Omar Suleiman

Omar Suleiman

Gazze'yi ele geçirme planı: Biden bizi bitiremedi, Trump da bitiremeyecek

Gazze'yi ele geçirme planı: Biden bizi bitiremedi, Trump da bitiremeyecek

ABD Başkanı Donald Trump, ikinci yönetim döneminde başlamasının üzerinden üç hafta geçmeden, "Gazze'yi ele geçirme" ve "Orta Doğu'nun Rivierası"nı inşa etme planlarını açıklayarak seçim kampanyasının temel sloganı olan "Önce Amerika"ya ölümcül bir darbe indirdi.

Trump'ın yanında, Gazze kasabı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu sırıtarak durdu ve dünyaya bu planın “tarihi değiştirebileceğini” söyledi.

Washington'un “Orta Doğu'daki en büyük dostu ve müttefiki” için hesap verebilirlik çizgilerini bulanıklaştırmayı amaçlayan bir hareketle Trump, ABD ordusunun Gazze'yi temizleyip güvence altına alabileceğini öne sürdü.

Temizlemek ne anlama geliyor? İsrail'in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği kitlesel yıkımdan geriye kalan 50 milyon ton enkazın kaldırılması mı yoksa Gazze halkının kendisi mi?

İkincisi, İsrail tarafından yürürlüğe konan ve Amerikan mühimmatıyla mümkün kılınan soykırım politikasının mantıksal uzantısı olacaktır. Bu sorunun cevabı büyük ölçüde izleyicilerin hayal gücüne bırakıldı.

İsrail kamuoyunun soykırım iştahı ve Netanyahu'nun iktidarda kalma arzusu göz önünde bulundurulduğunda, etnik temizlikten kurtulan iki milyondan fazla Filistinliden oluşan sivil nüfusa gözünü dikmiş olan bu ölüm makinesi için bol miktarda yakıt ve alan bulunmaktadır.

Hafta sonu Trump şöyle dedi: “Gazze'yi satın almaya ve sahiplenmeye kararlıyım... Orayı gelecekteki kalkınma için çok iyi bir alan haline getireceğiz.”

ABD'nin Orta Doğu'daki müdahaleciliği milyonlarca Arap ve Müslüman'ın hayatına mal oldu. Bu son gezi Amerikan tek partisini keskin bir şekilde ortaya koymaktadır: Demokrat ya da Cumhuriyetçi, liberal ya da muhafazakâr, Biden ya da Trump, Amerikan askeri sanayi kompleksini besleyen kana susamışlık onun merkezinde yer almaya devam ediyor.

Aynı madalyonun iki yüzü

Hem Mısır hem de Ürdün, Trump'ın Gazze'deki Filistinlileri kendi sınırları içine yerleştirme önerisine şiddetle karşı çıkarak iki devletli çözümün önemini vurgulamışlardır. Trump'ın “refah” yoluyla barış teorisini ne ölçüde hayata geçirmeye istekli olduğunu göreceğiz.

Tahmin edilebileceği üzere, Ürdün'ün Filistinlileri kendi topraklarına itecek herhangi bir hamle yapılması halinde İsrail'le savaşa gireceğini açıklamasıyla Trump'ın başarı şansı zayıf. Ve Trump'ın açıklamasından sadece bir gün sonra, komik derecede gergin bir Dışişleri Bakanı olan Marco Rubio, yerinden edilmenin sadece geçici olacağını ifade ederek geri adım attı.

Hem eski Başkan Joe Biden hem de Trump, toprak gasplarından Gazze'ye iki nükleer bombaya eşdeğer bir bomba atılmasına kadar Filistin halkına yönelik çirkin muamelesinin her aşamasında İsrail'e güçlü destek verdiler. Yaklaşımları aynı madalyonun iki yüzü gibidir.

Her iki yönetim de uluslararası izolasyon pahasına İsrail'in “meşru müdafaa” hakkını destekledi. Biden döneminde İsrail keyfi kırmızı çizgileri aşabildi, kuzey Gazze'deki nüfusu açlığa mahkum etti ve bölgedeki tüm üniversiteleri yok etti.

Hem Biden hem de Trump Gazze'deki sivil halkla ilgili endişelerini dile getirirken, Amerikan mühimmatının koşulsuz tedariki yoluyla onların öldürülmesini kolaylaştırdılar. Her ikisi de Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçu işlemekle itham edilen bir kişiyi Washington'da ağırladı ve her ikisi de en çok ihtiyaç duydukları dönemde Filistinlilere yardım eden BM kuruluşunun fonlarını kesti.

Gazze'yi bir turizm merkezine dönüştürme önerisi ise yaraya tuz basıyor. Bu öneri, 15 ay süren savaş, kıtlık ve yerinden edilmeden kurtulan bir halkın sadece evlerini boşaltmakla kalmayacağını, aynı zamanda katledilen sevdiklerinin mezarlarının ticari sahil emlakçılığının boş, kapitalist hedonizmi tarafından kirletilmesine izin vereceğini varsaymaktadır.

Ekonomik teşviklerin ya da iyileştirilmiş altyapının onlarca yıllık mücadeleyi ve mülksüzleştirmeyi silebileceği düşüncesi bir hayal ürünüdür. Ayrıca hem Trump'ın hem de Netanyahu'nun gerçeklikten kopukluğunu da ortaya koymaktadır.

Bunu daha önce de söyledim ve burada da tekrarlayacağım: Biden bizi bitiremedi, Trump da bitiremeyecek. Gazze'nin “cehennemde yaşayan” Filistinliler için “şanssız” olduğunu düşünüyor. “Başka alternatif olmadığı” için kaldıklarını düşünüyor.

Batılı emperyalist aklın kavrayamadığı şey, Filistinlilere ilham veren ve onları harekete geçiren şeydir. Kendilerine altın ya da mevki-makam teklif edilse bile gitmezler. Gerçek zafer Filistinlilerin vatanlarına duydukları sevgi ve fedakârlıktan gelir, ne durumda olursa olsun, hangi ahlaksız, yüksek teknolojili düşmanla karşı karşıya olursa olsun.

Filistin halkı onlarca yıldır işgale, ablukaya ve sistematik baskıya maruz kalmıştır; onları vatanlarını terk etmeye zorlamak kendi kaderlerini tayin etme haklarının en üst düzeyde ihlali olacaktır.


Middle East Eye'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 1978 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Omar Suleiman Arşivi