili söylediği "Hükümeti 2004'te uyardık ancak bir şey yapılmadı" şeklindeki sözlerini de eleştirdi. Yıldırım, "Söz konusu MGK kararında FETÖ'den bahsedilmiyor" dedi.

Yıldırım, "17-25 Aralık bizim için milattır. Ergenekon ve Balyoz vardı ama FETÖ'cüler sulandırdı" dedi. Başbakan, AK Parti'ye karşı Sarı kız, Ay ışığı gibi darbe planlarının yapıldığını ifade etti.

Başbakan Yıldırım, "Darbecilerin görevlendirme listesinde siyasetçi yok. FETÖ'yü heryerden temizlemek partiler üstü bir görev. İşin içinde kim olursa olsun affetmem" dedi.

"CHP'nin kapısına geldiler, karargâhı kurdular, CHP'yi tepe tepe kullanıyorlar"

"AK Parti demokrasinin güçlenmesi, vesayetin ortadan kaldırılması için hayatını ortaya koymuş bir lidere sahip. Recep Tayyip Erdoğan gibi bir kurucu lidere sahip. O gün de bu vardı, bugün de aynısı devam ediyor. Bize laf yetiştireceklerine aynaya baksınlar, vaziyetlerini görsünler. Bugün de aynı şey tekrar ediyor. Balyoz davası, Ergenekon davasına dönelim. O darbeler vardı, o darbelerin olduğunu, yapılmak istendiğini biz biliyoruz. Ama bu FETÖ'cüler orada da yapacaklarını yaptı, işi sulandırdılar, gerçek olan yalan oldu. Şimdi yine CHP'nin kapısına geldiler, karargâhı kurdular, CHP'yi tepe tepe kullanıyorlar. Nasıl kullanıyorlar? 'Mağdurlar var.' Bu mağdurlar, MHP'ye de gidiyor, MHP hepsini kapı dışarı ediyor. Niye? Yakın zamanda zokayı yedi, Meral Akşener vakasında bunların gerçek yüzünü gördü. Onun için hiç yanaştırmıyor. Şimdi varsa, yoksa CHP. CHP, bunları hapishanede ziyaret ediyor, işte, 'Mağdurlar var, şu var, bu var' diye. Bir mağdur edebiyatıdır gidiyor."

"Darbeden sonra bir araya geldiler"

"Terör örgütlerinin tamamı aynı merkezden yönetiliyor. Bu bir tahmin değil, bu bir bilgi. Hem bölücü terör örgütü, FETÖ örgütü bunlar darbeden öncede bir araya geldiler, konuştular, darbeden sonra da bir araya gelip durum değerlendirmesi yaptılar. Yeni stratejiler yaptılar. Ortak hedef, Türkiye Cumhuriyeti'nin başının ağrıtılması, toprak bütünlüğünün bozulması, 79 milyonun birliğinin, kardeşliğinin zarar görmesi. Hedefleri bu. Ama alayı gelsin, hiçbir şey yapamazlar. Bu millet, yapamayacaklarını, hiçbir birlikteliğin, hiçbir terör örgütünün, biri ikisi, beşi onu ne kadar bir araya gelirse gelsin bu ülkeye zarar veremeyeceğini 15 Temmuz gecesi bütün dünya alem gördü. Onun için başka yöntemler arıyorlar."

Başkanlık sistemi

"Başkanlığın kapısı 15 Temmuz gecesi açılmıştır. Başkan seçimle gelecek, yasama denetleyecek. Bizim düşüncemiz, sistemde 5 yıllığına başkan seçilecek. Henüz içeriğe girmedik ama eskisi gibi milletvekili seçimlerinin de 5 yılda bir olması uyum açısından yerinde olur, diye düşünüyoruz. Değişikliği bir defa yapalım, milleti meşgul etmeyelim. Başkanlık sistemi için istişare yapacağız."

"Üniter olacak, vatandaşlık tanımı tartışmaya açılmayacak. Referandum için diğer partilerin desteğine ihtiyaç var. MHP çözümden yana irade koydu. Bahçeli'nin yaklaşımını ana muhalefette göstermeli."

"Yarı başkanlık ve partili başkanlığa ihtiyaç yok. En yakın zamanda öneriyi getireceğiz."

Kaynak: AA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.