Afganistan'da acil insani yardım ihtiyacı devam ediyor

Afganistan'da acil insani yardım ihtiyacı devam ediyor

ABD'nin yaptırımları sebebiyle ekonomik krizin sürdüğü Afganistan, depremin yaralarını sarmak için yardıma ihtiyaç duyuyor.

Uzun süredir ekonomik krizin pençesindeki ülkenin doğusunda yaşanan depremde çok sayıda sivil hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştı.

ABD yaptırımları sebebiyle sorunlar yaşayan ülkede deprem sonrasında birçok sivil toplum kuruluşu yardım kampanyaları başlattı.

Afganistan halkı depremin yanı sıra savaş dönemindeki yıkımın yaralarını da sarmaya çalışıyor.

Türkiye merkezli İyilikte Yarışanlar Derneği de bölgede faaliyet gösteren kuruluşlar arasında, Dernek, depremden en çok etkilenen bölgelere Türkiye'den gönderilen yardımları ulaştırmaya devam ediyor. Bölgede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları, yardımlarını daha çok, 20 yıldır ihmal edilmiş kırsal bölgelerine ulaştırmaya özen gösteriyorlar.

Dernek, bölgede kurban çalışmalarında da bulunuyor.

Mepa News, Afganistan'da insani yardım faaliyetlerini sürdüren insani yardım görevlisiyle bir röportaj gerçekleştirmişti.

Bir süredir Afganistan'da bulunan ve insani yardımları koordine eden İyilikte Yarışanlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Taşkıran, ülkedeki genel duruma ilişkin soruları yanıtlamıştı.


Sizi tanıyabilir miyiz?

İyilikte Yarışanlar Derneği’nin yönetim kurulu başkanıyım. 2016 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Öğrencilik dönemimde ve sonrasında uzun bir süre medya sektöründe çalıştım. Kısa bir avukatlık deneyimimden sonra ticaret yapmaya başladım. Evli ve bir çocuk babasıyım.

Afganistan'da Ramazan

Ramazan ayını ve bayramı bölgede Afgan halkı ile beraber geçirdiniz. Nasıl bir deneyimdi?

Afganistan uzun zamandır savaş ile anılan bir ülke. 40 seneyi aşkındır yoğunluğu değişmekle beraber bu ülkede bir savaş vardı. Afgan halkı 1979’da başlayan Sovyet işgalinin ardından ilk defa savaşsız bir Ramazan ayı ve bayram geçirdi. Benim için olduğu gibi bölge halkı için eşsiz ve alışılagelmişin dışında bir Ramazan oldu.

afg-rop-1.jpg

Afganistan’da savaşın ağır mirasını her alanda, her insanın simasında ve hayatında görebiliyorsunuz. Her 20 çocuktan biri yetim kalmış. Savaşın bitmesi onlar için bir hayaldi. O hayali Ramazan boyunca birlikte yaşadık diyebilirim.

İnsani yardım maksadı ile dünyanın farklı ülkelerine gitme fırsatı buldum. Fakat bu ziyaret benim için en özel olanıydı. Çünkü yalın ayak, bir kuru ekmeğe muhtaç bu insanlar, dünyanın süper güçlerini ülkelerinden kovmuş ve bağımsızlık kazanmışlardı. Rasyonel kaidelerin carî olmadığı bir coğrafyada yol almanın heyecanı ve hayreti içindeydim.

Yardım gönüllüleri her yardım çalışmasına bir ‘ihtiyaç sahibi’ olarak yola çıkar. Her iyilik gönüllüsünün garibanların, yoksulların duasına ve güzel temennilerine ihtiyacı vardır. Bu beklentimin yanında bu sefer yeni bir arayışın içindeydim. Bu ülkeyi zafere taşıyan değerlerin ve alemin mahiyeti neydi? O nedenle bu yolculuk hem bir hayır faaliyeti hem de bir arayıştı benim için.

afg-rop-4.jpg

Afgan halkı yeni yönetime nasıl bakıyor?

Önceki dönemde de bölgede çalışma yapmış bir dernek olarak, yaşanan değişime dair gözlemleriniz ne oldu? Toplumun yeni yönetime bakışı nasıl?

Bugün tüm dünyanın gözü Afganistan’ın üzerinde. Dünya medyasını takip ettiğinizde bu ülkedeki gelişmelerin mutlaka ger gün manşetlerde yer aldığını görüyorsunuz. Fakat bu kadar yayının ve haberin varlığı, bu ülkenin gerçekten bilindiği ve anlaşıldığı manasına gelmiyor.

ABD işgalinin devam ettiği dönemde de Afganistan’a gitme ve insani yardım çalışması yapma fırsatı bulduk.

Afganistan, işgal dönemi boyunca bir yabancı için oldukça tehlikeli bir yerdi. Süregelen savaşın oluşturduğu tehdidin yanı sıra asayiş noktasında da ciddi problemler vardı. Bunu sıradan bir alışveriş için sokağa çıktığınızda dahi görebiliyordunuz. Bir şişe su almak için gittiğiniz marketin girişinde uzun namlulu silah taşıyan görevlilerce 2 aşamalı olarak aranıyordunuz. Gece yolculuk yapmak oldukça tehlikeliydi. Afganistan adam kaçırma ve gasp olaylarının sıradanlaştığı ve en çok korkulan kişilerin devlet görevlileri olduğu bir coğrafyaydı. İnsani yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşabilmesi ve devlet görevlilerince yağmalanmaması için ciddi bir mücadele göstermeniz gerekiyordu.

Fakat bu yolculuğumuzda hiçbir güvenlik endişesi yaşamadan Afganistan’ın 6 farklı vilayetine ziyaretler gerçekleştirdik ve çalışmalar yaptık.

afg-rop-3.jpg

Market ya da ticaret merkezlerinin önünde bekleyen silahlı adamların artık olmadığını gördük. Çünkü artık buna gerek olmadığını söylediler. Sosyal yaşam, çarşı ve pazarın daha hareketli olduğuna şahit olduk. Kadınların sosyal hayata daha fazla dahil olduğunu gördük. Çünkü güvenli ortam nedeniyle kadınlar ve çocuklar daha rahat dışarı çıkabiliyorlardı.

On yıllar sonra köyüne gitme fırsatı bulan kişilerle tanıştık. Hatta bir kişi yol güvenliği olmadığı için yıllardır köyüne gidemediğini, akrabaları ile Facebook üzerinden görüştüklerini anlattı. 40 yıl sonra doğduğu köye gidebildiğinde köy halkı şaşkınlıkla karşılamış. Görüştüğümüz bir çok Afgan genci de bayram tatilini, ilk defa ülkesini gezerek ve keşfederek değerlendirmek istiyordu.

Elbette yeni dönemde Afganistan’ın ekonomi, işsizlik ve altyapı gibi çok ciddi problemleri var. Bunlar önceden de var olan problemlerdi. Yeni yönetime sempati duyan ya da karşı duran herkesin güvenliğin ve asayişin sağlanmasından memnun olduğunu gördüm.

Afganistan'da ekonomik kriz

Afganistan gündeminize nasıl girdi? Ne oldu ya da ne değişti de şu an Afganistan’da insani kriz konuşuluyor?

İşgalin bitmesi ile birlikte Afganistan halkının ekonomik silahlarla tehdit altına alınmaya çalışıldığını gördük. Tabi bu emperyalist devletlerin iki stratejisinin sonucu. Birincisi savaşın son bulduğu bir ülkede, her şeyin düzeldiği, ekonomik refahın gerçekleştiği gibi bir görüntü işgal devletleri için ciddi bir imaj problemi. Bakın biz buradan çekildik ve burada istikrarsızlık arttı, açlık arttı gibi bir sonuç yaratmaya çalışıyorlar. Afganistan’a karşı başlatılan ekonomik ambargoyu bu şekilde okuyabiliriz. İkinci strateji de halklara bağımsızlığın bedelini ödetmek ve tahakküm altındaki bir yaşantının daha makul ve rasyonel olduğu gibi bir algıyı yerleştirmek. Afgan halkı maalesef şu an bu stratejinin sonucu olarak büyük bir açlık krizi ile karşı karşıya bırakıldı.

İşgal dönemi boyunca eski hükümetler tarafından yürütülen politikalar gelinen bu süreçte etkili oldu. Ülkeye akıtılan para yatırıma dönüştürülmedi, dış yardımlar halkın refahına harcanmadı ve ülke daha fazla dışa bağımlı bir hale geldi.

afg-rop-2.jpg

Örneğin, Afganistan ekonomisinin yaklaşık %80’i tarıma dayalı ancak ülkede yeterli rafineri olmadığı için, tarım için gerekli mazot temin edilemiyor. Aslında çok daha fazla olabilecek tarım gelirlerinden böylelikle ülke mahrum kalıyor.

Tarımın bu kadar zayıf kalmasının bir nedeni de işgal dönemi boyunca serbest bırakılan uyuşturucu üretimi ve ticareti. ABD tarafından iş başına getirilen hükümetler döneminde uyuşturucu ekimi adeta teşvik edilmişti. 40 yıldır afyon ekimi yapılan köylerde, meyve ve sebze üretimi artık unutulmuş vaziyette. Uyuşturucu üretiminin susuz yapılması ve bir tarımsal beceri istememesi köylünün tarımsal yeteneklerini köreltmiş durumda.

İşgalcilerin ve önceki hükümetlerin politikaları nedeniyle Afganistan ekonomisi yarı yarıya dış yardımlara dayalıydı. Taliban’ın iktidarı ile birlikte tüm dış yardımlar ve fonlar askıya alındı. Bu durum ülke ekonomisini yarı yarıya daralttı. Önceden tüm hükümet çalışanlarının maaşlarının BM ve NATO tarafından karşılandığını düşünürsek şu an gelinen noktada ülkede tüm ticari sektörler ve bankacılık felç olmuş durumda. Ülkede sanayi üretimi neredeyse tamamen yok gibi. Yaptığım gezilerde tuğla ocakları dışında sanayi diyebileceğim bir üretim alanı görmedim.

Savaş ekonomisini son bulması, ekonomik ambargo uygulanması ve uyuşturucu ekiminin yasaklanması ile şu an ülkeye dışarıdan giren para neredeyse sıfırlanmış vaziyette. Bu durum verimli bir tarımsal üretimi olmayan bir ülke için ciddi bir gıda krizi demek. Şu an Afganistan’da patlak veren açlık krizinin temel sebebi de bu.

Ülkenin gıda krizinden sonra en büyük problemi sağlık. Afganistan’da her 20 kişiden sadece 1’i düzenli sağlık hizmetlerine erişim sağlayabiliyor. Çok sık elektrik kesintileri yaşandığı için ameliyat masasında kalan çok sayıda hastanın olduğunu ve bu şekilde can verdiklerini öğrendik. Kimi hastanelerde tıbbi ekipman eksikliği hissedilirken, kimi hastanelerde var olan ekipmanları kullanacak doktor bulunmuyor.

Özellikle Pakistan sınırında gıda dağıtımı yaptığımız yerlerde açlık kaynaklı hastalıklardan dolayı çok sayıda çocuğun vefat ettiğini öğrendik. Bu çocukları tedavi edilebilir hastalıklardan dolayı maalesef kaybediyoruz.

afg-rop-5.jpg

En fazla neye ihtiyaç var?

Afganistan halkı insani yardım olarak en çok neye ihtiyaç duyuyor?

Eğer yardım çalışması yapıyorsanız, bağış yapmak isteyen hayırseverlerden en çok duyduğumuz sorulardan biridir, en çok neye ihtiyaç var ona destek olalım sorusu. Afganistan halkı bugün saymakla bitmeyecek zorluklar ve muhtaçlık içinde. Afganistan halkının kardeşlerinden en öncelikli talepleri gıda yardımı, ilaç ve tıbbi malzeme. Bunun yanında uyuşturucu bağımlılarının tedavisi için rehabilitasyon merkezlerine ve tam teşekküllü hastanelere ihtiyaç duyuyorlar.

Tabi ki yapılan yardımlar şu an ancak geçici bir pansuman etkisi görüyor. Afganistan’da temel sanayi yatırımlarına öncülük etmek, destek olmak, mesleki eğitim programları ile kalifiye insanlar yetiştirmek daha uzun vadeli ve sorun çözücü hamleler olacaktır.

Afganistan’ı insanlara anlatmak, güvenli ve yatırım yapılabilir bir yer olduğunu duyurmak zorundayız. Maalesef medyada yer alan manipülasyonları aşamıyor ve gerçekleri insanlara duyuramıyoruz.

Siz Afganistan’da hangi çalışmalara öncelik veriyorsunuz?

Afganistan dünya üzerinde yetim bakanlığı olan tek ülke. Ülkede bir milyondan fazla yetimin olduğu tahmin ediliyor. Bizler de öncelikle bu yetimlere sahip çıkma sorumluluğunu üzerimizde hissettik. Vardak vilayetinde 500 yetimin eğitim göreceği bir yetimhane-okul projesine başladık. Ramazan dönemi boyunca da bize ulaşan zekatları yetim himaye eden ailelere teslim ettik.

Yetimhane projelerine ağırlık vererek sayısını arttırmayı ve Türkiye’den gelecek uzman eğitmenlerle çocuklara yeni nesil teknolojiler ve bilgisayar programcılığı konusunda eğitimler vermeyi planlıyoruz.

afg-rop-6.jpg

Türkiye'nin Afgan halkı nezdinde imajı nasıl?

Türkiye’den gelmiş olmak bir yabancı için Afganistan’da çok büyük bir avantaj. Hatta bir çok kapının anahtarı. Ziyaretimiz sırasında hep bunun avantajlarını ve kolaylığını hissettik. Yardım çalışmalarından alışageldiğimiz bazı zor konuların, Türkiye’den gelmiş olmamız nedeniyle kolaylıkla halledildiğini gördük. Bir Osmanlı-hilafet bakiyesi olan Türkiye’ye karşı inanılmaz bir iyi niyet, sevgi ve saygı var. Görüştüğümüz yetkililer, Türk askerinin NATO bünyesinde Afganistan’da olmasına rağmen hiçbir saldırıya uğramamasını da bu saygıya bağlıyorlar. Ancak Afganistan’da işgal güçlerine destek veren ve burada birçok insanlık suçuna karışan bazı insanların Türk devleti tarafından himaye ediliyor olması Afgan kardeşlerimizi rahatsız eden bir konu.

Ülkenin kendine yetebilecek kaynakları var mı?

Afganistan yer altı kaynakları ve madenler açısından zengin bir ülke. Özellikle kuzey bölgelerde petrol ve gaz rezervleri bulunuyor. Bu kaynakların ekonomiye kazandırılması halinde, Afganistan kısa zaman içinde kendine yeter bir pozisyona gelebilir. Dünyanın en büyük lityum yatakları -dünya rezervinin yüzde 40’ı- Afganistan’da bulunuyor. Elektrikli araçların piyasa paylarının hızla artması ve bu araçlarda lityum iyon bataryaların kullanılması nedeniyle lityum geleceğin en önemli madeni olarak görülüyor. Bu madenin çıkarılması, işlenmesi ve ihracatı Afgan yetkililer tarafından en mühim işlerden biri olarak görülüyor.

Ülkede zengin kömür ve demir kaynakları olmasına rağmen demir çelik endüstrisi yok.

Afgan göçmenler

Afganlar neden göç ediyorlar? Karşımıza çıkan göç kaynaklı problemler nasıl çözülebilir?

Afganistan’da Taliban’ın iktidara gelmesinin yeni bir göç dalgasını tetiklediği bir gerçek. Bunun birkaç sebebi var. Ülkede işgalin ve savaşın oluşturduğu bir ekonomi vardı. Savaşın son bulması ile ciddi bir kitle işsiz kaldı. Ve yeni yönetimin kendilerini cezalandıracağı korkusu ile eski hükümette memur olan ya da askeriyelerde herhangi bir görevi olan çok sayıda kişi göç etti. ‘Taliban’dan kaçıyor olmanın’ Batı ülkelerinden meşru bir sebep olması da bu insanlar tarafından fırsat olarak görüldü. Sadece bu kişiler için değil tüm Afganistan halkı için işsizlik ciddi bir problem. Ve Batı ülkelerinde bu ülkede kazanabilecekleri paranın birkaç kat fazlasını kazanmak ve bir gelecek kurabilme ihtimali onlar için peşinden koşulmayı hak eden bir umut.

Göçün bir diğer sebebi de kronik bir sorun haline gelen başlık parası. Afgan gençler 15 bin dolardan başlayan başlık parasını ödeyemedikleri için evlenemiyorlar ve çareyi yurt dışında çalışıp para biriktirmekte buluyorlar. Bu sorunun bugün de devam ettiğine şahit olduk.

Afganistan’a yönelik ekonomik ambargonun kaldırılması, böylelikle istihdamın önünün açılması ve başlık parası gibi lokal sıkıntıların aşılması sorunun çözümü için iyi bir başlangıç olabilir.

twtbanner-001.jpg

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.