İngiltere'de Modern Kölelik (Bölüm 2): Uyuşturucu
Esrar tarlasına çevirilmiş evlerde üretim devam ediyor. Bahçıvanlar ise, sömürülmek üzere ülkeye yasa dışı yollardan sokulan Vietnamlılar'dan oluşuyor.
İngiltere'de Modern Kölelik (Bölüm 1) : Büyük Şirketler haberi için tıklayınız.
Araştırmacılar, başka bir dosyada çalıştıkları sırada Doğu Londra’nın kent merkezi dışında bulunan esrar tarlasına çevirilmiş bir villaya ulaşıyorlar.
Gizli kamera görüntülerinden edinilen izlenime göre, zamane kölesi bir genç tarafından yetiştirilen esrarın piyasa değeri yaklaşık 500 bin Türk Lirası.
Vietnamlı genç “bahçıvan” evi nadiren terk edebildiğini, hiç İnglizce konuşamadığını ve olası polis veya saldırgan hırsız çetelerinin baskınlarından çekindiğini ifade ediyor.
Bu “bahçıvan” İngiltere’de yaşayan ve bir kısmı da çocuklardan oluşan binlerce Vietnamlı esrar kölesinden yanlızca biri. Bu kişilerin çoğu ülkeye sömürülmek üzere yasadışı yollardan sokulmuş durumdalar.
Diğer kısmı ise, Batı ülkelerinde para kazanma rüyalarını gerçekleştirmek amacı ile sızmak için insan kaçakçılarına para ödeyen ancak bu yasadışı çetelerce önce dolandırılıp sonra da köleleştirilenlerden oluşmakta.
Bu genç köle her ay yaklaşık 50 bin Türk Lirası tutması muhtemel elektrik bedelini kaçak elektrik kullanmak marifeti ile nasıl bedavaya getirdiklerini de gizli kayıt esnasında açık bir şekilde ifade etmekte.
Öte yandan bu genç ne kadar yalnız ve sıkılmış hissettiğini de gizlemiyor ve esrar tarlasına çevirilmiş bu evden, ekstra olağan dışı durumlar haricinde asla çıkamadığını da sözlerine ekliyor.
Genç bahçıvan birgün çalışmalarının karşılığında yüklü bir ödeme alacağını ve ülkesi Vietnam’a dönüp evleneceğini, belki de kendisi ve ailesi için bir ev inşaa edeceğini hayal ettiğini anlatıyor.
“Bu evde olmak aynı hapishanede olmak gibi. Birkaç yıllığına bir hapishanede olduğunu farzetmem lazım. Birkaç yıllık çalışma neticesinde param olacak ve başka bir iş yapabileceğim…”
Uyuşturucu tacirleri önceleri ihtiyaçları olan maddeleri ülkeye yasadışı yollardan sokarlardı. Ancak artık çoğu esrar tarlasına çevirilmiş evlerde üretim yapmayı tercih ediyorlar. Bu süreçte Vietnamlı çetelerle İngiliz uyuşturucu baronlarının derin işbirliği sözkonusu.
Bir başka vaka ise yine Vietnamlı bir gencin başından geçen dehşet verici olayları gözler önüne sermekte.
Tuan babasını henüz 5 yaşındayken kaybetmiş. Annesi ise hastalandığında ilaç almak için tefecilerden para almak zorunda kalır ve Tuan 10 yaşında iken o da ölür. Bu olay üzerine Tuan akrabaları tarafından yetimhaneye verilir.
Tefeciler yetinhaneye gelir ve kiliseden ailesinin borcuna karşılık Tuan’ın kendilerine verilmelerini ister ve kilise bu teklifi reddedince de Tuan’ın parmaklarından birini bir uyarı olarak keserler ve manastıra gönderirler.
Tuan’ın hayatını kurtarmak için kilise gerekli belgeleri onaylar. Ancak tefeciler bununla da yetinmezler. Birkaç yıl, Tuan 15 yaşına gelinceye kadar köle olarak çalıştırdıktan sonra 9600 km uzaktaki İngiltere’ye, bir esrar tarlasına yine köle olarak gönderirler.
Çilesi burada da devam eden Tuan, dış dünyadan izole bir şekilde, iptidai şartlarda ve hem fiziksel hem de duygusal şiddete maruz kalarak yıllarca hayatta kalmaya çalışırken, zaman zaman ölmüş olmanın daha az acı vereceğini düşünür.
Araştırmalarını Vietnam'da da sürdüren gazeteciler Vihn şehrinde insan kaçakçılarına ulaşırlar ve bu adamlardan kendilerini Avrupa’ya kaçırmalarını isterler. Çetenin tarifesi hiç de uygun değildir. Zira Avrupa için 50 bin TL, İngiltere için ise yaklaşık 100 bin TL talep etmektedirler.
Gazetecilerin ulaştıkları insan kaçakçısı kadın, Avrupa’ya gittiklerinde kadınların manikür, pedikür salonlarında çalıştıklarını ve erkeklerinse esrar çifliklerinde para kazanabileceklerini ifade ediyor.
Kaçakçılar, gitmeye karar veren kişilerin 30 gün içerisinde İngiltere’ye ulaşacaklarını garanti ediyorlar.
İngiltere’deki ekip ise manikür salonlarında araştırmalar yapmaya başlıyor ancak herhangibir köleye rastlamıyorlar. Sadece ülkeye yasadışı yollardan girmiş bir kadına rastlıyorlar. Bu kadın İran, Türkiye, Yunanistan rotasını izleyerek ülkeye girdiğini ve en zor kısmının İngiltere’ye girerken petrol dolu bir varilde seyahat etmek olduğunu ifade ediyor. Böyle bir yola başvurmalarının sebebinin ise köpeklerin koku almasını engellemek olduğunu sözlerine ekliyor.
“Bazı insanlar 26 saat boyunca hiçbirşey yememek ve içmemek zorunda kaldı. Tuvaleti gelen de bir bebek gibi altına yaptı.”
Kaynak: Al Jazeera English ve Mepa News