İbrahim er Rubeyş
''Amerika’dan korkmak onunla birlikte mücahitlere karşı durmanın mazereti olamaz.''
Amerika Birleşik Devletleri’nin El Kaide’ye karşı savaşında en tehlikeli olarak gördüğü El Kaide kollarının başında Arap Yarımadası El Kaidesi (AYEK) bulunmaktadır. Amerika’nın 2015 yılında AYEK'in lider kadrosunu hedef alan birçok drone saldırısı düzenlediği ve düzenlen drone saldırıları sonucunda El Kaide yapılanmasının üst düzey liderlerinin, ilim adamlarının ve komutanlarının hayatını kaybettiği biliniyor. Hatta Arap Yarımadası El Kaidesi grubunun 2015 yılını "şehitler yılı" olarak isimlendirdiği bazı harekete yakın isimler tarafından ifade edilmektedir. 2015 yılında hayatını kaybeden El Kaide liderleri arasında Nasır El-Vuhayşi, Nasır bin Ali El Ansi, Haris En-Nazzari, Memun Hatim, Muhammed Salih El-Ğarabi, Kaşe Suayri gibi önemli isimler bulunduğu gibi bizim üzerinde biraz duracağımız İbrahim er-Rübeyşi gibi bir liderde yer almaktadır.
İbrahim er-Rübeyş kimdir?
El Kaide ailesinin önemli isimlerinden biri olan İbrahim er-Rübeyş, 1979 yılında Suudi Arabistan’ın Büreyde (Buraydah) şehrinde dünyaya geldi. Küçük yaşta İslami ilimlere karşı merakı olan İbrahim Rübeyş, bölgedeki ilim adamlarından şer’i dersler aldı. Suudi Arabistan’da İmam Muhammed bin Suud üniversitesinde Şeriat Fakültesi okuyan Rübeyş eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra Afganistan’a gidip modern dönemde küresel cihat hareketinin başlangıç merkezi olarak kabul edilen Faruk kampına katıldı. Bazı Pakistanlıların aracılığıyla Pakistan hükümeti tarafından yakalanıp, bir süre Kandahar hapishanesinde tutulduktan sonra Guantanamo’ya gönderildi. Guantanamo’ya gönderilen İbrahim er-Rübeyş yaklaşık 10 sene Guantanamo’da mahkum hayatı sürdü. Daha sonra Amerika hükümeti 16 mahkumla beraber Rübeyş’i Suudi Arabistan’a teslim etti.
Rübeyş'in Guantanamo'da çekilen fotoğrafı
İbrahim Rübeyş’in hayatı hakkında detay paylaşan kişiler, İbrahim Rübeyş’in ünlü fakihlerden Şeyh Halid El-Meşiykeh’in özel talebelerinden olduğunu söylemektedir. İbrahim er-Rübeyş’in Hanbeli mezhebinin başlıca fıkıh kitaplarından Zadu’l Müstekni’ kitabında bizzat Şeyh Halid El-Meşiykeh’ten icazet aldığı aktarıldığı gibi ilim ehline ait bir çok sıra kitabı Şeyh Halid El-Meşiykeh’ten ders aldığı ifade edilmektedir. Şeyh Halid El-Meşiykeh’in Suudi Arabistan’da tutuklu bulunan birçok cihat yanlısı ve ilim ehlinin serbest bırakılması için herhangi bir adım atmazken sadece İbrahim Rübeyş’in serbest bırakılması için Suudi Arabistan hükümeti ile görüşmesi Şeyh Halid El-Meşiykeh’in İbrahim Rübeyş’e ne derece değer verdiğini yeterince göstermektedir.
İbrahim Rübeyş, Suudi Arabistan'da bir süre hapiste kaldıktan sonra, hükümet tarafından cihat yanlıları için düzenlenen 'rehabilitasyon' programına dahil edildi. 2009 yılında bu programdaki bir grup arkadaşıyla beraber Suudi Arabistan'dan kaçarak Yemen'e gitti ve AYEK'e katıldı. Burada El Kaide’nin Şer’i Heyeti’nin üyesi olmasına rağmen çatışmalara da katılmaya devam etti. Şer'i bilgisinin yanında El Kaide'nin siyaset belirlemesine de katkıda bulunuyordu.
Yayınladığı ders ve konuşma videoları kısa sürede tanınmasına sebep oldu. ABD Dışişleri Bakanlığı İbrahim er-Rübeyş’i Aralık 2014’te Uluslararası Terör Listesi'ne aldı. Bakanlık, Rübeyş’i AYEK’in üst düzey yöneticisi ve operasyonel planlayıcısı olarak tanımladı. ABD İbrahim el Rubeyş için 5 milyon dolar ödül ilan etmişti.
ABD arşivinden sızdırılmış Guantanamo belgelerine göre İbrahim er-Rübeyş'nin Afganistan'a gitmesine etken olan başlıca unsurun ünlü Suudi ilim adamı Hamud bin Ukla eş Şuaybi'nin fetvaları olmuş. Küresel cihat hareketlerini destekleyen ilim adamlarının başında gelen Hamud bin Ukla eş Şuaybi 11 Eylül’ün ardından bir fetva yayınlayarak ‘Müslümanlara karşı ABD’ye yardım etmenin kişiyi dinden çıkaracağını’ savunmuştu.
Hamud bin Ukla eş Şuaybi'ye ait Türkçe altyazılı bir ses kaydı:
İbrahim er-Rübeyş’in ölümü
Yemen’de faaliyet gösteren AYEK, Melahim Medya aracılığyla yayınladığı bir bildiride 12 Nisan 2015 Amerika’nın düzenlediği hava saldırısında hayatını kaybettiğini belirtti.
Melahim tarafından yayınlanan bildiride İbrahim Rübeyş ile birlikte 4 savaşçılarının daha hayatını kaybettiği ifade edildi.
"Kafirler kerih görse de şeriata çağıracağız"
Rübeyş'in "Bizi nasıl şeriatı hâkim kılmaya çağırırsınız; siz de biliyorsunuz ki bu, küfür devletlerine savaşa çağrıdır?" sorusuna verdiği şu cevap siyasi duruşunu ortaya koymaktadır.
"Derim ki: Kâfirler kerih görseler de buna çağıracağız. Küfür devletlerinden Allah’ın şeriatıyla hükmetmemiz için bize izin vermelerini mi bekleyelim? Eğer böyle bir şey varsa, biz kaybetmişiz ve hüsrana uğramışızdır. Afetlerden birisi de, bazılarının, onların şeriatı hâkim kılma yüzünden bize karşı savaşmalarının, onlara boyun eğmeyi ve şeriatın hâkim kılınmasından vazgeçilmesini mubah kılacağını zannetmeleridir. Küfür devletleri bir araya gelip bizi Ramazan orucundan engelleme hususunda ittifak etseler, hiç kimse çıkıp da, onlara boyun eğmenin gerektiğini ve onlardan korkulduğu için orucun terkinin caiz olduğunu söyleyebilir mi? Bilakis şöyle deriz: Oruç tutacağız. Hepimiz öldürülecek olsak ta, o vakit şehit oluruz! Aynı şekilde şeriatın hâkim kılınması da böyledir. Bunların hepsi Allah katından gelen emirlerdir ve Allah’ın şeriatının hâkim kılınmasını emreden ayetler, orucu emreden ayetlerden çok daha fazladır.
Ey Allah’ın kulları, bilmeliyiz ki, şeriatın hâkim kılınması meselesi, ihtiyari, görüşe sunulan ve halkların arzularına bakılacak bir mesele değildir. Bu mesele, İslam dininde kesin olan bir konudur, Allah katından farz kılınmıştır. Kim onu kabul ederse, o Müslümandır. Kim de kabul etmezse, boynundan İslam bağını çıkarmış, İslam dinini başka bir din ile değiştirmiştir. Namaz kılsa, oruç tutsa ve Müslüman olduğunu iddia etse de bu böyledir.
Şeriatın hâkim kılınmasından bahsedilmesinin belirli bir grup insanın özelliği ve alameti olması da başımızdaki musibetlerdendir. Bir kimse bu konudan bahsettiğinde, onlardan olduğu ithamına maruz kalır. Oysaki bu, küçük-büyük herkesin bilmesi gereken dindir."
"Amerika'dan korkmak mazeret olamaz"
Rübeyş küresel cihat vizyonunu şu sözlerle ortaya koymaktadır:
"Amerika’dan korkmak onunla birlikte mücahitlere karşı durmanın mazereti olamaz. Bu zavallılar hala Amerikan hegemonyası zamanının zihniyetiyle yaşamaktalar. Hala Amerika’nın her şeye gücü yeteceği ve hiç kimsenin onu yenmeye gücünün yetemeyeceği çıkmazının sıkıntısını çekmekteler. Bunların bilmedikleri, Amerika’nın Irak ve Afganistan’da mücahitlerden tattığı acılarla alçalmış ve yenilgi içerisinde geri çekilmeye başlamasıdır. Bu kimselere diyoruz ki: Amerika öldü, Süleyman (a.s.)’ın cinleri gibi olmayın.
Mücahitlerin Amerika’nın bölgeye gelme sebebi olduğunu zannedenler, vakıadan uzaktırlar. Zira Amerika bir dönemden beri ülkelere hükmetmektedir. Bizim katımızda mavi gözlü Amerikalı ile, ülkelerde Amerika’nın emriyle hareket eden esmer Arap arasında bir fark yoktur. Allah’ın hükmünde hepsi aynıdır.
Bizler ne kadar ondan uzak durmaya çalışsak da Amerika bizi kendi halimize bırakmayacaktır. Ancak Allah’ın şeriatından başkasıyla hükmolunmaya razı olur ve Müslümanların servetlerinde onun için aslan payını ayırır kendimize ise hakir kırıntılara razı olursak, o zaman bizi kendi halimize bırakır. Bunun dışında bizimle onlar arasındaki çatışma, hayatta kalma çatışmasıdır. Ya onlar ve işbirlikçileri yurtlarımızdan çıkarlar ya da dinimizin bir kısmından taviz veririz. “Eğer güç yetirirlerse dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler.”
Dinlerinde sadece namaz ve oruca razı olan ve bundan sonra insan ürünü kanunlarla hükmolunmaya aldırış etmeyenler, Amerikan uçaklarının semalarında dolaşıp beldelerin hürmetlerini çiğnemesine ve Müslümanların açıklarını görmelerine aldırış etmeyenler, ülke petrol ve gaz krizleri içerisindeyken batının bunları bizden en ucuz fiyatlarla almasıyla ilgilenmeyenler ve bunlara razı olanlar, her ne kadar iyi niyetli olduklarını açıklasalar da, ümmete ihanet etmişler ve vatanlarını satmışlardır.
Bizler, dinine düşkün olan herkese, dinlerini tamahlarından uzaklaştırmalarını, dinlerini dünya pahasına satarak din düşmanlarının güvenli bir şekilde kullandıkları araçları olmamalarını sesleniyoruz.
Yine dirhem ve dinarın aldattığı kimseleri, sayılı dirhemler için hem dinlerini hem de dünyalarını yitirmekten ve az bir paha için ömürlerini hüsranla sonuçlandırmalarından sakındırıyoruz."
Kaynak: Mepa News