ABD'li Senatör: Türkiye’nin gidişatından kaygılıyız
ABD Kongresi’ndeki Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Komisyonu’nun başkanı Roger Wicker Türkiye konusunda kaygılı olduğunu söyledi.
ABD Kongresi’nde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Komisyonu olarak da anılan Helsinki Komisyonu’nun başkanı Roger Wicker geçen hafta, aralarında Türkiye’nin de olduğu bir grup Avrupa ve Orta Asya ülkesini dini özgürlükleri ihlal etmekle suçlayan ve Başkan Donald Trump’ı bu ülkelere karşı harekete geçmeye çağıran bir tasarı sunmuştu.
Tasarı, Başkan Donald Trump’tan, Türkiye’yi Azerbaycan ve Rusya’yla birlikte dini özgürlükleri ağır ihlalden dolayı ‘Özel Olarak İzlenen Ülkeler Listesi’ne almasını talep ediyor. Ayrıca tasarı, Ekim 2016’dan bu yana Türkiye’de hapiste tutulan Amerikalı rahip Andrew Brunson’ın bu durumundan sorumlu olan Türk yetkililere ABD’ye giriş yasağı getirilmesi ve mali yaptırımlar uygulanması çağrısında bulunuyor.
Senatör Wicker, hem bu tasarının ne anlama geldiği hem de Türk-Amerikan ilişkileri konusunda Amerika’nın Sesi muhabiri Mehmet Toroğlu’nun sorularını yanıtladı. Wicker, Türkiye’nin gidişatına ilişkin birtakım ciddi kaygılar dile getirdi.
Helsinki Komisyonu Başkanı Cumhuriyetçi senatör Roger Wicker, dini özgürlüklerle ilgili sundukları tasarı Kongre’den geçtiği takdirde, yaptırımlar uygulanması istenen kişilerin kimler olacağına Dışişleri Bakanlığı’nın karar vereceğini belirtti. Mississippi senatörü, özellikle Türkiye’de 1,5 yılı aşkın süredir hapiste tutulan Amerikalı rahip Andrew Brunson’ın durumundan duyduğu kaygıyı dile getirdi.
“Rahip Brunson bence adil olmayan biçimde yargılanıyor. Bu olay, Amerika’da gerek farklı dinlere mensup gerekse herhangi bir dine bağlı olmayan kişilerden oluşan geniş yelpazede kesimlerce kınanan, dini özgürlüklerin ihlali konusunda fevkalade kötü bir örnek. Bence hükümet üzerinde kötü yansımaları oluyor ve bu tasarı bize, Türkiye üzerinde bu sitem ve kınamalara neden olan hükümet yetkililerini birey olarak ortaya çıkarmamız fırsatını sağlıyor. Tüm bu ülkelerle biz dost olmak istiyoruz. Ben hem Azerbaycan’a hem de Türkiye’ye birçok kez gittim. Bu türden tasarılara başvurmak zorunda olmadığımız günün gelmesini arzuluyorum. Ama bir yandan da bu ülkede mekanizmalara sahibiz ve bunlardan biri de tasarının çağrısını yaptığı şekilde bazı ülkelerin özel izlenenler listesine alınması.”
Kongre’de özellikle son yıllarda Türkiye hükümetine yönelik eleştiri ve tepkilerin dozu giderek arttı. Bu süre zarfında Senatör Wicker’ınkine benzer, Türk hükümetini hedef alan farklı tasarılar da sunuldu, Türkiye’nin ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağır eleştirildiği oturumlar oldu. Kongre üyeleri Türkiye’nin bir müttefik gibi davranmadığını mı düşünüyor, yoksa Amerika’nın birtakım politikaları da Türkiye’nin Washington’dan uzaklaşmasında rol oynuyor mu? Wicker şöyle yanıtladı:
“Amerika’nın Türkiye’yi Ruslara, Putin rejimine iten politikaları varsa bunların neler olduğunu bilmiyorum. Sadece şunu söyleyebilirim; Türkiye uzun geçmişe sahip bir müttefik, NATO üyesi, birbirimize karşı yükümlülüklerimizin bir imzacısı konumunda. Türkiye’nin şu anda ilerlemekte olduğu yöne daha fazla gitmemesini içten umut ediyorum. Sadece ABD adına değil, NATO ittifakının görüştüğüm üyeleri adına şunu belirtmek zorundayım: Türkiye’de hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve dini özgürlüklerin aşınması hakkında çok ciddi bir kaygı var. Ama ben kesinlikle, Amerikalılar olarak sahip olduğumuz bu çok önemli ittifakı muhafaza etmek isterim. Ben hava kuvvetlerinden emekli bir muharibim. Türkiye’de hava üslerimiz var. Yıllar boyunca düşmanlara karşı birlikte göğüs gerdik. (Türkiye’de) Rahatsız edici bir gidişat görüyorum ve bu gidişatın ittifaka iyi hizmet ettiğini düşünmüyorum. Bence Türk halkına da iyi hizmet etmiyor.”
Türkiye’de 24 Haziran seçimlerinden sonra Türk-Amerikan ilişkilerinde de bir rahatlama ortamı olur mu? Yoksa artık ilişkileri yeniden canlandırmak için zaman geçiyor mu? Wicker şöyle düşünüyor:
“Hayır çok geç değil. Doğrusunu isterseniz, kararlı bir çaba ortaya koymamız gerekiyor. ABD, (ilişkileri düzeltmek için) çok geç olmadığını göstermek için kararlı bir çaba sergilemeli. Defalarca tekrar ettiğim gibi (Türkiye’de) olup bitenlerden mutlu değiliz. Yaklaşan seçimlerle ilgili yorum yapmayacağım. Bu, Türkiye’deki seçmenlerin karar vereceği bir husus. Ben sadece şunu umut ederim; Türkiye’de vatandaşların ve aynı zamanda iktidar yapısının vereceği kararların tüm görüşler ve dinlere hoşgörüyle bakan, demokratik standartlara geri dönen daha açık bir toplum yaratması. Seçimler yakında olacak ve yılın geri kalanında durumu her iki ülke için de daha iyi hale getirmeye odaklanmamız için fırsat olduğunu düşünüyorum.”
Senatör Wicker’a, Türkiye’nin “Batı kampından” uzaklaştığı ve yönünü değiştirdiği şeklindeki görüşlere bakışını sorduk.
“Dürüst olmam gerekirse, evet, bundan endişe duyuyoruz. Türkiye’nin demokratik değerlerden ve hukukun üstünlüğünden uzaklaştığından kaygılıyız. Umarım böyle olmaz ama evet bu kesinlikle bir endişe kaynağı.”