Şu anda İngiltere'de bazıları, 2. Dünya Savaşı döneminin başbakanı Winston Churchill'in mirasına bakışın değiştirilmesi gerektiğini söylüyor.
Churchill, beyaz ırkın daha üstün olduğu yönündeki inancını hiç gizlememişti ve Hintleri daha aşağı bir ırk olarak görüyordu.
Ayrıca Kürtlere, Afganlara ve "medenileşmemiş kabilelere" karşı zehirli gaz kullanımını savunmuştu.
Destekçileri Churchill'in "göz yaşartıcı gazı" kast ettiğini söylüyor.
İngiltere'nin moralini yüksek tutmasında ve Nazi Almanyası karşısında kazanılan zaferde büyük bir rol oynayan İkinci Dünya Savaşı'ndaki liderliğinin, bütün bunları tarihte bir dipnot haline getirdiğini vurguluyor.
Bazılarıysa, Churchill'in bugünün standartlarıyla yargılanmaması gerektiğini ve kusurlarına rağmen Churchill'in "büyük bir adam" olduğunu söylüyor.
Ancak Churchill'in mirasıyla ilgili tartışmalar devam ediyor.
Büyük açlık felaketi Son eleştiri, ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin maliye sözcüsü John McDonnell'dan geldi.
McDonnell, 1910'da İçişleri Bakanlığı yaparken Galler'deki grevci madencilerin gösterilerini ezmek için asker yollaması nedeniyle Churchill'i "kötü adam" olarak niteledi.
Geçen ay da İskoç Parlamantosu'nun bir üyesi de Churchill'in "soykırımcı" olduğunu, "beyazların üstünlüğüne" inandığını ve Bengal'de (Günümüzde Bangladeş ve Hindistan'ın bir kısmı) 1943'te 3 milyon kişinin ölmesine yol açan büyük açlıkta şahsen sorumluluğu bulunduğunu söyledi.
1943'te Bengal'de yaşanan büyük açlık, yeterli tarım ürünü alınamaması ve Japonya'nın Burma'yı (Günümüzde Myanmar) işgali nedeniyle bölgeye pirinç ithal edilememesinden sonra yaşanmıştı.
Madhusree Muerjee'nin "Churchill's Secret War - Churchill'in Gizli Savaşı" adlı kitabına göre, dönemin İngiliz Başbakanı Churchill, Hindistan'ın tahıl ihtiyacını gidermeyi reddetmiş ve savaşa yardımcı olması için tahıl ihraç etmesinde ısrarcı olmuştu.
Churchill'in Hindistan'dan Sorumlu Devlet Bakanı Leopold Amery'ye "Hintlerden nefret ediyorum. Berbat bir dine sahip, berbat bir halk" dediği belirtiliyor.
Hatta açlıktan da "Tavşan gibi ürüyorlar" dediği Hintleri sorumlu tuttuğu söyleniyor.
Tartışmalı anlar Churchill'in 70 yıla yaklaşan siyasi kariyerinde birçok tartışmalı an var. Eski İngilere Başbakanı beyazların "daha üstün, daha kaliteli" bir ırk olduğunu söyledi.
Ancak "Churchill's Empire - Churchill'in İmparatorluğu" kitabının yazarı Richard Toey'e göre Hitler'in tersine bu, "beyaz olmayanlara insanlık dışı bir şekilde davranmanın kabul edilebilir olduğunu düşündüğü anlamına gelmiyordu."
Churchill, Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı birliklerine karşı hardal gazı kullanılmasından yanaydı.
Yüzyılın başında İrlandalı ayrılıkçılar ve Gallerli madencilere karşı sert taktikleri de eleştiri aldı.
Toynpandy'de 1910 yılında bir madencinin öldüğü, 500 madencinin de yaralandığı olaylar, Churchill'in peşini kariyeri boyunca bırakmadı ve sendika düşmanı tavrına kanıt olarak gösterildi.
İngiliz Guardian gazetesinin yazanlarından Owen Jones bir makalesinde, "Sadece Winston Churchill değil, Britanya İmparatorluğu hakkında uzun süredir geciken bir tartışmayı başlatmamız gerekiyor. Bunu yapmadan bırakın dünyayı, kendimizi bile anlayamayız ve İngiliz dış politikası ya da ırkçılık hakkında bilinçli bir tartışmaya giremeyiz" dedi.
Ancak, böyle önemli bir isim söz konusu olunca tarihi tartışma çağrıları muhalefetle karşılaşıyor.
Times gazetesi yazarı ve Muhafazakâr Parti üyesi Lord Daniel Finkelstein, "Sir Winston Churchill olmasaydı, ben hayatta olmazdım. Bu, romantik bir açıklama değil. Savaş döneminin başbakanı hayatı boyunca beyazların üstünlüğüne inanmış olsa da güçlü yanları zayıflıklarına ağır basıyor" dedi.
Muhafazakâr Parti Başkan Yardımcısı James Cleverly de günümüz toplumunun merceğinden bakarak Churchill'in adını köteleme girişimlerine karşı çıktı.
Cleverly, "Kral Edward döneminde (1890-1910) yetişmiş insanların dilini, kendi standartlarımızla yargılamak tamamen gülünç" diye konuştu.