ABD'nin dış politika konusundaki bölünmüşlüğü

ABD'nin dış politika konusundaki bölünmüşlüğü

"Cumhuriyetçiler her konuda Demokratlara kıyasla dünya meselelerine daha az müdahil olmayı tercih ediyor."

*Ivo Daalder | Politico | Tercüme: Mepa News

Demokratlar bu hafta Chicago'da dört yılda bir düzenlenen kurultayları için bir araya gelirken ruh hali bir ay öncesine göre belirgin bir şekilde farklı. O dönemde partinin başkan adayı, felaket bir tartışma performansının ardından anketlerde düşüşe geçmiş ve yenilgi ihtimaliyle karşı karşıya kalmıştı. Şimdi ise adayları bir coşku dalgasına kapılmış, anket sonuçlarını iyileştiriyor ve neredeyse Kasım ayında zaferin kokusunu alıyor.

Ancak Başkan Joe Biden'ın yarıştan çekilme ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i destekleme kararı seçim yarışını temelden değiştirmiş olsa da pek çok şey aynı kaldı. Bu hala birkaç eyaletteki birkaç bin oyluk farkın sonucu belirleyeceği yakın bir seçim ve ülkenin kendisi de derin bir şekilde bölünmüş ve kutuplaşmış durumda.

Bu bölünme sadece partiler ve adaylarına yönelik seçmen tercihlerini değil, aynı zamanda dış politika ve güvenlik politikası gibi uzun zamandır siyasi yelpazede çok daha büyük bir uzlaşı alanı olan temel konuları da ilgilendiriyor.

Değişim özellikle Cumhuriyetçi seçmenler arasında açıkça kendini gösteriyor. Güçlü ittifaklardan, serbest piyasalardan yana olan ve yurtdışında demokrasi ve özgürlüğü destekleyen Reagan Cumhuriyetçilerinin görüşleri artık partinin destekçileri arasında giderek daha az görülüyor. Chicago Küresel İlişkiler Konseyi tarafından Haziran ayı sonunda yapılan son yıllık anket de Cumhuriyetçiler ve Demokratların dünyaya ve Amerika'nın bu dünyadaki rolüne bakışlarındaki bu dikkate değer uçurumu teyit etmektedir.

Bu bölünmeyi en iyi gösteren anket sorusu olan “dünya meselelerinde aktif bir rol almamız mı yoksa dünya meselelerinin dışında kalmamız mı ülkenin geleceği için daha iyi olacaktır” sorusuna verilen yanıtlara göre, Demokratların üçte ikisinin (yüzde 68) aktif bir rolden yana olmasına karşın Cumhuriyetçilerin salt çoğunluğu (yüzde 54) şu anda aktif bir rolden yana. Geçen yıla kıyasla bir iyileşme olsa da, ABD'nin aktif rolüne Cumhuriyetçilerin verdiği destek son 50 yılın en düşük ikinci oranıdır. -2004'e kıyasla yüzde 20 ve 1974'e kıyasla yüzde 18 daha düşüktür-

Bu değişimle bağlantılı olarak Cumhuriyetçilerin sadece yüzde 13'ü ABD'nin en güçlü ve en zengin ülke olarak “dünya meselelerinde öncü bir rol üstlenme sorumluluğuna sahip olduğuna” inanırken, yüzde 57'si ülkenin sınırlı kaynakları ve kendi içinde yaşadığı sorunlar nedeniyle “dünya meselelerine katılımını azaltması gerektiğini” düşünüyor. Buna karşılık, Demokratların yüzde 65'i ABD'nin bir yandan dünya sahnesinde öncü bir rol üstlenirken diğer yandan da ülkedeki sorunlarla ilgilenmesini destekliyor.

Cumhuriyetçiler her konuda Demokratlara kıyasla dünya meselelerine daha az müdahil olmayı tercih ediyor ki bu da Reagan dönemine kıyasla keskin bir değişim anlamına geliyor. Örneğin, anketimize katılan her beş Cumhuriyetçiden sadece biri zayıf ülkeleri saldırılara karşı korumanın ya da başka bir ülkedeki insan haklarını desteklemenin ve savunmanın çok önemli olduğunu düşünüyor. Ve sadece yedi kişiden biri iklim değişikliğini önlemenin çok önemli olduğunu düşünüyor.

Buna karşılık, ankete katılan Demokratların yüzde 44'ü zayıf ülkeleri korumanın çok önemli olduğuna inanıyor, yüzde 47'si insan haklarını destekliyor, yüzde 57'si BM'yi güçlendirmenin çok önemli olduğunu düşünüyor ve yüzde 74'ü iklim değişikliğini durdurmayı ABD dış politikasının çok önemli bir hedefi olarak görüyor.

Uzun zamandır Amerikan dış politikasının merkezinde yer alan ittifaklar söz konusu olduğunda Cumhuriyetçiler güvenlik taahhütlerinden giderek daha fazla soğuyor. Her on kişiden dördü ittifakların “çoğunlukla müttefiklerimize fayda sağladığına” inanıyor, çünkü müttefikler kendi paylarına düşeni yapmıyor; Demokratların dörtte üçü ise ittifakların ya en çok ABD'ye (yüzde 16) ya da hem ABD'ye hem de müttefiklerine (yüzde 56) fayda sağladığına inanıyor.

Son olarak, serbest ticarete destek uzun zamandır Cumhuriyetçiliğin bir simgesi olsa da, bugün çoğunluk (yüzde 55) ticaretin azaltılmasından ve “her alanda daha fazla kendi kendine yeterlilik” arayışından yana. Cumhuriyetçi katılımcıların sadece yüzde 20'si küresel olarak serbest ticareti tercih ederken, sadece yüzde 21'i dost ve ortaklarla bir ticaret bloğu oluşturmayı tercih etmektedir. İlginç bir şekilde, serbest ticaret şu anda Demokratlar arasında çok daha güçlü bir desteğe sahip; üçte ikisi ya küresel ticareti (yüzde 43) ya da dostlarla bir ticaret bloğunu (yüzde 24) destekliyor.

Amerika'nın küresel rolü ve dünyanın geri kalanındaki angajmanının kapsamı konusundaki bu farklı bakış açıları, doğal olarak ABD'nin Ukrayna ve İsrail'de devam eden iki büyük savaşa nasıl yaklaşması gerektiği konusunda da keskin farklılıklara yol açmaktadır

Bugün Cumhuriyetçilerin küçük bir çoğunluğu (yüzde 51) Ukrayna'ya daha fazla ekonomik ve askeri yardım gönderilmesine karşı çıkarken, yaklaşık üçte biri mevcut genel destek seviyesinin korunmasını (yüzde 37) ve benzer bir oran da (yüzde 33) tamamen geri çekilmesini destekliyor. Demokratlar ise çok daha destekleyici bir tutum sergilerken, neredeyse dörtte üçü ekonomik yardım (yüzde 72) ve ilave askeri malzeme gönderilmesini (yüzde 71) destekliyor. Genel olarak bu, her 10 Demokrattan sekizinden fazlasının ya mevcut yardım seviyelerinin korunmasından (yüzde 56) ya da savaşın olumlu sonuçlanmasını sağlamak için müttefiklere doğrudan müdahale edilmesinden (yüzde 26) yana olduğu anlamına geliyor.

Orta Doğu'da ise Cumhuriyetçiler, Demokratlara kıyasla İsrail'i ve ABD'nin angajmanını çok daha fazla destekliyor. Anketimizin bir parçası olarak, Cumhuriyetçilerin yüzde 53'ünün İsrail'in askeri eylemlerini haklı bulduğunu, Demokratların yarısının (yüzde 51) ise İsrail'in çok ileri gittiğini düşündüğünü tespit ettik. Yani neredeyse her 10 Demokrattan altısı diplomatik baskı uygulanmasını (yüzde 19) ya da İsrail'e askeri yardımın azaltılmasını (yüzde 38) desteklerken, Cumhuriyetçilerin yarısı (yüzde 49) ABD'nin İsrail'in en iyi olduğunu düşündüğü politikayı izlemesine izin vermesi gerektiğini düşünüyor.

Dış politika ve Amerika'nın dünyadaki rolü konusunda Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki bu uçurum, son on yılda istikrarlı bir şekilde değişmektedir. Bu değişim, İkinci Dünya Savaşı öncesi daha izolasyonist köklerine dönmek için Reagan etkisini büyük ölçüde terk eden Cumhuriyetçi Parti'deki temel bir değişimi yansıtıyor. Hem eski ABD Başkanı Donald Trump'ın hem de aday adayı JD Vance'in neredeyse bir asır önceki seleflerinin dar milliyetçiliğini yinelemesiyle bu değişim Cumhuriyetçi Parti'nin en tepesinde de kendini gösteriyor.

Ancak artık partinin seçmenleri de bu bakış açısını benimsediğine göre, ABD dış politikasının yönü konusundaki tartışmalar Kasım ayının çok ötesine uzanacaktır.

*Kendisi ABD'nin eski NATO Büyükelçisidir.

Kaynak: Mepa News

uyg.gif

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.