Analiz | Kuraklık, kıtlık ve işgal üçgeninde Somali
Somali, siyasi ve insani hesapların iç içe geçtiği ve krizlerin hala çözülmekten uzak olduğu Afrika ülkelerinden biri konumunda.
Selim Demir | Mepa News
Doğu Afrika'nın kritik önemdeki ülkesi Somali, uzun süredir bölgesel ve küresel tartışmaların merkezindeki bir ülke.
Dünyadaki mevcut çatışmalar incelendiğinde, bazı ülkelerin bulundukları bölgeler açısından, o bölgedeki çatışma ortamının kilit noktası pozisyonunda yer aldığı görülür. Örneğin kendi bölgeleri için Afganistan ve Mali böyledir. Somali de Doğu Afrika için aynı pozisyonda yer alıyor.
Bunun da ötesinde Somali, Doğu Afrika'nın dokusunda nüfuz etmiş din ve etnisite savaşlarının da üzerinde cereyan ettiği bir noktada. Müslüman Somali, uzun süredir Batı destekli Hıristiyan komşularının işgal ve baskıları altında bulunuyor. Elbette çatışmanın üzerinde cereyan ettiği tek dinamik bu değil fakat bu esasları ihmal ederek bölgeyi okumak da mümkün değil.
Harita | Doğu Afrika'da dini yapı
Somali'de yeni dönem ve 'yeniden' kıtlık
Bir süre önce, ABD ve Batı, ülkede kurdukları Mogadişu yönetimiyle ciddi problemler yaşadı. Bu problemlerin temelinde, görevi bırakmak istemeyen bir başkan ve kendisiyle yaşadıkları ihtilaflar neredeyse bir iç savaşa dönüşecek olan siyasi muhalifler bulunuyordu.
Söz konusu kriz aylarca devam etti ve nihayetinde bir seçimle beraber aşıldı. Ülkenin başına, Batı destekli eski liderlerden Hasan Şeyh Mahmud yeniden geçti. Mahmud'un tekrar seçildiği gün ABD Somali'ye yeniden asker göndereceğini açıkladı. Bu süreç, Somali'de yıpranan hükümetin restore edileceği yeni bir dönemin başladığı anlamına geliyordu.
Somali'de bitmeyen siyasi kriz yeniden çatışmaya evriliyor
Yeni dönem kabinenin kurulmasıyla ilerlerken, ülkede tekrar gündeme gelen bir kriz daha vardı: Kuralık ve kıtlık.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths, yaptığı açıklamada bu yıl sonunda Somali'de yeniden kıtlık yaşanabileceğini söyledi.
Bunun nihai uyarı olduğunu söyleyen Griffiths'e göre bölgede yaklaşık 7.8 milyon insan açlığın pençesine düşebilir. Elbette bu durum sadece Somali'de değil, komşu ülkeler Etiyopya ve Kenya'da da yaşanıyor ancak, insani ve siyasi işlerin iç içe geçtiği bölge açısından Somali çok daha önemli görülüyor.
2011 yılında da benzeri bir kıtlık bölgede çok sayıda cana mal olmuş, bölgeye gönderilen yardımlar iki temel maksatla kullanılmıştı: Halka gıda dağıtılması ve Mogadişu'da yeni kurulan yönetimin finanse edilmesi. Yardımlarda en dikkat çekici noktalardan biri, bu yardımların nakdi olarak bölgeye ulaşmasıydı. Eş Şebab bölgede ilerler ve Batı destekli yönetim sarsılırken, kuraklığa karşı bölgeye gönderilen yardımlarla hükümet güçleri finanse edildi. Nakdi olarak bölgeye giden yardımların çoğu hükümet güçleri ve yolsuzluğa harcanırken, kuraklıktan etkilenen alanlara ise ulaşmadı.
Bu sebeple bölgeye yönelik insani yardımların ayni olarak yapılması, güvenilir kurumlara verilmesi ve siyasi açıdan istismar edilmekten korunması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde Somali'ye gönderilen yardımların, yeniden bir kriz yaşayan Mogadişu yönetimini fonlamak için kullanılması kaçınılmaz.
Somali'de açlığın ve kıtlığın sebebi ne?
Sık sık benzeri sorunlara maruz kalan Somali, akıllarda tamamen çöllerden ibaret yahut hiçbir gıda ürününe erişimi olmayan bir bölge gibi canlanabilir. Oysa tarımsal üretim bakımından imkanlara sahip olan Somali'nin geniş bir sahil şeridi ve ciddi anlamda balıkçılık potansiyeli mevcuttur.
Somali'de toprak kullanımı ve tarımsal üretime dair haritalar
Ülkedeki yağış eksikliği ve kuraklıklar elbette büyük bir problem ve kıtlığa yol açıyor. Ancak ülke Batı destekli Hıristiyan uluslarca işgal edilmiş olmasaydı, ülkenin tarımsal imkanları ve balıkçılık potansiyeli değerlendirilebilir, istikrarlı bir yönetim Somali'yi dönemsel kuraklıkların etkilerinden kolayca kurtarabilirdi.
Görüş | Somali'nin yoksulluk tarihi petrol ile son bulabilir
Fakat Somali'ye dair oluşturulan algılar, ki bunların çoğusu "beyaz adamın" sömürgeci zihniyetinin kötü bir taklididir, ülkeye dair gerçeklerin görülmemesine yol açtı. Yapılan yorumlar, Somali halkının "İslami anlayışı ve mezhebi" sebebiyle balık yemediği veya balık tutmayı bilmediği, bölgeye balıkçı gönderilmesi gerektiği gibi komik yorumlardı. Oysa ki Somali halkının benimsediği Şafii mezhebine göre deniz mahsullerini tüketmekte bir beis yoktur ve Somali halkı yüksek ihtimalle balık tutmayı öğrenmek bir yana öğretmek derecesinde potansiyele sahiptir. Halkın balık ve deniz ürünlerine erişememesi ise, Somali sahilini parselleyen dış şirketlerden, askeri üslerden ve yolsuz yöneticilerden kaynaklıdır.
Batı eğer bölgedeki yolsuz liderlerden bir hükümet oluşturmuş olmasaydı, bu liderlere tüm Somali'nin servetini ikram edip kendileri için sadık bir müttefik oluşturmaya çalışmasaydı, Somali halkı milli servetlerini kullanabilecekti. Ancak şu an, ülkeyi işgal eden dış güçler ve Hıristiyan uluslar sebebiyle bu mümkün olmuyor.
2011 yılında yine yıkılmak üzere olan bu yönetim, kıtlık bahanesiyle yapılan yardımlarla kurtarılmıştı. Bölgeye yapılacak yardımların Mogadişu yönetimindeki yolsuz siyasilere değil, doğrudan bölge halkına ulaşması gerekli. Ayrıca, WikiLeaks belgelerinde kıtlıkta ABD'nin oynadığı akıl almaz oyunların da payının olduğuna dair birçok noktaya atıf yapılıyor.
Somali'de işgalin parçası olmak, kıtlığın parçası olmak demek. Bu sebeple bölgenin iyi okunması, kıtlık, kuraklık ve işgal üçgeninde ülkenin başına gelenlerin iyi anlaşılması gerekiyor. Aksi takdirde, Somali'nin başına gelenlerin bir numaralı sorumlularıyla aynı safta yer almak mümkün.