Röportaj: Keşmir'de son durum

Röportaj: Keşmir'de son durum

Güney Asya'nın önde gelen meseleleri arasında yer alan Keşmir, bugünlerde Hindistan'ın Müslümanlara yönelik hak ihlalleri ile gündemde.

Keşmir, 1940'lardan bu güne Güney Asya'nın en önde gelen meseleleri arasında yer alıyor. Keşmir'deki Hindistan istilası ve süregelen işgal halen Keşmirli Müslümanlara karşı yaygın ihlallere sebep oluyor.

Mepa News, çatışmanın tarihi ve Keşmir'deki son duruma ilişkin, Keşmirli aktivist Samir Keşmiri ile bir röportaj gerçekleştirdi. 'Samir Keşmiri' ismi kendisinin güvenlik gerekçesiyle kullandığı bir mahlas.


- Keşmir'in bölge için önemi nedir?

Her şeyden önce, bana bu fırsatı tanıdıkları için Mepa News'teki kardeşlerime teşekkür ederim. Bugünlerde Müslümanların ülkelerindeki de dahil olmak üzere medyanın tamamı gayrimüslimlerin kuklası haline gelmiş durumda. Ancak sizler halen hakikati göstermeye çalışıyorsunuz. Allah bundan dolayı siz kardeşlerimi hayırla mükafatlandırsın.

Cevapları mümkün olduğunca kısa ve öz tutmaya çalışacağım.

Sorduğunuz soru olan "Keşmir'in bölgedeki önemine" geçmeden önce, ilk olarak İslam'ın Keşmir'e nasıl ulaştığına ve Keşmir'deki mücadelenin nasıl başladığına dair kısa bir tarihçeyle başlamak istiyorum. Zira bu mesele Keşmir'in bölgedeki önemini kapsamaktadır.

İlk kez Keşmir'e gelen davetçi Abdurrahman Bülbül idi ve Doğu Türkistan'dan gelmişti. Keşmir kralına, ki ismi Sadreddin idi, davet yapmıştı ve kral Müslüman oldu. Ancak her ikisi de birkaç yıl sonra vefat etti ve Keşmir'de defnedildi. Birkaç yılın ardından, Kutbeddin Şah Keşmir'e hükmederken Şah-ı Hamdan olarak da zat İran'dan Keşmir'e geldi, Keşmir halkına ve krala davette bulunmaya başladı.

Kral zaten Müslümandı ancak İslam hakkında çok az şey biliyordu. Keşmir halkına davette bulunduktan ve halkın birçoğu bunu kabul ettikten sonra, Şah-ı Hamdan tekrar İran'a gitti. Ardından aralarında alimlerin, zanaatkarların, tüccarların vesaire aralarında olduğu 700 kişiyle beraber geri geldi. Zira Keşmir'deki halka davet yaptıktan sonra Şah-ı Hamdan onlara zanaat öğretmek istemişti ki iktisadi olarak istikrara kavuşabilsinler.

Ardından, babasının isteği üzerine Şah-ı Hamdan'ın oğlu bölgeye gelerek davet yapmaya başladı. Burada hiçbir İydgah veya mezarlık olmadığını görünce, Srinagar'da bir iydgah yapmıştır. Malkha olarak bilinen Keşmir'in meşhur mezarlığı da onun tarafından yapılmıştır. Bu sebeple, Keşmir'de Fars kültürünün etkileri bulunabilir. Kilimler, bakır kaplar vesaire gibi.

Bu süreç bu noktada durmadı ve daha sonra çok daha fazla insan Keşmir'e İslam davetinde bulunmak üzere geldi ve halihazırda Müslüman olan insanların hata ve noksanlarını ıslaha başladılar. Bu ilk dönem Şah Miri dönemi olarak bilinir ve 250 yıl sürmüştür. Ardından oldukça baskıcı olan Şii idaresi başlamış, bundan sonra da Babürlüler gelmiştir. Babürlüler döneminde Keşmir'de Srinagar Camii de dahil olmak üzere birçok cami inşa edilmiştir.

Babürlülerin ardından Keşmir'e Afganlar hükmetmiştir. Ardından Puncab'ın Sihleri onlarla savaşarak Keşmir'i ele geçirmiştir. Bu Sih yönetimi, Keşmir'de İslam'a ve Müslümanlara karşı oldukça gaddardı. Keşmir'deki imamların derilerini dahi yüzdüler, insanlar İslam'ın Keşmir'den sökülüp atılacağını düşünmeye başladı. Ancak İngiliz ordusu Keşmir'e saldırdı ve Cammu'nun Dogra'ları İngiliz ordusunu destekledi. Ardından bildiğimiz üzere İngilizler Keşmir'i (içindeki halkla ve her şeyle beraber) sadece 75 Lakh'a (1 Lakh= 100 bin) Dogra'lara sattı. Dogra hükümranlığı Keşmir'de İslam'a ve Müslümanlara karşı daha da gaddar olmaya başladı.

29 Nisan 1931'de  Cammu'daki Müslümanlar bayram namazlarını kılarken Babu Khem Chand isimli bir polis memuru, İmam Mevlevi Ataullah Şah Buhari'nin hutbe vermesine engel oldu. Hutbe, Kur'an'da bahsedilen Mısır firavunu ile ilgiliydi. Komiser Yardımcısı, imamı siyasi bir konuşma yapmakla suçladı ve hutbeye müsaade etmedi.

Bu, Müslümanların dini meselelerine karşı ciddi bir müdahaleydi. Müslümanlar bir protesto düzenledi ve burada, yeni kurulan Müslüman Gençler Birliği'nin sekreteri Çaduri Cevher Rahman bir konuşma yaparak şu ifadeleri kullandı:

"Siyasi sindirilmişliğimiz ve eğitimdeki geriliğimiz, hayatımızı tahrip etmeye yetiyor. Zaten çok az kalan dini hürriyetimiz de şimdi ayaklar altında. Devlet, ekonomik geri kalmışlığımızı ve yoksulluğumuzu görmezden gelirken sessiz kaldık. Hukuki olan konular dahi bizim için illegal hale getirilirken bir kez dahi sesimizi çıkaramadık. Allah için söyleyin, daha ne kadar sessiz kalacağız? Müslümanlar artık selamet ve onur içerisinde bir hayat yaşamak için her çabayı göstermelidir."

Burada Müslümanları öfkelendiren birkaç olay daha yaşandı. Bir olayda, Samba bölgesinin Dagora köyünde Hindulara ait kaledeki Hindular, eski bir geleneği yerine getirip bayram namazı için abdest almak üzere bir depodan su çeken Müslümanları durdurdular. Polisin müdahalesi sebebiyle Müslümanlar namazlarını vaktinde kılamadı. Bir diğer ağır olay da Cammu Merkez Hapishanesi'nin müdürünün, Müslüman bir polis olan Fazal Dad Kur'an okurken bunu alıp yere atmasıydı. Penç Sure denilen, 5 surenin birleşiminden müteşekkil bir cüz okuyordu. Olay Müslümanları öfkelendirdi. Haber Srinagar'a ulaştığı zaman, şehirde kargaşa vardı.

21 Haziran 1931 günü, Klimmah-i Mualla'da on binlerce Müslümanın katıldığı toplantılar düzenlendi. Toplantılar, aralarında Şeyh Muhammed Abdullah ve Mirvais Mevlevi Muhammed Yusuf Şah'ın da bulunduğu yedi temsilciden oluşan kollektif bir liderliğin teşkil edilmesiyle neticelendi. Toplantı sona ermekteyken, Abdulkadir Han sahneye çıktı ve kalabalığa şöyle hitap etti:

"Müslüman kardeşlerim! Yüce Kur'an'a edilen saygısızlık sorununu sizleri tatmin edecek şekilde çözemeyecekler. Artık, maruz kaldığınız zulüm ve vahşeti sona erdirmek için, güce daha büyük bir güçle karşılık vermenin zamanı gelmiştir. Sadece kendi gücünüze dayanıp güvenmeli ve zulme karşı amansız bir savaş vermelisiniz. -Parmağıyla sarayı işaret ederek gürledi-: Onu yerle bir edin!"

Bu ateşli konuşma Abdulkadir'in tutuklanıp yargılanmasına yol açtı. Müslümanlar onunla dayanışma gösterdiler ve her duruşmada yerlerini aldılar. Bu sebeple yetkililer "atmosferin Muhammedan duygusallığı ile dolu olduğunu" ifade ederek, davanın görülme yerini Ceza mahkemesinden, Han'ın tutulduğu Merkez cezaevine aldılar.

Duruşma günü yaklaşık 5 bin Müslüman cezaevi önünde toplandı ve Abdulkadir Han lehine sloganlar attı, ardından cezaevi yerleşkesine girdiler. Öğle namazı vakti geldiğinde bir Keşmirli ayağa kalkıp ezan okumaya başladı, Dogra askerleri ona ateş açıp öldürdüler. Bunun ardından başka bir Keşmirli onun kaldığı yerden ezana devam etti. Bu bu şekilde devam etti ve ezan tamamlanana kadar 22 Keşmirli katledildi.

kesmir6.jpgkesmir7.jpgkesmir8.jpgkesmir9.jpg

13 Temmuz katliamının kurbanları

Buradan itibaren, zalimlere karşı asıl Keşmir direnişi başladı. Daha sonra Pakistan'dan (Veziristan ve diğer bölgelerden) kabile üyeleri Keşmir'e harekat düzenledi ve bugün Azad Keşmir olarak bilinen bazı kısımlarını özgürleştirdiler. Bunun ardından Hindistan güçleri 26 Ekim 1947'de Keşmir'e girdi.

Bu sizlere Keşmir'in geçmişine dair az da olsa bir fikir verecektir. Şimdi ise asıl soruya dönelim, Keşmir'in bölgedeki önemine. Keşmir toprakları, doğal kaynaklar bakımından zengin olduğundan ve Hindistan'ı Çin ve Afganistan ile birbirine bağladığından, kendisini kuşatan üç devasa yaratık tarafından arzulanmaktadır. Bu kaynakların en önemlilerinden biri de sudur, Keşmir'i kontrol eden, bu su kaynakları sebebiyle geniş bir elektrik kaynağına erişecektir. Pakistan ve Çin geçmişte bu toprakları kontrol etmek için birçok savaş vermiştir.

- Bildiğiniz üzere Hindistan, Keşmir'e dair iç hukukta değişiklikler yaptı (370 ve 35A maddeleri gibi). Bu değişiklikler bölgeyi nasıl etkiledi? Keşmir'de durum şu an nasıl?

Madde 370 ve 35A'ya gelmeden önce, sizi mübarek Pulvama saldırısının meydana geldiği 14 Şubat 2019 tarihine götürmeme izin verin. Bu saldırının ardından bir yandan Hindistan Keşmir'deki herkese yönelik baskı kampanyası başlattı. İslami liderlerden siyasi liderlere, Hürriyet liderliğinden sıradan gençlere kadar. On binlerce kişi tutuklandı ve Cammu-Keşmir dışındaki hapishanelere götürüldü.

Bir diğer taraftan ise Pakistan hükümeti ve istihbaratı da ABD ve Hindistan'ın talimatları üzerine, Pakistan'daki Keşmir yanlısı silahlı gruplara karşı bir hamle başlattı. Tüm ikmal hatları kapatıldı, Keşmir yanlısı grupların banka hesaplarına ve ofislerine el konuldu, bu grupların liderleri ve mensupları gözaltına alındı ve Hindistan'a karşı savaşan her Pakistanlı düşman ilan edildi.

Daha sonra, 5 Ağustos 2019 tarihinde sıkı bir kuşatma ve büsbütün bir iletişim karartması altında, Madde 370 feshedildi. Hindistan Anayasası'ndaki bu madde, Hindistanlıların Keşmir'de arazi satın almasını veya işe girmesini yasaklıyordu.

kesmir10.jpg

Keşmirli bir kadın, 1950'li yıllar

Bu maddenin geçmiş yıllarda da yavaş yavaş zayıflatılmış olduğu bir gerçek, ancak bu sefer mesaj oldukça açıktı. O da, Hindistan'ın Keşmirli Müslümanlara karşı tam teşekküllü bir operasyon başlattığıydı. 2019'dan önce Hindistan ordusu/polisi Keşmir'deki birçok köyde, burada saklanan silahlı gruplara karşı operasyon düzenleyecek cesareti bulamıyordu. Büyük yerel destek sebebiyle, bunu yapmadan evvel iki kez düşünüyorlardı. Ancak şimdi her şey değişti ve artık düzenli olarak operasyonlar düzenleniyor.

"İsrail ve Çin metodu"

Şu anda Keşmirli Müslümanlara karşı İsrail ve Çin'in metodunu izliyorlar. Silahlı savaşçıların yahut Hindistan'ın karşısında duran herkesin evlerine el koyuluyor. Silahlı savaşçıların (mücahitlerin) aile üyeleri ve Hindistan'a karşı duran herkes tutuklanıyor. Mücahitlerin annelerini ve kız kardeşlerini dahi rahat bırakmmayıp onları dahi tutukluyorlar.

Sadece bu da değil, Keşmirli Müslüman kız kardeşlerimizin izzetleri de tehdit altında. Bir BJP lideri, Madde 370 kaldırıldıktan sonra kameralar önünde şunu söylemişti: "Artık Hindular Keşmirli kızlarla evlenebilecek."

Polis ve orduya, Keşmirli Müslümanlara karşı olabildiğince acımasız olma talimatı verildi. Örneğin, Kurban Bayramı'ndan önceki arefe gününde, Srinagar'dan bir genç, annesine "ona sadece birkaç soru soracağız, yarın Kurban Bayramı olduğu için gözaltına almayacağız" denilerek evinden alındı. Aynı gün biraz daha sonra, annesi polis karakoluna çağrıldı ve oğlunun cesediyle beraber evine geri gönderildi. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

kesmir1-001.jpg

Halihazırda sıradan Keşmirli Müslümanlar bunalımda, umutsuz ve ümmet tarafından bir başına bırakılmış hissediyorlar. Keşmirli Müslümanlar ister Şam olsun, isterse Filistin, Afganistan yahut başka bir bölge olsun, her zaman ümmetin yanında durmuştur. Şu anda Keşmir'i Müslüman çoğunluklu bir bölgeden Hindu çoğunluklu bir bölgeye dönüştürmek için girişimlerde bulunuluyor. Ancak kimse Keşmirli Müslümanlara Hindu müşrikler karşısında yardım etmek için hazır değil. Zira Hindistan Müslümanlar için büyük bir pazar ve bunu kaybetmek istemiyorlar.

kesmir2-001.jpgkesmir3-001.jpg

Hindistan güçlerinin saçmalarla hedef aldığı Keşmirliler

- Pakistan'da yakın zamanda bir hükümet değişikliği oldu. Bu yeni hükümetin Hindistan ve Keşmir'e yönelik tavrı bölgeyi nasıl etkileyecek?

Pakistan'daki rejim değişiklikleri her zaman Keşmirli Müslümanlara ve onların mücadelelerine karşı daha sert olmuştur.

Bir önceki yönetim, ISI ve ordu ile beraber Hindistan ile gizli görüşmeler gerçekleştirdi ve Pakistan'daki Keşmir yanlısı silahlı grupları yasakladılar. Ki ABD onları övsün ve kendilerine biraz para versin. Gerçek şu ki Pakistanlı siyasetçiler ve generaller daima Keşmirli ve (Keşmir'de savaşan) Pakistanlı Müslümanların kanlarını kendi amaçları için kullanmışlardır.

Tıpkı muhterem şehid Emir Zakir Musa'nın -Allah ona rahmet etsin- Pakistanlı generaller ve siyasetçilere dair söylediği gibi:

"Onlar mücahidlerin ve bölgedeki cihadın en büyük düşmanlarıdır. Kıymetli kardeşlerim, anlayın ki Pakistan hükümeti kendisi (Hindistan hava saldırısında) yara aldığında, saldırıya uğradığında, bir gün içerisinde Hindistan ile savaşa hazır hale geldi. Ancak Keşmirli anaların ruhları yaralandığında, kız kardeşlerimiz Hindistan ordusunun tecavüzüne uğradığında, kardeşlerimiz yaralandığında ise Pakistan Hindistan ile kardeşlikten ve dostluktan bahsediyor. Neden Asiye ve Nilüfer Hindistan ordusunda tecavüze uğrayıp öldürüldüğünde jetlerini havalandırmadılar? Peki ya mücahidlerin ailelerine evlatlarının yanmış bedenleri verildiğinde? Ya 2008'de, 2010'da ve 2016'da evlatlarımızın sineleri Hindistan ordusunca mermilerle doldurulurken? Sizlere karşı herhangi bir sevgi veya yakınlık duymadıklarını bilin."

Birkaç yıl önce, Keşmir'de Hindistan'a karşı savaşan herkesi mücahid/özgürlük savaşçısı olarak adlandırıyorlardı. Şimdi ise aynı mücahit/özgürlük savaşçısı terörist oldu. Hindistan ile ilişkilerine göre taraf değiştiriyorlar. Hindistan ve ABD ile iyi ilişkiler varsa Pakistan'daki silahlı grupları yasaklıyorlar veya tam tersi.

"Onlar, inananları bırakıp da küfre sapanları/inkârcıları velî (dost ve idareci)ler edinirler. (Yoksa) izzeti (şerefi/onur ve yüceliği) onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz ki bütün izzet (yücelikler) Allah’a aittir." Nisa Suresi, 139

Pakistan İslami olmayan kurallarla yönetiliyor, tüm lider ve generalli İslam'dan uzak kimseler. Onların tek dostu para ve kulluk ettikleri Amerika Birleşik Devletleri. Yine para için Dr. Afiye Sıddıki'yi de ABD'ye sattılar. Allah yolundaki bir kişi ise para için böyle şeylere kalkışmaz, tıpkı Emiru'l Müminin Molla Ömer -Allah ona rahmet etsin- örneğinde olduğu gibi.

Bu sebeple, Pakistan hükümeti ne söz verirse versin asla Keşmirli Müslümanları kurtarmaya gelmeyecektir. Bunun tek çözümü Afganistan'da olduğu gibi Pakistan'da da bir İslam Emirliği kurulmasıdır. Yalnızca bunun ardından bu hükümetten bir fayda umabiliriz.

- Hindistan'ın son zamanlarda Keşmir'i asimile etmek ve işgali tamamlamak için attığı kültürel, sosyal ve dini adımlar neler?

"Hani, vaktiyle o inkâr edenler, seni tutup bağlamak veya öldürmek ya da (Mekke’den) çıkarmak için tuzak kuruyor(lar)dı. Onlar tuzak kurarlarken, Allah da tuzaklarının karşılığını veriyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır." Enfal Suresi, 30

Keşmir'i denetim altında tutmak ve Keşmirli Müslümanları kendilerine köle etmek için, Hindistan Keşmirli gençleri cihaddan, savaştan uzak tutmak zorunda. Aksi takdirde, Keşmirli Müslümanlar bu yolda devam ederlerse Hindistan Keşmir'in kendisi için bir ceheneme dönüşebileceğini biliyor. Zira eğer bugün değilse bile elbette yarın Allah'ın yardımı, dünyanın her köşesinden çok sayıda muhacir şeklinde gelecektir, bu da Hindistan'ın Keşmir'deki son günü olacaktır. Aynı amaçla, Hindistan farklı numaraları ve propagandaları denemiştir.

Bunun yanı sıra, Keşmir, İslam'a her şeyden daha çok önem veren, muhafazakar bir toplumdu. Bu sefer, özellikle 2019'un ardından, sürekli bir şekilde farklı dini kurumlara ve buralarda çalışanlara baskı kuruyorlar. Alimleri ve bu kurumların çalışanlarını tutukluyor, kurumları yasaklıyorlar.

Ayrıca, çeşitli moda gösterileri, içki dükkanları açıyorlar, bölgeye uyuşturuyu sevk ediyorlar, ahlaksızlıkları yayan dükkanlar açıyorlar. Cuma namazları için yapılan geniş cemaatler yasaklanıyor, özellikle Srinagar'daki Iygah'ta kılınan bayram namazı yasaklandı. Iydgah'ı oyun alanına çeviriyorlar. Yukarıda belirttiğim diğer sebeplerden ötürü, bu İslam'dan intikam almak için yapılıyor. Keşmir'i geçmişte, İslam'ın henüz bölgede olmadığı zamana döndürmek istiyorlar. Kameralar önünde de, "Keşmir İslam'dan önce bir Hindu bölgesiydi ve onu yine bu hale çevireceğiz" dediler.

- Keşmir'de halihazırda hangi gruplar faaliyet gösteriyor? Bunların stratejileri ve bağlılıkları nedir?

Şu anda Keşmir'de farklı gruplar faal ve bunlar 1990'larda kuruldular. O zamanlarda 15-20 grup vardı ancak bu 5-7 gruba kadar azaldı. Bunlar:

  • Direniş Cephesi (Ağustos 2019 öncesi: Hizbu'l Mücahidin)
  • Halkın Faşizm Karşıtı Cephesi (Ağustos 2019 öncesi: Leşker-i Tayyibe)
  • El Bedr
  • Keşmir Kaplanları (Ağustos 2019 öncesi: Ceyş-i Muhammed -sallallahu aleyhi vesellem-)
  • Keşmir Özgürlük Cephesi
  • Ensar Gazvetu'l Hind (Zakir Musa tarafından 2017'de kuruldu)

Bu grupların hepsi aynı gerilla savaşı stratejisini kullanıyor.

Halkın Faşizm Karşıtı Cephesi, Direniş Cephesi, Ceyş-i Muhammed ve El Bedr'i ele alacak olursak, bunlar Pakistan ile müttefikler ve onun rehberliğinde faaliyet gösteriyorlar. Ana sloganları, hedefleri, Keşmir'in Pakistan ile birleşmesi. Bu gruplar, Ceyş-i Muhammed haricinde, genellikle yumuşak hedeflere saldırıyorlar. Ceyş'in geçmişte yaptığı gibi fedai saldırıları düzenlemiyorlar.

Bu gruplardan Ceyş-i Muhammed'in İslami eğilimi diğerlerinden daha fazla. Ancak tüm bu grupların sıradan mensupları, Keşmir'deki komutanları ve liderleri ihlasli kimseler ve hepsi, Keşmir'de bir İslam Emirliği veya İslami sistem kurma hayalini paylaşıyor.

Bunların ardından, 2017 yılının Temmuz ayında, bu gruplarda faaliyet gösteren ensarın ve muhacirlerin katılımıyla Ensar Gazvetu'l Hind kuruldu. Emir olarak Zakir Musa -Allah ona rahmet etsin- ve yardımcısı olarak da Rehan Han -Allah ona rahmet etsin- ilan edildi. Bu grup herhangi bir ülkeyle veya istihbarat teşkilatıyla bağlantılı değil. Sloganları ise hilafet, Keşmir'in Daru'l İslam olması.

Ensar Gazvetu'l Hind'in mevcut emiri Gazi Halid İbrahim ve sözcüsü ise Talha Abdurrahman, Allah onları korusun.

Stratejik olarak bu grup da gerilla savaşı taktiklerini kullanıyor, ancak emniyet konusundaki stratejileri daha iyi. Mensupları, yüzleri de dahil tüm detayları gizliyorlar, umum önünde açığa çıkarmıyorlar. Örneğin diğer grupların komutanları ve liderlerini, Hindistan güvenlik güçleri de dahil herkesçe tanınıyor, ancak Ensar Gazvetu'l Hind'in emirini, yardımcısını ve sözcüsünü kimse görmedi.

Yalnızca sözcüleri sözlü açıklamalar yayınlıyor, emirleri ise sadece yazılı açıklamalar yapıyor. Bu diğer küresel örgütlere ve Afgan Talibanı'nın 20 yıllık savaşta kullandığı taktiklere çok benziyor ki bu taktikler, Taliban liderlerini korudu ve etkili olduklarını kanıtladı.

- Keşmir direnişinin bugünkü durumu nasıl?

Keşmir'deki direniş Şam'da veya Afganistan'da gördüğümüz gibi bir direniş değil. Keşmir, coğrafi konumu ve diğer sebeplerden ötürü, tüm dünyanın en zor savaş sahalarından biri olarak kabul ediliyor. Keşmir üç büyük ülke tarafından kuşatılmış durumda.

Kısa vadede diyebilirim ki Keşmir bir açık hava hapishanesi gibidir. Bir tarafta Hindistan, diğer yanda ise Pakistan vardır. Bir kişi Suriye'ye Türkiye'den veya diğer ülkelerden girebilir ama Keşmir'in sınırı Hindistan ve Pakistan tarafından mühürlenmiştir. Bu Keşmir'i bir açık hava hapishanesi kılmaktadır. Ladakh bölgesi de dahil olmak üzere Keşmir'de 1.2 milyon Hint askeri olduğu tahmin edilmektedir. Bunun 700 bin-800 bini Keşmir bölgesindedir.

Daha önce ifade ettiğim üzere, Pakistan hükümeti ve istihbaratı, 2019 yılındaki mübarek Pulvama saldırısı sonrasında, ABD ve Hindistan'ın talimatları üzerine, Pakistan'daki Keşmir yanlısı silahlı gruplara karşı bir baskı kampanyası başlattı. Tüm ikmal hatları kapatıldı, Keşmir yanlısı grupların banka hesaplarına ve ofislerine el konuldu. Bu grupların liderleri ve mensupları tutuklandı, Hindistan'a karşı savaşan Pakistanlılar "Pakistan'ın düşmanı" ilan edildi.

Tüm bunlar Keşmir direnişini 10 ila 20 sene geriye götürdü. Keşmirli silahlı grupların ya hiç mühimmatı yok yahut çok az var. Şu an, kaldığı yerden devam etmek ve Hindu müşriklere ağır bir ders vermek için, güçlü bir liderliğe ve İslam ümmetinin desteğine ihtiyaç duyuluyor.

- Afganistan'daki İslam Emirliği iktidarı Keşmir'i etkiledi mi?

"Karşılaşan iki grupta, sizin için ibret vardır: (Onlardan) bir grup Allah yolunda savaşanlar, diğeri de inkârcılar (idi ki) bunlar bizzat gözleriyle kendilerini, onların iki misli görüyorlardı. Allah, dilediğini yardımıyla destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için bir ibret vardır." Al-i İmran Suresi, 13

Afganistan İslam Emirliği'nin (AİE) geçtiğimiz yılki zaferi sadece Afgan Müslümanlar için değil, tüm ümmet için bir zaferdi. Bu zafer sadece Keşmirli Müslümanlara deği, tüm ümmete umut verdi. Ayrıca bu zafer Keşmirli Müslümanlara iki mesaj iletti:

İlk mesaj, Rasulullah Muhammed sallallahu aleyhi vesellem'in yolunun asla yanlış olmadığı ve zaferin sadece bu yolla elde edilebileceğiydi. "Elinize silah alarak bir şey başaramazsınız, zafer sadece barışçıl gösterilerle gelir" diyerek Müslümanların umudunu kıran, onları hayal kırıklığına uğratan kişilerin veya sözde alimlerin hatalı olduğu AİE tarafından pratik olarak ispatlandı.

Verdiği diğer mesaj ise Müslümanların, özellikle Keşmir'in, mücadelelerini farklı tağutlardan uzak tutması, mücadeleyi Kuran ve Sünnet'e göre yürütmesi gerektiğiydi. Ki böylece Allah'ın yardımıyla zafere ulaşacaklardır.

Ayrıca, ümmetin bir bölgedeki bu zaferi tüm ümmete fayda sağlayacaktır, kısa vadede olmasa bile uzun vadede kesinlikle bu olacaktır.

Allah, AİE'nin liderlerini ve mücahitlerini hak üzere kılsın ve onlara şeriatı tamamen tatbik etmekte yardım etsin.

- Size göre Keşmir halkının zaferinin anahtarı nedir ve buna nasıl erişebilirler?

"Onlara karşı gücünüz yettiği kadar (her türlü) kuvvetten ve bağlı (besili) atlardan hazırlayın ki onunla Allah’ın düşmanı, sizin düşmanınız ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği diğer (düşman) kimseleri korkutasınız. Allah yolunda sarf ettiğiniz her şey(in karşılığı) size eksiksiz ödenir, asla haksızlığa uğratılmazsınız." Enfal Suresi, 60

İlk olarak, tüm Keşmirli Müslümanlar dinleri üzere sabır ve sebat etmeli ki bu zaferin yarısı sayılır.

Söylediğim gibi, Keşmir'in coğrafi konumu, Hindu müşriklere karşı zaferin önündeki en büyük engeldir. Bu bir gerçekliktir ve biz bunu değiştiremeyiz, ancak önümüzdeki engelleri kaldırabiliriz.

En büyük engellerden biri, Keşmir'in sınırlarına Hindistan ve Pakistan tarafından yerleştirilen tel örgülerdir. Pakistan ordusunun sınırı ele geçirerek, ümmetin kaynaklarının Keşmir'e girmesini engellemesidir. Hindistan ve Pakistan tarafından bu tel örgüler inşa edilmeden önce, birçok ülkeden mücahitler Keşmir'e cihada gelmiş ve burada şehit olmuşlardı.

Bugün de Pakistan'daki binlerce Müslüman, özellikle kabile bölgelerinden olan kimseler Keşmir'de cihada katılmak için can atmaktadır. Bunlar Keşmir'e girdikleri takdirde bölgeyi Hindu müşrikler için mezarlığa çevireceklerdir. Ancak önlerine çıkan engel, Pakistan'ın sınırı ele geçirmesidir.

Bu sebeple, Keşmir zaferinin anahtarı Pakistan ordusunun yenilmesi ve sınırdaki hakimiyetlerinin kırılmasıdır.

Bunu Keşmirlilerin kendisi başaramaz, ancak Azad Keşmir ve Pakistan'ın Müslümanları başarabilir. Keşmir cihadi için ikmal hatları oluşturmaları gerekir.

Pakistan Talibanı liderliğine ve mücahitlerine de bir mesajım var. Bu yolda sebat edin ve bu mübarek mücadeleye devam edin. Keşmir'in sınırlarındaki gasp ancak sizin elinizle kırılabilir ve Keşmirli Müslümanlar Hindu müşriklerin zulmünden kurtulabilir. Sadece Pakistan'ın mazlum Müslümanları size umut beslemiyor, aynı zamanda Keşmir'in mazlum Müslümanları da sizleri yakından izliyor. O halde lütfen bu yolda sebat edin. Cihadınız bu bölge için büyük önem taşıyor ve bölgedeki Müslümanların geleceğini belirleyecek. Ya zalimlerle aynı hayatı yaşayacaklar yahut Altkıta'ya şeriatla hükmeden izzetli Müslümanlar olarak.

- İslam dünyasına Keşmir'e dair mesajınız nedir?

"Size ne oluyor da 'Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize katından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı lütfet.' diyen, ezilen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?" Nisa Suresi, 75

Keşmir şu anda her zaman olduğundan daha sıkı ve daha kötü bir kuşatma altında. Şehitlerin anneleri ve kız kardeşleri tutuklanıyor. Şehitlerin, cihadı destekleyenlerin ve Hindistan'a karşı ses çıkaranların mallarına el konuluyor. Her gün sözde çatışmalar ve gözaltında öldürmeler Keşmir'de yeni bir standart halini aldı. Daha önce de açıkladığım üzere Keşmirli Müslümanlar 1947'den önce dahi bunları yaşamaktaydı. Şehitlerin diyarı olan mütedeyyin Keşmir beldesi şu an bir küfür beldesine dönüştürülüyor. Kafirler İslam'ı Keşmir'den silip atmaya çalışıyor. Eğer bugün İslam Keşmir'den silinirse, onu kurtarmaya gücü yeten herkes bugün ve kıyamet günü sorumlu olacaktır.

Ey Müslüman gençler! ABD ordusu ve CIA düzenli olarak Hindistan ordusuna Keşmirli Müslümanlara karşı yardım ediyor ve onlara eğitim veriyorsa, sizi Keşmir cihadından uzak tutan nedir? Size ne oluyor da İsrail Hindistan'a Keşmirli Müslümanlara karşı silahla destek verirken sizler Keşmir'deki kardeşlerinize maddi destek sağlamıyorsunuz? Hindistan ordusu Keşmir'de savaşmayı dini bir görev addederken, sizlere ne oluyor da dini vazifenizi unutuyorsunuz? İslam ümmetinin gençlerine ne oldu da bu mübarek yolla aralarına mesafe koydular?

kesmir12.jpg

Hindistan Savunma Bakanı, üst düzey ordu komutanlarıyla beraber Shastra Puja yapıyor (Silah tanrılarına, kendilerine savaşta zafer vermesi adına bu silahlar için dua ediyorlar)

kesmir4-001.jpgkesmir5.jpg

Hint askerlerinin ABD ordusu ile müşterek tatbikatları. İlk fotoğrafta, Hindistan askerleri İsrail silahı (IWI Tavour) kullanıyor.

kesmir11.jpg

Keşmir polisinin Özel Operasyon Grubu Siber Hücresi'nin şefi yakın zamanda FBI tarafından eğitildi

Kıymetli İslam kardeşlerim. Şimdiye kadar, yüz binden fazla ensar ve muhacir Keşmir'de can verdi, binlercesi hapislerde ve binlercesi de ortadan kaybedildi. Kafirlerin ordusu küçücük Keşmir bölgesinde 800 binden fazla askere sahip, Keşmirli Müslümanlar yalnız başlarına bu savaşı veremezler. Ancak İslam ümmeti kendileriyle beraberken bu savaşa ve Hindu müşriklere karşı zafere güçleri yeter.

Sevgili kardeşlerim, küresel olarak Keşmirlilere yardım etmek için üç şey yapabilirsiniz:

1) Sosyal medyada Keşmir cihadının davetini yaymak
2) Keşmir cihadına maddi yardım yapmak ve Keşmirli mücahidlere dua etmek
3) Keşmir cihadında doğrudan yer almak

Abdullah bin Ömer, Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellem'in şöyle buyurduğunu rivayet etti:

"Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikeye atmaz. Bir kimse din kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir. Her kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse, onun sebebiyle Allah kendisinden kıyamet sıkıntılarından birini giderir. Ve her kim bir Müslümanı örterse kıyamet gününde Allah onun günahlarını örter." Sahih-i Buhari, 2442

Keşmir cihadı yalnızca Keşmir'le sınırlı değildir, Keşmir üzerindeki baskılarını zayıflatmak üzere Hindistan'ın siyasi ve askeri liderliğini hedef almak da gayeniz olmalıdır.

Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellem, azatlı kölesi Sevban'dan rivayetle, şöyle buyurmuştur:

"Ümmetimden iki grup vardır ki Allah onları cehennem ateşinden koruyacaktır: Hint'e karşı savaşanlar ve İsa bin Meryem aleyhisselam ile beraber olacak olanlar." (Sünen-i Nesai, 3177)

Kemirli Müslümanlar herhangi birinin çekebileceğinden daha fazla ızdırap çektiler ve İslam'ı kurtarmak üzere sizlerin acil yardımına ihtiyaç duyuyorlar. Tüm bu meselelere dair daha fazla şey söylemek isterdim ancak birçok sebepten ötürü burada şunu söyleyerek noktalıyorum: Sizlerden isteğim, kendilerini vahşi Hindu müşriklerden kurtaracak bu mübarek Gazve-i Hind'de Keşmirli Müslümanlar için bir ebabil ordusu olmanızdır.

Allah, İslam ümmetinin iyiliği için yaptığımız çalışmalarda bize hayır versin ve bizi bu yolda şehadetle rızıklandırsın.


Röportajda yer alan ifadeler asıl haline bağlı kalınarak çevirilmiştir. Röportajda yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

280.jpg

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.