Filistinliler Ramazan'da Kudüs'te olası İsrail provokasyonlarından endişe ediyor
Filistinliler Ramazan ayına hazırlanırken, birçok kişi İsrailli yetkililerin ve radikal Yahudilerin huzursuzluk çıkarmasından korkuyor.
Mat Nashed | Al Jazeera | Tercüme: Mepa News
Kentteki Filistinliler Müslümanlığın kutsal ayı Ramazan'a hazırlanırken işgal altındaki Doğu Kudüs'te gergin bir hava hakim.
Al Jazeera'ye konuşan Filistinliler süslemeler asamayacak ya da şenliklere katılamayacak kadar üzgün olduklarını söylüyorlar.
Birçoğu, 7 Ekim'de Kassam Tugayları ve diğer Filistinli gruplar tarafından İsrail'e yapılan ölümcül saldırılara misilleme olarak İsrail tarafından 30.000'den fazla insanın öldürüldüğü Gazze'de ateşkes sağlanması için dua ediyor.
Diğerleri ise İsrailli yetkililerin ve aşırı sağcı yerleşimcilerin daha önce de olduğu gibi daha geniş bir toplu cezalandırma kampanyasının parçası olarak kutsal ay boyunca Filistinlilere saldıracağından korkuyor.
Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinli bir insan hakları avukatı olan Münir Nuseybe, "Olası bir provokasyondan gerçekten endişeliyim" dedi.
"Geçmişten öğrendiğimiz kadarıyla Ramazan ayında Doğu Kudüs'te polis varlığı ve polis müdahalesi ne kadar çok olursa, o kadar çok [şiddet] çatışması göreceğiz."
Şiddetin tarihi
Ramazan ayında, İslam'ın en kutsal mekanlarından biri olan Mescid-i Aksa çevresinde gerilim sık sık tırmanıyor. İşgal altındaki Batı Şeria'nın dört bir yanından gelen Filistinliler camide namaz kılmak için can atarken, İsrail polisi her zaman yaptığı gibi camiye erişimi engelliyor ve ibadet edenlere saldırıyor.
Geçen yıl Filistinliler, İsrail güçlerinin bütün geceyi camilerde dua ve ibadetle geçirmeyi gerektiren dini bir uygulama olan itikafa müdahale etmesini engellemek için caminin içine barikat kurmuştu.
Ancak İsrail güvenlik güçleri camiye girmeyi başardı, ses bombası ve göz yaşartıcı gaz kullandı ve aralarında kadın ve yaşlıların da bulunduğu ibadet edenleri ayrım gözetmeksizin darp etti. En az 450 Filistinli erkek gözaltına alındı.
Kendisi de bir avukat ve Kudüs sakini olan Daniel Siedmann, " Mescid-i Aksa'nın doğasında şiddet yoktur ve Ramazan'ın doğasında da şiddet yoktur. Bunu hatırlamak önemli çünkü bazı insanlar bunun İslam'la ilgili olduğu düşüncesine kapılıyor,” diyor.
Filistinliler şiddet olaylarının çoğunu, şehri ve kutsal mekanı işgal eden İsrailli yetkililerin aldığı provokatif önlemlere bağlıyor.
İsrail polisi, Mescid-i Aksa'yı "Tapınak Tepesi" olarak adlandıran yüzlerce İsrailli Yahudi'nin kutsal mekana girmesine sık sık izin veriyor ve bu da İsrail, Ürdün, Filistin ve ABD'nin 2015 yılında onayladığı son statüko anlaşmasını ihlal ediyor.
Anlaşma, Mescid-i Aksa'nın sadece Müslümanların ibadet yeri olduğunu, ancak gayrimüslimlere belirli gün ve saatlerde erişim izni verilmesini öngörüyor. Ancak pek çok kişi aşırı sağcı İsrailli bakanların, İsraillilerin camiye girip ibadet edenlerle alay etmesine ya da çatışmasına izin vererek Filistinlileri kışkırtmaya çalışmasından korkuyor.
"İsrailli yerleşimcilerin Filistinlileri kışkırtmaya çalışacağına dair herkeste bir temkin ve korku var. İsrail hükümeti Filistin halkına karşı" diyor işgal altındaki Doğu Kudüs'ten 27 yaşındaki Filistinli Runı.
Bir parlama noktası mı?
İsrail polisi, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir tarafından yönetiliyor. Ben-Gvir Şubat ayında Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilerin Ramazan ayında camide namaz kılmalarının yasaklanması çağrısında bulundu.
İsrailli yetkililer daha sonra Kudüs'te sükûneti sağlamak amacıyla bu öneriyi reddetti ancak "güvenlik gerekçesiyle" bazı kısıtlamalar getireceklerini söylediler.
Seidmann, Ben-Gvir'in yerleşke dışındaki subaylara komuta ediyor olsa bile yine de kaosa yol açabileceğini söyledi.
Al Jazeera'ye konuşan Seidmann, "Ben-Gvir'in El Aksa'nın kapılarında olanları etkilemiyor olması, camiden 200 ya da 300 metre uzakta sorun yaratmayacağı anlamına gelmiyor" dedi.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'ten Hıristiyan bir Filistinli olan İbrahim Matar, Doğu Kudüs'te ya da işgal altındaki Batı Şeria'nın geri kalanında ibadet eden Filistinlilere yönelik herhangi bir şiddetin kitlesel ayaklanmaları tetikleyebileceği uyarısında bulunuyor.
El Aksa'nın tüm Filistinliler için sembolik bir öneme sahip olduğunu söyleyen Matar, Filistin'in eski lideri Yaser Arafat'ın 2000 yılında, İsrail'in cami üzerindeki egemenliğini sürdürmekte ısrar etmesi nedeniyle ağır eleştirilere maruz kalan barış sürecinden nasıl çekildiğini hatırlattı.
İki ay sonra İsrail'in o zamanki muhalefet lideri Ariel Şaron, 1.000'den fazla ağır silahlı polis ve askerle Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi. Bu hareket, İsrail'in işgaline karşı beş yıl süren bir Filistin ayaklanması olan İkinci İntifada ile doruğa ulaşan bir öfkeye yol açtı.
İsrail'in Gazze'ye açtığı savaşın gölgesindeki Matar, İsraillilerin benzer bir hamlesinin yeni bir halk ayaklanmasının fitilini ateşleyebileceğine inanıyor.
Al Jazeera'ye konuşan Matar, "El Aksa yeni bir savaşın parlama noktası olabilir" dedi.
Savaşın gölgesi altında
İsrail vatandaşı Filistinliler ve işgal altındaki topraklarda yaşayanlar Gazze'de devam eden katliamın herkesin üzerinde kara bir bulut gibi dolaştığını söylüyor.
ABD Başkanı Joe Biden, Hamas'ın elindeki İsrailli esirleri geri almak ve Ramazan ayında gerginliği yatıştırmak için Gazze'de ateşkes sağlamaya çalıştı. Ancak ateşkes ihtimali zayıf görünürken, Doğu Kudüs sakini Runi savaşın Kudüs'teki Filistinliler ve İsrailliler arasındaki durumu etkileyeceğine inanıyor.
Runi, birçok Filistinlinin televizyon ve sosyal medyada yıkıcı savaş sahnelerini izlemekten "içten içe kahrolduğunu" söyledi. Ayrıca İsrailli yetkililerin ya da bakanların Doğu Kudüs'teki Filistinlileri rahatsız ederek onların öfkesini istismar etmesinden korkuyor.
"Çoğumuz kendimizi bir ev hapishanesinde gibi hissediyoruz. [Vurulmamak ya da taciz edilmemek için [Ramazan boyunca] evde kalmak zorundaymışız gibi hissediyoruz" diyor Runi Al Jazeera'ye
Matar da aynı fikirde ve Gazze ile Mescid-i Aksa arasında ortak bir ilişki olduğunu söylüyor. İsrail'in El Aksa'da ibadet edenlere saldırması ve Filistinlileri Doğu Kudüs'teki Şeyh Cerrah mahallesinden çıkarmasıyla tetiklenen Hamas ile İsrail arasında 2021'de yaşanan 11 günlük kısa savaşı hatırlattı. Benzer bir huzursuzluk bu Ramazan'da da yaşanabilir.
Matar, "Filistin'in bir parçası acı çekiyorsa, Filistin'in her parçası acı çekiyor demektir" ifadelerini kullandı.
Kaynak: Mepa News