Gerilla savaşında strateji

Gerilla savaşında strateji

"Çinli filozofların dediği gibi, eğer bir kimse düşmanın gücünü kendi gücü kadar biliyorsa zafer neredeyse kesindir."

Yazar, El Kaide'nin önemli isimlerinden biri olan Seyful Adil ile yakın arkadaşlarından biridir. Yalnızca askeri strateji ve güvenlik alanında değil, Ebu Velid, Ebu Musab es Suri ve Atiyetullah gibi hareketin diğer kilit isimlerinden de şer'i dersler almıştır. Yazar, 2013 yılında bir saldırı sonucu Veziristan'ın kuzeyinde hayatını kaybetmiştir.

Ebu Ubeyde el Makdisi tarafından kaleme alınan bu makale, cihat yanlısı grupların savaş stratejisine dair önemli veriler sunmaktadır. Uluslararası siyaset ve çatışma gündemini yakından izleyenlerin ilgi ile takip ettiği Mepa News, akademik çalışmalar için bir kaynak olabilecek bu makaleyi tercüme ederek okuyucuları ile buluşturmaktan gurur duyar.

Ebu Ubeyde el Makdisi | Resurgence Dergisi

Tarih bize birçok imparatorluğun küresel gücü elde ettiğini ve ardından yavaş yavaş kendi kabuğuna çekilip unutulmaya yüz tuttuğunu gösteriyor. Amerikalı tarihçi Paul Kennedy'e göre bu olgu şu faktörlerle açıklanabilir:

1. İç güvenlikte aşırı harcama yapmak.

2. İmparatorluğun çok fazla genişlemesi.

3. Kendisine karşı koyabilecek rakip bir gücün ortaya çıkması.

Büyük güçler gerekli ekonomik ve askeri kapasiteye sahip olmadan fazla genişlemeye çalışırsa sonuç her zaman kademeli ama sürekli bir gerilemeye yol açar. ABD'nin bugün yüzleştiği kader de budur. 

Bu "aşırı/fazla genişleme" olgusu nasıl ülkeler ve imparatorluklar için geçerliyse aynı şekilde gerilla savaşı yürüten, -mücadelelerinin yeri ve zamanı ne olursa olsun- siyasi hareketler ve cihadi gruplar için de geçerlidir. Bu grupların karşılaştığı tehlikeler ile devletler gibi büyük tüzel kişilerin karşılaştığı tehlikeler farklı değildir.

Dolayısıyla bu gerilla savaşçılarının stratejilerini geliştirmeleri için anlamaları gereken son derece önemli bir teori. Bu teorinin çeşitli boyutlarını iyice anlamalılar. 

Gerilla Savaşında Stratejik Genişlemelerin Formları:

1. Coğrafi Yayılma

Gerilla güçleri komşu bölgelere ilerleyip yerleştiğinde coğrafi yayılma meydana gelebilir. Bu köyler ya da şehirler olabilir. Ele alınan bölgelerde sabit üsler kurularak ve konvansiyonel savaşlarla bu bölgeler elde tutulmaya çalışılır. Şüphe yok ki eğer bu genişleme esnasında verilecek kayıpları önlemek için gerekli kuvvetler organize edilmemişse sonuç cihadi gruplar için ölümcül olabilir. Gerekli gücün oluşturulup sırf bölgeyi savunmak için kullanılması da aynı bölgenin tamamen kontrolünü sağlamak için faydalı bir durum değildir. Önceden çalışılması gereken şey -ki bu çok önemli- bu kontrol sağlandıktan sonra düşmanın vereceği tepki olmalı. Eğer düşman genişlemenin oluşturduğu tehdidi varoluşsal (normal) karşılamazsa, bu tehdidi yok etmek için herhangi bir çaba sarf etmeyecektir. Bu yüzden askeri adımlar atmadan önce her adımın hesaplanması önemlidir. 

Bazı bölgelerin düşmanın askeri baskısında olmaması sebebiyle o bölgeleri ele geçirmek veya kontrol etmek gerekli değildir. Hatta birçok kez görüldüğü üzere düşman bölgeyi size tuzak kurmak için boşaltır ve bu tuzağa düşerseniz ağır bir darbe alabilirsiniz. Bu geleneksel orduların gerillalarla başa çıkma yöntemlerinden birisidir. Bu nedenle bu stratejiyi tam olarak anlamak gereklidir. 

Askeri operasyonlara katılmış cihat liderlerinin akıllarındaki fotoğrafı daha net bir şekilde açıklamak ve gerilla güçlerinin hesapsız yayılmaları sonucunda ortaya çıkan sonuçları anlatmak için gerçek hayattan örnekler vereceğim. 

Tahrik-i Taliban Pakistan'daki kardeşlerimiz, özellikle Svat'ta, Pakistan ordusunun bölgeden çekilmesinin ardından Svat ve ve etrafını kontrol altına alabileceklerine inanıyorlardı. Böylece Mücahidler kontrol alanlarını genişletmeye başladılar. Svat'taki ana üslere çok yakın olana kadar ilerlediler. Karışmaya başladıkları alanın başkent İslamabad'a yakın olduğunu hesaba katmadılar. Şüphesiz ki bu başkente doğrudan bir tehdit oluşturuyordu ve başkent devletin gücü ile varoluşunu temsil ediyordu. Ordu,  Taliban'ın üslerine geniş kapsamlı kara operasyonları başlatarak bu tehdide karşılık verdi. Dalga dalga devam eden bu saldırılarda Pakistan ordusu sahayı Taliban varlığından temizledi. Ordu, bölgedeki 2 milyon insanın yerinden olup mülteci kamplarına sığınmasından sonra amacına ulaşmış oldu. Son derece sert dağlık araziler ve Allah'ın koruması olmasaydı Svat'taki tüm mücahitler silinecekti. Biz düşmanın gücünü abartmak niyetinde değiliz. Eğer düşmanın gücünü ve kendi gücünüzü biliyorsanız yüzlerce savaşın bile sonucundan korkmanıza gerek yoktur. Çinli filozofların dediği gibi, eğer bir kimse düşmanın gücünü kendi gücü kadar biliyorsa zafer neredeyse kesindir. 

Başarılı bir komutan savaşa ne zaman gireceğini ve ne zaman sakınacağını bilir. Che Guavera'ya göre aslında belirli bir zamanda savaştan kaçınmak da bir mücadele yöntemidir. Eğer askeri operasyon başlatma ya da yayılma fikri sadece kapasite ve sahip olunan güce odaklanıyorsa sonuç tamamen askeri bir başarısızlık olabilir. Eğer gerillaların bu yayılmaların sonuçlarına dayanacak kapasiteleri varsa Allah'a güvenip bu yönde yollarına devam etmeleri gerekir; aksi halde Mücahidler zaferi garanti edecek doğru zamanı beklemeliler. Özellikle gerilla savaşının erken safhalarında, düşmana karşı zafer elde edileceğinin garantisi yoksa savaşa girmek bir hatadır. Burada bahsettiklerim gerilla savaşındaki askeri stratejilerin en temel prensipleri; bu nedenle buna dikkat etmek gereklidir. Doğru yola ileten de yalnızca Allah'tır.

2. Özel Operasyonlarla Yayılma

Allah'ın kanunlarını dünyada egemen kılmaya çalışan yeni kurulmuş cihat grupları, kendi hayatlarını sürdürme konusunda garanti elde etmeden düşmana karşı sırf zarar vermek için özel operasyonlar başlatmamalı. Özel operasyonlar topyekün savaşa girmekle eşittir ve özellikle zayıf taraf için (genellikle Mücahidler) düşmanın reaksiyonuna hazır olmama eğilimdedir. Düşman bu operasyonlara tepki olarak çatışmaların şiddetini arttıracaktır. Çatışmalarda ani bir şiddetlenme ve yükselme en sonunda gerilla kuvvetlerinin kuşatılmasına ve gerilla kuvvetleri için çok önemli olan destekçilerin geri dönmesine sebep olur. Tıpkı balıkların suyun dışında yaşayamayacağı gibi gerillalar da destekçileri olmadan yaşayamazlar. Bu yüzden Mücahitler bu tarz mücadeleleri sürdürebileceğinden emin olmadan böyle adımlar atmamalı. 

Bir gerilla gücü düşman üzerinde büyük darbeler oluşturacak kapasiteye sahip olabilir ama düşmanın reaksiyonunun ezici olacağı durumlarda bu darbeleri vurmaktan kaçınmak daha iyi olabilir. Çevre ve ortam gerilla kuvvetleri yeterli güce ulaşana ve düşman gücüne karşı sağlam olana kadar özel operasyonlar için elverişli olmayacaktır. Bu nedenle temel prensip; her adımdan önce düşmanın reaksiyonu hesaba katılmalı ki savaşın son safhası için alınan kararlar zamanından önce uygulanmış olmasın. 

Ancak bugün Müslüman ülkelerin çoğunda olduğu gibi eğer şartlar gerilla savaşı için elverişli değilse, o zaman tek olası amaç düşmana zarar verecek bir alanda cihadı başlatıp dikkatleri savaşın ana cephesinden uzaklaştırmak olmalıdır. Böyle durumlarda yalnızca özel operasyonlar yürütülmelidir. Bu durumda olan bir bölge ise Harameyn topraklarıdır. Mücahitler için bu devleti hedef almak gerekli ki kendi iç güvenlik sorunlarıyla meşgul olup Afganistan, Yemen, Irak ve Suriye gibi diğer cephelere karışamasın ve mücahitlerin Suudi Kraliyet ailesi dışında başka kimseden görmediği belalar son bulsun. Allah'tan başka güç ve kudret sahibi yoktur. 

3. Medya Faaliyetleri ile Yayılma

Bu yayılma olgusu yalnızca askeri alanla sınırlı değil bilakis medya alanına kadar uzayan bir olgudur. Medya, gerilla savaşçılarının nefes aldığı soluk borusu gibidir ki bu düşman için de geçerlidir. Gerilla savaşı yürütülen mücadele için meşruiyet kazanmaya, insanların kalplerini ve zihinlerini kazanmaya dayanmaktadır. Robert Taber gibi meşruiyet kazanan savaş stratejistleri savaşı kazanır. Tecrübe bu hükme tanıklık etmektedir. 

Bunun için, gerilla güçlerinin ve liderlerinin insanların anlama seviyesine göre hitap edebilmeleri önemlidir. Normal insanların mental seviyesini hesaba katarak ve eldeki duruma neyin uygun düşeceğini düşünerek medya açıklamalarını belli bir seviyede tutmalılar. İnsanlara hayatlarının ve geçim kaynaklarının güvence altında olduğuna dair güvence vermeliler. Normal insanların dünyevi kaygılara düşmesinin önüne geçmeliler. Gerilla güçleri halkın, özellikle liderlerin, ihtiyarların ve karar mercilerinin kalplerini kazanacak kelimeler kullanmalıdır. Potansiyel zararlara karşı potansiyel faydaları dengeleyerek insanlara hesaplı bir şekilde yönelmeliler. Bilinen her şeyin söylenmesi gerekli değildir. Doğru olduğuna inandığımız her şeyi her yerde her zaman açıklayamayız. Daha doğrusu bu hakikatlerin her birini belirtmek bir kabul etme ve reddetme süreci ile ilgilidir. Söylenen her neyse dinleyicilerin anlayış seviyesi ile uygunluk göstermelidir. Bu yüzyıllardır birçok bilgin tarafından vurgulanmış bir şeydir. 

Medyada tehditkar bir tutum sergilemek beyhude bir medyada yayılma çabasıdır. Özellikle gerilla savaşçıları hala savaşlarının erken bir aşamasındalarsa. Yani eğer vaatlerini veya tehditlerini yerine getirecek eylem kapasiteleri yoksa. Bunun sonucunda gerilla savaşındaki insanlar özgüvenlerini kaybedecektir.

Mücahitlerle savaşan herkese meydan okumak aptalcadır. Peygamberin (s.a.v.) hayatı bize düşmanla savaşmaya gerek kalmadan onu nasıl etkisiz hale getireceğimizi bize öğretmektedir. Eyleme dönüşmeyen tehditkar sözler zarar vericidir çünkü bu gerillaların verdikleri sözü yerine getirecek kapasitelerinin olmadığını ve zayıflıklarını gösterir. Bu düşmanı daha da güçlendirir ve yeni düşmanların ortaya çıkmasına sebep olur ki bu istenmeyecek bir şeydir.

Medyanın tonu organizasyonun gerçek kapasitesi ile orantılı ve senkronize olmalıdır, özellikle tehditler savrulduğunda ve özel operasyonların sözü verildiğinde. Gerilla fırtına öncesi sessizlik gibi olmalı; ayak izleri görülsün, ama yalnızca uygun yer ve zamanda ve uygun bir plana göre. Kibrin ve yanlış umutların dininin zaferini isteyen birisinin kalbinde yeri yoktur. Önemli olan gayenin ciddiyeti, samimi çabalar, müsait olan tüm enerjinin harcanması ve sonra Allah'a güvenmektir. 

4. Örgütsel Faaliyetler ile Yayılma

Yayılma örnekleri arasında ölümcül olan bir şey vardır ki o da örgütsel faaliyetlerin aşırı genişlemesidir. Bu, örgütün gerçek kapasitesinin umursanmadığı zamanlarda ortaya çıkar. Yeni üyelerin örgüte kabul edilmesiyle, yönetimdeki zorluklar, eğitim, kapasite geliştirme, silah ve güvenliğin sağlanması gibi meseleler oluşmaya başlar. Böylece grup gerçek kapasitesinin üstünde olan bir sorumluluğu omuzlarına almış olur. Bunlar hareketin ilerlemesinde engel oluşturur. Gruptaki üyeler içinde tekdüzelik eksikliğiyle ve üyelerin ihtiyaçlarına cevap verememe sebebiyle çatlaklar görülmeye başlar. Bu grup üyeleri üzerinde yük oluşturur. Eğer bu süreçte küçülme, eğitim verebilecek kadroda eksiklik oluşur ve finansal kaynakların azalması baş gösterirse, kriz derinleşmeye başlar. Liderler ve kadro arasında bir iletişim boşluğu oluşursa durum çok daha keskinleşir. Gerilla savaşı yürütenler arasında böyle boşlukların oluşmasına sebep olacak birçok faktör var. 

Bu nedenle, örgütsel genişlemelerde önceden çalışmış olmak gerekir; doğabilecek tüm sonuçlar farklı boyutlarıyla ele alınmalıdır. Alınacak kararlar örgütün kapasitesine göre alınmalıdır. 

Sonuç

Cihadın liderleri kapasitelerine, destekçilerinin sayısına veya müttefiklerine aldanmamalıdır. Gerilla savaşında bu faktörler sıklıkla geçicidir. İnsanlar güçlüyü takip etme eğilimindedir ve tecrübe en iyi rehberdir. İnsan gündüz vakti mümin olup geceleri kafir ve günahkar olabilirler. Bu daha çok cihat hareketinin etrafında komplolar ve entrikaların döndüğü çalkantılı zamanlarda böyledir. Allah'tan düşmanlarımızın planlarını bozmasını, kendi tuzaklarına düşmelerini, olayların akışını onların aleyhine çevirmesini dileriz. O gerçekten bunlara kadirdir.

Çeviri: Mepa News

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.