İmam Buhari Vakfı'ndan İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakılmasıyla ilgili açıklama
İmam Buhari Vakfı, İsveç'in başkenti Stokholm'de Kur'an-ı Kerim yakılmasıyla ilgili açıklamada yayınladı.
İsveçli İslam düşmanı siyasetçi Rasmus Paludan başkent Stockholm'de Kur'an'ı Kerim'i ateşe verdi.
Polisin geniş kapsamlı korumasıyla gerçekleştirdiği eylemde Paludan, İslam karşıtı ve Türkiye aleyhtarı açıklamalarda bulundu, ardından Hz. Muhammed'e hakaret eden bir karikatürü sergiledi ve Kur'an'ı ateşe verdi.
Yaşanan olay sonrasında İmam Buhari Vakfı'ndan açıklama yapıldı. Açıklamada, "Tüm Müslüman kardeşlerimizi, Allah azze ve celle'nin kitabını ve dinini hedef alan menfur saldırılara karşı durmaya, bu hususta duyarlılık göstermeye ve Allah'ın kelimesi en yüce olana kadar, son nefeslerine dek gayret göstermeye davet ediyoruz." ifadeleri yer aldı.
İmam Buhari Vakfı'ndan yapılan açıklama şu şekilde:
""Biz Kur’an’ı mü'minlere şifa ve rahmet olarak indiriyoruz. O, zâlimlerin ise ancak ziyânını artırır." (İsra Suresi, 82'nci ayet)
Son dönemde Müslümanların mukaddesatına yönelik saldırıların, İslam ümmetinin biricik önderi Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem'i hedef alan hakaretlerin, Müslüman halklara yönelik toplu katliamların artmasını esef ve lanetle karşılamaktayız.
Bu küstah ihlallerden sonuncusu geçtiğimiz gün İsveç hükümetinin onay vermesiyle yaşanmıştır. İsveç hükümeti, İslam düşmanı saldırgan bir şahsın Kur'an-ı Kerim yakma eylemine izin vermiş, bu eylemi “ifade hürriyeti” olarak nitelemiştir.
Allah azze ve celle tarafından insanlık için bir kurtuluş, şifa ve rahmet vesilesi olarak indirilen yüce Kur'an'a yönelik saldırılar, hoşgörü yalanlarını şiar edinen küresel küfür ve zulüm düzeninin lanetli yüzünü bir kez daha aşikar etmiştir. Küfür düzeni, lanetli ve çarpık zihniyetini “ifade hürriyeti” mefhumunun arkasına gizleyerek zulüm ve tuğyanını sürdürmektedir. Ancak bu “ifade özgürlüğü” mefhumu nedense hiçbir zaman küresel küfür sisteminin kutsalları ve putları eleştirildiğinde gündeme gelmemekte, her türlü eleştiri zalimane bir şekilde susturulmaktadır.
Müslümanların ülkelerini işgal eden, mukaddesatını çiğneyen, her türlü vahşet ve katliama imza atan zulüm cephesi, bir yandan da İslamiyet'i hedef alarak Müslümanların maneviyatını incitmekte, yüreklerine zulmetmektedir. Ancak onların bu eziyetleri ne Allah azze ve celle'nin dinine ne de Müslümanların azmine bir zarar verebilecektir.
"Ehl-i Kitap da inanmış olsalardı elbette onlar için hayırlı olurdu; içlerinden inananlar da vardır, fakat çoğu yoldan çıkmıştır. Onlar size eza etmekten başka zarar veremezler. Sizinle savaşırlarsa geri dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da edilmez." (Âl-i İmran Suresi, 110-111'inci ayetler)
Zalimler ancak maddeler, cisimler üzerinde tahakküm kurabilirler. Oysa işlerin başı da sonu da Allah azze ve celle'ye aittir. Bugün Kur'an-ı Kerim yakmak, Müslümanlara işkence ve eziyette bulunmak, İslam âleminin direnme azmini ve Allah azze ve celle'nin dinine bağlılığını zerre ağırlığınca dahi eksiltmeyecektir. Zira Müslümanların Allah'ın dinine muhabbeti, yıkılmaz bir kale niteliğindeki yüreklerindedir. Kafirler, Allah azze ve celle'nin kitabının basılı olduğu sayfaları yaksalar dahi, Kur'an'ı ve Allah sevgisini kalplerinde taşıyan 1.5 milyar Müslümanı engelleyemezler. Bugün kafirler hoşlanmasa da Allah dinini galip kılmakta, her gün insanlar fevc fevc Allah'ın dinine girmekte, onun kitabını hıfzetmekte, onun yolunda gözlerini dahi kırpmadan can vermektedir. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem'in izzetini ve şerefini korumak için hayatının baharını Allah yolunda feda eden onlarca genç bugün Müslümanların da kafirlerin de hafızalarında tazeliğini korumaktadır.
"(Onlar) Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Halbuki Allah, kâfirler hoşlanmasa da nurunu tamamlayacaktır." (Saff Suresi, 8'inci ayet)
Bugün yeryüzündeki her bir Müslüman Allah azze ve celle'nin dinini, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem'in izzet ve şerefini müdafaa etmek için mümkün olan her vesileyle zulmün karşısında durmakla mükelleftir. Allah, dinini üstün kılmak ve yaratılanların en şereflisi olan peygamberinin izzetini muhafaza etmek için kimseye muhtaç değildir. Bilakis insanlar Allah'ı ve Resulunü savunarak kendilerini, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem azabından korumaya muhtaçtır.
Bu vesileyle tüm Müslüman kardeşlerimizi, Allah azze ve celle'nin kitabını ve dinini hedef alan menfur saldırılara karşı durmaya, bu hususta duyarlılık göstermeye ve Allah'ın kelimesi en yüce olana kadar, son nefeslerine dek gayret göstermeye davet ediyoruz.
"O ki müşrikler hoşlanmasa da bütün dinlerin üzerinde olduğunu göstermek için Resûlü'nü, hidayet ve hak din ile göndermiştir.
Ey iman edenler! Sizi acıklı bir azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? Allah'a ve Resûlü'ne iman edersiniz, Allah yolunda mallarınız ve canlarınızla cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (Böyle yaparsanız, Allah) sizin günahlarınızı bağışlar, sizi alt tarafından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki çok güzel meskenlere koyar. İşte bu, en büyük kurtuluş ve saadettir. Hoşunuza gidecek bir diğer husus da Allah’tan bir yardım ve yakın bir zaferdir. Mü'minlere müjdele!
Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu Îsâ da havârilerine 'Allah'a giden yolda bana yardımcı olacaklar kimlerdir?' diye sorduğunda havâriler, 'Allah’ın yardımcıları biziz' demişlerdi. Sonra İsrâiloğulları’ndan bir kısmı iman etmiş, diğer bir kısmı da inkâr etmişti. Biz inananları düşmanlarına karşı destekledik, böylece üstün geldiler." (Saff Suresi 9-14'üncü ayetler)"