ABD'de polislerin işlediği cinayetler neden nadiren cezalandırılıyor?
ABD yasalarında, polis memurları hem ceza hukuku hem de medeni hukuk anlamında koruma altındalar.
ABD'de polisin her yıl 1200 civarında kişiyi öldürdüğü tahmin ediliyor ve bu vakaların yüzde 99'unda, polis memurlarına herhangi bir suçlama yöneltilmiyor.
25 Mayıs'ta Minnesota eyaletinde siyah Amerikalı George Floyd, beyaz polis memuru Derek Chauvin tarafından öldürüldü. Olayın artan kamuoyu baskısı, protestolar ve çatışmaların ardından, görevden Chauvin'e bu kez suçlama yöneltildi.
Derek Chauvin'e yönelik suçlamalar arasında "ikinci derece cinayet" de var.
Chauvin, Minneapolis kentinde, ölmeden önce yaklaşık dokuz dakika boyunca yere yatırdığı Floyd'un boynuna diziyle bastıran polis memuruydu.
Olay yerindeki diğer üç polise de, "suça yardım ve yataklık" suçlaması yöneltildi. Dört polis memurunun hepsi, 40'ar yıl hapis cezasına çarptırılabilir.
Eylemciler, Floyd'un ölümünün yasaların, görev başındayken adam öldüren polis memurlarını ele alışında radikal bir değişikliği beraberinde getirmesini umuyor. Çünkü bu vaka tam anlamıyla bir istisna.
Ama ABD yasalarında, polis memurları hem ceza hukuku hem de medeni hukuk anlamında koruma altındalar.
Ceza soruşturmaları 'çok çok nadir'
Mapping Police Violence (Polis Şiddetini Haritalama Projesi), ABD'de 2013-2019 arasında polislerin işlediği 7 bin 666 cinayeti, bu tür cinayetlerin tahminen yüzde 92'sini belgeledi.
Bunların sadece yüzde 1,3'ünde polislere suçlama getirildi ve sadece 25 vakada polisler hüküm giydi.
Washington'daki Cato Enstitüsü'nün Ceza Hukuku Başkan Yardımcısı Clark Neily, BBC'ye yaptığı açıklamada, savcıların Floyd vakasında olduğu gibi polis memurlarına yönelik suçlama getirmesinin "çok çok nadir" görülen bir durum olduğunu söyledi.
Neily hem savcıların hem de polis memurlarının kolluk kuvvetleri üyeleri olduğunu ve birlikte çalışmaları gerektiğini belirtiyor. Savcılar, kanıt bulmaları ve davalarda ifade vermeleri için polislere dayanıyor.
Bu yakın ilişki de, "ceza davalarının ideal bir hesap sorma mekanizması olmaması" anlamına geliyor.
Buna ek olarak, sıradan bir polis memurunun ölümcül güç kullanması işinin bir parçası ve birçok halde )Örneğin nefsi müdafaa ya da kendisinin ya da bir başkasının ağır yaralanmasını ve ölümünü önlemekte) yasal.
Soruşturmadan korunma
Polis kurbanları ve yakınlarının elinde bu nedenle asliye hukuk mahkemlerinde, polis memurlarına tazminat davası açma seçeneği kalıyor.
Ancak Neily, "nitelikli dokunulmazlık" adı verilen prensip nedeniyle, "mahkeme kapılarının bu tür davalara da sık sık kapandığını" söylüyor.
Bu prensip, kurbanı koruyan "net bir şekilde yerleşmiş" haklar yoksa, vatandaşların haklarını ihlal etmeleri durumunda kamu görevlilerini soruşturmadan muaf tutuyor.
Ancak Neily, emsal davaların kamu görevlilerine tazminat davası açmayı neredeyse imkansız hale getirdiğini vurguluyor.
Amy Corbitt, 2014'te, bir adamın arka bahçesine girmesinin ardından polis kovalamacası arasında kalmıştı. Silahlı polisler eve girmiş, bahçede oynayan altı çocuğa yere yatmalarını söylemişlerdi.
Amy'nin köpeği Bruce ortaya çıkmış ve mahkeme belgelerine göre hayvanın memurlara yönelik herhangi bir tehdit oluşturmamasına karşın, polislerden biri uyarı yapmadan, iki el ateş açmıştı.
Mermiler köpeğe isabet etmedi ancak biri Amy'nin sadece yarım metre ileride yerde yatan 10 yaşındaki oğlu Dakota'ya saplandı. Dakota sağ kurtuldu, ancak bacağından korkunç bir şekilde yaralandı ve psikolojik travma yaşadı.
Mahkemeler, polislere soruşturma açılmasını reddetti. Gerekçeyse, "Bir tutuklama sırasında, güç uygulanırken kaza yaşanmasından azade olmak gibi net bir şekilde yerleşmiş hak bulunmaması"ydı.
Bir diğer ses getiren vakaysa Malaika Brooks'unkiydi. Brooks, sekiz aylık hamile olmasına karşın, üç kez şok tabancasıyla vurulmuş, aracından sürüklenmiş, yere yatırılmış ve 11 yaşındaki oğlunun gözleri önünde gözaltına alınmıştı.
Hız sınırının saatte 32 kilometre olduğu bir yerde 51 kilometre hız yaptığı için durdurulmuş, ancak suçunu itiraf etmiş olacağı kaygısıyla, kendisine verilen sürat cezasını imzalamayı reddetmişti.
Açtığı dava bir şok tabancasının nasıl kullanılacağı konusunda "net bir şekilde yerleşmiş" haklar olmadığından reddedilmişti.
Brooks, 10 yıl sonra mahkeme dışında uzlaşmaya gitmiş ve 45 bin dolar almıştı.
Neily, "Mahkemelerin polislere serbestlik tanıyacağı durumlar inanılmaz. Bu da benim kolluk kuvvetleri için sıfır hesap verebilirlik politikası diye adlandırdığım duruma katkı yapıyor" dedi.
Floyd için adalet
Neily, nitelikli dokunulmazlığın, Floyd ailesinin adalet arayışını zorlaştırabileceğini söylüyor:
"Mahkemenin, birinin boynuna dokuz dakika boyunca, ölene kadar basmanın anayasaya aykırı olduğu yönünde bir karar aldığı bir dava bulamazlarsa, nitelikli dokunulmazlık doktrini, esas itibarıyla 'dava açamazsınız, çünkü böyle bir emsal dava yok' der."
BBC, ABD Ulusal Polis Memurleri Birliği'yle temas kurdu ancak birlik yetkilileri yorum yapmayı reddettiler.
Birliği Başkanı Michael McHale, daha önce Floyd vakası konusunda yaptığı açıklamada "George Floyd'un başına gelenler çok kötü. Memurun yaptıklarının yasal bir meşruiyeti yok, meşru müdafaa ya da ahlaki açılardan meşruiyeti de yok" demişti.
Bu görüşe birçok siyasetçi de destek verdi.
Massachussets Temsilciler Meclisi üyesi Ayanna Pressley paylaştığı Twitter mesajında "Çok uzun süredir, siyahlar ve kahverengi derililer, polis tarafından fişlendi, izlendi, linç edildi, boğuldu, eziyet gördü ve öldürüldü. Artık bu ölümcül adaletsizliklerin, kontrol edilmeden devam etmesine izin veremeyiz" dedi.
Floyd davasının ele alınışında, kamuoyu baskısı rol oynamış gibi görünüyor. Ancak daha derinlemesine değişiklikler yapılması talepleri de var.
Uzmanlar ve medyadaki haberlere bakılırsa, Yüksek Mahkeme nitelikli dokunulmazlık doktrini konusundaki anlayışını gözden geçirebilir.
Ayrıca Kongre'ye polisin yetkileri konusundaki PEACE yasasını geçirme çağrıları yapılıyor.
Yasa, federal kolluk güçlerinin gerekli olmadıkça ölümcül güç kullanmasını yasaklıyor ve ölümcül güç sadece makul alternatiflerin tükendiği durumlarda, son çare olarak kullanılabiliyor.
Bazı kongre üyeleri, askeri silahların polis güçlerine transferini durduran bir yasaya da destek verdiklerini açıkladı. Benzer amaçlarla yazılan diğer yasalar da Kongre gündeminde.
Polisin bütçesini kesme çağrıları
Ancak Amerikan Medeni Haklar Birliği'nin (ACLU) Hukuk Birimi Direktörü Udi Ofer, ABD'nin bundan daha fazlasına ihtiyacı olduğunu, polisin rolünün yeniden düşünülmesi ve polis bütçelerinin kesilmesi gerektiğini söylüyor.
Emniyet, ABD'nin federal sisteminde son derece yerelleştirilmiş bir alan. Ofer bazı şehirlerin bütçelerinin yüzde 40'ının emniyete ayrıldığını söylüyor.
ABD'de silahlı polisler, potansiyel olarak durumu gerginleştirebilecekleri vakalarda da görev yapıyor. Okullarda devriye gezmek ve küçük suçlarla uğraşmak da bunlara dahil.
ABD'de her üç saniyede bir bir kişi gözaltına alınıyor ve FBI'ın tahminlerine göre 2018'de ülke genelinde 10,3 milyon gözaltı yapıldı.
Ofer, bu gözaltıların çok büyük çoğunluğunda faillerin şiddet suçuyla itham edilmediklerini söylüyor.
George Floyd'un da bir dükkanda sahte para verdiği iddia ediliyordu.
Ofer, "Biz bu tür suçlarda polisin devreye girmemesi gerektiğine inanıyoruz. Polis bütçelerinde ciddi kesintiler yapmalıyız. Polise on milyarlarca dolar harcamamalıyız. Bu para, geçmişten bu yana polis tarafından hedef alınan topluluklara yatırılmalı" diyor.
Bazı polis güçlerinde, kabul standartlarını artırmak işe yarayabilir ancak hem Neily hem de Ofer, hesap verme mekanizmalarını sadece "bir vitrin" diye tanımlıyor.
Covid-19 tehdidine karşın, protestolar hız kesmezken, eylemciler sokaklardaki öfkenin "dönüştürücü değişiklilere" yönlendirilmesini istiyor.
Ofer, "ABD'de polis şiddeti ve polis ırkçılığı konusunda temel sorunlarımız var. Onlarca yıllık dizginleme çabasına karşın bu savaşı hala kazanamadık" diyor.