Avrupa'da seçimlerin ardından 'aşırı sağ' depremi yaşanıyor
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın zaferinin ardından birçok ülkede siyasi atmosfer gerildi.
Aşırı sağ partiler Avrupa Birliği parlamento seçimlerinde önemli kazanımlar elde ederek Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Avusturya Başbakanı Karl Nehammer'in partilerine küçük düşürücü yenilgiler yaşattı.
Ana akım partiler Pazar günü 705 üyeli Avrupa Parlamentosu'nun kontrolünü ellerinde tutsa da aşırı sağ partiler güç kazandı.
Fransa'da Marine Le Pen'in Ulusal Birlik partisi Macron'un merkezci Rönesans Partisi'ne ağır bir yenilgi yaşattı. Yenilginin ardından Macron ülkeyi erken parlamento seçimlerine götürme kararı aldı.
Le Pen yaptığı açıklamada "Ülkeyi tersine çevirmeye hazırız, Fransızların çıkarlarını savunmaya hazırız, kitlesel göçe son vermeye hazırız." dedi.
Macron ise yenilginin büyüklüğünü kabul etti:
"Mesajınızı, endişelerinizi duydum ve bunları cevapsız bırakmayacağım. Fransa'nın huzur ve uyum içinde hareket edebilmesi için net bir çoğunluğa ihtiyacı var."
Almanya'da ise aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ikinci sırada yer alarak gelecek yıl yapılacak federal seçimler öncesinde partinin gücünü tekrar vurguladı.
AfD'nin kazanımları, lider adaylarının Nazilerin ana paramiliter gücü olan SS'lerin "hepsinin suçlu olmadığını" ilan etmesi de dahil olmak üzere bir dizi skandal ve tartışmaya rağmen geldi.
AfD'nin eş lideri Alice Weidel Pazar günü yaptığı açıklamada "İyi iş çıkardık çünkü insanlar daha fazla Avrupa karşıtı oldular. İnsanlar Brüksel'den gelen çok fazla bürokrasiden rahatsız oluyorlar." ifadelerini kullandı.
Avusturya'da aşırı sağcı Özgürlük Partisi oyların yaklaşık yüzde 26'sını alarak ilk kez ülke çapında bir seçimde birinci parti oldu.
Şansölye Nehammer ise yılın ilerleyen dönemlerinde yapılacak olan ulusal seçimler öncesinde, kayıt dışı göçün engellenmesi de dahil olmak üzere seçmenlerin endişelerini giderme sözü verdi.
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, sağ popülist İtalya'nın Kardeşleri'nin parlamentodaki sandalye sayısını iki kattan fazla artırmasıyla birlikte konumunu güçlendirdi.
Hollanda'da da aşırı sağ iyi bir performans sergilerken, Geert Wilders'in göçmen karşıtı Özgürlük Partisi'nin altı sandalye kazandı. Wilders'in merkez sol ve yeşil partilerin toplam sandalye sayısından sadece iki sandalye geride kalacağı tahmin ediliyor.
İskandinav ülkelerinde sol ve yeşil partiler daha iyi bir performans sergilerken İsveç, Danimarka ve Finlandiya'da aşırı sağcı ve popülist partilerin oy oranlarında düşüş görüldü.
Macaristan'da Başbakan Viktor Orban'ın milliyetçi partisi Fidesz en çok oyu aldı ancak 2019 seçimlerine kıyasla önemli bir zemin kaybetti. Fidesz'in oy oranı yüzde 52'den yüzde 44'e düştü.
Yine de Orban Pazar gecesi bir parti etkinliğinde destekçilerine yaptığı konuşmada zaferini ilan etti. "Bugün eski muhalefeti, yeni muhalefeti yendik ve bir dahaki sefere muhalefetin adı ne olursa olsun, onları tekrar tekrar yeneceğiz." dedi.
Orban'ın ana rakibi Peter Magyar'ın Tisza partisi oyların yaklaşık yüzde 30'unu aldı.
Genel olarak, ana akım ve Avrupa yanlısı gruplar baskın güçler olmaya devam ederken, merkez sağ ve merkez sol partiler 705 üyeli parlamentoda zayıf bir çoğunluk elde etme yolunda ilerliyor.
Avrupa Halk Partisi (EPP), İspanya ve Polonya'daki merkez sağ zaferlerinin de desteğiyle 189 milletvekili çıkararak en büyük grup olma yolunda ilerlerken, onu 135 sandalye ile merkez sol Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı izledi.
İtalya'nın Kardeşleri'nin de içinde bulunduğu Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri grubunun 72 sandalye kazanması beklenirken, bu grubu 58 sandalye ile aşırı sağcı Kimlik ve Demokrasi grubu izliyor.
Yeşiller ve liberal, Avrupa yanlısı partiler en ağır kayıpları yaşarken, Yeşiller-Avrupa Özgür İttifakı ve Renew Europe 40'tan fazla sandalye kaybetti.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, sonuçların "merkezin tutunduğunu" gösterdiğini söyledi. "Avrupa seçimlerini kazandık. Bu seçim bize iki mesaj verdi" diyen Ursula von der Leyen sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birincisi, merkezde güçlü bir Avrupa için çoğunluk var ve bu istikrar için çok önemli. Başka bir deyişle merkez dayanıyor. Ancak sol ve sağdaki aşırı uçların destek kazandığı da bir gerçek ve bu nedenle sonuç merkezdeki partiler için büyük bir sorumluluk getiriyor."
Berlin'den bildiren Al Jazeera muhabiri Step Vaessen, Avrupa Birliği'nden şüphe eden partilerin bir sonraki parlamentoda büyük bir blok oluşturacağını ifade etti:
"Aşırı sağcı partilerden oluşan bu büyük blok, örneğin iklim politikaları üzerinde etkili olabilir. Ayrıca AB'nin tarım politikaları ve burada Almanya ve Hollanda'da çok önemli bir konu olan göç politikaları üzerinde de..."
Ancak Vaessen aşırı sağcı partilerin birlik içinde olmadığının da altını çizdi.
"Aralarında pek çok bölünme var ve birbirlerine ulaşmaya çalışıyorlar. Örneğin Fransız Marine Le Pen'in İtalya'da Giorgia Meloni'ye ulaştığını gördük. Ancak bu geceden sonra bu grupların nasıl oluşacağını ve ne tür bir etkiye sahip olacaklarını görmemiz gerekecek."
Kaynak: Mepa News