Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ifadeye çağrıldı
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, altı AK Parti milletvekilinin suç duyurusu üzerine ifadeye çağrıldı.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Fethullah Gülen yapılanmasının siyasi ayağının araştırılmasına ilişkin sözleri nedeniyle altı AK Parti milletvekilinin suç duyurusu üzerine ifadeye çağrıldı.
Ankara Başsavcılığı, "hakaret ve iftira" suçu soruşturması kapsamında Başbuğ'un ifadesinin alınması için İstanbul Anadolu Başsavcılığı'na talimat yazısı gönderdi.
İlker Başbuğ'un bir televizyon programında, "26 Haziran 2009'da askeri şahısların, askeri mahalde işlediği suçlarda dâhil özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasa teklifi getiriliyor. Bunu kim hazırladı? Tamamen FETÖ ile ilgili, bu araştırılsın" açıklamaları üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Partili milletvekillerine Başbuğ hakkında dava açılması talimatı vermişti.
AK Parti milletvekilleri Bekir Bozdağ, Mustafa Elitaş, Ahmet Aydın, Mehmet Ceylan, Ahmet Müfit Doğan ve Yahya Doğan da Şubat ayında Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Başbuğ, Erdoğan'ın Ocak ayındaki sözleri sonrası hakkındaki iddialara, yazılı açıklamayla yanıt vermişti.
Yaptığı açıklamalardan TBMM'yi ve bazı üyelerin ismen itham eden bir sonuç çıkartılmasının doğru olmayacağını belirten Başbuğ, "Televizyon programındaki konuşmamızın kapsamı Hükümet tasarısı dışında iki önerge ile yapılan düzenlemeler olup esasen bunların üzerine FETÖ gölgesi düşürmek değil gece yarısı yapılan bu düzenlemelerden FETÖ'nün istifade ettiğinin ortaya konulmasıdır" dedi.
Tartışma nasıl başladı?
İlker Başbuğ, Ergenekon davasından 26 ay tutuklu kaldıktan sonra 2 Mart 2014'te cezaevinden çıktı. Ergenekon Davası da "FETÖ kumpası" olduğu gerekçesiyle çöktü.
Başbuğ'u iktidarın hedefi haline getiren açıklaması ise 28 Ocak'ta Haber Global televizyonunda yaptığı açıklamalar oldu.
Başbuğ, 2009'da 25 Haziran'ı 26'sına bağlayan gece, askeri mahalde işlediği suçlarda dahil askeri şahısların sivil mahkemelerde yargılanmalarının yolunu açan düzenlemelere işaret ederek, arkasında Gülen hareketinin olabileceği yorumunda bulundu:
"26 Haziran 2009'da bu iki konuyu içeren kanun teklifini kim hazırladı? Ben bilmiyorum. 'Araştırsınlar' diyorum. Ben bir ipucu veriyorum. Bu kanun teklifinin FETÖ'nün emriyle, direktifiyle hazırlandığını düşünüyorum. Çünkü ikisinde de FETÖ komplolarıyla bağlantılı bir olayla karşı karşıyayız. Çok merak ederim bu kanun teklifini kim, neden, nasıl, 25'ini 26'sına bağlayan gece yarısı gündeme getirdi. Ayrıca mevcut anayasaya da aykırı. Mevcut anayasada 'askeri mahallerde askerlerin işlediği suçlar askeri mahkemelerin konusudur' der. Yasa, anayasaya aykırı olamaz. İyi niyet olduğunu düşünmüyorum. Bayağı art niyet olduğunu düşünüyorum. 26 Haziran 2009 tarihindeki kanun teklifi üzerinde durulmasını, bir düşünce olarak burada söylüyorum. Sonuç ne olur bilmem."
AK Parti nasıl karar aldı?
Başbuğ'un bu açıklamalarından yaklaşık bir hafta sonra Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti MYK'da Başbuğ'un açıklamaları gündem oldu.
AK Parti MYK'da Başbuğ'un sözleriyle doğrudan partilerini ve parlamentoyu hedef aldığı değerlendirmesi yapıldı ve toplantı sonrasında parti sözcüsü Ömer Çelik, Başbuğ hakkında partili milletvekillerinin suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.
Ancak tartışma burada bitmediği gibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çarşamba günü partisinin grup toplantısında, Başbuğ'un eleştirdiği 2009'da askerlerin ağır ceza mahkemelerinde yargılamalarının yolunu açan düzenlemeyi, "Darbelere zemin hazırlayan, hukukun işlemesinin önüne geçen, ülkemizi uluslararası platformlarda sürekli eleştiri konusu yapan yanlış bir uygulamanın düzeltilmesidir" diye savundu.
Yasanın, o dönem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup başkanvekili olduğu CHP'nin de desteğiyle Meclis'ten geçtiğini belirten Erdoğan, Başbuğ'u, Genelkurmay başkanlığı döneminde "lav silahı" ile düzenlediği basın toplantısına göndermede bulunarak sert sözlerle eleştirdi:
"Bu boru göstermeye benzemez, parlamentonun hukuku boru ile sindirilemez!"
Başbuğ ne diyor?
Başbuğ, AK Parti ve Erdoğan'ın iddialarına, kendi internet sitesinden "Suçlamalar karşı gerçekler" başlığıyla yaptığı açıklamayla yanıt verdi.
28 Ağustos 2008'de Genelkurmay Başkanlığı görevine başladığını anımsatan Başbuğ, "FETÖ liderine gönderilen bir mektuptaki "yeni Genel Kurmay Başkanı'nın Zatı Alinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir." ifadesi göreve başladığım ilk günlerden itibaren FETÖ'nün hedefine konulduğumu açıkça göstermektedir.. Görevde bulunduğum 2 yıl FETÖ tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı kurulan komplolara karşı mücadele ile geçti" dedi.
Açıklamasında, hakkında açılan dava süreçleri ile ilgili bilgi veren Başbuğ tartışma konusu olan 26 Haziran gece yarısı 00.59'dan itibaren hükümet tarafından önergeleri anımsattı.
Söz konusu önergelerin ilkinde, "asker olmayan kişilerin askeri mahkemelerde yargılanmasına son verilmesi", ikinci önergede ise önergede bir kelime değişikliği ile askeri şahısların askeri mahallerde işledikleri suçlar nedeniyle sivil mahkemelerde yargılanmasının önünün açıldığına işaret eden Başbuğ, söz konusu düzenlemenin Anayasa'nın askeri mahkemelerle ilgili 145. maddesine aykırı olduğunu vurguladı.
Kendisi açısından dikkat çekici diğer noktanın ise askeri savcılığın o dönem Albay olan Dursun Çiçek hakkında "kovuşturmaya yer olmadığı" kararından iki gün sonra çıkarılması olduğunu ifade etti.
İkinci önerge doğrultusunda o dönem Albay Dursun Çiçek'in tutuklandığını kaydeden Başbuğ, Erdoğan'ın grup konuşmasındaki sözlerine göndermede bulunarak, şu görüşleri dile getirdi:
"Televizyon programındaki konuya ilişkin konuşmadan TBMM ve bazı üyelerini ismen itham eden bir sonuç çıkartılması doğru değildir. Amacımız hükümet tasarısında yer almayan bu iki değişiklik önergesini ilk gündeme getirenin kim olduğunun, önergelerden birinin Anayasa'ya açıkça aykırı olduğu net olmasına rağmen bu önergelerin nasıl benimsendiğinin, kendisine Anayasa'ya aykırılığı defalarca anlatılmasına, rağmen dönemin Cumhurbaşkanı tarafından da neden ve nasıl onaylandığının sorgulanmasıdır.
"Düzenlemeye ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinin o günkü yetkililerinin son günlerde basına yansıyan açıklamaları ve Ana Muhalefet Partisi'nin bu düzenlemeyi o günlerde hemen Anayasa Mahkemesine götürmesi adı geçen partilerin bu önergeyi desteklemediklerini göstermektedir.
"Televizyon programındaki konuşmamızın kapsamı hükümet tasarısı dışında iki önerge ile yapılan düzenlemeler olup esasen bunların üzerine FETÖ gölgesi düşürmek değil gece yarısı yapılan bu düzenlemelerden FETÖ'nün istifade ettiğinin ortaya konulmasıdır. Hükümet tasarısının dışında gece yarısı getirilen ve 13 dakika içerisinde kabul edilen bu iki önergeden en çok istifade eden FETÖ olmuştur. Bu iki değişiklik yapılmamış olsaydı Kayseri ve Erzincan soruşturmaları ile 2009 yılında bile FETÖ'ye ciddi bir darbe indirilebilirdi. Göreve başladığı ilk günde FETÖ tarafından hedef alınan ve görev süresi olan iki yıl boyunca FETÖ komploları ile mücadele eden, o günlerde "FETÖ tehdidi bugün bize, yarın size" diye siyasi iktidarı uyaran bir Genelkurmay Başkanı'nın, bugün karşı karşıya bırakıldığı bu durum herkesten önce FETÖ'yü sevindirecektir."