Bahçeli: Adana polisini alnından öpüyorum
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, polisin Adana'da Furkan Vakfı üyelerine yönelik orantısız müdahalesine övgüde bulundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, polisin Adana'da Furkan Vakfı üyelerine yönelik orantısız müdahalesine övgüde bulundu.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, "Bu din tacirlerine Türk polisi zamanında müdahale etmiştir. Sözde vakfın meczup başkanının İçişleri bakanımıza söyledikleri bizim için yok hükmündedir. Sayın Süleyman Soylu, soyismi gibi Soylu'dur. Bütün emniyet teşkilatımızı kutluyor, özellikle Adana'da görev yapan tüm polislerimizin alnından öpüyorum." şeklinde konuştu.
Bahçeli'nin açıklaması şu şekilde:
"Devletin hukuk çerçevesinde kullandığı güç meşrudur"
"Bizim anlayışımıza göre devlet demek, hukuk, düzen, güvenlik ve gelecek demektir. Devletin hukuk sınırları içinde kullandığı veya kullanacağı caydırıcı, cezalandırıcı ve önleyici gücü meşrudur. Türkiye çadır devleti, muz cumhuriyeti, kabile yapılanması, yol geçen hanı, keyfi yetenin, kafası bozulanın, canı sıkılanın meydanlara çıkıp izinsiz ve kanunsuz gösteriler yapacağı bir ülke değildir, olması da mümkün değildir. Bir devletin 3 temel unsurundan birisi olan egemenliği sulandıracak, sulandıracak, sorgulayacak ve yıpratacak, bunun yanında egemenlik vasfına rakip olacak hiçbir oluşuma, hiçbir örgüte, hiçbir yapıya, hiçbir dernek veya vakfa tahammülümüz olamayacaktır.
Din kisvesine saklanıp darbeye kalkışan, işgale heves eden, Türkiye'yi iç kargaşaya mahkum etmeyi planlayan FETÖ'cü hainleri bir kenara koymak, bundan ders çıkarmamak akıl tutulmasına, hafıza kaybına delalet edecektir.
Geçtiğimiz hafta sonu Adana'nın Seyhan ilçesinde yaşanan, arkası önü projelendirilmiş hadiselerin iç yüzünü şuurla tarif, dikkatle tespit ve tefrik etmek lazımdır.
"Polis Türk devletinin yaptırım gücünü gösterdi"
Vakıfların nasıl kurulduğu, uymaları gereken kuralların neler olduğu kanunlarla çerçevelenmiştir. Türkiye husumeti aleni olan ve 701 sayılı kanun hükmünde kararname ile kapatılan Furkan Vakfı isimli örgütün provokasyonları sonucunda hiç arzu edilmeyen sahneler yaşanmıştır. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa aykırı hareket eden, yeri geldiğinde PKK'yı, yeri geldiğinde FETO'yu öven, yeri geldiğinde de darbe girişimlerine hayırlı olsun diyen sözde bir vakfın mensupları artık bardağı taşırmıştır.
Furkan demek, doğru ile yanlışı, hak ile batılı, iyi ile kötüyü ayırt etmek demektir. Ancak bunlarda doğru ile yanlış, hak ile batıl birbirine girmiştir. Bunlarda ihlas ve iman alameti mumla aransa bile bulunamayacaktır. Bu din tacirlerinin, bu ajan provakatörlerin kanunsuz eylemlerine şerefli Türk polisi zamanında müdahale etmiş, bize göre devletin hükümranlık vasfı isabetle gösterilmiştir. Asayişsizliğe izin ve icazet verilmemiştir.
Sözde vakfın meczup başkanının içişleri bakanımıza yönelik izansız saldırıları, iffetsiz hakaretleri ve hayasız itibar suikastleri bizim nezdimizde yok hükmündedir. Hatta ayaklarımızın altındadır. Sayın Süleyman Soylu, soyismi gibi Soylu'dur. Görevini de layıkıyla yerine getirmektedir. Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir. Bütün emniyet teşkilatılarımızı hassaten kutluyor, özellikle Adana'da görev yapan her polisimizin tertemiz alınlarından öpüyorum.
"İçi müşrik dışı Müslüman olan ilkesizler"
Kadınları, çocukları zırh olarak kullanan bu sözde vakıf yöneticileri aynı zamanda hem korkak hem de günahkar olarak anılacaklardır. Muhammedi ahlakın kırıntısını taşımayan, İslam'ın ruhuyla bağdaşmayan bu sözde vakfın kimin kuytusu kimin kuyusu kiminlerin kumandası altında olduğunu vicdan sahibi her vatandaşımız az çok bilmektedir. Şayet bugün tedbir almazsak, gelecekte yeni 15 Temmuz'ların yaşanması kaçınılmazdır. Şayet bugün duyarlı ve sorumlu hareket etmezsek, içi müşrik dışı Müslüman olan ilkesizlere önlem almazsak, uyarıyorum ki terörist başı Gülen'lerin arkası kesilmeyecek, ihanet kervanı kesintiye uğramayacaktır.
İslam dini barış ve kardeşlik dinidir, her kim bu manevi gerçeğe riayet ediyorsa baş tacımızdır. İstismarcıların, fesat yuvalarının, dinimizi ticarete ve Batılı hedeflere tahvil etmek için fırsat kollayanların hesabı sorulmalı, hevesleri kursaklarında bırakılmalıdır."