Analiz | Karabağ'da barış mümkün mü?
"Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, uzun süredir problemlere sahne olan dağlık bölgede zafer ilan ettikten sonra Ermenileri koruma sözü verdi."
Azerbaycan, 2020'den bu yana süren çatışmaların ardından, geçtiğimiz günlerde başlattığı son hamleyle beraber, Ermenistan işgali altındaki Dağlık Karabağ'ı geri aldı.
Bunun ardından bölgedeki Ermenilerin akıbetinin ne olacağı ve barışın yeniden tesisinin mümkün olup olmadığı tartışılmaya başlandı.
Seymur Kazimov, Al Jazeera'da yayınlanan analizinde, bölgedeki son süreci değerlendirdi. Analiz Mepa News okurları için Türkçeleştirildi. Analizde yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Azerbaycan'ın geçen hafta Karabağ'a düzenlediği bir günlük askeri operasyonun ardından, geçmişte bölgeye hakim olan binlerce etnik Ermeni, hakları ve güvenlikleriyle ilgili endişelerini gerekçe göstererek kaçıyor.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, uzun süredir problemlere sahne olan dağlık bölgede zafer ilan ettikten sonra Ermenileri koruma sözü verdi ve bir yandan onları "vatandaşlarımız" olarak tanımlarken, diğer yandan "suçlu" ayrılıkçı liderlerini kınadı.
Ancak bölgenin Ermenice konuşan sakinlerinin birçoğu Bakü'nün sorunsuz bir entegrasyon süreci için belirttiği hedefler konusunda çekincelere sahip.
Azerbaycan bu endişeleri reddederek tüm bölge sakinlerinin haklarını korumayı taahhüt ettiğini, acil insani sorunların ele alınmasını sağladığını ve etnik Ermeni toplumunun temsilcileriyle görüşmeler yaptığını belirtti. Aliyev yönetimi, ayrılıkçılar silah bırakıp dağıldıkları sürece barışçıl entegrasyonun mümkün olduğunu söylüyor.
Ermenistan, geçen haftaki saldırının ardından 13 bin 350 "zorla yerinden edilmiş kişinin" ülkeye girdiğini ifade ediyor.
Ermenistan ve Azerbaycan bölgenin kontrolü için iki kez savaştı. 2020'de sona eren son çatışmadan bu yana Dağlık Karabağ'da barış gücü bulunduran Rusya'nın da katılımıyla varılan ateşkese rağmen karşılıklı düşmanlık ve güvensizlik ortamı devam ediyordu.
Azerbaycan, ayrılıkçıları sorumlu tuttuğu Hocavend bölgesindeki iki mayın patlamasında altı kişinin öldüğünü iddia ettikten sonra 19 Eylül'de başlattığı saldırı nedeniyle Batılı güçler tarafından sert bir şekilde kınandı.
Azerbaycan gibi eski bir Sovyet ülkesi olan Ermenistan, Dağlık Karabağ'ı Azerbaycan toprağı olarak resmen tanıdığı için uluslararası toplumla aynı çizgide yer alıyor, ancak uzun süredir özerklik çağrısında bulunuyordu.
Erivan, bölgeye konuşlandırılan Rus barış gücü askerlerinin Azerbaycan'ın ilerlemesine izin verdiğini söyleyerek hayal kırıklığını dile getiriyor. Bazı Azeriler de Moskova'nın rolüne şüpheyle yaklaşıyor.
Azerbaycanlı siyaset bilimci Ilgar Valizadeh Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada Azerbaycan'ın yaklaşımının "teklifte bulunmak"tan "şartları dikte etme"ye doğru kaydığını söyledi.
Valizadeh'ye göre Karabağ'daki Ermeniler "ileriye dönük olarak ayrılıkçı eğilimler sergilemekten kaçınmalı. Bu tür durumlar derhal ve sert tedbirlerle karşılanacak. Vatandaşların da devlete karşı sorumlulukları olduğu için insanlar bu yeni gerçekliğe uyum sağlamalı."
Sovyetler Birliği'nin çöküşünü takip eden savaşın ardından etnik Ermenilerin bu bölgelerin kontrolünü ele geçirdiği 1990'larda yüz binlerce Azeri, Dağlık Karabağ ve çevresindeki yedi Azeri çoğunluklu bölgeden çıkarılmıştı.
Valizadeh, Azerilerin bölgedeki bölgelere geri dönmelerinin yanı sıra kültürlerinin, müziklerinin, televizyon kanallarının canlanmasını ve camilerin inşa edilmesini beklediğini söyledi. Azerbaycan'ın bu değişikliklerin etnik Ermenilerin yaşamına zarar vermemesini sağlaması ve Bakü'nün ideolojik ya da ahlaki baskı uyguladığı şeklinde algılanmaması gerektiğini kaydetti.
International Crisis Group'un Güney Kafkasya bölgesi analisti Zaur Shiriyev, entegrasyonun bir gecede gerçekleşmesini beklemenin gerçekçi olmadığına dikkat çekti ve ekledi:
"Mevcut durum karmaşık, bir günlük bir askeri operasyonun sonuçlarıyla boğuşuluyor. İnsani ihtiyaçların ele alınmasından önce, yerel güçlerin silahsızlandırılmasını ve Ermeni nüfuslu Karabağ'daki mevcut yapıların dağıtılmasını gerektiren ateşkes şartlarının uygulanması görevi var."
Shiriyev, bölgede yaşayan Ermenilerin çıkarlarını korumak ve kaosu önlemek için bir geçiş döneminin önemli olduğunu da vurguladı.
Öte yandan, Azerbaycan hükümeti içerisinde durumun uluslararası tepkilere yol açabileceği endişesi de giderek artıyor.
Ermeni liderler Azerbaycan'ı bölgeyi "etnik olarak temizlemeyi" planlamakla suçluyor.
Bazı uluslararası kuruluşlar, istikrar sağlandıktan sonra bölge sakinlerinin geri dönme seçeneğiyle birlikte geçici bir tahliye çağrısında bulundu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü şu açıklamada bulundu:
"Azerbaycanlı yetkililer Dağlık Karabağ'ın etnik Ermeni nüfusunun güvenliğini ve insani ihtiyaçlarını sağlamak için derhal adım atmalı ve gecikmeksizin insani yardım erişimine izin vermelidir. Azerbaycan, Ermenistan'a geçici olarak tahliye olmak isteyen sivillerin yanı sıra acil tıbbi bakıma ihtiyaç duyan ve ayrılmak isteyen kişilerin geri dönme haklarına saygı göstererek bu kişilere müsaade etmelidir."
International Crisis Group'tan Shiriyev'e göre, Ermeni yerel temsilcilerin ve Azerbaycanlı yetkililerin, Azerbaycan hukukunun bölgedeki rolünü tartışmak üzere diyaloga girmeleri gerekiyor:
"Yerel halkın haklarının nasıl korunacağına dair tartışmalar ve anlaşmalar çok önemli. Aksi takdirde, zorunlu bir entegrasyon en başından başarısız olmaya mahkum olabilir."
Pek çok Azerbaycanlı gibi Bakü'de yaşayan Parvana Vagifgizi de haberleri dikkatle takip ediyor ancak etnik Ermeni ve Azerbaycanlı nüfusun bir arada uyum içinde yaşayabileceğine dair şüpheleri olduğunu söylüyor.
"Diğer tarafa güvenmiyorum, bu güvensizliği kendileri yarattı. Paşinyan'a karşı yapılan mitingler, Ermeni halkından gelen sloganları ve çağrılar çok endişe verici. Herkes bu şekilde hissetmiyor ama birçoğu bizim hakkımızda çok olumsuz düşüncelere sahip gibi görünüyor. Güven yeniden tesis edilene kadar bir arada yaşama ve entegrasyon konusunda pek umutlu değilim."
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'in, Bakü'nün Dağlık Karabağ'da "egemenliğini tekrar tesis ettiğini" açıklamasının ardından Erivan'da Başbakan Nikol Paşinyan'a karşı protestolar patlak vermiş, Ermeniler Paşinyan'ı davayı terk etmekle suçlamıştı.
Aslen Azerbaycan'ın 2020'de kurtardığı Ağdam bölgesinden olan Maya Guliyeva zorla yerinden edildiğini ve yaklaşık 30 yıl boyunca bu duruma katlandığını ifade ediyor. En büyük oğlu Halid, İkinci Karabağ Savaşı olarak bilinen çatışma sırasında öldürülmüş. Vagifgizi'nin aksine o barışın mümkün olduğuna inanıyor.
"Bazı Ermeniler Sovyet döneminden beri orada yaşıyor ve kimseyi evinden zorla çıkaramazsınız. Ancak bizimle birlikte yaşamak istemeyen başkaları da var. Azerbaycan hükümeti onların ayrılışını tüm prosedürlere uygun olarak gerçekleştirmeli. Bizimle birlikte yaşamak isteyenlere de fırsat verilmeli. Bu düşmanlık sona ermeli, çözüme kavuşturulmalı ve başarılı bir entegrasyon hedefimiz olmalı."