ABD-İran nükleer görüşmelerine dair bilinmesi gerekenler

ABD-İran nükleer görüşmelerine dair bilinmesi gerekenler

ABD ile İran arasında yeniden başlaması planlanan nükleer görüşmelerden nasıl bir sonuç çıkacağı merak ediliyor.

Nadeen Ebrahim | CNN | Tercüme: Mepa News

ABD Başkanı Donald Trump Pazartesi günü Oval Ofis'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte gazetecilere konuşurken sürpriz bir açıklama yaptı: ABD ile İran arasında doğrudan nükleer görüşmeler devam ediyor ve Cumartesi günü “çok büyük bir toplantı” gerçekleşecek.

Eğer doğruysa, bu iki ülke arasında 2015 yılında Obama yönetimi altında imzalanan ve üç yıl sonra Trump tarafından feshedilen dönüm noktası niteliğindeki nükleer anlaşmadan bu yana yapılan ilk doğrudan görüşmeler olacak.

İran müzakerelerin doğrudan olduğunu reddediyor ve Cumartesi günkü görüşmelerin yapılacağı Körfez Arap ülkesi Umman'ın arabuluculuğunda gerçekleşeceği konusunda ısrar ediyor. Doğrudan olsun ya da olmasın, görüşmeler Tahran rejimi ile Amerikalı yetkililerin İran'ı bir zamanlar suikast planlamakla suçladığı bir başkan tarafından yönetilen ABD yönetimi arasında bir atılımı temsil ediyor.

Trump, Obama'nın yaptığından çok daha “güçlü” bir nükleer anlaşma yapma sözü verdi. Trump yönetimi, İran'ın nükleer programının sadece barışçıl amaçlarla sınırlandırılması yerine tamamen ortadan kaldırılması için bastıracağını söyledi. İsrail bu talebi destekliyor ancak Tahran bunu bir ilerleme veya çözüm olarak görmüyor.

İşte ABD ile İran arasında gerçekleşmesi planlanan nükleer görüşmelere dair bilinmesi gerekenler:

Her iki tarafın açıklamaları

Trump Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Cumartesi günü “en üst düzeyde çok büyük bir toplantı” yapılacağını söyledi ve İran'ın nükleer tesislerine karşı olası bir askeri harekâta atıfta bulunarak “herkes bir anlaşma yapmanın bariz olanı yapmaya tercih edileceği konusunda hemfikir” dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre ABD heyetine Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff liderlik edecek ve İranlı yetkililere göre Umman yetkililerinin moderatörlüğündeki dolaylı görüşmelerde İran'ı Dışişleri Bakanı Arakçi temsil edecek.

Arakçi Çarşamba günü Washington Post'ta yayınlanan bir yazısında ülkesinin ABD ile diplomasi yoluyla barışçıl bir anlaşma yapmaya hazır olduğunu, bunun “trilyon dolarlık” bir iş fırsatıyla sonuçlanabileceğini ve ABD'nin bölgeye yönelik askeri müdahalesinin maliyetinin önüne geçilebileceğini belirtti.

Barışı sağlamak ve ilişkileri normalleştirmek için “topun Amerika'nın sahasında olduğunu” yazan Arakçi, Trump'ın iş geçmişine atıfta bulunarak, kârlı iş fırsatlarını da içerebilecek bir girişimde bulundu.

Arakçi ayrıca görüşmelerin dolaylı olacağını açıkça ifade ederek “dolaylı müzakereler bir taktik ya da ideolojinin yansıması değil, özellikle de ‘önemli bir güvensizlik duvarıyla’ karşı karşıya kalındığında tecrübeye dayanan stratejik bir seçimdir” diye yazdı.

İranlı eski bir diplomat ve eski nükleer müzakereci olan Hüseyin Musaviyan, İran ve ABD'nin “müzakerelere başlangıçta dolaylı olarak başlayacağını ve bir ya da iki saat sonra, sonuç olumlu olursa, İranlı ve Amerikalı temsilcilerin doğrudan görüşmelere başlayacağını” söyledi.

Musaviyan X'te “Washington ve Tahran akıllıca bir yaklaşım benimsemiş görünüyor ve bir anlaşma için şans var” diye yazdı.

İki taraf bu noktaya nasıl geldi?

İran ile aralarında ABD'nin de bulunduğu dünya güçleri arasında 2015 yılında bir nükleer anlaşmaya varılmıştı.

Anlaşma kapsamında İran, yaptırımların kaldırılması karşılığında nükleer programını sınırlandırmayı kabul etmişti.

Ancak bu anlaşma 2018 yılında Trump tarafından ilk başkanlık döneminde feshedildi. İran nükleer faaliyetlerini yeniden başlatarak misilleme yaptı ve şu ana kadar, nükleer silah üretmediğini iddia ederek programını endişe verici seviyelere taşıdı.

Aralık ayında Birleşmiş Milletler Nükleer Denetleme Kurumu Başkanı Rafael Grossi Reuters'e verdiği demeçte İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini “dramatik bir şekilde” hızlandırarak yüzde 60 saflığa, yani silah sınıfı olan yaklaşık yüzde 90 seviyesine yaklaştırdığını söyledi. Grossi Ocak ayında da İran'ın uranyum zenginleştirme konusunda “gaz pedalına bastığı” uyarısında bulunmuştu.

İran nükleer programının barışçıl olduğu konusunda ısrar ediyor.

Mektubun içeriğini bilen bir kaynağın CNN'e verdiği bilgiye göre, Trump geçen ay İran lideri Ali Hamaney'e bir mektup göndererek yeni bir nükleer anlaşma için müzakere önerisinde bulundu ve İran'a anlaşmaya varması için iki aylık bir süre tanıdı.

Günler sonra İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın ABD ile doğrudan müzakereleri reddettiğini belirtti. Ancak Umman tarafından iletilen İran'ın yanıtının Washington'la dolaylı görüşme olasılığını açık bıraktığını söyledi.

Pezeşkiyan televizyonda yayınlanan açıklamasında “Görüşmelerden kaçınmıyoruz; şu ana kadar bizim için sorun yaratan şey verilen sözlerin yerine getirilmemesi oldu” dedi ve ekledi: “Güven inşa edebileceklerini kanıtlamak zorundalar.”

İran son haftalarda, geri adım atma konusunda sabıkalı olduğunu söylediği Trump ile bir nükleer anlaşma yapma konusundaki endişelerini yüksek sesle dile getiriyordu.

Pezeşkiyan geçen yıl ülkenin dünya ile ilişkilerini düzeltme ve ekonomiyi felç eden yaptırımları hafifletme sözü veren reformist bir gündemle seçildi. Ancak Hamaney de dahil olmak üzere ABD'ye güvenmeyen ve onunla ilişki kurmaktan çekinen güçlü bir sertlik yanlısı müesses nizamla da karşı karşıya.

İran'ın para birimi riyal, birkaç hafta önce rekor düşük seviyeye geriledikten sonra görüşmelerle ilgili haberlerin etkisiyle değer kazandı.

Görüşmelerin gündeminde ne var?

ABD'li yetkililer Trump'ın İran'dan 2015'te olduğu gibi sadece nükleer silah yapma kabiliyetine yönelik kısıtlamaları kabul etmesini değil, tüm nükleer programını tasfiye etmesini talep ettiğini söyledi.

Anlaşmaya göre 2015 anlaşması İran'ın “Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'nın (NPT) ilgili maddeleri uyarınca barışçıl amaçlarla nükleer enerji hakkından tam olarak yararlanmasına” izin veriyordu. İran'ın da taraf olduğu NPT, nükleer silahların yayılmasını önlemeyi amaçlayan uluslararası bir anlaşmadır.

Uzmanlar, nükleer programının, bölgesel vekillerinin zayıflatılmasının ardından Batı'ya karşı elinde kalan son koz olduğu göz önünde bulundurulduğunda, İran için nükleer silahlardan tamamen arınmanın kabul edilebilir bir karar olmayacağı görüşündeler.

Geçtiğimiz hafta Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz CBS'in “Face the Nation” programına verdiği demeçte Trump'ın İran'ın uranyum zenginleştirme programının “tamamen ortadan kaldırılmasını” talep edeceğini söyledi.

“İran tüm dünyanın görebileceği bir şekilde programından vazgeçmeli” diyen Waltz, Tahran'ın nükleer silah arayışından ‘tamamen vazgeçmeyi’ kabul etmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Waltz, bu kez anlaşmanın “Obama yönetimi ya da Biden döneminde yaşadığımız bir tür kısasa kısas” olmayacağını da sözlerine ekledi.

Trump Pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada anlaşmanın 2015'teki anlaşmaya benzeyip benzemeyeceği sorusuna “farklı ve belki de çok daha güçlü olacak” yanıtını verdi.

Eğer görüşmeler başarılı olmazsa, “Bence İran büyük bir tehlike altında olacak... Aslında İran için çok kötü bir gün olacağını düşünüyorum” diye ekledi.

İsrail bu konuda ne düşünüyor?

Trump-Netanyahu görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında ABD-İran görüşmelerinin aniden ortaya çıkması İsrail başbakanını şaşırtmışa benziyordu. Netanyahu Trump ile beraberken danışman ekibine doğru baktığı esnada yüzündeki gülümseme hızlı bir şekilde kayboldu.

Konuyla ilgili iki kaynağın CNN'e verdiği bilgiye göre görüşmelerle ilgili haberler İsrail'in “kesinlikle hoşuna gitmiyor”.

Kaynaklar, Netanyahu'nun ABD-İran görüşmeleri hakkında önceden bilgilendirilip bilgilendirilmediğinin ya da kendisine önceden danışılıp danışılmadığının belirsiz olduğunu ifade ediyor.

Oval Ofis'te Trump'ın yanında oturan Netanyahu, ABD ile İran arasında Libya tarzı bir nükleer anlaşmaya atıf yaptı. 2003 yılında Muammer Kaddafi rejimine yönelik on yıllık petrol ambargosunun ardından ABD ile ilişkilerde yeni bir dönem başlatma umuduyla Kuzey Afrika ülkesinin nükleer programı çökertilmişti.

Netanyahu, “Eğer Libya'da yapıldığı gibi diplomatik bir şekilde, tam olarak yapılabilirse, bunun iyi bir şey olacağını düşünüyorum” dedi.

Libya nükleer silahlardan arındırıldıktan sonra, 2011 yılında NATO destekli bir ayaklanmayla Kaddafi'nin devrilmesi ve öldürülmesinin ardından iç savaşa sürüklenmişti. İranlı yetkililer uzun zamandır benzer bir anlaşmanın İran'ı zayıflatmayı ve nihayetinde rejimini devirmeyi amaçlayacağı konusunda uyarıda bulunuyor.

İran Dışişleri Bakanı Arakçi, Salı günü İran medyasına verdiği demeçte, Libya tarzı bir anlaşmayla ilgili bir soru üzerine, İsrail'in İran'ın nükleer programının nasıl olması gerektiğine dair beklentilerinin göz ardı edileceğini söyledi.

Arakçi, “Siyonist rejimin anlaşmanın neye benzeyeceğine dair beklentileri ve önerileri söz konusu olduğunda, bu onların umutlarıdır ve nihayetinde hesaba katılmayacaktır” dedi.

Netanyahu, İran'ın nükleer silah yapmasını engellemediğini söyleyerek 2015 nükleer anlaşmasına şiddetle karşı çıkmıştı.

Neden şimdi?

Son ABD-İran görüşmelerinden bu yana Tahran, müttefiki olan bölgesel milislere İsrail'in ağır darbeler vurması ve İran topraklarına doğrudan saldırılar düzenlemesinin ardından bölgede güç projeksiyonu yapma kabiliyetinin önemli ölçüde kısıtlandığını gördü.

İsrail Gazze'deki saldırılarına devam ederken bölgeyi vurmaya devam ediyor. İran'ın vekillerine silah aktarmak için kullandığı Suriye'de Tahran'ın müttefiki Beşar Esed devrildi ve İsrail bu ülkeye saldırmaya ve yeni topraklar ele geçirmeye devam ediyor. Irak'ta ABD, İran destekli milislerin buradaki varlıklarına yönelik saldırılarına misilleme yaptı. Lübnan'da ise İsrail'in ülkeye yönelik bir dizi saldırısı Hizbullah'a oldukça ağır bir darbe indirdi.

İran'ın son müttefiki olan Husilerin ayakta kaldığı Yemen'de ise ABD hava saldırılarını yoğunlaştırıyor.

Geçtiğimiz yıl İran ve İsrail karşılıklı olarak iki kez saldırıya geçti ve ilk kez iki taraftan biri diğerine doğrudan saldırmış oldu. İsrail'in bu saldırılardan birinde İran'ın savunma sistemlerini devre dışı bıraktığı söyleniyor.

“Unutmayın, İsrail'in bu saldırısıyla İran'ın hava savunmasının içi boşaltıldı. Bugün saldırıya açık durumdalar” diyor Trump'ın Ortadoğu Temsilcisi Witkoff geçen ay gazeteci Tucker Carlson 'a verdiği bir röportajda.

Kaynak: Mepa News

wp.gif

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.