BBC'nin yaptığı araştırma, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde son iki yılda, çok sayıda büyük ölçekli yatılı okulun kurulduğunu gösterdi.
Araştırma kapsamında çok sayıda Uygur Türkü ile İstanbul'da da röportaj yaptık. Çocuklarından ayrılmak zorunda kalan ailelerle de konuştuk.
Yapılan 60 röportajda aileler, Sincan'da ortadan kaybolan en az 100 çocuğa ait tanıklıklarını anlattı.
Çin yetkilileri, Uygur Türklerinin, radikal eğilimlerle mücadele kapsamında "dil öğretim merkezlerinde" eğitim gördüğünü söylüyor.
Ancak BBC'nin elde ettiği deliller, Müslüman azınlığa bağlı çok sayıda kişinin; namaz kıldıkları, başörtüsü taktıkları veya Türkiye gibi ülkelerle ilişkili oldukları gerekçesiyle gözaltına alındığını ortaya koyuyor.
Devasa ölçekte yatılı okul inşaatları Türkiye'deki Uygurlulara göre, Sincan'a geri dönüş neredeyse kesin bir gözaltı anlamına gelityor.
Sincan'da yaşayan akrabalar için ise yapılacak ulusalararası bir telefon konuşması bile tehlike teşkil ediyor.
BBC'nin katkısı ile yapılan bir araştırma, özellikle ailelerinden ayrılan Müslüman çocukların nasıl bir ortamda eğitim gördüğüne ışık tuttu.
Doktor Adrian Zenz, Uygur Özerk Bölgesi'ndeki toplama kamplarına yönelik araştırmalarıyla uluslararası ün kazanmış bir bilim adamı.
Alman bilim adamının kamuoyuna açık resmi belgeler üzerinde yaptığı araştırma, Sincan bölgesinde, sıradışı ölçekteki okul yapım programını ortaya koydu.
Elde edilen uydu fotoğraflarında, genişletilen kampüsler, eklenen yurt binaları ile çok büyük çapta bir kapasite artırımı gün yüzüne çıktı.
Bu bulgular, yetişkinler için kurulan toplama kampları ile eş zamanlı olarak, çocuklar için de yatılı kamp sisteminin uygulamaya konulduğunu gösteriyor.
Yalnızca 2017 yılına ait verilerde, Sincan bölgesinde ana okuluna başlayan çocukların sayısının, önceki yıla göre yarım milyondan fazla arttığını gösteriyor.
Çin, Sincan'da 1 , 2 milyar dolar harcadı
Resmi rakamlara göre, bu sayının yüzde 90'ını ise Uygur Türkleri gibi Müslüman azınlığa dahil çocuklar oluşturuyor.
Aynı resmi veriler, yalnızca Sincan bölgesindeki yatılı ana okulu inşaatları için, devletin 1,2 milyar dolar harcadığını gösteriyor.
Bu okullardan biri olan Yecheng Şehri Numara 4 isimli devasa yatılı okula, yalnızca geçen Nisan ayında, çevre köylerden 2 bine yakın çocuk getirildi.
'Ebevenlerin yerini alan okullar' Yukarıdaki görseller, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin güneyindeki Yecheng (Uygurca'da Kargılık) kentinde iki yeni yatılı okulun inşa edildiğini gösteriyor.
10 ve 11 numaralı okullar olarak resmi kayıtları tutulan bu iki büyük yatılı eğitim merkezinin yapımı, bir yıldan kısa bir süre içinde tamamlandı.
Devlet propagandası, bu yatılı okulları "sosyal istikrarın ve huzurun" sağlandığı merkezler olarak tanımlıyor ve "okulun ebevenlerin yerini aldığını" savunuyor.
Alman araştırmacı Zenz'e göre ise kurulan sistemin daha derin bir amacı var.
'Bu yapılan kültürel bir soykırım' İstanbul'daki salonda BBC'den John Sudworth'ün konuştuğu annelerden biri, "Tüm dünya bu gerçekler ortadayken nasıl sessiz kalıyor?" diye soruyor.
BBC'nin Sincan'daki yatılı okul sistemi üzerine yaptığı araştırmada, bu okulların geniş güvenlik önlemleri altında olduğunu da ortaya koydu.
İzleme sistemleri ile sürekli gözlenen bu yapıların, bir çoğunda alarm sisteminin yanında, 10 bin Volt gücündeki elektrik teller de yer alıyor.
Bazılarındaki fiziki güvenlik unsuru sayısı, toplama kamplarındakilerin dahi sayısını aşıyor.
Adrian Zenz'e göre, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 2017 yılında hayata geçirilen bu sistemle, dininden, dilinden ve Uygur kökenlerinden uzaklaştırılmış yeni bir nesil yaratılmak isteniyor.
Zenz, "Elde edilen deliller, yapılanı kültürel bir soykırım olarak adlandırmamızı gerektiriyor" diyor.