"ABD Türkiye ile Kürt unsurlar arasında dengeyi tutturmaya çalışıyor"
Pentagon, Ankara ile Suriye’deki ABD destekli Kürt güçleri arasında kurulması planlanan tampon bölgenin boyut ve kapsamı konusunda büyük anlaşmazlıklarla karşı karşıya iken Donald Trump yönetimi güvenli bölge çalışmalarının koordinasyonu için Türkiye’ye askeri bir heyet gönderdi.
Türk Savunma Bakanlığı altı kişilik Amerikan heyetinin bugün Türkiye’nin güneydoğusundaki Şanlıurfa kentine geldiğini açıkladı. Heyette kimlerin yer aldığı bilinmiyor.
Bakanlıktan Pazartesi günü yapılan açıklamada “Altı kişilik ABD heyeti Şanlıurfa’ya ulaşmış, müşterek çalışmalara başlanmıştır” denilerek merkezin ilerleyen günlerde faaliyete geçirileceği bildirildi.
Ne var ki, Trump yönetiminin hem İslam Devleti’ni tamamen bertaraf etme hem de savaş kurbanı ülkedeki Amerikan varlığına son vermeyi hedeflediği bir ortamda, ABD’li yetkililer güvenli bölge mutabakatının akıbeti konusunda ihtiyatı elden bırakmıyorlar. Nitekim konuya vakıf bir kaynak Pazartesi günü Al-Monitor’a şöyle dedi: “Mutabakata varıldı ama bundan sonrası için şeytan ayrıntılarda gizli olacak. Türkler ve Kürt unsurlar arasında hassas bir denge tutturmaya çalışıyoruz.”
ABD öncülüğünde sürdürülen İD’le mücadele çabalarına işaret eden yetkili, “Bütün mesele bu odağı kaybetmemek” diye ekledi. Pentagon, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik olası bir işgalinin İD’le mücadeleyi rayından çıkaracağına inanıyor. Pentagon’a bağlı Teftiş Kurulu Başkanı da geçen hafta ABD öncülüğündeki birliklerin Suriye’den geri çekilmesinin İD’in dirilmesine yol açtığını açıklamıştı.
ABD ve Türkiye güvenli bölge anlaşmasının avantaj ve dezavantajları konusundaki görüşmeleri sürdürüyor; ihtilaflı Menbic vilayetindekine benzer ortak bir devriye gücünün kurulması da masada.
Suriye sınırında kurulacak güvenlik mekanizmasına ilişkin ABD ile Türkiye arasında bir “ön mutabakata” varıldığını doğrulayan Pentagon Sözcüsü Sean Robertson ise bu mekanizmanın, hem “Türkiye’nin güvenlik endişelerini gidermek hem de İD’in yeniden ortaya çıkmasını önlemek için Suriye’nin kuzeydoğusunun güvenliğini” sağlamaya yönelik olduğunu söyledi. Mekanizmanın bir ortak harekât merkezini de kapsadığını belirten Robertson çalışmaların ne zaman tamamlanacağına dair bir tarih vermedi.
Bir diğer ABD’li yetkili ise Amerikan ve Türk heyetlerinin öncelikle güvenli bölgenin kontrolünü üstlenecek ortak harekât merkezinin kurulacağı alanı belirleyeceklerini, kuruluş aşamasına henüz geçilmeyeceğini kaydetti.
ABD yönetiminin güvenli bölge için değil ama İD’le mücadele ve istikrar çabaları kapsamında “bir dizi ülkeden yardım istediğini” belirten yetkili, Al-Monitor’a “Aldığımız yanıtlardan memnunuz. Ancak bunun tam anlamıyla bir ikâme anlamına geleceği söylenemez” dedi.
Foreign Policy dergisi geçen hafta Fransa ve İngiltere’nin Suriye’deki birlik sayılarını yüzde 10 ilâ 15 arıtacaklarını yazmıştı. İtalya ve Balkan ülkeleri de katkılarını artırmayı istediklerini beyan etmişlerdi.
Öte yandan ABD ve Türkiye’nin güvenli bölgeye ilişkin anlaşmazlıklarda ne kadar gelişme kaydettikleri hâlen net değil. Trump yönetimi ise aylardır Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek bir tampon bölge anlaşmasının kolayca sağlanabileceğini savunuyordu.
Hem ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye temsilcisi hem de ABD Başkanı İD’le mücadele özel temsilcisi olarak görev yapan Büyükelçi James Jeffrey haziran ayında Al-Monitor’a Türkiye ile SDG arasında güvenli bölgenin kurulması için genel manâda bir mutabakat sağlandığını ve güvenli bölgede Avrupalı devletlerin rol almayacaklarını söylemişti.
Uzmanlar ise ABD Savunma Bakanlığı’nın binden az birlik sayısıyla hem İD’le mücadeleyi hem de güvenli bölgeyi nasıl idare edebileceğini sorguluyorlar.
Philadelphia merkezli Dış Politika Araştırmaları Enstitüsü’nün Orta Doğu Programı Başkanı Aaron Stein Al-Monitor’a şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu, Suriye’de bıraktığımız sınırlı sayıda birlikle uygulanması mümkün olmayan ve SDG ile Türkiye’nin birlikte var olma konusunda geçici ya da kalıcı bir uzlaşıya varma ihtimali üzerine bina edilmiş, sağlıksız bir belge. Gerçekleştirilebilirliği son derece şüpheli.”
Stein güvenli bölge mutabakatının ABD ile Türkiye arasında 2018’de varılan Menbic yol haritasıyla benzerlik gösterdiğine de dikkat çekti. Yol haritası SDG’ye bağlı Kürt unsurların kademeli olarak kentten çekilmesini ve Türk-Amerikan güçlerinin bölgede ortak devriye görevi icra etmesini öngörüyordu.
Al-Monitor’a konuşan ABD’li yetkili de mutabakatın Tel Abyad ile Resulayn arasındaki Menbic konusunda varılan yol haritasıyla benzerlikler gösterdiğini doğruladı ancak aradaki farka ilişkin ayrıntılara girmeden son mutabakatın daha “güçlü” bir bölge olduğunu kaydetti.
Mutabakata rağmen tarafların güvenli bölgenin boyutlarına ilişkin anlaşmazlıkları hâlen sürüyor. Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar, Pazartesi günü 32 kilometre derinlik talebinin karşılanmaması hâlinde Türkiye’nin tek taraflı bir askeri harekâta başvuracağını yineledi.
ABD ise SDG güçlerinin sınır hattı boyunca beş kilometrelik bir alandan çekilmesini ve güvenli bölgenin dışında kalan 12 kilometrelik alanın ağır silahlardan arındırılmasını öngörüyor.
Stein değerlendirmesini şöyle tamamladı: “Hayata geçirilmesine yönelik ciddi bir istişare söz konusu değil. Mutabakatın açıklamasına dair beklentiler de farklı. İki tarafın mutabakattan beklentileri farklı olduğu için harekât merkezinin mantığı muamma.”
Jack Detsch tarafından Al-Monitor için kaleme alınan bu makalede yer alan ifadeler yazara aittir, Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.