ABD Afganistan'da 2020'den önce Taliban ile çözüm istiyor
Afganistan'da ABD ile Taliban arasında barış görüşmeleri devam ediyor.
Afganistan'da ABD ile Taliban arasında barış görüşmeleri sürerken, ABD Taliban ile görüşmek için mümkün olan tüm kanalları kullanıyor. Taliban'ın barış için yabancı güçlerin çekilmesini şart koşması, ABD'nin de buna taraftar olmaması anlaşmayı şu an için imkansız hale getiriyor. Barış görüşmelerine dair ABD'nin girişimleri NBC News için Dan De Luce, Mushtaq Yusufzai, Courtney Kube ve Josh Lederman tarafından değerlendirildi. Değerlendirme Mepa News tarafından Türkçeleştirildi.
*
Yabancı diplomatlar, Başkan Donald Trump’ın Afganistan temsilcisinin, barış görüşmelerinin başlatılması için ülkedeki yüksek mertebeli Taliban aktörleriyle bir araya gelip savaşı bitirmek istediğini ve bunu Trump’ın “fişi çekip” ABD askerlerine eve dönmeyi emretmesinden önce yapmaya çalıştığını konuşuyorlar.
İki dışişleri diplomatı ve üç eski devlet görevlisinin anlattıklarına göre, ABD özel temsilcisi Zalmay Halilzad, Taliban’ın Katar’daki resmi ofisi dışında grubun diğer üyeleri ile de görüşmeler yapmak için gayet hızlı birtakım girişimlerde bulundu.
ABD tüm kanalları deniyor
Diplomatlara göre, bu girişimlerden birinde, Taliban'ın eski lideri Molla Ömer’in oğlu Molla Yakub’u ve şu anki lider Heybetullah Ahunzade’in iki yardımcısından birisini tanıdığını iddia eden birisiyle BAE’de bir toplantı yapıldı.
Resmi olarak basına konuşması yasak olan Batılı bir diplomat Halilzad’ın “tüm kanalları denediğini” söyledi.
Ancak, temsilcinin görüştüğü kişinin gerçekten de Molla Yakub tarafından gönderilen bir isim olup olmadığının belli olmamasına rağmen toplantının yine de gerçekleştirilmesi Halilzad'ın acele bir tavır içinde olduğunu ayrıca, Taliban’ın farklı kesimlerinden birçok aktörü barış görüşmeleri için masaya çekmeye çalışarak geniş bir ağ oluşturduğunu gösteriyor.
ABD 2020'den önce barış istiyor
Eski devlet yetkilileri ve dışişleri diplomatları, Afganistan doğumlu olan ve 11 Eylül saldırılarından sonraki süreçte ülkede ABD’nin büyükelçisi olarak görev yapan Halilzad'ın, Başkan Trump’ın Afganistan’daki askeri operasyona karşı olan sabrını yitirmek üzere olduğunu belli etmesinden sonra çok fazla zamanı kalmadığının farkında olduğundan, bir süre önce başlattığı diplomasi trafiğinin temposunu artırdığını söylemekte.
Uzmanlar, ABD devlet yetkililerinin şu anki çalışma sınırlarını belirleyen en büyük etkenin Donald Trump’ın 2020 seçimlerinden önce Afganistan savaşını bitirip askerleri geri çekeceği varsayımı olduğunu ifade etmekte.
“Demokrasileri Müdafaa Vakfı” isimli düşünce kuruluşu yetkililerinden Thomas Jocselyn “Hem Savunma Bakanlığı hem de Dışişleri Bakanlığı'nın attığı adımlardan, eninde sonunda Afganistan'dan çekilmek üzerine kurulu bir plana göre hareket ettikleri anlaşılıyor.” dedi.
Trump yönetimi aynı zamanda Taliban’ı pazarlık masasına oturmaya zorlamak için bu yıl içinde büyük bir bombardıman harekatı yürüttü. Bu yıl Afganistan'a atılan bombalar rekor düzeye yükseldi, 30 Eylül itibariyle toplamda 5.200 bomba kullanıldı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Halilzad'ın yolculukları sırasında kimlerle görüştüğü ve neler konuştuğuna dair detay vermeyi reddederken sadece Halilzad'ın “ilgili bütün taraflarla” görüşmeye devam edeceği açıklamasını yaptı.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Heidi Hattenbach konu ile alakalı olarak şu ifadeleri kullandı: “Özel Temsilci Halilzad'ın Afganistan hükümeti ve Taliban arasında bir anlaşmaya varılması için yaptığı her toplantının transkriptini verecek halimiz yok.”
Kabil hükümeti endişeli
Sözcü aynı zamanda ABD temsilcisinin Afganistan Başkanı Eşref Gani ve diğer Afgan siyasi liderlerle yakın bir iletişim içinde olduğunu da sözlerine ekledi. Temsilcinin son yolculuk dizisindeki ilk ve son durakları “Başkan Gani ve Abdullah’ın yapılması planlanan ziyaretler ve bu ziyaretlerden elde edilen bilgileri öğrenmeleri amacıyla” Kabil oldu.
ABD’nin yakın dönemdeki diplomasi trafiği ve Trump’ın Afganistan’daki askerleri geri çekme konusunda verdiği sinyaller Gani ve müttefikleri arasında bir ayrışma meydana getirdi. Kabil’deki Afgan yetkililer Washington’un Taliban ile direkt olarak müzakere etmesi halinde kendilerinin oyunun dışına itileceklerini ve Amerikalıların Afganistan’dan uzun bir süreçle değil de birden çıkmaları halinde kötü sonuçlar doğacağından endişelenmekte.
Washington Post gazetesinde Pazartesi günü, Eşref Gani’nin eski danışmanlarından Nadir Nadiri tarafından yazılan bir makale neşredildi ve yazıda şu ifadeler yer aldı: “Barış görüşmeleri, savaşı bir an önce sonlandırmak isteyen ABD yönetiminin belirleyeceği yapay takvimler üzerinden yürütülmemelidir.”
ABD Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Afganistan barış süreci ile alakalı başdanışmanlık yapan ve uzun yıllardır siyasi bir anlaşma taraftarı olan Johnny Walsh, eğer Taliban’ın kurucu liderinin oğlunun bir temsilcisi ile görüşme yaptığı doğruysa Molla Yakub’un Taliban içindeki ağırlığı ve bilinirliğinin siyasi bir anlaşma için “olumlu bir gelişme” olacağını söyledi.
Walsh şu ifadeleri kullandı: “Bu tür kanalların, geçmişte yaptığımızdan çok daha yoğun bir şekilde yoklanması işe yarayabilir zira bunlardan bazıları bir ihtimal bir yerlere varabilir.”
Taliban ile görüşmeler
Molla Yakub’un babası Molla Ömer Afganistan’ı 1996-2001 yılları arasında yöneten Afganistan İslam Emirliği’ni kuran ve El Kaide lideri Usame bin Ladin ile ittifak yapan kişi. Molla Ömer’in başında bulunduğu İslami yönetim, 11 Eylül’de New York ve Washington’a saldırı düzenleyen El Kaide militanlarına güvenli bir liman sağladığı gerekçesiyle 2001 yılında ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon tarafından sona erdirilmişti.
Halilzad bu ayın başında Taliban’ın Katar ofisinde aralarında daha önce Guantanamo’da hapis yatan Taliban’ın eski Herat Valisi Hayrullah Hayrhva ile Taliban’ın eski askeri emiri olan Muhammed Fazl’ın aralarında bulunduğu toplam sekiz Taliban temsilcisi ile üç gün süren toplantılar gerçekleştirdi. Uzmanlar, bu isimlerin görüşmelere katılmasının Taliban’ın barış görüşmeleri hakkında ciddi olduğunun bir emaresi olduğunu ifade etmekte.
Kabil’e gerçekleştirdiği son ziyaretin ardından Halilzad gazetecilere “Halihazırdaki karmaşık durum göz önüne alındığında süreç hakkında dikkatli bir biçimde iyimser veya umutlu olduğumu söyleyebilirim.” dedi.
Halilzad ayrıca Taliban’ın "askeri olarak başarıya ulaşacaklarına inanmadıklarını söylediğini” iddia etti.
Seçimler ertelenebilir
Ancak Taliban kaynakları Halilzade’nin bu iddiasını reddetti ve grubun askeri seçeneklerini bir kenara bırakmadığını ve sonuç alınması noktasında kendilerine güvenlerinin tam olduğunu aktardı.
İsminin açıklanmaması şartıyla konuşan yüksek rütbeli bir Taliban lideri “Biz toplantıda sadece savaşın her sorunun çözümü olmadığına inandığımızı söyledik.” dedi.
Diplomatlar ve eski devlet görevlilerinin verdiği bilgilere göre Halilzad, Eşref Gani ve Taliban’dan uzlaşı heyetleri kurulmasını istedi ve bu heyetlerin başarılı bir sonuç üretmesi için temsilcilerin geniş bir yelpazeden seçilmesi gerektiğinin altını çizdi. Taliban ile şimdiden bir dizi toplantı yaparak Halilzad sözkonusu heyetlerin bir an önce oluşturulması için Gani üzerinde böylece baskı oluşturdu.
Bu sırada, Afgan seçim otoriteleri ise, geçen ay gerçekleştirilen parlamento seçimlerinde oyların sayılması hususunda meydana gelen sorunlar nedeniyle gelecek yıl Nisan ayında yapılması planlanan başkanlık seçimlerinin ertelenme ihtimali olduğunu söyledi.
Kabil’deki temasları sırasında Halilzad seçimlerin bir süreliğine ertelenmesi fikrini ve bunun barış görüşmeleri üzerinde olumlu bir etkisi olup olmayacağını ilgili kişi ve kurumlarla görüştü. Halilzad'ın ortaya koyduğu senaryoya göre, bir geçiş hükümeti kurulması ve Taliban’ın bu hükümette bir temsilcisinin olması oluşumun barış görüşmeleri sürecine tamamen kendini adamasını sağlayabilir zira Taliban en başından beri Afgan hükümetini ve anayasasını gayrimeşru olarak tanımladı ve eğer iki taraf tek çatı altında buluşursa bu söylem de geride bırakılabilir.
Geçiş hükümeti bilmecesi
Halilzad gazetecilere yaptığı açıklamada seçimin ertelenip ertelenmeyeceğine Afganların karar vereceğini ancak Nisan ayından önce bir barış anlaşmasının imzalanmasının en ideal senaryo olacağını söyledi.
Uzmanlar ise, Afgan hükümeti içindeki derin ayrılıklar ve işlevsizlik sorunları nedeniyle bir geçiş hükümeti kurulmasının imkansız olabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Afgan yetkililer ise Gani hükümetinin Taliban’ın verdiği sözleri tutup tutmayacağı hususunda şüpheleri olduğunu, bunun yanı sıra Taliban’a destek sağlayan Pakistan ve diğer ülkelerin olası bir barış anlaşmasının anahtarını ellerinde tuttuklarına inandıklarını söyledi.
İsminin verilmesini istemeyen bir Afgan hükümeti yetkilisi şu ifadeleri kullandı: “Afgan hükümeti Taliban’ın barış görüşmelerine başlasa dahi savaşı durdurabilecek kadar bağımsız olduğunu düşünmemekte. Savaşı durdurmanın tek yolu, Pakistanlıların ve Taliban’ı destekleyen diğer uluslararası güçlerin barış görüşmelerine dahil olması.”
Taliban’ı uzun süredir destekleyen Pakistan geçtiğimiz ay, grubun kurucularından Molla Abdulgani Birader'i serbest bıraktı ve siyasi görüşmelere katılmasına izin verdi. Bu hamle ABD tarafından “güzel bir ilk adım” olarak değerlendirildi ancak İslamabad yönetiminin barış görüşmeleri sürecini tam manasıyla destekleyip desteklemeyeceği belirsizliğini korumakta.
Ancak yine eski devlet yetkilisi, yeni başlatılan bu sürecin, bir önceki ABD Başkanı Barack Obama döneminde olduğu gibi, ciddi bir barış sürecine girilmeden önce Taliban’ı sahada ağır bir yenilgiye uğratmaktan yana olan Afgan hükümeti içindeki aktörlerin çıkar savaşlarına şahit olmadığını, bu yüzden de daha fazla umut vaat ettiğini belirtti.
Geçmişte ABD’nin Afganistan politikası üzerinde çalışan ve şu anda Savunma Bakanlığı'nda üst düzey bir danışman olarak görev yapan Jason Campbell şöyle konuştu: “Obama yönetimindeki barış süreci girişimi Dışişleri Bakanlığı nezdinde sadece bir yan proje olarak görülüyordu.”
2013 yılında ABD’nin Taliban ile doğrudan görüşme çabaları olduğunun ortaya çıkmasının ardından Hamid Karzai bunu bir ihanet olarak gördü ve bütün proje çöktü.
Taliban'ın "savaş ve konuş" stratejisi
Bu yılki barış görüşmeleri, Taliban’ın son birkaç ayda sahada güçlendiğine işaret eden olayların ve şiddetin arttığı bir dönemde başladı. Geçtiğimiz hafta Kabil’de patlayan bir bomba sonucunda 50’den fazla kişi öldü. Salı günü de üç ABD askeri Gazni’de Taliban’ın yola döşediği bir patlayıcıyla öldürüldü.
ABD ise karşılık olarak Pentagon tarafından yürütülen hava saldırısı harekatlarının yoğunluğunu artırarak, Taliban üzerindeki askeri baskıyı muhafaza etmek istediğini gösterdi.
ABD Merkez Komutanlığı verilerine göre, 2017’de 4361 bomba kullanıldı. Ekim ayı sonu itibariyle de ABD hava kuvvetleri, Afganistan’da bir yıl içinde atılan bomba sayısında yeni bir rekora ulaşarak ülkede 5213 bomba kullandı.
Taliban ise bu süreçte “savaş ve konuş” şeklinde bir strateji benimsedi. Bir yandan aralarında Gazni şehrinin 5 gün boyunca kontrol altında tutulması operasyonunun da bulunduğu büyük şehir merkezlerine yönelik saldırıları artarken bir yandan da Doha’da ABD’li diplomatlarla bir dizi toplantı gerçekleştiriliyordu.
Yapılan açıklamalar ve yazılan makaleler incelendiğinde, Afganistan konusunda uzman isimler ve eski resmi yetkililerin, Taliban’ın bugün, 2001’de devletlerinin yıkıldığı tarihten bu yana sahadaki en güçlü zamanlarını yaşadığı hususunda aynı fikirde olduğu görülmekte.
Makalede yer alan ifadeler yazarların kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.