Abdurrahman Dilipak: Şarap üreticilerinden alınan vergilerle imamlara maaş ödeniyor
“Bir hırsız bir bağdan bir bostan çalar, ama rüşvet alan biri bir bostan karşılığı bir bağı satar.”
Abdurrahman Dilipak'ın Yeni Akit gazetesindeki bugünkü "Oltaya din takarak Müslüman avlamak" isimli yazısının satır başları şu şekilde:
"Münafık; kâfirden eşeddir. İnsanları Allah’la aldatan, dindar görünen bir dinsizdir o.
Biliyoruz, “Bir hırsız bir bağdan bir bostan çalar, ama rüşvet alan biri bir bostan karşılığı bir bağı satar.”
Haram yiyen, yediği haramı gizlemek için namaz kılarak, hacca giderek, hayır yapar gibi gözükerek, günahlarını azaltmaz. Aksine artırırlar. Onların kıldıkları namaz namaz değil, hac hac değil, hayırları hayır değil. Kem alat ile kemalat olmaz!"
"Vergilendirilmiş kazanç kutsaldı değil mi? (Haşa) Matild hanımın fuhuş sektöründen kazandığı parayı ne yapacağız bu durumda. “Seküler kutsal”lar icad ediyoruz görüldüğü gibi! Tek seküler kutsal da bu değil. Matild hanıma “iffet ödülü” versek nasıl olur, hani şu vergi rekortmenimiz, bizim “kutsal fahişe”mize!? Haşa, bizde böyle şey olmaz, ama Hristiyanlıkta “Kutsal Fahişe”lik var."
"Mesela şarap üreticilerinden, İddaa, Milli Piyangodan alınan vergi gelirleri genel bütçeye aktarılıyor. Oradan imamlara da maaş ödeniyor mesela. Ya da İHL, ilahiyatların inşaat, öğretmen giderleri için harcanıyor. O zaman sorun olmuyor mu? Genelev gelirlerinden alınan vergi de dahil buna. Bar, pavyon, gazino gelirleri de dahil. Bankaların riba gelirlerinden gelen paylar da var. Şarap ithalatından, ihracatından gelirler var.
Mesela şöyle düşünemiyor muyuz: Mafya babasının haram parasına devlet el koysa ve bunu hazineye irad kaydetse ne yapacağız. Bu KDV, ÖTV’yi caydırıcı ceza olarak görsek olur mu?"