Hizbullah İsrail'e karşı caydırıcılığını yeniden tesis etti mi?

Hizbullah İsrail'e karşı caydırıcılığını yeniden tesis etti mi?

İsrail Başbakanı Netanyahu Lübnan sınırını kızıştırmaya çalışacak mı yoksa Hizbullah bunun İsrail'e neye mal olacağını açıkça ortaya koydu mu?

Justin Salhani | Al Jazeera | Tercüme: Mepa News

Hizbullah ve İsrail arasındaki sınır ötesi saldırıların yoğunluğu, 25 Ağustos'ta gerçekleşen "görkemli" karşılıklı saldırıların ardından azaldı.

Ancak altı İsrailli esirin idam edildiği haberinin Netanyahu hükümetine karşı kitlesel protestolara yol açtığı İsrail'de olaylı bir haftanın ardından, analistler arasında başbakanın dikkat dağıtmak için başka cephelerde yoğunlaşıp yoğunlaşmayacağı konusunda bir soru işareti var.

Başbakan Binyamin Netanyahu Pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında “Hamas'a ağır bir bedel ödeteceğiz. Size bu bedelin ne olacağını ve ne yapacağımızı söylemeyeceğim. Burada bir sürpriz unsuru olacak” dedi.

Ancak Netanyahu, Mısır'ın Sina sınırındaki Philadelphi Koridoru'nda kalıcı bir İsrail varlığı talep etmek ve böylece Gazze ateşkes müzakerelerinin felç kalmasını sağlamak dışında, nasıl bir yol izleyeceğine dair çok az işaret verdi.

Hizbullah'ın İsrail'in dikkatini dağıtacak bir unsur olarak görmesini engelleyecek kadar caydırıcı bir güç gösterip göstermediği de henüz belli değil.

Yığınak

Hizbullah, Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları öncülüğündeki Filistinli grupların 7 Ekim'den İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıdan bir gün sonra İsrail'e yönelik saldırılarını yoğunlaştırmaya başladı.

Gerilim artarak kaynama noktasına ulaştı.

31 Temmuz'da İsrail Beyrut'un güney banliyölerinde bir binayı vurdu. İkisi çocuk, ikisi kadın ve en üst düzey Hizbullah komutanlarından Fuad Şükür olmak üzere beş kişi bu saldırıda öldü.

İsrail, Şükür'ün işgal altındaki Suriye'nin Golan Tepeleri'nde bulunan Mecdel Şems'e düzenlenen ve 12 çocuğun ölümüne neden olan saldırıdan sorumlu olduğunu öne sürdü. Hizbullah ise saldırının sorumluluğunu reddetti.

Şükür, İsrail'in Lübnan'da öldürdüğü en üst düzey Hizbullah komutanı olarak kayıtlara geçti ancak bu İsrail'in ilk suikastı değildi.

İsrail, Hamas'ın en üst düzey yetkililerinden Salih el Aruri'yi Beyrut'un güney banliyölerinde öldürdükten sadece altı gün sonra, 8 Ocak'ta Hizbullah'ın özel Rıdvan Gücü komutanlarından Visam el Tavil'i Mecdel Selem'de öldürdü.

Şükür'ün öldürülmesinin ardından Hizbullah'ın ölen mensuplarının intikamını alma sözü vermesiyle sınır ötesi saldırılar yoğunlaştı.

İsrail 25 Ağustos sabahı erken saatlerde Lübnan'daki Hizbullah mevzilerine önleyici bir saldırı düzenlediğini açıkladı ve 100 savaş uçağının katıldığı özel bir operasyonla Hizbullah'a ait binlerce fırlatma rampasını vurduğunu ileri sürdü.

İsrail'in 8 Ekim'den bu yana Hizbullah'a yönelik en geniş çaplı saldırısında en az 15 Lübnan kasabası bombalandı.

Hizbullah aynı sabah kendi saldırısını başlattı ve Hasan Nasrallah İsrail'e 340 roket atıldığını, 11 askeri ve istihbarat noktasının hedef alındığını ve Tel Aviv'e bir buçuk kilometreden daha az mesafedeki Glilot askeri üssünün vurulduğunu söyledi.

Hizbullah misillemenin bu “ilk aşamasının” başarıyla tamamlandığını açıkladı.

Netanyahu Nasrallah'ın iddiasını reddederek Glilot'un vurulmadığını söyledi.

Yenilenen caydırıcılık mı?

Hizbullah defalarca İsrail'le olan savaşının Gazze'yle bağlantılı olduğunu ve ateşkes sağlandığında saldırıları durduracağını söyledi.

Ancak bazı Batılı diplomatların aylardır Lübnan'da daha geniş çaplı bir savaşı önlemek için çalıştıkları bildirilirken, bazıları bunu ayrı bir çatışma olarak değerlendirdi.

Analistler, son saldırının İsrail'i özellikle Beyrut gibi şehirlerde üst düzey Hizbullah liderlerine saldırmaktan alıkoymak için yeniden bir caydırıcılık düzeyi oluşturmayı amaçladığını söyledi.

Beyrut'taki Lübnan Amerikan Üniversitesi'nden siyasi analist Imad Salamey Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada “Hizbullah, Fuad Şükür suikastının intikamını almak için başlattığı büyük misilleme kampanyasının ardından gerçekten de önemli bir caydırıcılık düzeyi oluşturdu” dedi.

Salamey, “Bu durum İsrail'in Hizbullah'ın kabiliyetlerini önemli ölçüde azalttığı iddialarını çürütüyor ve İsrail'in örgütü zayıflatmayı amaçlayan 10 aylık yüksek maliyetli askeri kampanyasına rağmen Hizbullah'ın sıkı komuta ve kontrolünü sürdürdüğünü açıkça gösteriyor” diye ekledi.

Pazar günkü misillemenin sonuçları ne olursa olsun, analistler Al Jazeera'ye, kontrolden çıkma ve bölge ve ötesinden aktörleri kendine çekme tehdidi taşıyan bir çatışma sürecinde belirli bir istikrarın sağlandığını belirtiyor.

Reuters'ın haberine göre İsrail ve Hizbullah birbirlerine gerilimin daha fazla tırmanmasını istemediklerini söyledi. Analistler de gerginliğin en azından geçici olarak azaldığına inanıyor gibi görünüyor.

Hizbullah'a yakın olduğu düşünülen siyasi analist Kasım Kassir Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada “Lübnan için Hizbullah'ın saldırısı, Fuad Şükür'ün öldürülmesinden önceki duruma geri döndü” dedi.

Beyrut'taki Saint Joseph Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Karim Emile Bitar, “[Bu son değişimi] daha çok ABD'nin düzenlediği bir sayfa açma ve gerilimin tırmanmasını önleme girişimi olarak görüyorum” dedi.

“İsrail muhtemelen Lübnan'daki bazı hedefleri vurmaya devam edecek ama yakın gelecekte Fuad Şükür gibi önemli bir figürün peşine düşeceklerini sanmıyorum.”

Sakin dönem

Lübnan'da genişletilmiş bir savaş ihtimali 25 Ağustos'tan hemen sonra masaya yatırılmış gibi görünüyordu ancak İsrail'deki iç çalkantılar göz önüne alındığında çatışmanın yeniden alevlenip alevlenmeyeceği henüz belli değil.

İsrail 8 Ekim'den bu yana Lübnan'da 130'dan fazlası sivil olmak üzere 560'tan fazla kişiyi öldürdü. İsrail tarafında ise Lübnan'dan gelen saldırılar nedeniyle yaklaşık 23 asker ve 26 sivil hayatını kaybetti.

Sınırın her iki tarafında da on binlerce kişi yerinden edilirken, İsraillilerin Lübnan'ın güneyinde bir tampon bölge oluşturmaya çalışarak toprakları insansızlaştırmaya çalıştığı bildirildi.

Pek çok kişi devam eden çatışmalardan dolayı yorgunluklarını dile getirirken, çatışmaların sonu hala tam olarak görünmüyor.

Salamey, “[İsrail'in] herhangi bir yanlış hesabı son derece pahalı ve uzun süreli bir askeri misilleme sürecini tetikleyebilir ki bu da İsrail'e hem askeri hem de siyasi açıdan birçok açıdan çok pahalıya mal oluyor” dedi.

“Hizbullah'ın gösterdiği dayanıklılık ve hazır olma hali, İsrail'in daha fazla gerilimi tırmandırmadan önce riskleri daha dikkatli bir şekilde tartması gerektiği anlamına geliyor.”

Lübnan'da, İsrail'de ve ötesinde daha büyük bir savaştan korkan pek çok kişi geçici bir rahat nefes alıyor olabilir, ancak fırtına henüz tamamen dinmiş değil.

Kassir “gerilimin tırmanması hala mümkün” dedi ve ekledi: “Sakin bir dönemdeyiz ama bu garanti değil.”

Kaynak: Mepa News

uyg.gif

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
2 Yorum