Devrim Muhafızları İran ekonomisinin ne kadarını kontrol ediyor?
Yarı devlet sektörü bugün İran ekonomisinin en büyük bileşeni konumunda.
Devrim Muhafızları İran ekonomisinde önemli bir güce sahip. Ruhani yönetimi bu gücü dizginlemek için Devrim Muhafızları’yla diyalog yolunu seçmiş görünüyor. Bu konuda Bijan Khajehpour tarafından kaleme alınan bu analiz İngilizceden Türkçeye çevrilmiştir. Khajehpour, stratejik danışmanlık hizmeti veren Tahran merkezli Atieh Şirketler Grubu’nun Viyana merkezli uluslararası kolu Atieh International’ın yönetici ortaklarından biridir.
İran ekonomisi üç sektörden oluşur. Kamu sektörü ile özel sektörün yanı sıra din ve devrim vakıfları, askeri kuruluşlar, kooperatifler, sosyal güvenlik ve emeklilik fonlarından oluşan bir “yarı devlet sektörü” var. Uzmanlar, son 30 yılın yanlış özelleştirme süreçleriyle en önemli kamu kuruluşlarında sahipliğin yarı devlet sektörüne geçtiği konusunda mutabık. Bunun sonucunda yarı devlet sektörü bugün İran ekonomisinin en büyük bileşeni konumunda. Ekonomik rollerine dair çok çeşitli tahminler yapılan Devrim Muhafızları’nın kontrol ettiği şirketler ağı da bu sektördeki oyunculardan biri.
Devrim Muhafızları’nın askeri görevlerinin dışına çıkarak ekonomik faaliyete başlaması 1980-88 İran-Irak savaşının ardından oldu. Devrim Muhafızları’nın eski başkomutanı Muhsin Rızai’ye göre 1989’da dönemin Cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani Devrim Muhafızları’nın ellerindeki imkânları ülkenin yeniden inşasında kullanmasını istedi. Yeniden inşa dönemindeki bu süreç belli başlı siyasi aktörler tarafından olumlu karşılandı.
Muhammed Hatemi’nin cumhurbaşkanı olduğu 1997-2005 döneminde ise Devrim Muhafızları’nın ekonomik büyümesine bir sınır konmak istendiği görüldü. Zira bu yıllarda Devrim Muhafızları’yla bağlantılı şirketler kamu projelerini gözdağı vererek almaya başladılar. 2004’te Turkcell’e verilen mobil telefon lisansının iptali ve 2005’te yine bir Türk şirketi olan TAV’ın İmam Humeyni Uluslararası Havalimanı’nın güvenlik işleriyle ilgili sözleşmesinin iptali bu sürtüşmenin en bariz örnekleri oldu. Her iki ihale daha sonra Devrim Muhafızları’yla bağlantılı konsorsiyumlara verildi.
Devrim Muhafızları’nın petrol gibi stratejik sektörlerden uzak tutulmak istendiği Hatemi döneminin ardından cumhurbaşkanlığına Mahmud Ahmedinejad geldi. 2005’ten 2013’e kadar süren bu dönemde Devrim Muhafızları’na bağlı şirketlerin önü tüm sektörlerde açıldı. Öyle ki Hatem El Enbiya holdinginin yöneticisi Rüstem Kasımi petrol bakanı oldu.
Devrim Muhafızları yöneticileri 20 yıldır devam eden bu ekonomik büyüme sürecinde şu gerekçeyi öne sürdüler: Onlar, hükümete ve ekonomik gelişmeye destek olmak için özel sektörü zorlayan ekonomik alanlara giriyordu. Özel sektör açısından bakıldığında bu gerekçe Devrim Muhafızları’nın inşaat ve ağır sanayideki varlığını açıklayabilir ancak bankacılık, sigorta, ticaret, gıda ve telekomünikasyon gibi sektörlere girişini izah etmez. Öyle ki bu yapının elinde bugün futbol kulüpleri ve oteller bile var. Devrim Muhafızları’yla, ayrıca Devrim Muhafızları komutanlarının sahipliği ve yönetiminde bir vakıf olan BTS ile bağlantılı şirketler yakından incelendiğinde bunların bugün ekonominin her kolunda var olduğu görülüyor.
Devrim Muhafızları yöneticileri hükümete her daim destek beyan etse de ilişkiler her zaman pürüzsüz olmadı. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani 2013’te Devrim Muhafızları’ndan ekonomik faaliyetlerini azaltıp özel sektöre alan açmalarını istedi. İran’daki iş iklimiyle ilgili çeşitli araştırmalar yarı devlet şirketlerin varlığı nedeniyle özel sektörün kısıtlanmış hissettiğini gösteriyor. Yarı devlet aktörlerinin projelere, kaynaklara ve siyasilere kolayca ulaşmasından rekabet ortamının özel sektörün aleyhinde olduğu bir sır değil.
Özel sektörün bir diğer şikâyeti Devrim Muhafızları’nın ekonomideki varlığının uluslararası şirketleri İran’dan caydırdığı yönünde. Bunun bir nedeni Devrim Muhafızları’na ait birçok şirketin halen Batılı devletlerin kara listesinde olması. Ancak ekonomideki ana oyuncuların farklı yaklaşımlar sergilemesi de önemli bir etken. Özel sektör yabancı kuruluşlarla stratejik ortaklıklar kurmak isterken, yarı devlet sektöründeki birçok oyuncu ve bilhassa Devrim Muhafızları’na ait şirketler yabancılarla sadece proje bazında veya geçici süreler için taktiksel iş birliği yapmak istiyor. Özel sektörün istihdam yaratmakta kritik bir rol oynayacağı düşünüldüğünde yarı devlet sektörünün iş ortamına olumsuz etkisi çözülmesi gereken bir sorun.
İran ekonomisinde yarı devlet kuruluşlarının ve özellikle Devrim Muhafızları’na bağlı şirketlerin önemli bir yer tuttuğu ortada. Ancak asıl soru şu: Devrim Muhafızları İran ekonomisinin ne kadarını kontrol ediyor? Al-Monitor geçtiğimiz günlerde İran özel sektörünün yapısını ele almıştı. Ancak muğlak sahiplik yapıları nedeniyle şirketlerin ne kadarının gerçekten özel olduğunu, ne kadarının yarı devlet kuruluşlarına ve özellikle Devrim Muhafızları’na ait olduğunu söylemek mümkün değil. İran ekonomisindeki sahiplik yapılarını ve bunların milli gelire katkılarını gösteren resmi istatistikler de yok. Devrim Muhafızları ve BTS dâhil yarı devlet sektöründeki büyük oyuncular, çeşitli şirketlerde çapraz sahipliklerden oluşan karmaşık bir ağ oluşturmuş durumda. Bu nedenle farklı sektörlerin paylarını hesaplamak adeta imkânsız.
Ancak İran ekonomisi hakkında sektörlerin değeri ve tahmini paylarına dayanarak yapılan bir çalışmadan yola çıkarak bazı tahminler yapmak mümkün. Bu hesaplamalara göre gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) %35’i kamu sektöründen, yaklaşık %25’i özel sektörden, yaklaşık %40’ı da yarı devlet sektöründen geliyor. Yukarıda da belirtildiği gibi yarı devlet sektöründe çok çeşitli din ve devrim vakıfları, sosyal güvenlik ve emeklilik fonları, askeri kuruluşlar var. Devrim Muhafızları’nın oluşturduğu ağ askeri unsurların en büyüğünü temsil ediyor. Burada ayrıca ordunun SATA olarak bilinen sosyal güvenlik ve emeklilik fonu var. Bu bağlamda Devrim Muhafızları’yla bağlantılı ağın GSYH’deki tahmini payı artış grafiği izleyerek yaklaşık %15’e ulaşmış durumda.
Artış grafiğinin başlıca nedeni yeni yatırım ve girişimler. Bazı kamu kuruluşlarının Devrim Muhafızları’na devri ise ancak kısmi bir etkiye sahip. Özelleştirme sürecini denetleyen meclis komisyonunun başkanı Hamid Rıza Fuladgar’a göre Devrim Muhafızları’nın özelleştirilen kuruluşlardan aldığı pay %10’un altında. Bununla birlikte Fuladgar, hükümetin taşeron işlerde ve büyük projelerde Devrim Muhafızları’yla bağlantılı şirketlerin katılımında ısrarcı olduğunu belirtiyor. Bu değerlendirmenin yanlış olmadığı görülüyor. Başka bir deyişle Devrim Muhafızları’na bağlı şirketler, karayolu, demiryolu ve baraj yapımı gibi altyapı projelerinde önemli bir rol oynuyor.
Devrim Muhafızları Sözcüsü Ramazan Şerif geçtiğimiz günlerde Hatem El Enbiya’nın hükümetten 200 trilyon riyal alacağı olduğunu söylemişti. Bu da Ruhani yönetiminin de Devrim Muhafızları ağına birçok ihale vermiş olduğuna işaret ediyor.
İnşaat ve ağır sanayideki faaliyetler, Devrim Muhafızları’nın savaş ve yeniden inşa dönemlerinde edindiği imkân ve kabiliyetlerle bağdaşıyordu. Asıl sorun, Devrim Muhafızları’nın esas alanlarının çok uzağında olan sektörlere girmesiyle başladı. Bu yönelim, rekabet ortamının bozulması ve büyük petrol projeleri dâhil önemli projelerin yanlış yönetilmesiyle ülke kalkınmasına ket vurdu.
Beğenelim veya beğenmeyelim Devrim Muhafızları bugün İran ekonomisinin ayrılmaz bir parçası. Hükümetin yapabileceği şey yarı devlet kuruluşlarında denetim mekanizmalarını artırmak ve iş ortamına özel sektörün önünü açacak şekilde yön vermektir. Nitekim Ruhani yönetimi bu doğrultuda geçtiğimiz günlerde Devrim Muhafızları yöneticileri ile bir mutabakata vardı. Buna göre Hatem El Enbiya holdingi bundan böyle sadece özel sektörün altından kalkamayacağı işleri, yani bedeli 2 trilyon riyalin üzerinde olan mega projeleri üstlenecek. Atılması gereken başka birçok adım olmakla birlikte bu gerçek özel sektöre alan açılması bakımından olumlu bir adımdır. Ancak bunun etkili olması için benzer anlaşmaların başka yarı devlet oyuncularıyla da yapılması lazım.
Kaynak: Al Monitor Türkçe