HTŞ'den tutuklamalar hakkında açıklama: Davamız için her meşru yolu kullanacağız
Grup, 'sorumsuz ve abes kişilerin' iç tartışmalar nedeniyle rejime karşı savaşı baltaladığını duyurdu.
Suriye muhalefetinin en geniş ve organize grubu olan Tahriru'ş Şam Heyeti (HTŞ), 'yapı içinde yaşanan tartışmaların rejime karşı verilen savaşı baltaladığı' gerekçesi ile grup içerimdeki muhalif kişiliği ile öne çıkan bazı kişileri tutukladığını duyurdu.
Bu kişilerin grup içinde daha önceden sözcülük görevi üstlenen Sami el Ureydi, askeri komutanlardan Ebu Culeybib el Urduni, Hamam Askeri ve Hallad el Urdini olduğu ortaya çıktı.
'Dar ve sınırlı görüşlü kimseler'
Yapılan açıklamada, Suriye'yi işgalci düşmandan kurtarmak için HTŞ'nin Sünni bir direniş bloğu kurmak istediği vurgulanırken, bu amaç uğruna bir takım feragatlar verildiği ancak 'insanlardan bir grubun kısır bakış açıları, dar ve sınırlı görüşleriyle' bu amaca karşı durdukları belirtildi.
Açıklama, rejim, Rusya ve Şii milislerin İdlib iline yoğun saldırılar düzenlediği bir dönemde, söz konusu 'muhalif' kişilerin direniş çağrısında bulunmak yerine gençleri cepheden alıkoyduğu iddia edildi.
HTŞ liderliği, tutuklama öncesi 'muhalif' kişilere yönelik toplantı çağrılarının sonuçsuz kaldığının altını çizerken, "Uğrunda kanların akıtıldığı ve canların kaybedildiği bu davayı(projeyi) meşru olan her türlü yol ile savunacağız." ifadelerini kullandı.
HTŞ'nin selefi olan Şam'ın Fethi Cephesi'nin El Kaide'den ayrıldığını duyurmasının ardından yapı içindeki bazı isimlerin, hareketin politikalarına yönelik eleştiriler yönelttiği ifade ediliyordu.
HTŞ tarafından yayımlanan açıklama, Mepa News tarafından tercüme edildi:
‘Allah zulme uğrayanların dışında hiç kimsenin açıkça kötü söz söylemesini sevmez. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi işiten ve görendir.’ (Nisa 148) diye buyuran Allah’a hamd olsun. Salat ve selam Allah’ın elçisine, onun ailesine ve arkadaşlarının üzerine olsun.
Tahriru Şam Heyeti kurulduğundan beri, işgalci düşmanı kovmak için Şam ehlinin güçlerini bir araya getirdiği Sünni bir proje oluşturmak ve Şam ehlinin devrimini layıkıyla temsil etmek için çaba göstermiş ve bu asil amaçlar yolunda değerli ve kıymetlilerinden feragat etmiştir. Ancak insanlardan bir grup (Allah onları doğru yola iletsin ve affetsin.) kısır bakış açılarıyla, dar ve sınırlı görüşleriyle HTŞ’nin bu türden girişimlerine baştan beri karşı durdu. Sadece karşı durmakla yetinmeyip kendi düşüncelerini yaymak ve güçlendirmek için çalıştılar. Dedikodu ve bozgunculuğu çeşitli aracılar ve klikler ile yaydılar. Öyle ki bozgunculuklarının derecesi iftira ve yalana kadar ulaştı.
Komutanlar durumu iletişim ve tartışma ile kontrol altına almak ve onların bu işten dönmesi için karşı taraf ile oturumlar düzenlemesine rağmen tüm çabalar sonuçsuz kaldı. Hatta ‘Barış Hayırlıdır’ girişimi üzerine bu hareketin tercümanı olduk ve basından ve riyakarlıktan uzak olarak açık oturumlara davet etmek süretiyle ilmi olarak da girişimin arkasında durduk. Lakin bu topluluk -şaşırtıcı bir inatla- birçok defa yapılan oturum davetlerini reddetti ve adeta bütün uzlaşma çağrılarına karşı kulağını tıkadı.
HTŞ’nin Rafizi ve Haricilere karşı savaşını ve sıcak cephelerdeki durumdan istifade ederek gençleri herhangi bir cepheye yönlendirmek, cihad ve ribat yapmalarını sağlamak için çağrıda bulunmadıkları gibi sonuç olarak sünni, mücahid ve zamanın vacibini yerine getiren bu topluluğa (HTŞ’ye) karşı yoldan sapmışlık gibi iddialar yönelttiler ve benzeri şüphelerin tesiriyle gençleri cephelerden uzak tutmaya ve cihattan alıkoymaya devam ettiler. Bizler şu an bu halde iken kelimelerin birliği ve safların sıklaştırılmasını nasıl tartışabiliriz!
Mezkur topluluğun sebep olduğu bozgunculuğun ve zararın artması sonucu yeni gelişmeler yaşandı, -ki bu topluluk barış görüşmelerinin başarısız olması ile sonuç almak için mahkemeye gidileceği ve durumun kesinlikle muallakta kalmaması gerektiği konusunda uyarılmıştı, HTŞ komutanları saha ve askerleri üzerindeki yükümlülükleri ve sahanın tehlikeli mecralara kaymasını önlemek gibi sorumluluklarından hareketle talep edilen uzlaşma çabalarının duraksaması üzerine fitne başı olan kişilerin adil bir şeriat mahkemesine götürülmeleri ve bu yol ile gerçeğin ortaya çıkması için hazırlamış oldukları iddianameyi sundular. Ve şuanda haklı ve haksızın ortaya çıkması için bu iş tamamen yargı neznindedir.
Ve son olarak açıklıyoruz ki: Uğrunda kanların akıtıldığı ve canların kaybedildiği bu davayı(projeyi) meşru olan her türlü yol ile savunanacağız. Davamıza asla sorumsuz ve abes kişilerin bozgunculuk sokmasına izin vermeyeceğiz bu kişiler ifrat ve tefrit ehlinden olsalar da durum değişmez. Başarı Allah’tandır.
Kaynak: Mepa News