İnsani yardımlar azalırken Suriye'deki siviller daha fazla unutuluyor
2021 yılında Suriye'nin kuzeyine 1.000 yardım tırı girerken, bu sayı geçen yıl 445'e düştü ve insani durum hiç de iyiye gitmiyor.
Suriye'de insani yardıma ihtiyaç duyan milyonlarca sivil, Dünya Gıda Programı'nın (WFP) 2024 yılı itibariyle ülkedeki görev süresinin sona ermesinin ardından bu yıl uluslararası yardımın azalmasına kendini hazırlıyor.
Esed rejimi geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler'in sınır ötesi insani yardımlarının Türkiye ile olan bir sınır kapısı üzerinden ulaştırılmasına verdiği onayı altı ay daha uzattı.
Bu mekanizma, Beşar Esed rejiminin uluslararası toplum nezdindeki meşruiyetini arttırma çabası olarak görülüyor zira Esed'in başlıca destekçilerinden Rusya, Temmuz ayında Bab el Hava sınır kapısının kullanılmasına ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararını bloke ederek uluslararası ortakları Şam ile çalışmaya zorlamıştı.
BM daha önce, Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan 2014 tarihli bir kararın ardından Esed rejiminin kontrolü dışındaki bölgelere yardım ulaştırmak için dört sınır kapısını kullanmıştı.
Ancak 2017'den itibaren Rusya ve Çin, tüm yardımların Esed rejimi üzerinden yönlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek bu yetkiye kademeli olarak itiraz etti.
Rusya ve Çin 2020'den bu yana yardım sevkiyatının sadece bir geçişle, yani Bab el Hava ile sınırlandırılmasını savunuyor. Bununla birlikte, Suriye'ye ayrılan mali yardım, ülkedeki uzun süreli kriz ve başka yerlerdeki taleplerin artması nedeniyle son yıllarda önemli ölçüde azaldı ve yardım kuruluşlarının mali kapasitelerini zorladı.
Geçtiğimiz yıl WFP, Suriye'de ülkenin kuzeybatısında yerlerinden edilenler de dahil olmak üzere 5.6 milyon kişiye destek veren gıda programını sonlandırdığını duyurdu.
Eş zamanlı olarak USAID ve ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin Suriye'ye yönelik yardımlarında en az yüzde 30'luk önemli bir kesintiye gidiyor ve bu kesintinin Avrupalı bağışçılar tarafından da uygulanması bekleniyor.
Yardım miktarı neden azalıyor?
2021 yılında Suriye'nin kuzeyine 1.000 yardım tırı girerken, bu sayı geçen yıl 445'e düştü ve insani durum hiç de iyiye gitmiyor.
Örneğin, BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi Geir O Pedersen kısa bir süre önce Suriye'nin karşı karşıya olduğu zorluklara dikkat çekti: "İçme suyuna güvenilir erişimin olmaması, yakıt ve elektrik sıkıntısı, kolera salgını, temel sosyal hizmetlerin tamamen çökmesi, yetersiz beslenme ve çocuklar arasında psikolojik bozukluklar."
Yardımların azaltılmasının ardındaki ana neden bağışçıların isteksizliği gibi görünüyor. Sadece Suriye'nin kuzeyinde yaşayanlar için değil, Ürdün ve Lübnan'daki Suriyeli mülteciler için de yardım akışı neredeyse durma noktasına gelmiş durumda.
WFP geçen yıl Aralık ayında bağışçıların yorgunluğu, pandemi, Ukrayna'daki savaş ve şimdi de İsrail'in Gazze'ye açtığı savaş nedeniyle bütçesinin daraldığını açıkladı.
Ayrıca operasyonlarını düzgün bir şekilde sürdürebilmek için altı ay boyunca 593 milyon dolara ihtiyaç duyduğunu ancak Ekim ayı için harcayabildiği miktarın 2.8 milyon dolar olduğunu açıkladı.
"Suriye'ye yardım azalıyor çünkü ilgi azalıyor. Şiddet azaldı, çatışma büyük ölçüde çıkmaza girdi ve Suriye artık eskimiş bir haber" diyor Suriye uzmanı Aron Lund Middle East Eye'a.
Lund ayrıca küresel ekonomik durumun, özellikle de pandemi sonrasında, zengin Batılı ülkeler tarafından ayrılan fonlar üzerindeki baskıyı arttırdığına inanıyor.
İdlib vilayetinde yaşayan Osman Saib, MEE'ye telefonla verdiği demeçte, "Artık kanlı bir savaşın unutulmuş kurbanlarıyız" dedi.
"Doğru düzgün bir evimiz yok ama yıllardır bir kulübede yaşıyoruz. Hiç işimiz yok. Onların [BM yardım kuruluşlarının] bize getirdiği bir sepet yiyeceğe güveniyoruz. Şimdi, sepetin gittikçe küçüleceğini söylüyorlar. Kendimizi nasıl doyuracağız?"
Lund, sorunun sadece bağışların azalması değil, aynı zamanda sadece Suriye'de değil, Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi çevre ülkelerde de kötüleşen ekonomik koşullar nedeniyle Suriyelilerin ihtiyaçlarının artması olduğunu söylüyor.
Fonların giderek azalmasının, Suriye'de ülke içinde yerinden edilmiş mülteciler için önemli hizmet açıklarına yol açtığı, ancak daha da önemlisi bazı zafiyetleri arttırdığı düşünülüyor.
Artan zafiyetler: Uyuşturucu ve terör
Bu kırılganlıklar arasında uyuşturucu ve YPG, IŞİD ya da İran ve Rusya tarafından finanse edilen milisler gibi silahlı gruplara katılmak yer alıyor.
Uluslararası bir sivil toplum kuruluşu (INGO) yöneticisi, kuruluşunun BM ile ortaklığı nedeniyle adının açıklanmaması koşuluyla yaptığı açıklamada, "Dünya Ukrayna'ya ve şimdi de Gazze'ye odaklandığı için Suriye krizi bağışçıların daha az ilgisini çekiyor. Her konuşmada bağışçılar aynı şeyi söylüyor: 'Suriye'den bıktık'" diyor.
"Şu anda Suriye'de, özellikle de kuzeybatıda insanlar ideolojiyi ya da başka bir şeyi umursamıyor. IŞİD aylık 100 dolar ödüyor ki bu bir ailenin kazanabileceği miktardan daha fazla. Dolayısıyla aileler reşit olmayan çocuklarını örgüte gönderme eğiliminde."
İdlib sakini Osman Saib, "Artık kahvehanelerde bile broşür dağıtıyorlar" dedi. "Gençleri güçlü oldukları bölgelere götürüyorlar" diye ekledi ve muhtemelen IŞİD'in eski kalesi Rakka'yı kastetti.
"Sadece IŞİD değil, SDG veya YPG adına ne derseniz deyin. Rejim tarafında ise İran ve Rusya destekli milisler gençleri cezbediyor. İnsanlar çocuklarını gönderiyor."
Son aylarda IŞİD'in güç topladığı ve hatta vergi toplamaya başladığı yönünde haberler geliyor.
Suriye'deki askeri faaliyetleri izleyen bir grup olan Etana da "IŞİD saldırılarının sayısının son aylarda artış eğilimini sürdürdüğünü ve Aralık ayında toplam 12 silahlı saldırının gerçekleştiğini" belirtmiştir.
Lund, Suriye gibi bir yerin silahlı grupların eleman kazanması için mükemmel bir merkez olduğunu söylüyor.
"Savaştan başka bir şey bilmeyen, hayal kırıklığına uğramış ve çaresiz genç erkeklerden oluşan sonsuz bir kaynak var. İnsanlar iş bulamıyor ya da iyi bir gelecek hayal edemiyor" diyen Lund, "polis ve güvenlik güçleri Suriye'nin her köşesinde acımasız ama aynı zamanda her yere yayılmış yolsuzluk, kaynak sıkıntısı, temelde kanunsuz olan geniş alanlar ve rakip rejimler arasındaki yönetim boşlukları nedeniyle zayıf ve işlevsiz" diye ekledi.
Tehlike sadece IŞİD'in yeniden canlanması ya da silahlı çatışmaların yoğunlaşması değil, aynı zamanda uyuşturucudan da kaynaklanıyor.
INGO yöneticisi "Para kazanmanın bir başka yolu da uyuşturucu" dedi.
Esed rejiminin Batı ve Körfez ülkelerine uyuşturucu kaçakçılığı yaparak milyarlarca dolar kazandığına inanılıyor. Yüksek derecede bağımlılık yapan amfetamin uyuşturucusu Captagon'un yüzde 80'i Suriye'de üretiliyor ve ticaretinin yıllık milyarlarca dolar değerinde olduğu tahmin ediliyor.
İdlib'in merkezini ve çevresindeki mülteci kamplarını kontrol eden gruba atıfta bulunan Saib, "Uyuşturucu meselesini duyuyoruz ama Tahrir el Şam Heyeti bu tür yasadışı şeyler konusunda çok katı" dedi.
INGO çalışanı, "Ancak yardım sıkıntısı sadece muhaliflerin kontrolündeki bölgeler için değil, uyuşturucu sorununa daha fazla maruz kalan rejim bölgeleri için de bir sorun" dedi.
Gerçekten de uyuşturucu meselesi Ürdün'ün Esed rejimiyle ilişkilerini germiş durumda. Ürdün son zamanlarda Suriye köylerine uyuşturucu üretim merkezi oldukları gerekçesiyle birçok hava saldırısı düzenledi.
İhtiyaçlar artıyor ama yardımlar azalıyor
Uluslararası yardımların azalmasıyla birlikte kötüleşen ekonomik durum, Suriyelileri her zamankinden daha fazla yasadışı faaliyetlere maruz bırakıyor.
Esed rejimi son zamanlarda sübvansiyonları kaldırdı, vergileri ve petrol fiyatlarını arttırdı ve bu da geçtiğimiz yaz nadiren görülen protestolara yol açtı. Dahası, gıda fiyatları bir yıldan kısa bir süre içinde iki katına çıktı.
Suriye nüfusunun yüzde doksanı yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
BM, 2023 yılında insani yardıma muhtaç insan sayısının bir önceki yıla göre yüzde beş artışla 15 milyonu aşacağını tahmin ediyor. Bu sayının 2024 itibariyle 16.7 milyona yükselmesi bekleniyor.
Lund, "Bu yolun sonunda sosyal çöküş, yenilenmiş çatışmalar, salgın hastalıklar ve açlık var" dedi.
Kaynak: Mepa News, Middle East Eye