Dosya | Geçmişten bugüne Zanzibar Adası
Zanzibar, yüzyıllarca Doğu Afrika ve Hint Okyanusu'nda önemli bir ticaret merkezi oldu.
Zanzibar, Zengibar ve Zencibar isimleriyle bilinen, bugün Tanzanya'ya bağlı olan ada, yüzyıllardır Doğu Afrika ve Hint Okyanusu'ndaki ticari yeriyle bilinmektedir. 1964'te Ugandalı Hristiyan militanlar ve iddialara göre İngilizler tarafından kışkırtılan Afrika yerlilerince, adada 10 bin ila 20 bin arasında Arap ve Güney Asyalının katledildiği büyük bir katliam yaşanmıştır. Bu katliamla beraber adadaki Umman kökenli Harici-İbadi Arap yönetimi son bulmuştur.
Zanzibar Tarihi
Deniz ticareti, İslamlaşma ve zenginleşme
Unguja olarak da isimlendirilen Zanzibar Adası ve komşusu Pemba Adası, Doğu Afrika sahillerindeki stratejik konumu ve verimli arazisiyle tarihten bu yana dikkat çeken bir bölgedir.
Zengibar (Unguja) ve Pemba adalarının Hint Okyanusu'ndaki konumu
"Períplous tē̂s Erythrâs Thalássēs" isimli 3. yüzyılda yazılan ve deniz ticaretini konu alan Yunanca bir eserde bu adalarda tropik ürünlerin üretilmesinden ve adaların deniz ticaretindeki yerinden bahsedilmektedir.
9. yüzyılda ilk kez Unguja ve Pemba'ya Müslüman tüccarlar yerleşmiş, bu adaların İslam ülkeleriyle ticaret bağlarını kuvvetlendirmişlerdir. İlerleyen dönemde Zanzibar'da halen 'Şiraziler' olarak isimlendirilen ve İran kökenli olan Farisi topluluk bu adalara yoğun biçimde göç etmiştir. 16. yüzyıl öncesinde İran Sünni ağırlıklı bir ülke olduğundan Zanzibar'daki Şiraziler Farisi olmakla beraber Sünnidirler.
9-12. yüzyılda bölgeye yerleşen Şiraziler bölgedeki siyahilerle evlenerek büyük ölçüde melezleşmişlerdir. Şiraziler Doğu Afrika halkı siyahi olduğundan Unguja adasını Farsça'da "siyahi sahili" anlamına gelen "Zengibar" olarak isimlendirmişlerdir. İlerleyen dönemde bu ismin Arapçalaştırılmış hali olan "Zencibar" da kullanılmaya başlanmıştır.
Zamanla İslamlaşan adada bu klasik döneminde ağırlıklı olarak Afrika yerlileri ve Şiraziler yaşarken Arap tüccarlar da bulunmaktaydı.
Bu dönemden 16. yüzyıla kadar Zengibar büyük ölçüde gelişip zenginleşmiş ve bir serbest ticari bölge olmuştur. Baskıcı bir siyasi otoriteye sahip olmayan ve tüccarlarca yönetilen Zengibar'da üretilen karanfil, hindistan cevizi, tarçın, biber, deniz ürünlerinin ötesinde hemen karşı kıyıdaki Afrika yerlilerinden elde edilen ürünler Zengibar üzerinden gemi ticaretiyle dünyaya ulaştırılmakta ve Zengibar'ı git gide daha çok zenginleştirmekteydi.
Portekiz sömürgeciliği
Güney Avrupa ülkelerinden Portekiz 1415'ten itibaren deniz seferleriyle Batı Afrika sahillerinde ilerleyerek Avrupa'da sömürgecilik tarihinde öncü oldu. Afrika haritasına sahip olmayan ama Afrika'yı aşarak zenginliğin kaynağı olarak gördükleri Hindistan'a ulaşabileceklerini tahmin eden Portekizliler her seferinde daha güneye ilerleyerek nihayet 1498'de Afrika'nın güneyindeki Ümit Burnu'nu aşıp Doğu Afrika sahillerine ulaştılar.
Tüccarlarca yönetilen ve dış tehdit algısı bulunmayan Zengibar'ın ordusu ve askeri bir donanması bulunmamaktaydı. 1503'te Zengibar'ı ele geçiren Portekizliler, adayı yağmalayıp halkını katletmeleri durumunda buradaki ticaretin sona ereceğinden endişe ediyorlardı. Bu sebeple, bunun yerine Zengibarlılara hayatları ve ticaretlerinin devamı karşılığında ağır vergiler dayattılar.
16. yüzyılda hem Portekizlilere ağır vergi ödedikleri hem de Portekizlilerin saldırılarıyla Hint Okyanusu'nda ticaretin gerilemesi nedeniyle Zengibar ekonomik açıdan geriledi. 1571'de Portekiz Krallığı Zengibar ve Mozambik'i resmen topraklarına ilhak ettiğini duyurdu.
Fakat 1578'de Fas toprakları üzerinde Osmanlı ordusuyla karşı karşıya geldiği Vadisseyl Muharebesi'nde Portekiz Kralı 1. Sebastio'nun öldürülmesi üzerine Portekiz siyasi bir krizin içerisine düştü. 1580'de Portekiz, sömürgeleriyle beraber İspanya'ya bağlandı. Bu karar Portekiz'in pek çok sömürgesinde kargaşaya ve otorite boşluğuna yol açtı. İspanya'nın Zengibar'a ulaşamaması nedeniyle 1580'li yıllarda Zengibar'daki Portekizlilerden kalan askeri üs boşaldı ve Zengibar yeniden bağımsız oldu.
Umman Sultanlığı dönemi
Portekiz sömürgeciliğinin ardından yeniden tüccarlarca yönetilmeye başlanan Zengibar 1698'de Umman Sultanlığı'nın kontrolüne girdi. Arap Yarımadası'nın güneydoğusunda yer alan Umman 17. yüzyılda denizcilik faaliyetlerine hız vermiş, Doğu Afrika'dan aldığı ürünleri Asya'da satarak zenginleşmişti. 16. yüzyılda bu bölgelerdeki açık denizlerde saldırılarını artıran İspanya ve Portekiz'in 17. yüzyılda zayıflaması Umman'a denizcilikte gelişme imkanı sağlamıştı.
Zengibar, stratejik konumu nedeniyle bu dönemde Umman'ın dikkatini çekti. Umman Sultanlığı, Zengibar'ın güçlü bir orduya sahip olmamasından faydalanarak hemen hemen kansız bir şekilde 1698'de Zengibar'ı ele geçirip kendisine bağladı.
Zengibar'ın serbest ticaret bölgesi olarak kalmasını tercih eden Umman Sultanlığı burada baskıcı bir yönetim kurmadı. Hariciliğin İbadi kolundan olan Umman Sultanlığı başlangıçta Sünni olan Zengibarlıları İbadiliğe geçmeye zorlasa da isyan çıkmasından endişe ederek kısa sürede bu politikasından vazgeçti. Umman yönetiminde Zengibar'a pek çok Ummanlı İbadi ticaret maksadıyla yerleşti.
Bu dönemde Ummanlı ve Zengibarlı tüccarlar Doğu Afrika sahillerinden, Zengibar ve Pemba adalarından elde ettikleri ürünleri dünyaya satmaya devam ettiler. Bu ürünlerin arasında kehribar, karanfil, tarçın, fildişi, hindistan cevizi, pirinç, köleler ve o dönemde Afrika dışında çok değerli sayılan tropik ürünler bulunmaktaydı. Umman yönetiminde Zengibar 18. yüzyılda yeniden büyük bir ekonomik canlanma yaşadı.
Bu dönemde Umman Sultanlığı Zengibar'ın ünlü 'Taş Şehri'ni inşa edip idari merkezi yaptı. Pek çok kültürün mimarisinin harmanlanmasıyla ve ağırlıklı olarak mercan taşlarla inşa edilen bu şehir UNESCO tarafından 2000'de 'Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alındı.
Umman yönetimi döneminde Unguja ve Pemba adalarının verimli arazilerinin tümü üretime ve ihracata yönelik işletilmeye başladı ve bu işlemlerde köleler kullanıldı.
Zanzibar Sultanlığı
1840'da Umman Sultanı Said bin Sultan (1791-1856) ülkenin başkentini Maskat'tan Zengibar'ın merkezi Taş Şehir'e taşıdı. 1856'da Said bin Sultan'ın ölümünün ardından sultanlık taht kavgası krizine düştü. Bu krizin sonucunda sultanlık bölündü ve Said bin Sultan'ın bir oğlu olan Suveyni bin Said Umman'ın başına geçerken bir diğer oğlu olan Mecid bin Said Zengibar'ın başına geçti. Bu sebeple 1856, Zengibar Sultanlığı'nın kuruluşu olarak görülmektedir.
Bu sultanlıkta da Umman Sultanlığı döneminde olduğu gibi yönetim, Umman kökenli Arap İbadi elitin elinde bulunmaktaydı.
19. yüzyılın son çeyreğinde Avrupalı güçler Afrika'nın tümünü sömürgeleştirmek üzere müzakerelere başladılar. 1884'te Sultan Berğeş bin Said döneminde Zengibar açıklarındaki Afrika sahillerine ulaşan Almanya, bu sahillerdeki Zengibar Sultanlığı nüfuzuna son verip sultanlığı Zengibar ve Pemba adalarına hapsetti. Zengibar Sultanlığı Almanya ile baş edebilecek güçte ve teknolojide bir orduya sahip olmadığından Sultan Berğeş bu durumu protesto etmekle yetinmek zorunda kaldı.
Fotoğrafı olan ilk Zengibar Sultanı Berğeş bin Said,1875
1886'da İngiltere ve Almanya Doğu Afrika'nın paylaşımı anlaşmasını imzaladı. Bu anlaşmaya göre Zengibar ve ona tabi Pemba adaları İngiltere'nin nüfuz sahasına bırakılıyordu.
1890'da İngiltere, donanmasıyla Taş Şehri bombardımana tutma tehdidinde bulunarak Zengibar Sultanlığı'nı İngiliz nüfuzu altına sokan bir anlaşmaya zorladı. Bu anlaşmayla Zengibar bağımsızlığını kaybetti.
İngiliz sömürgeciliği
1890'da Zengibar'ı denetimlerine alan İngilizler Zengibar ve Pemba adalarında küçük askeri üsler kurdular. Zengibar'ı İngiliz donanmasının Doğu Afrika sahillerindeki önemli bir üssü haline getirme çalışmalarına başladılar.
1896'da İngilizler denetimlerindeki Zengibar Sultanlığı'na siyasi baskılarını artırdılar. İngilizlerin talepleri arasında adada Hristiyan nüfus olmamasına rağmen kiliseler inşa edilmesi de vardı.
Bu siyasi ortamda 25 Ağustos 1896'da bağımsızlık yanlısı Halid bin Bergeş (1874-1927) tahta çıktı.
Halid bin Bergeş
Halid bin Bergeş'in İngilizlerin taleplerini reddetmesi ve bağımsızlık yanlısı olduğunu açıklaması üzerine İngiliz donanması, 27 Ağustos 1896 sabahı ültimatom vererek Halid bin Bergeş'ten tüm güçleriyle teslim olmasını ve tahttan inmesini istedi.
Halid bin Bergeş'in bu talebi reddi üzerine İngilizler, yerel saatle sabah 09:00'da Taş Şehri ve özellikle sultanlık sarayını bombalamaya başladı. 2800 kişilik Zengibar Ordusu, modern askeri gemilerin uzaktan şehri bombalaması karşısında çaresiz kaldı. Saat 09:45'te Zengibar Sultanı şehrin tamamen yerle bir olmaması ve Zengibarlıların daha fazla ölmemesi için teslim olduğunu açıkladı.
İngiliz bombardımanı 45 dakikada çoğu sivil yaklaşık 500 Zengibarlının ölümüne neden oldu.
İngiliz bombardımanının ardından Zengibar Sultanlık Sarayı, 1896
Halid bin Bergeş tahttan inmesinin ardından yerini rakibi olan amcası Hamud bin Muhammed (1853-1902) aldı.
Hamud bin Muhammed
İngiliz baskısının arttığı yeni dönemde ekonomi tamamen İngilizlerin denetimine bırakılırken Zengibar'da kiliseler inşa edildi. 1913'ten itibaren İngiltere Zengibar'a vali atamaya başladı. 1913-1963 döneminde Zanzibar yarım asır boyunca sultanların şeklen tahtta bulunduğu, aslında İngiltere tarafından atanan valilerce yönetildiği bir düzende devam etti.
Zanzibar Katliamı (1964) ve arka planı
1945'te 2. Dünya Savaşı'nın bitmesinin ardından klasik sömürgecilik dönemi sona ermeye başladı. 1961'de Zengibar'ın karşı kıyısındaki Tanganika (Tanzanya) İngiltere'den bağımsızlığını kazanınca Zengibar'da da bağımsızlık talebi arttı.
Bu dönemde Zangibar'ın nüfusu yaklaşık 300 bindi. Bu nüfusun 230 binini Afrikalılar ve Afrikalılarla karışmış olan Şiraziler, 50 binini Araplar ve 20 binini ticari nedenlerle Zengibar'a daha yakın tarihlerde yerleşmiş olan Güney Asyalılar oluşturmaktaydı.
Bağımsızlık öncesinde Zengibar sultanı Abdullah bin Halife'nin (1910-1963) ölümünün ardından 1 Temmuz 1963'te Zengibar tahtına oğlu Cemşid bin Abdullah (1929-) çıktı.
Zengibar'ın son sultanı Cemşid bin Abdullah
1961-1963'te Zengibar bağımsızlığa hazırlanırken Afrikalılarla Şiraziler arasında Arap ve Güney Asyalılara karşı düşmanlığın arttığı gözlemlendi. Solcu grupların da etkili olduğu bu gerginlikte Afrikalılar ve Şiraziler Arap ve Güney Asyalıların daha zengin olmasına değinerek kendilerini sömürdüklerini belirtiyorlardı.
Ayrıca Afrikalılar ve Şiraziler bağımsızlık döneminde İngiliz sömürgeciliği dönemi öncesinde olduğu gibi Arap azınlık tarafından, özellikle de sultan tarafından yönetilmek istemediklerini söylüyorlardı.
Bu dönemde İngiltere'nin de Afrikalıları ve Şirazileri Araplara karşı kışkırttığı, solcu örgütlenmeleri ve silahlanmalarını desteklediği belirtilmektedir.
1963'te henüz Zengibar'daki İngiliz yönetimi sona ermemişken, Ugandalı John Okello (1937-1971) Zengibar'a yerleşti. Okello, geçmişte Kenya'da tecavüz suçlamasıyla hapis yatan Arap karşıtı bir Hristiyandı.
John Okello
Zengibar'daki Afrikalı ve Şirazilerin haklarını savunma iddiasındaki Afro-Şirazi Parti'yi Araplara karşı kışkırtan John Okello bağımsızlık döneminde Afrikalı ve Şirazilerin Zengibar'ı yönetmesi gerektiğini, bunun da ancak Arap elitin kıyımdan geçirilmesiyle mümkün olduğu iddiasını işlemeye başladı.
İngilizlerin Okello'nun Zengibar'a yerleşmesine müsaadesi ve propagandalarına yardımcı olması oldukça şüpheli bulunmaktaydı
Bağımsızlık öncesinde ve yeni sultanın döneminin başında Temmuz 1963'te Zengibar'da meclis seçimleri gerçekleşti. Seçim sistemi ve bölgelerinin dağılımı nedeniyle Afro-Şirazi Parti %54 oy almasına rağmen iktidara gelemedi. Bu gelişme de Zengibar'daki etnik tansiyonu artırdı.
10 Aralık 1963'te Zengibar'da İngiliz hakimiyeti resmen sona erdi ve Zengibar kısmen bağımsız oldu. Ülkenin yönetici Arap eliti, nüfusça çoğunluktaki Afro-Şirazilerle yönetimi kısmen paylaşmaya razı olmakla beraber sultanlığı ve yönetimdeki Arap ağırlığını devam ettirmek istiyorlardı.
Aylardır Afro-Şirazi Parti'yi katliama kışkırtan John Okello bağımsızlık sonrası faaliyetlerine hız verdi. Zengibar'ın henüz ordusu bulunmadığından Okello Afro-Şirazi Parti yöneticilerine idareyi kolayca ele geçirebileceklerini söylemekteydi.
12 Ocak 1964 sabahı Okello ve Afro-Şirazi Parti'nin organize ettiği binlerce kişi silahlı olarak hareket ederek Zengibar Sultanlığı'nın zayıf polis gücünün direnişini kırdı. Taş Şehir'deki sarayında durumu öğrenen Sultan Cemşid, direnmesinin mümkün olmadığını düşünerek ailesiyle Umman'a kaçtı.
Fakat Umman Sultanlığı, akrabaları olan Zengibar Sultanlığı'nı rakip olarak gördüğünden Sultan Cemşid'i ülkesinden çıkardı. 1964'te İngiltere'ye yerleşen Sultan Cemşid ancak 2020'de halen yaşadığı Umman'a kabul edildi.
Zengibar'da yaşayan 50 bin Arap ve 20 bin Güney Asyalı, bu darbe esnasında kaçma imkanı bulamadığından büyük bir katliamın ortasında kaldı. Binlerce silahlı kişi ev ev dolaşarak erkekleri öldürüp kadınlara tecavüz etti, evleri ve iş yerlerini yağmaladı ve tahrip etti. Bu katliamda öldürülen Arap ve Güney Asyalı sayısının toplamına ilişkin tahminler 10 bin ila 20 bin arasında değişmektedir.
1966 tarihli İtalyan yapımı 'Africa Addio' filminde gerçek görüntülerle Zengibar'daki katliam işlenmiştir. Katliamdan kurtulan Arapların ezici çoğunluğu Umman'a yerleşirken Güney Asyalılar dünyaya dağılmıştır.
Africa Addio filminde Zengibar Katliamı
Gençken Zengibar Katliamı'ndan kurtulup Umman'a sığınan bir Zengibarlı Arabın katliama dair şahitliği
12 Ocak 1964'te Zengibar'da katledilen Arapların bir kısmının Batılılarca havadan çekilen görüntüsü
12 Ocak 1964'te gerçekleşen darbeyle Zengibar'ın adı Afrika dillerine benzetilerek resmen Zanzibar yapılırken yönetim şekli Sosyalist cumhuriyet olarak belirlendi. Cumhurbaşkanı ise darbe esnasında yurt dışında olan Zanzibarlı siyahi Ubeyd Kerumi (1905-1972) oldu.
Ubeyd Kerumi
Ubeyd Kerumi ve John Okello kısa zamanda Kerumi'nin zaferiyle bitecek olan bir güç savaşına girdiler. 11 Mart 1964'te Okello Zanzibar'ı terk etmek zorunda kaldı. Kerumi'nin Zanzibar'ın karşı kıyısındaki Tanganika Cumhuriyeti ile yaptığı görüşmeler sonucunda iki ülkeyi birleştirme kararı alındı.
26 Nisan 1964'te Tanganika ve Zanzibar birleşerek Tanzanya'yı kurdular. Zanzibar o günden bugüne özerk bir cumhuriyet olarak Tanzanya'ya bağlı bir yapıda varlığını sürdürdü. 2021 sonunda Tanzanya'nın nüfusu 61,5 milyona, Unguja (Zanzibar) ve Pemba adalarından oluşan Zanzibar Özerk Cumhuriyeti'nin nüfusu ise 1,7 milyona ulaşmıştır. Zanzibar'daki Arap ve Güney Asyalı nüfus artık birkaç binden ibarettir.
Zanzibar Adası'nda nüfusun yüzde 99'u Müslümandır. Tanzanya genelinde ise nüfusun yüzde 60'tan fazlası Hristiyan, yüzde 35'i Müslümanlardan oluşmaktadır.
Kaynak: Mepa News Akademi