Suriye'de neden sadece askeri çözüme yer var?

Suriye'de neden sadece askeri çözüme yer var?

Beş yılın ardından, Suriye'de diplomatik bir çözüm ihtimali uzak gözüküyor.

Dış dünyanın çoğu Halep' giden yardım TIR'larının bombalanması haberini dehşet içerisinde seyretti. Haber yayınları "inanılmaz" ve "şok edici" gibi ifadelerle doldu. Fakat burada, kuşatılmış Halep şehrinde bu olayların meydana gelmesi "inanılmaz" ya da "şok edici" değil.

 

Ben diyaloğa kuvvetli şekilde inanan ve bir olaya birden çok bakış açısı ile görmeyi deneyen birisiyim. Ancak diyalog ve uzlaşma ile çözülemeyecek olan bazı savaşlar vardır. Bazı değişiklikler olsa da, şu anki şartlar altında Suriye'de siyasi bir çözüm değil, sadece askeri bir çözüm olacağına inanmamın sebepleri ise şunlar:

 

1. Uluslararası kamuoyunun felci

 

Çok iyi bilinen bir deyiş vardır: "Kötülüğün yayılmasının sebebi iyilerin hiçbir şey yapmamasıdır." Gerçek şu ki Beşşar Esed yarım milyon insanı, tüm dünya televizyonda canlı yayında izlerken öldürebilirdi. Sürekli olarak kimyasal silah kullandı, hastaneleri ve kurtarma ekiplerini hedef aldı, tutukluları açlıktan ölmeye mahkûm etti ve her gün sivillerin evlerini bombaladı. Tüm bunlar her şekilde belgelendi. Kamuoyunun önüne fotoğraf fotoğraf yansıyan dehşeti öfke ve şok içerisinde izledi.

Ancak öfke ve şok, eylem ile eşdeğer değil. Nihayetinde diktatörü durdurmak için önemli bir şey yapılmadı. Rakamlar sahiden sersemletici: yarım milyondan fazla ölü ve yerlerini terketmek zorunda kalan milyonlar... Hâlihazırda, krizin odağı IŞİD ve Şam'ın Fethi Cephesi ile savaşa dönmüş durumda. Hiç kimse Beşşar Esed'e karşı askeri önlem almayı konuşmuyor.

Bu tek bir sonuca götürüyor: yapılacak en doğru şey olsa da olmasa da, uluslararası çıkmazı aşmaya yönelik siyasi bir istek yok.

 

2. Suriye'nin Arap halkını korumak, Rusya ile savaşmak manasına geliyor

 

Suriye Suudi Arabistan, Katar yahut başka bir Körfez ülkesi olsaydı; uluslararası toplumun "doğru şeyi yapmaya" yönelik siyasi isteğini kuvvetli bir şekilde karşımızda bulabilirdik. "Dünyanın doğru olan şeyi yapma sorumluluğu var", "zayıfları korumak için savaşmak durumundayız" gibi söylemleri duyabilirdik. Böyle çünkü bu Körfez ülkeleri petrol ve doğalgaz kaynakları içinde yüzüyor. Petrol ve doğalgaz, Batılı güçlerin "sorumluluklarını" çok iyi anlamalarına yardım eden güzel bir yol.

Libyalı muhalifler, NATO'ya yardımlarına gelmesi için yalvarmak zorunda değildi. Aslında tam zıttıydı. NATO zaten müdahaleye hazırlanıyordu, tek gereken talihsiz Arap Ligi'nin müdahaleyi "talep etmesiydi" ve işte! Yardım anında geldi. Bunun Libya sınırları içindeki büyük petrol kayaklarıyla bir ilgisinin olması mümkün mü?

Ama Suriyelilerin çok az petrolü var. Dürüst olmak gerekirse, Suriye sadece Ruslar için değerli, Batılılar için o kadar da değil. Suriye, Rusya'nın tüm Ortadoğu'da toprakları üzerinde bir askeri üsse sahip olduğu tek ülke. ABD'li rakiplerinin ise Ortadoğu'daki neredeyse her ülkede bir askeri varlığı bulunuyor. Rusya, Tartus'ta bulunan yegâne üssünü kaybederse, bu Putin yönetimi için bir felaket olacaktır.

Rusya Suriye'ye büyük oranda ihtiyaç duyuyor ve bunun için de herkesle savaşmaya istekli olduklarını gösterdiler. Batı Rusya etkisini frenlemek istiyordu fakat bunun için askeri birliklerini seferber edecek kadar değil. Bu sebeple "gönüllüler koalisyonu" ve "küresel sorumluluk" gibi laflar yerine "bu çatışmanın askeri bir çözümü yok" ve "ateşkes yapalım ve görüşelim" benzeri sloganlar duymak zorunda kaldık.

Tam olarak, yarım milyondan fazla vatandaşını öldüren bir hükümet ile nasıl görüşülebilir? Cevap şu: görüşülmez. Batılı yönetimler askeri birliklerini seferber etmeleriyle bilinmiyorlar, çünkü yoksul ülkelerin silahlar sustuktan ve düşman yenildikten sonra kendilerine verebileceği çok az şey var. Bu da bizi tek sonuca yönlendiriyor: Rusya'nın saldırgan doğasıyla karşı karşıya gelmek için uluslararası bir istek yok (Kırım'da da olduğu gibi), dünya da bunu biliyor.

 

3. İslami muhalefet savaşa son vermeyecek ve güç paylaşmayacak

 

Batılı güçler durumu olduğu gibi tutmak ve gösteri amaçlı vitrin değişikliği amacıyla Suriye'nin liderliğini basitçe değiştirmek istiyor. Geçmişte, Beşşar Esed çoğunlukla Batı'nın çıkarlarına karşı durmuyordu.  İsrail ve Suriye yılda bir ya da iki kez karşılıklı bir şekilde "kötü sözler" söylüyordu fakat durum bundan öteye geçmiyordu.

Yeni ve test edilmemiş bir yönetimin iktidara gelecek olması korkutucu bir şey. Bu nedenle, Suriye'de İslami bir yönetimin olması düşüncesi Batı için büsbütün bir kâbus. Bu devrimin arkasındaki itici gücün, (IŞİD hariç) İslami gruplar olduğu çok iyi biliniyor. Özgür Suriye Ordusu grupları sahada askeri olarak ikincil bir rol oynuyor.

Batılı güçler ise bu bölgelerde desteklemek için demokrasiyi benimseyen bir başka güç istiyor. Şimdiye kadar başarılı olamadılar. Fakat denemedikleri için değil. Batılı güçler Özgür Suriye Ordusu'nu, Cemal Maruf'u ve Hazm Hareketi'ni desteklemeyi denedi. Buna, el Kaide ve IŞİD gibi düşmanlarına karşı savaşmaları için, Washington'un seçtiği hedeflere yönelme ve Beşşar Esed'i hedef almama şartıyla eğitmeye çalıştıkları kişiler dâhil değil. Bu da bir başka büyük başarısızlıktı.

Batı, Suriye halkının Mart 2011'deki gibi sadece yürüyüş düzenleyip haklarını talep etme isteğinde olmadığını anlamak zorunda. Yıl 2016 ve onlar artık, kendi isteklerini gerçekleştirme haklarını korumak için Rusya gibi bir süper güçle dahi savaşmayı göze alacak kadar savaşla bilenmiş insanlar. Bu da bizleri tek bir sonuca iletiyor: ya Batı Suriyelilerin kendi geleceklerini tayin etme hakkını gerçekten tanır ve onlara boyun eğdirme isteğinden vazgeçer, ya da dünyanın bu bölümünde sadece Suriye topraklarıyla sınırlı kalmayacak olan bir savaş uzun süre devam eder.

 

Bilal Abdulkerim tarafından On the Ground News için yazılan bu analiz, Mepa News okurları için tercüme edildi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.