Batı dünyasının 'bireysel silahlanma' ikilemi

Batı dünyasının 'bireysel silahlanma' ikilemi

Batı ülkelerinde yaşanan silahlı saldırılar bireysel silah edinimi konusundaki tartışmaları alevlendiriyor. Peki, bu konuda düzenleme yapan ülkeler hangileri?

Batı ülkelerinde yaşanan silahlı saldırılar bireysel silahlanma özgürlüğü ve silah kontrolü tartışmalarını tekrar alevlendirdi. Ancak yoğunlaşan saldırıların ortaya çıkardığı bir dilemma dikkat çekiyor. Toplu katliamlar sonrası halkın -bireysel savunma amaçlı- silaha olan yönelimi arttarken, saldırıların aslında silahlanma özgürlüğünün bir sonucu olduğuna dikkat çekenler de var. Silah kontrolünü savunan kesimler, silahlanmanın kısıtlandığı ülkelerde azalan 'silahla suç işleme oranlarına' dikkat çekiyorlar. Bireysel silahlanmayı savunan gruplar ise, silah ediniminin kısıtlanmasının sadece silahla işlenen suç oranlarını azalttığını ancak genel suç oranının arttığını belirtiyorlar. 

IŞİD'in Orlando kentinde bir eşçincel barını hedef alması sonrası bir ABD’li akademisyen, şunları söyledi: “Bireysel silahlanmayı destekleyenler, daha çok kişinin silah sahibi olması durumunda Orlando benzeri olayların yaşanmayacağını iddia ediyor. Karşıtlar ise yasaların düzenlenmesi halinde katillerin silaha ulaşamayacaklarını savunuyor.”

ABD'de Silah Kontrolü Tartışmaları 

Amerika'da 2012 Aralık ayında bir okula düzenlenen silahlı saldırıda 20 çocuk ve 6 yetişkin hayatını kaybetmişti. Bu korkunç olay sonrası ABD'de duygusal bir silah kontrolü tartışmaları yaşandı. Yaşanan tartışmalar bir süre sonra bitti ancak bu olaydan 9 ay sonra Amerikan denizcilerine Washington'da yeni bir saldırı gerçekleşti. Bu saldırıda da 13 kişi yaşamını yitirdi. Bu olayla birlikte ABD'de yeniden silah kontrolü ile ilgili tartışmalar gündeme geldi. Bu sefer 2014 yılının Nisan ayında ABD'de Fort Hood askeri üssüne yeni bir saldırı gerçekleşti ve yaşanan saldırıda 16 kişi yaralandı, 4 asker öldü. Bu askeri üs aynı zamanda 2009 yılında Enver el Evlaki'den etkilenen, Müslüman binbaşı Nidal Hasan tarafınndan düzenlenen saldırının hedefi olmuştu. 13 askeri öldüren Nidal Malik, ABD'li askerleri Irak ve Afganistan'a yapacakları 'katliam yolculuğu' öncesi hedef aldığını açıklamıştı. Bu saldırıda ayrıca 32 asker de yaralanmıştı. 

Aralık 2015 tarihinde IŞİD'den ilham aldıkları belirtilen iki saldırgan Sen Bernardino kentinde bir saldırı düzenledi. Saldırı kamu sağlığı departmanına düzenlenmişti ve 14 kişi ölürken 22 kişi yaralandı. Ve yine geçtiğimiz günlerde, 12 Haziran 2016 tarihinde ABD'nin Orlando kentinde bir gece kulübüne saldırı düzenleyen silahlı bir kişi, 49 kişiyi öldürdü ve 53 kişiyi de yaraladı. 

Orlando'da düzenlenen gece kulübü saldırısında 49 kişi öldü

ABD'de uluslararası ve ulusal anlamda gündemi meşgul etmeyen benzer çok sayıda silahlı saldırı gerçekleşti. Başka Batı ülkelerinde de silahlı kişiler okullara, dini kurumlara ve devlet dairelerine baskın düzenleyerek çok sayıda kişiyi öldürdü. Peki, tüm bu olaylar sonrası 'silahların kontrolü' konulu tartışmalar herhangi bir değişime neden oldu mu? İşte oldu, 3 ülkede: Avustralya, İskoçya ve Finlandiya. 

Avustralya 

İlk örneğimiz Avustralya'dan. Ülkede 1996 yılının Nisan ayında silahlı bir adam Port Arthur bölgesinde turistleri silahla taradı ve 35 kişiyi öldürürken, 23'den fazla kişiyi yaraladı. Bundan sadece 12 gün sonra Avustralya hükümeti tüm ülkede silahların devlet kontrolüne girmesi ve halkın silahlarını devlete satması yönünde bir program devreye soktu. Bu program kapsamında 600 bin yarı otomatik silah ve tüfek devlet tarafından ücreti karşılığınca satın alındı. Aynı zamanda buna dair bir takım kanunlar da çıkarılarak, silah satışı kısıtlandı. Bu olay sonrası Avustralya'da silahlı intihar oranları %74 oranında azalırken, silah kullanımı ile işlenen cinayetler de %59 oranında azalmış oldu.

Port Arthur kurbanları için yapılan bir anıt

İskoçya 

Bir başka örnek de İskoçya'da yaşandı. 1996 yılının Mart ayında yalnız bir adam bir okula baskın düzenledi ve 16 öğrenciyi öldürdükten sonra intihar etti. Olay sonrası hükümet silahların kontrol edilmesi ve silah ediniminin zorlaştırılması yönünde ciddi düzenlemeler yaptı. Britanya hükümeti de 1987 yılındaki Hungerford katliamında 16 kişinin ölmesi sonrası benzer uygulamalara gitti. Silahla işlenen gasp benzeri suçlar da 2003'ten 2011 yılına gelindiğinde %44 oranında azaldı. 

Finlandiya

Finlandiya'da da benzeri bir uygulama yaşandı. Zira 5 milyon kişinin yaşadığı ülkede, en az 1.5 milyon kişinin silahı var. Çünkü Finlandiya, silah edinmenin bir kültür olduğu ülkelerden biri. 2007 yılının Kasım ayında Jokela Lisesi'nde genç bir kişi 8 kişiyi silahla öldürdükten sonra intihar etti. Bundan bir sene sonra 23 Eylül'de silahlı kişi bir kampüste 10 kişiyi öldürdü ve ardından da kendisini öldürmeye çalıştı. Bu olaylar sonrası Finlandiya, silah edinme yaşını 15'ten 20'ye çıkardı ve zorlaştırdı. Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja Ağustos ayında yaptığı açıklamada, "Hiç kimse Finlandiya'da evinde silah bulundurmak zorunda değil" demişti.

Bilindiği gibi Avrupa'da silah kullanımı ile ilgili tartışmalar, Anders Behring Breivik isimli beyaz bir aşırı dinci Hristiyan'ın Norveç'te yaptığı saldırı sonrası yoğunlaşmıştı.

Kaynak: Mepa News ve PRI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.