Yahudi yerleşimci şiddeti Batı Şeria'da yeni bir İntifada'ya yol açabilir

Yahudi yerleşimci şiddeti Batı Şeria'da yeni bir İntifada'ya yol açabilir

"İsrailli yerleşimcilerin saldırılarının cezasız kalmasının eninde sonunda yeni bir Filistin direnişine yol açması bekleniyor."

Mat Nashed | Al Jazeera | Tercüme: Mepa News

İşgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan Filistinliler, silahlı İsrailli yerleşimcilerin kendilerine, ailelerine ve evlerine saldırarak yüzlerce Filistinliyi topraklarından söküp atabilecek intikamcı şiddet eylemleri nedeniyle korku içinde yaşadıklarını söyledi.

Son yerleşimci şiddeti, Filistinlilerin girmesinin yasak olduğu Malachei HaShalom yasa dışı yerleşim karakolunda 14 yaşında İsrailli bir çocuğun ölü bulunmasından kısa bir süre sonra başladı.

İsrail ordusu çocuğun bir "terör saldırısında" öldürüldüğünü söyledi ancak kanıt sunmadı. O zamandan bu yana ordu, Filistin köylerine saldıran İsrailli yerleşimcileri destekledi, birçok kişiyi yaraladı ve sürgün etti.

Ramallah'ın doğusundaki Deyr Debvan'da yaşayan 25 yaşındaki Hind "Dehşet içindeyiz. Çoğu insan kasabayı terk etmeye ya da başka vatandaşlıkları varsa başka ülkelere gitmeye çalışıyor." dedi.

Yaygın şiddet

Son yerleşimci saldırıları, İsrail'in Gazze'ye yönelik yıkıcı savaşından bu yana artan daha geniş bir şiddet dalgasının parçası. Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail askeri karakollarına ve topluluklarına yönelik sürpriz saldırısına yanıt olarak başlayan savaş yaklaşık 35 bin Filistinlinin ölümüne neden oldu.

Silahlı yerleşimciler ve İsrail ordusu da 7 Ekim'den bu yana işgal altındaki Batı Şeria'da 460 Filistinliyi öldürürken yüzlerce insanı da topraklarından etti.

"Sivillere saldırıyorlar ve Filistinlileri nehirden denize kadar yerlerinden ediyorlar. Bizi terörize etmeye ve ellerinden geldiğince kovmaya çalışıyorlar." dedi Hind.

13 Nisan'da İsrailli yerleşimciler Muğayyir köyüne geniş çaplı bir saldırı düzenleyerek bir Filistinliyi öldürdü ve 25 kişiyi yaraladı.

O tarihten bu yana yerleşimciler Ramallah yakınlarındaki Bukra, Deyr Dubvan ve Kfar Malik gibi daha birçok kasaba ve köye saldırdı ve bunların hepsi de 14 yaşındaki yerleşimcinin ölü bulunduğu yasa dışı karakola yakındı.

Filistin Çiftçiler Birliği İcra Direktörü Abbas Milhem Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada çiftçilerin sadece topraklarında kalarak direnmeye çalıştıklarını söyledi.

Milhem, 14 Nisan'da Kfar Malik'ten bir çiftçinin kaçırıldığını ve yerleşimcilerin çadırları yıkmak, keçileri çalmak ve aileleri kovmak için Ayn el-Helva kasabasına da girdiğini belirtti:

"Çiftçiler, suçlu gibi davranan yerleşimcilerin önünde, ellerinde hiçbir şey olmadan direniyorlar. Yerleşimciler öldürmek için ateş ediyor."

Al Jazeera'ye konuşan uzmanlar ve bölge sakinleri, olayların Filistinlilere karşı daha da ölümcül şiddete yol açabilecek kitlesel huzursuzluk riski taşıdığını vurguladı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü İsrail ve Filistin Direktörü Omar Shakir, yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik saldırılarının devlet destekli bir şiddet biçimi olduğunu söyledi.

Bazı Batılı ülkelerin işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bazı yerleşimcilere yaptırım uyguladığını ancak İsrailli yetkilileri sorumlu tutmak için daha fazlasının yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Al Jazeera'ye verdiği demeçte Shakir şu ifadeleri kullandı:

"Sadece şiddeti gerçekleştiren bireylere değil, yerleşimciler için cezasızlık kültürü yaratan ve bazı durumlarda silahlı yerleşimci şiddetini kolaylaştıran yetkililere de odaklanmak önemlidir."

Bir yerleşimci ve Yahudi üstünlükçüsü olan İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Ben Gvir, Filistinlilere yönelik saldırıların teşvik edilmesinde önemli bir rol oynadı. Gvir, 7 Ekim'den kısa bir süre sonra yerleşimcilere ve aşırı sağcı İsraillilere yarı otomatik tüfekler ve diğer silahları dağıttı.

Milhem, bu silahların şimdi Filistinlileri vurmak için kullanıldığını söyledi:

"Plan, saldırıları arttırarak Filistinli çiftçilerin topraklarını boşaltmak. Saldırılar 7 Ekim'den önce günde iki iken, şimdi günde 12 ila 13 saldırıya yükseldi."

Fark edilmiyor mu?

Katar'ın başkenti Doha'da bir düşünce kuruluşu olan Middle East Council on Global Affairs'in İsrail-Filistin uzmanı Omar Raman'a göre yerleşimci şiddetindeki artış, Gazze'de devam eden savaş ve İsrail ile İran arasındaki son gerilim nedeniyle gözlerden uzak kalıyor:

"Orada olanları küçümsememeliyiz. Olaylar yalnızca Gazze'deki büyük yıkımın gölgesinde kaldı. Ancak İsrailli yerleşimciler ve askerler pervasızca hareket ediyor, insanlara ve mülklere saldırıyor.

Batı Şeria'daki Filistinliler arasında da Gazze Şeridi'nde yaşananların, İsrail'in bunu yapmak için bir bahanesi olması halinde kendilerine de sıçrayabileceğine dair gerçek bir endişe var."

Deir Dabvan'dan Hind günlerdir evinden çıkmadığını ve kendisi ve ailesi için korku içinde yaşadığını belirtti. Ona göre Filistinlilerin kendilerini koruyacak hiçbir şeyleri yok.

Filistinliler, devlet onaylı yerleşimci saldırılarına karşı kendilerini savundukları için sık sık suçlanıyorlar.

İsrail ordusu ve güvenlik konularında İsrail ile iş birliği yapan ve tehdit olarak gördükleri aktivistlere ve siyasi muhaliflere yönelik baskı uygulayan Filistin Yönetimi tarafından tutuklanmaktan korkuyorlar.

İsrail 7 Ekim'den bu yana işgal altındaki Batı Şeria'nın dört bir yanından 7 bin 350'den fazla Filistinliyi, Gazze'deki Filistinlilere sempati duyduklarını ifade eden zararsız sosyal medya mesajları yazdıkları ya da Filistin bayrağı açtıkları için suçsuz yere tutukladı.

Geniş çaplı tutuklamalar işgal altındaki Batı Şeria'daki Filistinlileri dehşete düşürürken Hind, insanların yerleşimcilerle karşılaşmaktan daha çok korktuğunu ifade etti.

Al Jazeera'ye konuşan Hind, "Filistinliler her gün evlerinden çıkarken 'Belki de sıra bana gelmiştir' diye düşünüyor." dedi.

Kaynama noktası

Hind, yerleşimci şiddetinin devam etmesi halinde bir Filistin ayaklanmasının patlak verebileceğine inanıyor.

"Bu her an gerçekleşebilir" ifadelerini kullanıyor.

Bu ayaklanmalardan biri, büyük ölçüde İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da devam eden yasa dışı yerleşim genişlemesi nedeniyle raydan çıkan uluslararası destekli barış sürecinin çökmesinin ardından Eylül 2000'de başlayan İkinci İntifada'ydı.

İntifada'da protestolarda ya da orduyla çatışmalarda yaklaşık 5 bin Filistinli öldürülmüş ve 5 bin kadar ev yıkılmıştı.

Baskı korkusuna rağmen, Filistinli Çiftçiler Birliği Başkanı Milhem, İsrailli yerleşimcilerin saldırılarının cezasız kalmasının eninde sonunda yeni bir Filistin direnişine yol açmasını bekliyor.

Al Jazeera'ye konuşan Milhem şu ifadeleri kullandı:

"Eğer işler böyle devam ederse Filistinlilerin karşılık vermekten başka çaresi kalmayacak. Bir patlamanın eşiğindeyiz."

uyg.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.