İran'da ekonomik kriz ve askeri yönetim senaryoları
İran'da Tahran esnafının başlattığı protesto gösterileri, askerin hükümete el koyması senaryolarına da kapı aralamakta.
İran'da serbest piyasada doların yükselişi, ticari hayatı durma noktasına getirirken, esnafın başlattığı protesto gösterileri, askerin hükümete el koyması senaryolarına kapı aralamakta. 1979 İran Devrimi'nde düzenledikleri protesto gösterileri ve grevlerle, Şah'ın yıkılmasında önemli rol oynayan esnafın bugün tekrar harekete geçmesi, ekonomik krizin boyutunu gösterdiği gibi, olayların ne yöne doğru gideceğiyle ilgili ipuçları da veriyor.
Bugün durumun daha sakin olduğu Tahran Büyük Pazar'da, esnaf birkaç gündür sürekli kepenk kapatırken, "Doların 10 bin tümen olmasına hayır" sloganları atıyordu. Protesto gösterisini meclis binası önüne de taşıyan esnaf, milletvekillerinden ekonomik sorunlara bir an önce çare bulmaları çağrısında bulunuyor.
ABD Başkanı Donald Trump'ın geçen ay nükleer anlaşmadan çıktığını duyurmasının ardından ülkede derinleşen ekonomik kriz, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin ülke ekonomisini yönetemediği değerlendirmelerine yol açtı.
Dünyayla ticaretin önündeki engel: FATF'ın onaylanmaması ve Hizbullah engeli
Trump'ın nükleer anlaşmadan çıktığını açıklamasının ardından anlaşmaya taraf Avrupa ülkelerini ziyaret eden Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, kamuoyunda FATF yasası olarak bilinen teröre finansal desteğin engellenmesine yönelik yasanın meclisten geçmesini istedi. Muhafazakarlar ise Lübnan'daki Hizbullah örgütü ve benzeri yapılara para göndermenin önüne geçileceği ve Devrim Muhafızları'nın terör örgütleri listesine alınması yolunun açılacağı gerekçesiyle yasanın geçmesini engelledi. İran'ın uluslararası bankacılık sistemine entegre olmasının önünü açacak yasanın meclisten geçmemesi, ülke için hayati öneme sahip petrol satışından elde edilecek geliri de tehlikeye düşürüyor.
Mecliste, Ruhani hükümetiyle muhafazakarlar tartışa dursun, serbest piyasada dolar yükselmeye devam ediyor. Yaklaşık dört ay önce serbest piyasada 4 bin tümen civarındaki doların birkaç gün içerisinde 6 bin 500 seviyelerine çıkması hükümeti harekete geçirmiş, Nisan ayında dolar 4 bin 200 tümende sabitlenmiş, bankalar ile izinli sarrafların dışında alış-satış yasaklanmıştı. Bu tedbir, doların ateşini düşürmediği gibi, piyasada yaşanan krizin boyutlarını daha da arttırdı. Neticede geçen hafta serbest piyasada dolar 8 bin 300 tümen seviyesine kadar çıktı.
Yeni protesto dalgasını Tahran esnafı tetikledi
Aralık ayında Meşhed kentinde ekonomik sorunlar sebebiyle başlayıp diğer kentlere yayılan ve 25 kişinin ölümüne sebep olan gösteriler hâlâ sıcaklığını korurken, birkaç gün önce Tahran'da kentin en önemli alış-veriş merkezlerinden biri olan Tahran Büyük Çarşı esnafı, ekonomik gidişatı gerekçe göstererek, kepenklerini kapattı ve yeni protesto gösterilerinin başlamasına neden oldu.
Gösteriler, hemen Kazvin, İsfahan, Reşt, Kirmanşah ve Arak şehirlerine sıçradı. Yer yer polisle göstericiler arasında çatışmalar yaşanırken, olaylarda şu ana kadar ölüm olmadığı ama çok sayıda yaralı bulunduğu bilgisi geliyor. Bazı yerlerde polise ait motorsikletler ateşe verilirken, Meşhed ve Bender Abbas gibi kentlerde rejim karşıtı "Kahrolsun diktatör" ve "Şah, ruhun şad olsun" sloganları atıldı.
Devrim Muhafızları'nın yönetime el koyma senaryoları
Tahran'daki esnafın ülkedeki döviz kurunda meydana gelen artış ve hayat pahalılığını protesto etmek için kepenk kapatmasıyla ilgili konuşan İran Lideri Ali Hamaney'in Yüksek Askeri Danışmanı Tümgeneral Yahya Rahim Safevi "Hükümet olmazsa, ülke daha iyi yönetilecek gibi görünüyor. Çarşı esnafının tepkisi, ülkedeki rahatsızlığı gösteriyor." diye konuştu.
Gösteriler sonrası dillendirilmeye başlanan İran askerinin yönetime el koyma senaryoları, aslında yeni değil. Yaklaşık 2 yıl önce eski devrim muhafızları komutanlarından Muhsin Rızayi, Ruhani'ye ülkenin ekonomi yönetimini devrim muhafızlarına devretmesini önermişti. Yine Devrim Muhafızları'na yakınlığıyla bilinen Ensar-ı Hizbullah'ın lideri Hüseyin Allahkerem, geçtiğimiz Nisan ayında, "ülkeyi asker kökenli bir cumhurbaşkanının kurtarabileceğini" söylemişti.
İranlı İşçiler Haber Ajansı ILNA'ya konuşan Tahran Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Nasır Fekuhi, ülkedeki ekonomik krizin asıl sebebinin ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinden çok Ruhani hükümetinin yanlış kararları olduğunu savundu. Fekuhi, ekonominin yanlış yönetildiği konusundaki uyarılara da hükümetin kulak asmadığı görüşünde.
İran Meclisi Yolsuzluklarla Mücadele Komisyonu Başkanı, 15 gün içerisinde Ruhani hakkında meclise gensoru önergesi verileceğini duyurdu. Ekonomi Bakanı Mesud Kerbasiyan hakkında ise "ülke ekonomisini iyi yönetmediği" gerekçesiyle 50 milletvekilinin imzasının bulunduğu bir gensoru önergesi dün meclis başkanlığına sunuldu.
Reformistlerden Ruhani'ye: Şartları tüm şeffaflığıyla açıkla!
Muhafazakarların 'askerin ülkeyi yönetme' söylemleriyle üzerlerine gelmesi sonrasında ise Reformistler, İran Devlet Başkanı Ruhani'yi 'Olanları halka karşı açıkça anlat. Şeffaf ol!' şeklinde sıkıştırıyor.
Yaklaşık 20 gün önce İran meclisinde milletvekillerine hitabında "Halkın geçim şartları iyi değil. Her gün fiyatların arttığını görüyorlar. Bize, 'Mecliste ne yapıyorsunuz?' diye soruyorlar." şeklinde şikayette bulunan reformist siyasetçi Tahran Milletvekili Mustafa Kevakibiyan, dünkü meclis konuşmasında da Ruhani'nin halkın önüne çıkıp durumu tüm şeffaflığıyla anlatmasını istedi. Yaklaşık 20 gündür Ruhani'nin ülkedeki sıkıntıyla ilgili bir tek kelime etmemesine tepki gösteren Kevakibiyan, "Ruhani, halka açıklama yapmalıdır. Eğer tekerine birileri çomak sokuyorsa bunu açıkça söylemelidir." dedi.
Ülkedeki reformist siyasetçilerin önde gelenlerinden Mustafa Tacizade, 2011-2012 yıllarında piyasalarda benzeri krizin yaşandığını hatırlattı. Petrol ve bankacılık alanındaki ekonomik yaptırımların sert bir şekilde yaşandığı o yıllarda döviz kuru ve altın fiyatlarının arttığını, buna bağlı olarak pahalılığın meydana geldiğini belirten Tacizade, doların bin tümenden 3 kat artarak 3 bin tümene çıktığını ifade etti. Bugün gelinen nokta itibariyle yöneticilerin ülkenin içerinde bulunduğu durumu samimiyetle halka açıklamaları gerektiğini dile getiren Tacizade, ekonominin düzelmesi için dış politikada değişikliğe gidilmesi gerektiğinin altını çizdi. Tacizade, "Ruhani hükümetinin istifa etmesi veya askeri hükümetin kurulması şu anki sorunu çözmüyor. Kişilerin değiştirilmesinden ziyade politikalar değiştirilmelidir. Sorunlar, etkin diplomasi, görüşlerin gözden geçirilmesi, yanlış ekonomi politikalarının düzeltilmesiyle çözülebilir." ifadesini kullandı.
Yine reformistlere yakınlığıyla bilinen İran Meclis Başkan Yardımcısı Mesud Pizişkiyan, Tebriz kentinde yaptığı bir konuşmada, ekonomik kriz nedeniyle "olağanüstü hal ilan edilmesi ve ülkenin eyalet sistemiyle yönetilmesi" gerektiğini belirtti.
Son günlerde Ruhani'nin arkasında güçlü bir şekilde durmadıkları dikkati çeken Reformistler, muhtemel kötü bir senaryoda tüm faturanın kendi üzerlerine kalmasını da engellemeyi amaçlıyorlar.
İran'da "geleceğe ümit" ve "güven" sorunu
Cumhurbaşkanı Ruhani, dün, Yargı Erki Haftası münasebetiyle başkent Tahran'da düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, ülkedeki ekonomik krizin "komplo" olduğunu söyledi. ABD'nin Irak işgalinden sonra İran'a yöneldiğini belirten Ruhani, ABD'yle savaş halinde olduklarının altını çizdi.
ABD'nin son olarak İran'ın nükleer faaliyetlerini hedef aldığını belirten Ruhani, ABD'nin asıl hedefinin İran'da bir rejim değişikliği olduğunu vurguladı.
Ruhani, "ABD veya başka bir düşman olsun, İran halkını yenmek için öncelikle halkın "geleceğe ümidi" ve "güven"i kırmaları gerekmektedir. Eğer ümit ve güven ayakta kalırsa ABD yenilecektir. Bu nedenle tüm yönetim birimleri geleceğe ümidi beslemelidir. Ümitsizlik oluşturmamalıdır." ifadelerini kullandı.
Doların aşırı yükselmesi ve pahalılığın artmasını, halkın geleceğe dair ümitlerini kırmak için planlanmış bir komplo olarak değerlendiren Ruhani, İran'da dövizin yükselmesinin ardında sermaye sahibi 50 veya 100 kişinin olduğunu söyledi.
20 günden bu yana ekonomik gidişatla ilgili tek bir kelime dahi ağzından çıkmayan Ruhani'nin bu konuşmasıyla, çoğunluğunu Muhafazakarların oluşturduğu yargı erkine, ' Zaten ABD uğraşıyor, bari siz bizimle uğraşmayın' mesajı verdiği düşünülüyor.
AA'da yayınlanan bu analiz, Mustafa Melih Ahızhalı tarafından kaleme alınmıştır. Analizde yer alan görüşler yazara aittir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.