İran ve Rusya arasındaki stratejik ortaklık anlaşmasının perde arkası
Kapsamlı anlaşma önümüzdeki 20 yıl boyunca iki ülke arasındaki ilişkileri yönetecek.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 17 Ocak'ta Moskova'da bir araya gelerek yıllardır üzerinde çalışılan stratejik ortaklık anlaşmasını imzalayacaklar.
İran'ın Moskova Büyükelçisi, uzun zamandır beklenen işbirliği anlaşmasının önümüzdeki 20 yıl boyunca iki ülke arasındaki ilişkilerin yönünü belirleyeceğini ifade etti.
Bu, İran'ın başka bir ülkeyle imzaladığı ilk uzun vadeli ortaklık anlaşması değil.
İran ve Çin 2021 yılında birçok sektörü kapsayan 25 yıllık bir anlaşma imzalamıştı. Ancak, bazı gözlemciler Tahran'ın aşırı taviz verdiğini savunduğu için kamuoyunun tepkisini çekmişti. O dönemde yetkililer anlaşmanın sadece bir yol haritası olduğunu ve detaylı anlaşmalar içermediğini açıklamıştı.
Özellikle Moskova'nın İranlılar arasındaki zaten sınırlı olan popülaritesi göz önüne alındığında, Rusya ile varılan anlaşmanın hükümleri konusunda da kamuoyunda benzer endişeler var. Bu hissiyatın kökleri, 19. yüzyılın başlarında İran'ın Kafkasya bölgesindeki Azerbaycan gibi bazı vilayetlerini Rusya'ya kaptırması gibi tarihi olaylara dayanıyor.
Middle East Eye'a konuşan İranlı bir yetkili, Rusya ile yapılan anlaşmanın taslağının dört ila beş yıl süren 20 ila 30 tur görüşmenin ardından son halini aldığını ifade etti. Ayrıca anlaşma için İran parlamentosunun onayı gerekiyor.
Anlaşmanın detayları
Bir hükümet kaynağına göre anlaşma, teknoloji, bilgi ve siber güvenlik alanlarında işbirliği, barışçıl nükleer enerji işbirliği, terörle mücadele konuları, bölgesel işbirliği, çevre sorunları, Hazar Denizi ve kara para aklama ve organize suçlarla mücadele gibi çok çeşitli alanları ele alan 47 maddeden oluşuyor.
Hem Rusya hem de İran, hayati önem taşıyan enerji endüstrilerine yönelik kısıtlamaları da içeren ağır Batı yaptırımları altında.
Diğer hükümler, eğitim ve ortak girişimler gibi savunma ve askeri işbirliğiyle ilgilidir, ancak belirli ayrıntılar için daha fazla anlaşma ve sözleşme yapılması gerekecektir.
Kaynak ayrıca anlaşmanın her iki tarafın da birbirlerine karşı saldırganları desteklemesini ya da onlara yardım etmesini ve topraklarının bu tür eylemler için üs olarak kullanılmasına izin vermesini yasaklayan bir madde içerdiğini belirtti.
Anlaşmadaki kilit maddelerden biri toprak bütünlüğüyle ilgili olup, Birleşik Arap Emirlikleri'nin İran'ın 1971'den beri kontrol ettiği üç Körfez adası üzerinde devam eden hak iddiaları nedeniyle İran için özel bir öneme sahiptir.
Ancak bu madde, Rusya'nın 2014 yılında Ukrayna'dan ele geçirdiği Kırım'ın ya da diğer ihtilaflı bölgelerin tanınmasını içermiyor.
Ayrıca her iki ülke de ABD'nin ikincil yaptırımları da dahil olmak üzere hukuk dışı bölge dışı yaptırımlara karşı çıkmayı ve uluslararası forumlarda birbirlerini desteklemeyi taahhüt ediyor.
Ancak İranlı bir dış politika analisti, Rusya'nın Güvenlik Konseyi üyesi olduğu ve kendi konumunu korumakla yükümlü olduğu göz önüne alındığında, BM Güvenlik Konseyi yaptırımlarının yeniden yürürlüğe girmesi halinde bu maddenin zorluklarla karşılaşabileceğini söyledi.
Bu durum, Avrupa ülkelerinin İran ile dünya güçleri arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma JCPOA kapsamında yaptırımları yeniden uygulamak üzere geri alma mekanizmasını, geri alma hükmünün süresinin dolacağı bu yılın Ekim ayından önce harekete geçirmesi halinde gerçekleşebilir.
Karşılıklı şikayetler
Özellikle İranlı bir komutanın Suriyeli müttefikleri Beşar Esed'i deviren Suriyeli grupların saldırısı sırasında Rusya'nın eylemlerini eleştirdiği ses kaydının sızdırılmasının ardından, Suriye'deki son olayların Tahran ve Moskova arasındaki ilişkileri etkileyeceğine dair korkular vardı.
Kayıtta Devrim Muhafızları Ordusu generallerinden Behruz Esbati, İran'ın Suriyeli grupların ilerleyişine karşı kritik bir cephe hattını güvence altına almak için Rusya'dan 1.000 Kalaşnikof tüfek istediğini ancak bu talebin reddedildiğini söylüyor. Komutan ayrıca Rusya'nın Suriye'ye silah taşıyan bir İran uçağının ülkeye girişine de izin vermediğini de ifade ediyor.
Rusya'nın Suriye'deki hava saldırı stratejisini de eleştiren Esbati, Rusya'nın saldırılarında Tahriru'ş Şam Heyeti (HTŞ) savaşçılarının kilit noktalarını hedef almak ve Türkiye ile Katar'ın desteklediği vekil güçleri zayıflatmak yerine öncelikle yerleşim bölgelerini ve çölleri vurduğunu söyledi.
Sızan yorumlara değinen İranlı hükümet kaynağı ise şunları söyledi: “Ruslar sahada iyi performans göstermediğimizi söyleyerek bizden şikayetçi, biz de onlardan şikayetçiyiz.”
Kaynak, bu farklılıkların iki ülke arasında daha fazla işbirliğini engellemeyeceğini de sözlerine ekledi.
Güven inşa etmek
İran'ın Sovyetler Birliği nezdindeki son büyükelçisi Nimetullah Izadi yerel basına yaptığı açıklamada Pezeşkiyan'ın ziyaretinin ve stratejik işbirliği anlaşmasının imzalanmasının, özellikle de Donald Trump'ın 20 Ocak'ta iktidara gelmesinden önce, Rusya'ya karşı güven arttırıcı bir önlem olduğunu söyledi.
Bu hamlenin Moskova ve Putin'e, Batı ve ABD ile gerilimin azalması durumunda bile İran'ın bu ülkeyle ilişkilerini terk etmeyeceğine dair güvence vermeyi amaçladığını da sözlerine ekledi.
Ancak Avrupa'da görev yapan eski bir İranlı diplomat, bu anlaşmanın nükleer anlaşmazlığın çözümüne yönelik devam eden İran-Avrupa müzakereleri üzerinde yaratabileceği olumsuz etkilere ilişkin endişelerini dile getirdi.
Ayrıca İran'ın komşu ülkelerinin çoğunun bu müzakerelerin başarılı bir şekilde sonuçlanmasını hoş karşılamayacağını belirtti.
Yaptırımların kaldırılması ve ardından ekonomik ve ticari faaliyetlerin genişlemesi, enerji ihracatının artması ve yabancı yatırımların çekilmesinin İran'ın jeopolitik etkisini komşularının aleyhine arttıracağını söyledi.
Kaynak: Mepa News, Middle East Eye