El Cezire'nin yeni belgeseli İsrail askerlerinin Gazze'deki savaş suçlarını gözler önüne seriyor
İsrail askerleri Gazze'yi işgal etmelerinden bu yana rutin olarak evleri-okulları havaya uçururken ve esirlere kötü muamelede bulunurken fotoğraf ve videolar çekip bunları sosyal medya hesaplarında paylaştı.
Yeni bir belgesel, İsrail askerlerinin sosyal medya hesaplarında yayınladıkları, paylaştıkları ve kutladıkları fotoğraf ve videolara göre Gazze'de potansiyel savaş suçları da dahil olmak üzere yaygın suiistimallerde bulunduklarını ortaya koydu.
El Cezire İngilizce Servisi Araştırma Birimi tarafından Perşembe günü yayınlanan 'Gazze' adlı uzun metrajlı belgesele göre, İsrail güçleri Gazze'yi işgal ettikten sonra gerçekleştirdikleri ihlalleri TikTok, instagram, YouTube ve Facebook gibi platformlarda rutin olarak paylaşıyor.
Bu suçlar, ahlaksız yıkım ve yağmalamadan, mahallelerin tamamının yok edilmesine ve olası yasadışı cinayetlere kadar uzanmakta.
El Cezire, “İsrail askerleri tarafından internette dolaşıma sokulan fotoğraf ve videoları içeren 2.500’den fazla sosyal medya hesabından” oluşan bir veri tabanı derledikten sonra askerlerin çoğunun isimlerini, rütbelerini ve askeri birliklerini bulmayı başardı.
Belgeselin ilk gösterimini izleyen insan hakları avukatı Rodney Dixon, belgeseli "çok ender rastlanan bir hazine" olarak nitelendirdi.
Dixon, belgeselin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ile ilgili olabileceğini öne sürerek, "savcıların ağzının suyunu akıtacak" belgeler içerdiğini ifade etti.
Rapor | İsrail'in Filistinli mahkumlara yönelik ihlalleri
İsrail ve Hamas liderleri "Gazze savaşı sırasında işledikleri iddia edilen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardaki rolleri" nedeniyle şu anda UCM önünde bir dizi suçlamayla karşı karşıya.
Mayıs ayında UCM savcısı Kerim Han, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın yanı sıra Hamas liderleri Yahya Sinvar, İsmail Heniye ve Muhammed Deyf hakkında tutuklama emri çıkarılması için başvuruda bulunduğunu söyledi.
UCM soruşturma başlatmalı
El Cezire belgeseli, Filistinli sivillerin İsrailli keskin nişancılar tarafından rutin olarak nasıl öldürüldüğünü vurgulayan önceki araştırmaları da destekliyor.
Ocak ayında Middle East Eye, İsrailli bir keskin nişancının, torunu beyaz bayrak tutan yaşlı bir Filistinli kadını vurarak öldürdüğünü bildirmişti.
Belgeselde yer alan ihlalleri yorumlayan Dixon, "bir sivilin çatışmaların yaşandığı bir bölgede olması onu adil bir av haline getirmez" şeklinde konuştu.
Dixon, “Belirli bir anda çatışmalara dahil olurlarsa, evet, sivil statülerini kaybederler. Hedef alınabilirler. Ancak o zaman size tehdit oluşturduklarına dair kanıt göstermeniz gerekir” dedi ve ekledi:
“Bu potansiyel olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin incelemek isteyeceği bir konu”
Belgeselde ayrıca İsrail'in 202. Paraşütçü Taburu'nun bir üyesi tarafından YouTube'a yüklenen ve üç silahsız Filistinli erkeğin İsrailli keskin nişancılar tarafından vurularak öldürüldüğü bir görüntüye de atıfta bulunuluyor.
"İsrailli keskin nişancılar Gazzeli çocukları kafalarından ve kalplerinden vuruyor"
İngiliz ordusundan emekli general Charlie Herbert, videonun bir İsrail askeri tarafından YouTube'a yüklenmesinin "inanılmaz" olduğunu söyledi.
"Cezasızlığın geldiği nokta" diyen Herbert, "meşru hedefler vurulmuş olabilir ama bu görüntüler bana hiç de öyle gelmiyor" diye ekledi.
Daha sonra, bir İsrail askerinin bir binayı havaya uçurduğu bir olayı yorumlarken Herbert, “bu binaları patlayıcılarla donatabilmiş olmaları, bu binalardan kaynaklanan mevcut bir tehdit olmadığını çok açık bir şekilde gösteriyor” dedi.
"İntikam için bütün bir köyü yok ettik"
Belgeselde ayrıca bir İsrail ordu birliğinin 7 Ekim'de saldırıya uğrayan Nir Oz adlı İsrail kibbutzundan Gazze'yi ayıran bariyer duvarının hemen karşısındaki küçük bir kasaba olan Khirbet Khaza'a'yı nasıl yok ettiği de ele alınıyor.
Bir asker Facebook'ta, kasabanın yok edilişini müzik eşliğinde gösteren bir video yayınladı: “Nazilerin köyünü yok etmek için sevinçle gittik. İki hafta boyunca çok çalıştık. Tüm köyü havaya uçurduk.”
Operasyonun sonunda askerler yıkımın öncesi ve sonrasını gösteren fotoğraflar yayınladı.
Instagram'da yayınlanan ayrı bir videoya göre, İsrail askerleri bir mesajla birlikte köyden ayrılırken görülebiliyordu: “Görev tamamlandı. Biz... Kibbutz Nir Oz'a yaptıklarının intikamı olarak bütün bir köyü yok ettik.”
İnsan hakları avukatı Dixon'a göre "düşmanınızın yaşadığı bölgedeki sivil halka karşı misilleme yapmak kesinlikle yasaktır."
İnsan Hakları İzleme Örgütü Çocuk Hakları Direktör Yardımcısı Bill Van Esveld ise sivil mülklerin büyük ölçekli ve gereksiz yere tahrip edilmesinin Cenevre Sözleşmeleri ve UCM Roma Statüsü uyarınca yasak olduğunu söyledi.
İsrail keskin nişancıları Gazze'deki hastane çevresinde 21 sivili öldürdü
Belgeselde ayrıca İsrail'in güneyindeki Sde Teiman gözaltı kampında eski bir mahkum olan Fadi Bekir'in tanıklığına da yer veriliyor.
Bekir, kendi gözaltı ve işkence hikayesini paylaştıktan sonra, İsrail askerlerinin bir mahkum arkadaşına bir köpek tarafından tecavüz edilmesine tanık olduğunu anlatıyor.
“Onlar [İsrail güçleri] onu [Filistinli tutukluyu] karnı üzerine yere yatırdılar. Ellerini ve ayaklarını bağladılar. Yaklaşık sekiz ya da dokuz asker vardı. İç çamaşırlarını çıkardılar. Bir yüzbaşı geldi ve arkasına bir şey sıktı. Orada bir köpek vardı. Köpeği üzerine saldılar. Köpek genç adama tecavüz etti. Kelimenin tam anlamıyla tecavüz etti. Tecavüz.”
"Bunu hiç kimsenin duyması, görmesi ya da bir insanın hayal etmesi mümkün değil" diye ekledi.
Belgeselde ayrıca ABD Başkanı Joe Biden'ın oynadığı role dikkat çekiliyor ve Biden'ın İsrail'in işlediği iddia edilen suçların en üst düzey destekçisi olduğu öne sürülüyor ve özellikle Kıbrıs'taki İngiliz üssünden Gazze'yi gözetleyen İngiliz Hava Kuvvetleri (RAF) uçuşları aracılığıyla İsrail'in işlediği suçlara İngilizlerin de ortak olabileceği ihtimali irdeleniyor.
Belgesel, Filistinli yazar Susan Abulhawa'dan bir alıntıyla başlıyor: "Batı saklanamaz, görmezden gelemez. Kimse bilmediğini söyleyemez. Teknoloji çağında yaşıyoruz ve bu, tarihteki ilk canlı yayın soykırımı olarak tanımlanıyor ve ben bunun doğru olduğuna inanıyorum."
Kaynak: Mepa News, Middle East Eye