Analiz | BM güçlerinin çekilmesinin ardından Mali'yi ne bekliyor?
"Mali'deki Birleşmiş Milletler misyonu hiçbir zaman cihat yanlılarına karşı çatışmanın baş aktörü olmadı, ancak yaklaşan çekilme ülkede ve Sahel bölgesinde bir güvenlik boşluğu yaratacak."
Mali'de 2011 yılında başlayan çatışmalar halen devam ediyor. Bölgeye müdahil olan başta Fransa olmak üzere Avrupalı güçler ve Birleşmiş Milletler güçleri, 10 yılı aşkın süren savaşa rağmen elle tutulur bir kazanım elde edebilmiş değil.
Bunun üzerine Mali'de yaşanan darbenin ardından kurulan cunta yönetimi de söz konusu güçlerin ülkeyi terk etmesini talep etmiş durumda. Fransa ve Avrupalı güçlerin ardından, BM misyonu MINUSMA'nın birlikleri de Mali'yi terke hazırlanıyor.
Ancak MINUSMA'nın ayrılması sonrasında ülkeyi büyük bir güç boşluğunun beklediği ifade ediliyor.
Bölgedeki duruma ilişkin Agence France-Press (AFP) tarafından hazırlanan bu analiz Mepa News okurları için Türkçeleştirildi.
Mali'deki Birleşmiş Milletler misyonu hiçbir zaman cihat yanlılarına karşı çatışmanın baş aktörü olmadı, ancak yaklaşan çekilme süreci ülkede ve Sahel bölgesinde bir güvenlik boşluğu yaratacak.
BM Güvenlik Konseyi'nin geçtiğimiz cuma günü Bamako'nun talebi üzerine MINUSMA olarak bilinen on yıllık barış gücü misyonunu sona erdirme kararı, saldırı rolleri üstlenmemelerine rağmen Mali'nin kuzeyindeki büyük yerleşimlerin güvenliğine katkıda bulunan 13 binden fazla askerin ayrılmasına yol açacak.
Karar yürürlüğe girdiğinde Mali Silahlı Kuvvetleri'nin (FAMa) ortakları sadece iktidardaki cunta tarafından "eğitmenler" olarak tanımlanan Rus paralı asker grubu Wagner olacak.
AFP'nin görüştüğü uzmanlara göre bir kara ülkesi olan Mali'nin durumu hiçiç açıcı değil.
"Güvenlik boşluğu zaten mevcuttu. Ancak bu son darbe olacak" diyor Fas'taki Al Akhawayn Üniversitesi'nden Djallil Lounnas.
Lounnas, 2022'ye kadar ülkede konuşlu olan Fransız güçlerinin Sabre ve Barkhane harekatlarına atıf yapıyor ve ekliyor: "Daha çok bölgeden sorumlu olarak etkinlik gösterenler Fransız askerleri değil BM barış güçleriydi."
Mali, merkezi hükümet tarafından yıllarca ihmal edilen, çoğunlukla yarı çöl araziden oluşan 1.24 milyon kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip.
Rüzgar ve kumun dövdüğü sınırlarda güç, hiçbir zaman uygulanmayan 2015 Cezayir Anlaşmalarının imzacıları olan silahlı gruplar, El Kaide bağlantılı Cemaat Nusret el İslam vel Müslimin (CNİM) ve IŞİD Büyük Sahra Vilayeti (ISGS) arasında paylaşılıyor.
Devletin parçalanması
"Mali devleti parçalanıyor. Bu BM birlikleri hükümet ve düzen görüntüsünü korudu, son istikrar adacıkları da onlarla birlikte havaya uçacak" diyen Lounnas, "IŞİD ile savaşma konusunda El Kaide'ye bel bağlamak zorunda olan silahlı gruplardan oluşan bir koalisyonun ortaya çıkışına" dikkat çekti.
Bamako'da verilen mesajlar ise güven vermek üzerine.
"MINUSMA'nın ayrılmasından korkmuyoruz. Kuzeydoğuda eski isyancıların kalesi olan Kidal'e kadar uzanan ulusal toprakları savunmak için gerekenlere sahibiz" diyen Malili bir subay, "Mali ordusunun gücü artıyor" diye ekledi.
Ancak bölgenin dağınık kent merkezleri ve lojistik zorlukları bu çabayı zorlaştırıyor.
Analistler ve Fransız ordusu, 5 bin 500 askerden oluşan Barkhane misyonunun dokuz yıl boyunca cihatçı gruplara karşı bazı başarılar elde ettiğini söylüyor.
Ancak Bamako hiçbir zaman güvenli bölgelerdeki temel hizmetleri yeniden tesis edemedi.
"Mali ordusu karada neredeyse hiç askeri operasyon yürütmüyor ve genellikle Wagner tarafından koordine edilen hava saldırılarıyla yetiniyor. Ancak bu stratejinin sınırları var." diyor Timbuktu'dan seçilmiş bir yetkili.
ABD'de yaşayan Sahel bölgesi uzmanı Michael Shurkin'e göre "Mali ordusu eskiye göre daha iyi ama hala çok küçük durumda ve aynı anda birden fazla yerde kullanılamayacak kadar zayıf. Ordu gidişatı değiştirdiğini düşünüyor. Fakat tüm yaşanan olaylar bunun doğru olmadığını gösteriyor."
Aynı zamanda ülkede Wagner'in konumu da sorgulanıyor.
Liderleri Yevgeny Prigozhin'in bir hafta önce Rusya'da inanılmaz bir isyan girişiminin ardından Belarus'a sürgün edilmesinden bu yana Wagner'in geleceği belirsiz.
Başka seçenek yok
Wagner'in Orta Afrika Cumhuriyeti'nden Mozambik'e kadar kıta genelindeki sicili ise barışı korumaktan ziyade insan hakları ihlalleri ve kaynakların yağmalanması suçlamalarıyla lekelenmiş durumda.
International Crisis Group, kısa süre önce yayınladığı bir raporda cihat yanlılarının şimdiye kadar ülkenin kuzeyinde MINUSMA'nın üssünün bulunduğu dokuz kasabaya saldırmadığını ortaya koydu.
Ancak onlara göre "barış güçlerinin çekilmesi cihat yanlılarını stratejilerini yeniden değerlendirmeye ve kent merkezlerini kuşatmaya sevk edebilir."
Başarısız devlet, silahlı gruplar ve cihat yanlıları arasında şiddetli bir çatışma patlak vermek üzere. Shurkin, "Bu üçü arasında Mali devleti işe yarar bir şey yapma kabiliyeti en düşük olanı" ifadesini kullanıyor.
Cunta, barış anlaşmasına imza atan silahlı gruplarla karşı karşıya gelme eğiliminde. En kötü senaryoda, başka yerlerde olduğu gibi Mali'de de cihat yanlılarının kaostan besleneceği açık. MINUSMA'nın sağladığı yerel istihdamın kaybedilmesi de durumu daha da kötüleştirecek ki bu da bir başka güvensizlik kaynağı.
MINUSMA'nın ayrılmasından sonra Barkhane, Sabre ve Avrupa görev gücü Takuba'nın ayrılmasında olduğu gibi, Mali'nin bölgesel izolasyonu göz önüne alındığında, başka bir dış gücün ülkede konuşlandırılması düşünülemez.
Tüm bunlar Mali'nin komşularını tedirgin ediyor.
"Kimsenin bir seçeneği yok. Müdahale edersen kaybedersin. Müdahale etmezsen yine kaybedersin." diyor Lounnas ve ekliyor:
"Yenilikçi seçeneklere ihtiyacımız var ama kimse bunların ne olduğunu bilmiyor."