Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: Macron’u çok ciddiye almamak lazım
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Lübnan ziyaretinin ardından açıklamalarda bulundu.
Lübnan'da yaşanan patlamanın ardından Beyrut'a ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ziyaretleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Habertürk yazarı Çetiner Çetin'in sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu ile Oktay'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde.
Fuat Oktay: Macron’u çok ciddiye almamak lazım. Macron, bölgenin şımarık çocuğu gibi bir şey. Kendini ispat etmeye çalışan ergen çocuklar olur ya, Macron onun gibi bir şey. Çok ciddiye almamak lazım.
Dolayısıyla Türkiye onu muhatap almayacak kadar büyük, olgun ve ilişkilerinde köklü hareket eden bir ülkedir. Macron’a göre dış politikalarımızı belirleyecek değiliz.
"İstikrarsızlaştırma politikası"
Mevlüt Çavuşoğlu: Bu aslında Fransa’nın bu bölgeleri istikrarsızlaştırma politikalarının bir yansıması. Fransa buraları hep rekabet alanı olarak görüyor. Biz buraları rekabet alanı olarak görmüyoruz. Herkes yardım etsin biz de yardım edelim.
"Bilinçaltını dışa vuruyor"
Fuat Oktay: Lübnan’ın içişlerine karışan asıl Fransa’dır. Bizi suçlamasının altında aslında kendisinin işlediği suç yatıyor. Psikolojide dendiği gibi Fransa bize dönük suçlamalarıyla kendi bilinçaltını dışarı vuruyor.
"Eski sömürgecilik anlayışı"
Mevlüt Çavuşoğlu: Macron’un gelişi, söylemleri Fransa’nın eski sömürgecilik anlayışının yansımasıdır. Sadece bize laf söylemesi değil. Ben geldim diyor. Yardım yapıyorum yolsuzluk içinde olan yönetim paraları nasıl harcadıklarını denetlemek için bir daha geleceğim diyor. Fransa’nın bizden rahatsızlık duymasının sebebi de bu. Bizim Afrika’daki firmalarımızı bile tek tek takip ediyorlar.
Macron'a 'sömürgeci söylem' eleştirisi
Cezayir’de sürekli 15 günde bir Türk firmalarını haber yaparlar Fransız gazeteleri ve Fransa yanlısı gazeteler. Diğer ülkelerde de soruyorlarmış “Niye iş veriyorsunuz ve neden Türkiye ile birlikte hareket ediyorsunuz” diye.
"Bizimki kazan-kazan ilişkisi"
Fuat Oktay: Fransa’nın paniklemesinin nedeni nedir biliyor musunuz? Bölgenin kendini ispatlamaya çalışan ergen çocuğu dedik ya ona bir şey daha eklemek lazım. Çocuklar vardır ya suç işler ama suç işlediğini bilmesine rağmen anne-babasına suçu işlemediğini söyler. 1’inci Dünya Savaşı’ndan sonra öyle bir sömürge yapısı oluşturdular ki bölgede. Biz ne zaman bölgeyle ilgilenmeye başladık rahatsızlık duymaya başladılar. Bölge dediğim Afrika… Ancak bizimki kazan kazan ilişkisi. Yani yaptığımız insani yardım karşılığında hiçbir şey talep etmiyoruz. Bir yerde bir sıkıntı varsa oradayız diyoruz. Veya ekonomik alanda da kazan kazan ilişkisi diyoruz. Bu sahaya çıkıp eski dostluklarımızın yeniden belirmesi bu sömürgeci aklın su yüzüne çıkmasına neden oldu.
Kaynaklarını sömüren ve onlara tepeden bakan bir zihniyetten, birdenbire karşılarına onlara her türlü yardımı yapan ve karşılığında hiçbir talebi olmayan bir ülke çıktı. İki yardım yapan ülke arasındaki fark sömürgecilik zihniyetidir.
"Biz politikamızı başkasına göre belirlemeyiz"
Macron’da olan suçüstünde yakalanmanın paniklemesidir. Paniklese de paniklemese de şımarsa da şımarmasa da, kendini cüce aynasında da görse dev aynasında da görse bizim için hiçbir şey ifade etmiyor. Biz politikamızı başkasına göre belirlemeyiz. Bizim politikamız tamamen dostluk ve kardeşlik, karşılıklı menfaat ve kazan-kazan ilkesi üzerinedir. Dolayısıyla biz binlerce yıllık geçmişi olan, geçmişi yüzyıllara dayalı tarihi ilişkileri olan bir bölgedeyiz. Bizim bundan sonra da atacağımız adımlarımız yine köklü adımlar olur.
"Gizli ajandamız yok"
Sayın Cumhurbaşkanımızın uluslararası alanda liderlere verdiği mesajlara bakın. Ne yapacağını açık açık söyleyen bir ülkedir Türkiye, gizli bir ajandası yoktur. Onun için Türkiye’nin bölgedeki, Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinden kimsenin rahatsız olmasına gerek yok. Kazan kazan ilişkisine açık olan ilişkilerdir. Bu birliktelik herkesi güçlendirir zayıflatmaz. Rekabet için bölgede değildir Türkiye. Bölgenin gelişmesi ve çıkarlarını korumak için oradadır.