"Almanya göçe muhtaç bir ülke"
Almanya'da gazete ve vakıfların göç olgusuna dair araştırmalarının temelinde, ülkenin göçe ihtiyaç duyduğu bulunuyor.
Almanya’nın önemli vakıflarından Bertelsmann tarafından yapılan ve Alman toplumunun göç olgusuna bakışını irdeleyen kamuoyu araştırması, halkın büyük kısmının göçün yararlarından haberdar olduğunu ancak her iki kişiden birinin de daha fazla göç istemediğini ortaya koyuyor. Araştırmayı değerlendiren Münchner Merkur gazetesi, son yıllarda yaşanan göçün merkezdeki partilere oy kaybettirdiği görüşünde:
"Siyasette her şeye pembe gözlüklerle bakanlarla daima kötümser olanlar arasında Almanya halkı göç hadisesine şaşılacak bir pragmatizmle bakıyor. Bertelsmann Vakfı'nın araştırmasına göre çoğunluk bir yandan ekonomi adına ve nüfusun yaşlanmasına karşı göçü bir fırsat olarak görürken diğer taraftan göç dolayısıyla yaşanan uyum sorunlarına ve sosyal devletin üstündeki yüke dikkat çekiyor. Bir ucunda Yeşiller'in, ‘İnsanlar bize armağan ediliyor’ temelli sevinç çığlıklarının, diğer ucunda ise AfD'nin Alman halkının yok edildiğini savunan söyleminin olduğu siyasi yelpazenin ortasında akıl ve mantık için epey büyük bir alan var. Demek ki merkez hala mevcut. Ancak Merkel'in ‘hoş geldin kültürü’ ve sonrasında toplumda oluşan kontrolü kaybetme şokunun ardından CDU ve SPD gibi köklü partiler, özellikle ülkenin doğusunda bu siyasi merkezi kendi çatılarının altında toplayamıyor."
Bertelsmann Vakfı’nın araştırmasını yorumlayan bir diğer gazete de Stuttgarter Zeitung. Gazete, özetle göçün gerekli olduğunu ancak Almanya’nın değerlerine zarar vermemesi gerektiğini savunuyor:
"Son yıllarda yaşanan deneyimler Almanya’nın göçe muhtaç bir ülke olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ancak göç alan diğer tüm ülkelerde olduğu gibi bizde de kimin hızlı bir şekilde uyum sağladığına ve hatta kimin ülkeye yararlı olabileceğine çok titiz bir biçimde bakmak gerekiyor. İltica hukuku bu konulara temas etmiyor. Göç, ancak ilk başta onu teşvik eden özgürlükçülük, refah ve işleyen bir sosyal devlet gibi olgulara daha sonra zarar vermediği sürece faydalıdır. "
İtalya'da yaşanan erken seçim krizi, Cumhurbaşkanı Mattarella'nın yeni hükümeti kurma görevini eski Başbakan Conte'ye vermesi ile şimdilik aşıldı. Rhein-Neckar-Zeitung, Avrupa'nın popülist liderlerine karşı hukuk devletinin savunulması gerektiği görüşünde:
"İnsanın ağırı sağcı Salvini'nin engellenmesini görmezden gelmesi ve bunun yerine, onun daha sonra intikamını alacağını dile getirmesi için kötümserlikten epey bir keyif alması gerekiyor. Ayrıca bu tavır sadece, AfD Doğu Almanya ile ilgili anketlerde kısa bir süre öncesine dek önlerde göründüğü için demokrasiye veda şarkıları söylenmeye başlanmasını anımsatıyor. Hayır, bir hukuk devleti ancak ona inanarak savunulur. Bu Salvinilerin, Johnsonların ya da Höckelerin önünde eğilmelerin dünyaya ne gibi bir yararı olacak? Otokrat liderler hayaleti de elbette geçip gidecek, seçmenlerin elinde olan bir şey bu."
Allgemeine Zeitung ise İtalya’da kurulacak yeni koalisyon hükümetini zorlu bir dönemin beklediğini şu satırlarla ifade ediyor:
"Yeni hükümetin iki sorunu halletmesi gerekiyor. İlk olarak İtalya'nın ipin ucunu kaçırmaya başladığı korkunç borçlanmasından dolayı Avrupa Birliği ile yaşanan çatışma. Koalisyon ortaklarının aynı çizgide buluşup, bir de üstüne AB ile anlaşma sağlayıp sağlayamayacakları şu an tamamen meçhul. İkinci konu da, sonu görünmeyen sığınmacı botlarına karşı nasıl bir tavır takınılacağı meselesi. Kurulacak hükümetin başarısız olması durumunda, kaçınılmaz bir erken seçimden Lig Partisi lideri Salvini galip çıkıp iktidar asasını eline alabilir. Eski amansız iki düşman, Sosyal Demokratlar ve 5 Yıldızcılar başarılı olmaya mahkumlar, şayet yok olup gitmek istemiyorlarsa."