Azzam Paşa: El Kaide lideri Zevahiri'nin Osmanlı için savaşan amcası
El Kaide lideri Eymen ez Zevahiri'nin annesinin amcası Abdurrahman Azzam Paşa, Enver Paşa ile dostluk kurmuş ve Osmanlı saflarında savaşmıştı.
Enver Paşa ve Cemal Paşa, 1. Dünya Savaşı esnasında 1916 yılında Kudüs'e bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Bu ziyarete dair bir fotoğrafta yer alan ve dikkatlerden uzaktaki isim, aslında ilginç bir hayat hikayesine sahip olan Abdurrahman Azzam Paşa (1893-1976). Azzam Paşa, El Kaide'nin mevcut lideri Eymen ez Zevahiri'nin (1951-) annesinin amcası.
Abdurrahman Azzam Balkan Savaşları'nda Müslümanlara yapılan katliamlardan etkilenerek Osmanlı Ordusu'na gönüllü olarak katılan, başarıları nedeniyle Osmanlı nişanıyla taltif edilen ve ardından da yıkılışına değin Osmanlı Devleti için gönüllü olarak çalışan bir isim.
Abdurrahman Azzam, Osmanlı Şehzadesi Osman Fuad Efendi ve Ömer Muhtar'la ilişkilerinden Arap Birliği'nin kurulmasına, Türkiye'de elçilik yapmasından, Türkiye'den sürülüp maddi sıkıntı çeken Osmanlı Hanedanı mensuplarına maddi yardımlarına, Kral Faysal ile ilişkilerine ve dünürlüğüne oldukça ilginç bir profile sahip.
Abdurrahman Azzam, Enver Paşa'nın (en öndeki) solunda görünüyor. Cemal Paşa da sağdan ikinci sırada
Eymen el Zevahiri'nin baba tarafından dedesi Muhammed Zevahiri ise 1929-1935 döneminde Ezher Şeyhi'ydi. Zevahiri'nin annesi Umeyme Azzam, Mısır'ın akademisyenleri ve siyasetçileriyle meşhur Azzam Ailesi'nin bir üyesi. Umeyme Azzam'ın babası Abdulvehhab Azzam Mısır'ın ünlü edebiyatçılarından biri olarak Kahire Üniversitesi'nde edebiyat alanında akademisyenlik yapmış, aynı zamanda bir dönem Kahire Üniversitesi'nin rektörü olmuş bir isim.
Mısır'ın Pakistan büyükelçisi de olan Abdulvehhab Azzam 1957'de Suudi Arabistan'da Kral Suud Üniversitesi'ni de kuran ve ilk rektörü olan kişi.
Abdurrahman Azzam Paşa kimdir?
Abdulvehhab Azzam'ın kardeşi Abdurrahman Azzam ise Osmanlı Devleti'yle ilişkileri açısından dikkat çeken bir isim. Mısır'daki ilk ve orta eğitimlerinin ardından ailesi Abdurrahman Azzam'ı 1912'de tıp eğitimi alması için Londra'ya gönderdi.
Balkan Savaşları'nda bir gönüllü
Fakat Ekim 1912'de başlayan Balkan Savaşları'nda Hristiyan Balkan devletlerinin Osmanlı tebası Müslümanlara yönelik soykırıma girişmesini basından öğrenen Azzam, Londra'daki eğitimini yarım bırakarak Osmanlı safında gönüllü olarak savaşmak üzere Balkanlar'a gitti.
Balkan Savaşları'nda çarpışan Abdurrahman Azzam Osmanlı subaylarının takdirini topladı. 2. Balkan Savaşı'nda 1913 yazında Edirne'nin Bulgar işgalinden kurtarılmasındaki özel başarısı nedeniyle henüz 20 yaşındayken kendisine Osmanlı askeri nişanı takılarak taltif edildi. Bu dönemde başarılarıyla Enver Paşa'nın özel ilgisine mazhar olan Abdurrahman Azzam savaşın ardından İstanbul Üniversitesi'nde tıp eğitimini sürdürdü.
1914'te ailesinin ısrarı üzerine 1. Dünya Savaşı'nın başlamasına aylar kala Mısır'a dönmek zorunda kaldı ve tıp eğitimine Kahire Üniversitesi'nde devam etti.
Osmanlı saflarında
1882'de İngiltere Mısır'ı işgal etmiş, Mısır'ın fiilen yönetimi İngilizlere geçerken hukuki aidiyeti Osmanlı Devleti'nde kalmaya devam etmişti. 1914'te 1. Dünya Savaşı'nın başlaması ve aynı senenin sonunda İngiltere ve Osmanlı Devleti'nin karşıt ittifaklarda yer aldığının ortaya çıkması üzerine İngiltere Mısır'ı ilhak ettiğini ilan etti.
Bu gelişmelerden rahatsız olan genç Abdurrahman Azzam Osmanlı safında İngilizlere karşı savaşmak üzere yol aramaya başladı.
1911-1912 savaşıyla İtalya bugünkü Libya'yı oluşturan Trablusgarp ve Bingazi'yi işgal etmiş ama nüfuzunu sahil şeridinden içeriye ulaştıramamıştı. Fizan'da Senusi şeyhleri, Bingazi'nin iç kesimlerindeki Berka ve Cebeli Ahdar'da (Yeşil Dağ) ise Ömer Muhtar (1858-1931) İtalyanlara karşı direnişlerini sürdürüyorlardı.
Libya'da savaş
1915'te gizlice Berka'ya geçen Abdurrahman Azzam İngilizlerin müttefikleri İtalyanlara karşı Ömer Muhtar'ın güçleriyle beraber savaşa katıldı.
1916'da bir Alman denizaltısı 5. Murad'ın oğlu ve Osmanlı şehzadesi Osman Fuad Efendi'yi (1895-1973) Libya'daki direnişçilere İtalyanlara karşı yardım etmesi için gizlice Libya sahiline bıraktı. Bu dönemde İtalyanların Libya'daki nüfuzu iyice zayıfladığından sahil şeridinin de bazı noktaları direnişçilerin eline geçmişti.
Şehzade Osman Fuad Efendi
Ömer Muhtar
İdris Senusi
Osman Fuad Efendi, Abdurrahman Azzam ve Libyalı direnişçilerle görüşerek bu direnişte yer aldı. 1916'nın ilerleyen aylarında Osman Fuad Efendi, Osmanlı nişanına sahip olduğu için Abdurrahman Azzam'ı Libya'daki direnişe silah sağlanması için gizlice Osmanlı topraklarına gönderdi. Enver Paşa'yı ziyaret eden Abdurrahman Azzam Libya'daki direnişin ihtiyaçlarını onunla görüştüğü gibi Enver Paşa ile Kudüs ziyaretine de katıldı. Yer aldığı ünlü fotoğraf da bu ziyarette çekildi.
Abdurrahman Azzam'ın ünlü Teşkilat-ı Mahsusa'nın da bir üyesi olduğu iddia edilmektedir. Osman Fuad Efendi ve Abdurrahman Azzam, Sudan ve Çad Müslümanlarını da 1. Dünya Savaşı'nda İtilaf devletlerine karşı savaşmak üzere organize etmiştir.
Ardından Abdurrahman Azzam Libya'daki savaşa geri döndü. 30 Ekim 1918'deki Mondros Mütarekesiyle Osmanlı Devleti Libya'da da silah bırakmayı kabul edince Osman Fuad Efendi'nin teklifiyle direnişçiler Trablus Cumhuriyeti'ni kurdular. Şehzade Osman Fuad Efendi ve Abdurrahman Azzam da fiilen bu devlette görev aldılar.
Ömer Muhtar ile dostluğu
Fakat 1. Dünya Savaşı'ndan çıkan İtalya tüm gücüyle bu yeni devlete yüklendi. Silah bırakmayan Osman Fuad Efendi 1919'de İtalyanlarca bir çarpışmada esir alındı. Savaş ise devam etti.
1923'te İtalyanlar Fizan merkezli Trablus Cumhuriyeti'ni yıktılar. Abdurrahman Azzam ise bu yıkılan devletin lideri İdris Senusi (1890-1983) ve Ömer Muhtar ile beraber Mısır'a geçti. Ömer Muhtar 2 yıl Abdurrahman Azzam'ın misafiri olarak Mısır'da kaldıktan sonra Azzam'a 1925'te Libya'ya geri dönmek istediğini, Berka'daki direnişçileri organize edip İtalyan işgalcilere karşı mücadele etmek istediğini söyledi. Azzam, Ömer Muhtar'ın Berka'ya sızdırılmasını organize ettiği gibi ona Mısır'dan yoğun biçimde diplomatik ve lojistik destek sağladı.
Mısır'ın 1922'de İngiltere'den vesayet altında da olsa bağımsızlığını kazanması üzerine hareketlenen siyasi hayata dahil olan Abdurrahman Azzam 1924 seçimleriyle Mısır meclisinde milletvekili oldu. Bir yandan da Mısır gazetelerinde ilgi çeken siyasi makaleler yazdı. Abdurrahman Azzam yazılarında Mısır'da o dönem yükselmekte olan seküler bir Mısır ve Arap milliyetçiliğini eleştirmiş, İslam birliğini savunmuştur.
1920'li yıllardan itibaren hem Mısır siyasetindeki yeri hem de Osmanlı nişanına sahip olduğu için Abdurrahman Azzam daha çok "Azzam Paşa" olarak anılmıştır.
Abdurrahman Azzam
Çevresinin aktardığına göre Abdurrahman Azzam 1931'de İtalyanların Ömer Muhtar'ı yakalayıp idam etmesine çok üzüldü ve bu konuyu Mısır'da gündemleştirdi. Aralık 1931'de Kudüs'te toplanan Filistin Konferansı'na Mısır adına katılan Azzam Filistin meselesinin yanında Ömer Muhtar'ın başına gelenlere ve İtalyanların Libya'da işledikleri suçlara da değinerek tüm dünyanın Libya'da yaşanan vahşetlere kayıtsız kaldığını belirtti.
Abdurrahman Azzam 1930'lu yıllarda aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çeşitli ülkelere Mısır elçisi olarak atandı. 2. Dünya Savaşı yıllarında Mısır'da bulunan Abdurrahman Azzam Mısırlıları İngilizlerin yanında savaşa dahil olmamaya ikna çabalarında bulundu. Aynı dönemde İngilizler, Azzam'ın dostu ve 1. Dünya Savaşı'nda Libya'da Azzamla beraber İtalyanlara karşı savaşan Osmanlı şehzadesi Osman Fuad Efendi'ye de Libya'da İtalyanlara karşı savaştığı takdirde destek sözü verdi ama Abdurrahman Azzam ile iletişimini koruyan Osman Fuad Efendi, İngiltere'nin safında yer almak istemediğinden bu teklifi reddetti.
Abdurrahman Azzam'ın, 1928'de Hasan el Benna tarafından kurulan Müslüman Kardeşlerin kurucularından olduğu da iddia edilmektedir. Abdurrahman Azzam'ın Müslüman Kardeşler'e desteği ise bilinen bir gerçektir.
2. Dünya Savaşı'nın bitmek üzere olduğu bir dönemde Abdurrahman Azzam bir Arap Birliği teşkilatının kurulması için yoğun çaba göstermiş, onun Arap ülkelerinin liderleriyle görüşmeleri sonucunda 1945'te Arap Birliği Teşkilatı kurulmuştur. Bu birliğin kurulmasındaki çabalarından ötürü Azzam birliğin ilk genel sekreteri olmuştur.
Abdurrahman Azzam / Azzam Paşa
Azzam Paşa 1948'de İsrail'e savaş ilanının metnini okuyor
1952'de Mısır'da gerçekleşen darbenin ardından askeri yönetimle anlaşamayan Azzam bu sekreterlik görevinden istifa etmiştir. Azzam'ın istifasında, Arap yönetimlerini İsrail'in kurulmasına yeterince engel olmaya çalışmamakla suçlamasının da neden olduğu belirtilmektedir.
Abdurrahman Azzam ilerleyen yıllarda 1964-1975 döneminde Suudi Arabistan'ın kralı olan ünlü Faysal bin Abdulaziz'in müsteşarlığını yapmıştır. Abdurrahman Azzam'ın bir kızı, Kral Faysal'ın oğullarından Prens Muhammed ile evlidir.
Azzam Paşa, Suriye'nin bağımsızlık sonrası ilk Devlet Başkanı Şükrü el-Kuvvetli ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal, İskenderiye, 1950. Faysal, sürgündeki El Kuvvetli'yi ziyaret ediyor. Faysal ilerleyen yıllarda kral olarak tahta çıkacaktı.
Abdurrahman Azzam, 1954-1973 döneminde Osmanlı Hanedanı'na liderlik eden yakın dostu Şehzade Osman Fuad Efendi'nin 1973'te Fransa'daki cenaze namazına da katıldı. Abdurrahman Azzam'ın 1924'te Türkiye'den topluca sürülen ve maddi sıkıntı çeken Osmanlı Hanedanı fertlerine 1920'li yıllardan ölümüne değin maddi yardımlarda bulunduğu da belirtilmektedir.
Abdurrahman Azzam 1976'da 83 yaşındayken diplomatik bir ziyaret için bulunduğu Fransa'da öldü. Cenazesi Mısır'da defnedildi.
Arapçanın yanı sıra Türkçe, İngilizce ve Fransızca da bilen Abdurrahman Azzam'ın Kahire Radyosu'nda 1938'de Hz. Muhammed'in hayatına dair yaptığı derslerden kitaplaştırılan "Batalul Ebtal" (Kahramanlar Kahramanı) isimli kitap Abdurrahman Azzam'ın sağlığında 1971'de "Rasul-i Ekrem'in Örnek Ahlakı" ismiyle Türkçeye tercüme edilip basılmış ve Türkiye'de o dönem büyük ilgi görmüştür.
Zevahiri'ye etkisi
Annesinin amcası olan Abdurrahman Azzam'ın ölümünde 25 yaşında olan Eymen ez Zevahiri'nin sağlığında Abdurrahman Azzam ile görüştüğü ve ondan etkilendiği belirtilmektedir.
1951 yılında doğan Zevahiri'nin, 13-14 yaşlarında İslami çalışmalara katıldığı bilinmektedir. Bu paralelde, geçmişte ve ilerleyen yıllarda İslami çalışmalarla ciddi derecede ilgilenen büyük amcasıyla kurduğu temasların, karakterinin şekillenmesinde de rol oynadığı düşünülmektedir.
Azzam Paşa, Osmanlı'nın dağılması sonrasında Müslümanların savaşlarında oynadığı roller sebebiyle "modern tarihin ilk küresel cihat yanlısı" olarak da nitelenebilir.
Abdurrahman Azzam hakkında bir program
Kaynak: Mepa News Akademi