Eş Şebab'ın gözüyle: Batılılar Afrika'yı IMF ve Dünya Bankası eliyle nasıl sömürüyor?

Eş Şebab'ın gözüyle: Batılılar Afrika'yı IMF ve Dünya Bankası eliyle nasıl sömürüyor?

"IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar tarafından izlenen sistem, milletleri sömürmek ve zayıflıklarından yararlanmak üzere tasarlanmıştır."

Somali merkez olmak üzere Doğu Afrika'da faaliyet gösteren Eş Şebab, Somali'deki iktisadi duruma ve IMF ile Dünya Bankası'nın ülkedeki faaliyetlerine dair bir video yayınladı.

Somalice ve İngilizce olarak yayınlanan yaklaşık 50 dakikalık videoda, "Somali'nin Batılı ülkeler tarafından sömürüldüğü" ve "IMF ile Dünya Bankası gibi kurumların bu sömürünün bir parçası olduğu" ifade ediliyor.

Videoda Somali'ye dair yayınlanan birçok raporun yanı sıra, Avrupalı ve Afrikalı uzmanların değerlendirmelerine yer veriliyor.

Videonun başlangıç kısmında şu ifadeler yer alıyor:

"IMF ve Dünya Bankası on yıllar boyunca kendilerine, 'küresel ekonominin kurtarıcıları' olarak özenle bir imaj çizdiler. Kendilerini 'sürdürülebilir ekonomik büyüme sağlamak ve dünya çapında yoksulluğu azaltmak için yorulmadan çalışan ekonomik kalkınma kahramanları' olarak sundular.

Ancak iddia ettikleri gibi fedakar kahramanlar olmaktan çok uzak olan bu iki finans kuruluşu, perde arkasında küresel ekonominin iplerini ustalıkla çekerek, ülkeleri yardım kisvesi altında sert ekonomik reformları kabul etmeye zorlayan profesyonel kuklacılar olarak faaliyet göstermektedir. Yardım dedikleri şey gerçekte bir kontrol ve boyun eğdirme aracından başka bir şey değildir. Bu, kendi iradelerini dünyanın en zayıf nüfusuna dayatırken bir yandan da erdemlilik havası estirmenin bir aracıdır."

Videoda IMF ve Dünya Bankası'nın kendilerini "ekonomi politikası ve kalkınma uzmanı olarak sunmalarına rağmen, Batı'nın sömürgeci mirasının birer uzantısı olduğu" belirtiliyor.

Videoda görüşlerine yer verilen Alman ekonomist Richard Werner şu ifadeleri kullanıyor:

"Söyler misiniz, IMF ve Dünya Bankası'nın kuruluşundan bu yana kaç ülke gelişmekte olan ülke statüsünden sanayileşmiş ülke statüsüne kararlı bir şekilde geçmeyi başarmıştır?

Sonuç, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınmalarında sürekli olarak baskı altında tutulmaları ve kaynaklarının sanayileşmiş ülkelerin yararına çok verimli ve çok ucuz bir şekilde çıkarılmasıdır.

Yani esasen bu, ekonomik cephede sömürge ilişkisinin bir devamıdır. IMF ve Dünya Bankası'nın neredeyse son 70 yıldır nezaret ettiği şey budur."

Videoda Mogadişu yönetiminin IMF ve Dünya Bankası ile yaptığı anlaşmalara vurgu yapılarak, söz konusu yönetimin Somali'yi "IMF eliyle bir borç tuzağına sürüklediği" kaydediliyor. Mogadişu yönetiminin IMF ve Dünya Bankası ile yaptığı anlaşmaların "ülkenin iktisadi egemenliğini bu kurumlara devrettiği, böylece Somali'nin ekonomi politikalarının ABD tarafından belirlenmeye başlandığı" dile getiriliyor.

Bu durum "milli iktisadi kontrolün az bir bedel karşılığında satılması" olarak yorumlanıyor.

IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların ortaya çıkma süreçlerine de değinilen videoda, bu kurumların sömürge döneminin bir uzantısı olduğuna dikkat çekilerek, dünyanın geri kalanının küresel güçler tarafından sömürülmesi sürecine devam edildiği dile getiriliyor.

Videoda konuşan Zambiyalı ekonomist Grieve Chelwa şu ifadeleri kullanıyor:

"Kağıt üzerindeki bu fikir ABD ve Batı Avrupa tarafından benimsendi. Bu iki kuruluş (IMF ve Dünya Bankası) Batı gücünü yansıtmanın araçları haline geldi. Bu nedenle IMF'nin merkezinin Washington'da olması, Dünya Bankası'nın merkezinin Washington'da olması, Dünya Bankası başkanının ABD başkanı tarafından seçilmesi ve IMF'nin genel müdürünün Avrupalılar tarafından seçilmesi şaşırtıcı değildir.

Bu nedenle ve Batı kendi egemenliğini, ekonomik egemenliğini sürdürmek istediği için, merkezdeki güçlere hammadde sağlayacak itaatkar ülkelere sahip olmak kapitalizm için gereklidir."

Videoda ayrıca İngiliz tarihçi Marcus Papadopoulos'un şu ifadelerine yer veriliyor:

"IMF bağımsız ya da insani bir kuruluş değildir. IMF Amerikan hükümetinin bir koludur. Gerçekten de IMF, Amerika'nın on yıllardır dünyanın dört bir köşesinde kullandığı son derece önemli bir silahtır.

Kısacası, eğer bir ülke IMF üyesiyse ve IMF'den kredi alıyorsa, bu Amerikan hükümetinin o ülkenin iç işlerinde söz sahibi olmasını sağlar. Amerikalılara, bağımsız bir dış politika izleyen ve Washington'un politikasının değişmesini istediği bir ülke üzerinde koz vermektedir. Böylece o ülkenin bağımsız dış politikasının yerini Batı yanlısı bir dış politika alır."

Videoda görüşlerine yer verilen bir diğer isim de Somalili İslam alimlerinden Şeyh Mustafa İsmail Harun.

Harun konuşmasında şu ifadeleri kullanıyor:

"Müslümanlar ve Batı arasındaki tarihsel ilişkiyi tanımlayan beş aşama vardır.

İlk aşama, kaba kuvvet kullanımı, katliamlar ve Müslümanlara uygulanan yıkımla karakterize edilen şiddet aşamasıdır. Bu dönem, kafirlerin Müslüman topraklarını işgal ettiği ve onları sömürge imparatorluklarına boyun eğdirdiği dönemdir.

Müslümanların yenilgisinden sonra, bölünme aşaması olarak bilinen ikinci aşama başlamıştır. Daha önce İslam dünyası, bölgeler arasında karşılıklı dayanışmayla desteklenen bir bütündü. Ancak, yapay sınırlar dayatılarak daha küçük devletlere bölünmüş ve onları bölmek için yeni isimler icat edilmiştir. Bu bölünmeler, her grubun kendi bölgesine hapsolmasına, ortak kimliğini ve birliğini kaybetmesine yo açmıştır.

Ortaya çıkan üçüncü aşama Batılılaşma aşamasıdır. Bu aşama, Müslüman toplumların inançlarının, ideolojilerinin ve kültürel değerlerinin değiştirilmesini içermektedir. Eğitim sistemleri, ekonomik modeller, siyasi çerçeveler ve sosyal dokular Batılı fikirlerle uyumlu olacak şekilde yeniden şekillendirilmiştir. Bu değişiklikleri desteklemek için yeni bir elit sınıf da yetiştirilmiştir.

Ekonomik bağımlılık aşaması olarak bilinen dördüncü aşamada, Müslüman ekonomiler Batılı sistemlere bağlanmıştır. Hammaddeler Müslüman topraklarından çıkarılmış, Batı'da işlenmiş ve daha sonra aynı Müslüman ülkelere geri satılmıştır.

Bu sistem ekonomik bağımlılık sağlamaktadır ve bu düzenlemeye uyulmaması ekonomik durgunluk ya da çöküş anlamına gelmektedir. Nihai amaç, tüm Müslüman milletlerin ekonomilerini Batı kontrolüne bağlamak ve sürekli bir bağımlılık döngüsünü sürdürmektir."

Videonun devamında, Eş Şebab liderlerinden Abdurrahman Muhammed Varsame şu ifadeleri kullanıyor:

"Özetle, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar tarafından izlenen sistem, milletleri sömürmek ve zayıflıklarından yararlanmak üzere tasarlanmıştır. Tefecilik ve yağmacı uygulamalara dayanmaktadır. Bugün hiçbir Afrika ülkesi bu kurumlar tarafından belirlenen mali politika ve programlardan fayda sağlamamıştır.

Dünyaya getirdikleri adaletsizlik ve zulüm, İslam hukukuna ve Allah tarafından emredilen iktisadi sisteme karşı açtıkları savaşla daha da artmaktadır. Kafirlerin Somali'ye faydalı bir şey getirmesini asla beklememeliyiz çünkü onların eylemleri sadece gerileme ve yoksulluğa yol açacaktır.

Dolayısıyla IMF ve Dünya Bankası'nın Somali'ye refah, büyüme ve ilerleme getireceğine inananlar, Kur'an-ı Kerim'in öğretilerini tam olarak anlamayan insanlardır. Onlar, kafirlerin gerçek yüzünü ve Allah'ın onlar hakkında indirdiği açık uyarıları anlamayan insanlardır. Kafirler ancak kana susamış zalimlerdir. İslam ümmetini yanıltmak için yaydıkları borç hafifletme, ekonomik büyüme ve yoksullukla mücadele vaatleri gibi yalanlara kanmamalıyız. Allah bu iddiaların temelsiz olduğunu açıkça belirtmiştir ve şöyle söylemiştir: 'Onlar ağızlarıyla sizi memnun etmeye çalışıyorlar, fakat kalplerinden geçen çok farklıdor. Zaten onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.'"

Videoda, ekonomist ve sosyal bilimci Howard Nicholas'ın konuşmalarına da yer veriliyor.

Howard Nicholas şunları söylüyor:

"Afrika, tarihsel olarak Sahraaltı Afrika, gelişmiş ülkelerin küresel refahı için temel teşkil etmiştir. Afrika'nın oynaması gereken bir rol var. Hammadde üreticisi olarak bir rolü var. Sahraaltı Afrika'nın bundan kaçmasına izin vermiyoruz.

Sahraaltı Afrika'yı olduğu yerde, yoksul halde tutmak için her şeyi yapıyoruz. Bu, diğer herkesin refahı için kesinlikle hayati önem taşıyor. O yüzden bu konuda net olalım.

Bu şu anlama geliyor: Tüm ekonomik yapılar, tüm küresel kurumlar ve herkese öğrettiğimiz ekonomi, Afrika'yı olduğu yerde tutmak için tasarlanmıştır. İster Avrupa, ister ABD ya da şimdi Çin olsun, durum hep aynı. Afrika'nın yoksullaşmasına ihtiyacımız var çünkü o hammaddelere ihtiyacımız var ve çok ucuza ihtiyacımız var.

Bu ekonomik bir savaş. Zenginler fakirlere savaş açıyor. Bu her yerde olur. Bir ülkede olur. Zenginler hükümeti kontrol eder.

Gerçekten demokrasiniz olduğunu mu sanıyorsunuz? Hadi ama, yani büyüyün artık. Bu insanların demokratik sistemlerde yaşamasıyla ilgili değil. Var olan şey, zenginlerin bu kurumları açıkça yoksul ülkeleri kontrol etmek için kurmasıdır. Onlara fazla manevra alanı bırakmıyorlar. Peki bu kurumlar ne işe yarıyor? IMF ne yapıyor? Yapısal uyum neyle ilgili? Ülkelerin bizim istediğimiz şeyleri üretmeye devam etmelerini sağlamakla ilgili."

Videoda konuşan bir diğer isim de Eş Şebab'ın iktisadi liderlerinden, Hasan Afgoye olarak da bilinen Hasan Muhammed Ali.

Kendisi şu ifadeleri kullanıyor:

"Sevgili kardeşlerim, size Somali'nin bugün dünyanın ekonomik açıdan en gelişmiş ülkelerinden biri olma potansiyeline sahip olduğunu, ancak buna müsaade edilmediğini söylemek isterim.

Somali 5 milyon hektar ekilebilir araziye sahiptir. Somali'nin karada ve denizde petrol rezervleri de Ortadoğu'dakilerden daha az değildir. Araştırmalar Somali'nin petrol rezervlerinin 100 milyar varili aştığını göstermiştir. Geçtiğimiz yıl Coastline Exploration, Somali'nin günde 100 bin varile kadar petrol üretebileceğini tahmin etmiştir.

2015 yılında USGS tarafından yapılan bir maden araştırması Somali'nin boksit, bakır, feldspat, altın, demir, kireçtaşı, doğal gaz, silis, kalay ve uranyum gibi geniş maden yataklarına sahip olduğunu ortaya koymuştur.

1960 yılında BM araştırmacıları Somali'nin uranyum rezervlerinin 800 bin tona ulaşabileceğini ve bunun dünyadaki en büyük tekil uranyum yatağı olduğunu bildirmiştir. Somali ayrıca Afrika'daki en uzun kıyı şeridine sahiptir. Somali'nin yılda 835 bin tona kadar balık üretebileceği tahmin edilmektedir.

Peki tüm bu kaynaklara ve nimetlere rağmen Somali neden hala yoksul? Bunun nedeni, Somali'nin kaynaklarından faydalanmasını engelleyen kafirlerin kurduğu küresel düzendir. Bu, birçok Afrika ülkesinin karşı karşıya olduğu temel sorundur."

Kaynak: Mepa News

x.gif

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
1 Yorum