Libya'da süren savaş ülkeyi afetlere karşı savunmasız bıraktı
Libya'da binlerce insanın ölümüne ve binlercesinin de kaybolmasına neden olan fırtına, yıllardır süren kaos ve bölünmüşlüğün yerle bir ettiği ülkenin yediği son darbe oldu.
Seller, ülkenin modern tarihindeki en ölümcül çevre felaketi. Yıllarca süren savaş ve merkezi bir hükümetin olmayışı, ülkeyi yoğun yağışlara karşı savunmasız ve çökmeye yüz tutmuş bir altyapı ile baş başa bıraktı. Birleşmiş Milletler'e göre Libya şu anda henüz bir iklim stratejisi geliştirmemiş tek ülke.
Kuzey Afrika ülkesi, NATO destekli Arap Baharı ayaklanmasının 2011 yılında otokratik hükümdar Muammer Kaddafi'yi devirmesinden bu yana rakip yönetimler arasında bölünmüş ve milis çatışmalarıyla kuşatılmış durumda.
Ülkenin doğusundaki Derne kenti, iki barajın patlamasının ardından nehir kenarındaki binaların büyük bölümünün sular altında kalarak yok olmasıyla en büyük yıkıma sahne oldu.
Olay sonrası çekilen videolarda liman kentinde sular altında kalan apartman blokları ve devrilmiş arabalar ve daha sonra gömülmek üzere kaldırımlara dizilmiş, battaniyelerle örtülmüş cesetler görülüyor. Kent sakinleri tehlikeye dair tek işaretin barajların çatlarken çıkardığı yüksek ses olduğunu, herhangi bir uyarı sistemi ya da tahliye planı bulunmadığını söylüyor.
İşte fırtınanın neden bu kadar yıkıcı olduğuna ve en çok ihtiyacı olanlara yardım ulaştırmanın önündeki engellere bir bakış:
İki hükümet, iki başbakan
2014 yılından bu yana Libya, her biri uluslararası güçler ve sahadaki çok sayıda silahlı milis tarafından desteklenen iki rakip hükümet arasında bölünmüş durumda.
Trablus'ta Başbakan Abdülhamid Dibeybe Libya'nın uluslararası alanda tanınan hükümetine başkanlık ediyor. Bingazi'de ise rakip başbakan Usame Hamad, güçlü askeri komutan Halife Hafter tarafından desteklenen doğu yönetimine başkanlık ediyor.
Her iki hükümetin yanı sıra Hafter de ayrı ayrı, selden etkilenen bölgelerdeki kurtarma çalışmalarına yardım sözü verdi ancak bu tarafların başarılı bir iş birliği geçmişleri yok.
Rakip parlamentolar, 2021'de yapılması planlanan ancak hiç yapılmayan seçimler de dahil olmak üzere uluslararası baskılara rağmen yıllardır birleşmeyi başaramadı.
2020 gibi yakın bir tarihte iki taraf topyekûn bir savaşın içindeydi. Hafter'in güçleri başkenti ele geçirmek için bir yıl süren başarısız bir askeri harekâtla Trablus'u kuşattı ve binlerce kişiyi öldürdü. Ardından 2022'de eski doğu lideri Fethi Başağa, rakip milisler arasındaki çatışmalar onu geri çekilmeye zorlamadan önce hükümetini Trablus'ta kurmaya çalıştı.
Bölgesel ve küresel güçlerin desteği ülkedeki bölünmeleri daha da derinleştirdi. Hafter'in güçleri Mısır, Rusya, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenirken, batıdaki Libya yönetimi Türkiye, Katar ve İtalya tarafından destekleniyor.
BAE, Mısır ve Türkiye sahadaki kurtarma çalışmalarına yardım ediyor. Ancak Salı günü itibariyle halihazırda kurtarma operasyonları Derne'ye ulaşmakta zorluk yaşıyor.
International Crisis Group'ta kıdemli bir Libya analisti olan Claudia Gazzini, liman kentine giren yolların çoğunun fırtına nedeniyle kesilmiş olması nedeniyle sorunun kısmen lojistik olduğunu söylüyor. Ancak siyasi çekişmeler de sorunda bir rol oynuyor.
Gazzini "kurtarma ekipleri göndermeye yönelik uluslararası çabalar Trablus merkezli hükümetten onay almak zorunda." diyor. Bu da yardımların en çok etkilenen bölgelere girmesi için gerekli izinlerin rakip yetkililer tarafından onaylanması gerektiği anlamına geliyor. Gazzini, Bingazi hükümetinin sorunu tek başına çözebileceğinden kuşkulu olduğunu söylüyor.
Artan huzursuzluk ve hoşnutsuzluk
Su baskını, ülkedeki kanunsuzluktan kaynaklanan uzun bir sorunlar silsilesini izliyor.
Geçtiğimiz ay Libya ve İsrail dışişleri bakanları arasında gizli bir toplantı yapıldığına dair haberlerin çıkmasının ardından Libya genelinde protestolar patlak verdi. Gösteriler Dibeybe'nin istifasını isteyen bir harekete dönüştü.
Ağustos ayının başlarında başkentte iki rakip milis gücü arasında çıkan ve en az 45 kişinin ölümüne neden olan çatışmalar, haydut silahlı grupların Libya genelinde sahip olduğu etkiyi hatırlattı.
Libya, çatışma ve yoksulluktan kaçarak Avrupa'da daha iyi bir yaşam arayan Ortadoğulu ve Afrikalı göçmenler için önemli bir geçiş noktası haline geldi. Milisler ve insan kaçakçıları Libya'daki istikrarsızlıktan faydalanarak aralarında Mısır, Cezayir ve Sudan'ın da bulunduğu altı ülkeden göçmenleri sınırlardan kaçırıyor.
Bu arada, Libya'nın zengin petrol rezervleri nüfusuna çok az yardımcı oluyor. Libya'nın en değerli ihracatı olan ham petrol üretimi, ablukalar ve şirketlere yönelik güvenlik tehditleri nedeniyle zaman zaman yavaşladı. Petrol gelirlerinin tahsisi kilit bir anlaşmazlık konusu haline geldi.
İhmal edilmiş bir şehrin hikayesi
Derne'nin büyük bölümü 20. yüzyılın ilk yarısında Libya İtalyan işgali altındayken inşa edildi. Şehir, doğal beyaz sahil evleri ve palmiye bahçeleriyle ünlü oldu.
Derne, Kaddafi'nin 2011'de devrilmesinin ardından İslamcı grupların merkezi haline geldi, Mısır hava saldırıları tarafından hedef alındı ve daha sonra Hafter'e bağlı güçler tarafından kuşatıldı. Şehir 2019 yılında Hafter güçlerince ele geçirildi.
Ülkenin doğusundaki diğer şehirler gibi, Derne devrimden bu yana çok fazla yeniden inşa veya yatırım görmedi. Şehrin modern altyapısının çoğu Kaddafi döneminde inşa edildi. 1970'lerin ortasında bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen ve selde yıkılan Vadi Derne Barajı da buna dahil.
Londra merkezli Kraliyet Birleşik Hizmetler Savunma ve Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nde Libya konusunda uzman olan Jalel Harchaoui'ye göre Hafter, kente ve halkına şüpheyle bakıyor ve çok fazla bağımsızlık tanımak konusunda isteksiz davranıyor. Örneğin geçen yıl kent için hazırlanan devasa yeniden inşa planı, Derne'nin yerlileri tarafından değil, Bingazi ve başka yerlerden gelen kişiler tarafından yönetildi.
Harchaoui, bu güvensizliğin afet sonrası dönemde felakete yol açabileceği görüşünde.
Jack Jeffery tarafından kaleme alınan ve Time'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.