Avusturya'da koalisyon geleneği değişmedi
Son 34 yıldır koalisyonlarla yönetilen Avusturya'da, pazar günü düzenlenen genel seçimlerin ardından yine bir koalisyon hükümeti ülkede yönetimi devralacak.
Son 34 yıldır koalisyonlarla yönetilen Avusturya'da, pazar günü düzenlenen genel seçimlerin ardından yine bir koalisyon hükümeti ülkede yönetimi devralacak.
22. dönem genel seçiminde 6,4 milyon seçmenden sandığa giden yaklaşık 5 milyonu, bir kere daha hiçbir partiye ülkede tek başına iktidar olma imkanı vermedi.
Seçimlerin kesin olmayan sonuçlarına göre, merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) 62, koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) 52, aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) 51 milletvekilliği kazanırken, Yeni Avusturya Partisi (NEOS) 10 ve son olarak Liste Pilz 8 milletvekili çıkartabiliyor.
Seçim sistemi nedeniyle tek başına iktidara gelmenin zor olduğu ülkede koalisyon hükümetlerine en çok SPÖ liderlik yaptı.
Ülkede 1949’dan itibaren kurulan bütün koalisyon hükümetleri iki partiden oluşurken, üçlü koalisyon hiç kurulmadı.
Avusturya’da hükümet kurulabilmesi için meclisin yüzde 51’lik çoğunluğunun yani 183 milletvekilinden 93’ünün parti ya da partilerin bünyesinde toplaması gerekiyor.
Seçim sonuçları, ülkede yeniden bir koalisyon hükümeti kurulacağını gösteriyor.
Seçimlerden birinci çıkan ÖVP Genel Başkanı, Dışişleri ve Entegrasyon Bakanı Sebastian Kurz, sonuçların açıklanmasının ardından bütün partilerle görüşeceğini açıkladı.
Üçlü koalisyon kurulamıyor
Toplam milletvekili sayısı 18 olan Yeni Avusturya Partisi (NEOS) ve Liste Pilz ile hükümet kurabilmek için yeterli sandalye sayısına ulaşılamadığı için üçlü koalisyon kurma olanağı bulunmayan Kurz’un karşısında, Sosyal Demokratlar veya aşırı sağcı FPÖ ile bir hükümet kurma imkanı bulunuyor.
Partiler nasıl yaklaşıyor
Seçimlerden ikinci parti olarak çıkan SPÖ Genel Başkanı ve Başbakan Christian Kern, seçim kampanyaları süresince Avusturya siyasetini tamamen etkisi altına alan sağ popülist söylemden duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, ülkenin son 1,5 yılda yakaladığı ivmenin de devam etmesi gerektiğini söyledi.
Kern, parti çıkarlarından ziyade ülke menfaatlerinin öncelikli olduğunu belirterek olası koalisyon görüşmeleri için kapıyı araladı.
Ancak halihazırda koalisyon ortağı olan ÖVP ve SPÖ’nün farklı siyasi söylem ve programa sahip olması ve her iki partinin tabanlarının olası bir koalisyona sıcak bakmaması bu seçeneğin geçekleşmesini zorlaştırıyor.
Koalisyon görüşmelerinin kilit partisi konumunda olan FPÖ’nün ileri gelen siyasetçileri ise olası bir ÖVP ve FPÖ koalisyonuna sıcak bakarken, Kurz’un neredeyse FPÖ ile aynı dili konuştuğunu ifade ediyorlar.
Merkez sağ ve aşırı sağ koalisyonu
Çok sayıda uzman ve kanaat önderinin seçim öncesi sıkça dillendirdiği merkez sağ ÖVP ve aşırı sağ FPÖ koalisyonu, hayata geçmesi en güçlü seçenek olarak gösteriliyor.
Aşırı sağcı partiyi tedirgin eden en önemli husus, 1999’da Wolfgang Schüssel liderliğindeki ÖVP ile Jörg Haider’in başında olduğu FPÖ’nün kurduğu merkez sağ-aşırı sağ koalisyon tecrübesi.
Avrupa Birliği’nin (AB) baskıları sonucunda koalisyon ortağı olmasına rağmen Haider hükümette yer alamamış, bu da bir sonraki seçimlerde FPÖ’nün ciddi oranda oy kaybetmesine neden olmuştu.
Üç parti liderinin henüz konuya ilişkin ciddi açıklama yapmadan "bekle gör" politikası izlemesi, koalisyon pazarlıklarının zorlu gececeği yorumlarına neden oluyor.
AA