İsimsiz Gömülenler
Avrupa'nın boğulan göçmenlerinin anlatılmayan hikayesi.
BBC'nin araştırmasına göre 2014'ten bu yana 1.250'den fazla isimsiz erkek, kadın ve çocuk Türkiye, Yunanistan ve İtalya'daki 70 farklı kimsesizler mezarlığına gömüldü. Akdeniz'i geçip Avrupa'da yeni bir hayata başlamaya çalışırken öldüler.
Uluslararası Göç Örgütü'nün verilerine göre son iki yılda tahminen 8 bin kişi göç yolunda hayatını kaybetti. Çoğu denizde kayboldu ama birçoğunun cesedi karaya vurdu ve trajediyi Türk, Yunan ve İtalyan sahillerine taşıdı.
Peki bu ölülerle kim ilgileniyor? Nereye gömülüyorlar? Kilometrelerce ötede kayıplarından haber bekleyen akrabaları, sevdiklerinin boğulanlar arasında olup olmadığını nasıl öğrenebilir?
Faruk'un hikayesi
Altı aydan kısa sürede Faruk'un sakalı siyahtan beyaza döndü.
Kardeşi Ghulam'la son telefon konuşmasını 28 Ekim 2015'te yaptı.
Veteriner Ghulam Nabi Pakar eşi, üç oğlu ve bir kızıyla Avrupa'da daha güvenli bir yaşam aramaya karar verdi.
Faruk (fotoğraftaki) kardeşinden haber alamayınca Türkiye'deki bir kaçakçıyı aramak zorunda kaldı.
Faruk, Afganistan'ın Herat kentindeki evinde Ghulam'dan ailenin Türkiye'ye ulaştığını öğrendi. Bir insan kaçakçısının ahşap teknesiyle Yunanistan'ın Midilli adasına geçmeyi bekliyorlardı. Midilli'ye ulaştıklarında tekrar arayacağına söz verdi.
Aile o yıl Türkiye'den deniz yoluyla Midilli'ye geçmeyi deneyen yarım milyondan fazla kişiyle aynı güzergahı izliyordu.
Faruk kardeşinden birkaç saat haber alamayınca geçişi ayarlayan insan kaçakçısını aradı. Korkunç haberi kaçakçı verdi ve teknenin alabora olduğunu söyledi.
Ancak kaçakçı teknedekilerin çoğunun kurtarıldığını ve Gulam'ın telefonla aramasını beklemesini söyledi. Telefon hiç gelmedi.
Faruk kardeşinin cesedini bir fotoğrafta gördü. Midilli'de bir sahilde yatıyordu.
AB'ye 10 km'lik deniz geçişi
NASA Landsat, BBC araştırması
O gece teknede bulunan toplam 242 kişi kurtarılmıştı ama onlarcasının kayıp olmasından korkuluyordu.
50 yaşındaki Ghulam ve 34 yaşındaki eşinin cesetleri bulundu. Ama dört çocukları Tamim (16), Samim (14), Nazella (12) ve Haşim (10) hiç bulunamadı.
Haşim çocukların denizin öte yanına sağ salim geçip, Avrupa'da oldukları umudunu kaybetmedi. Ancak çocukların denizde kaybolmuş olabileceğini ya da kimliklerini tespit edecek kimse olmadığı için isimsiz mezarlara gömülmüş olabileceklerini de kabul ediyor.
Soldan sağa: Haşim (10), Nazella (12), Ghulam (baba, 50), Tamim (16), Samim (14)
Ölenler nerede toprağa veriliyor?
Akdeniz'i geçerken ölen binden fazla göçmen İtalya, Yunanistan ve Türkiye'de isimsiz mezarlara gömüldü.
Cesetler çoğunlukla tekne ya da botlar battıktan günler hatta haftalar sonra, bozulmuş halde karaya vuruyor. Bu durum da kimlik tespitini zorlaştırıyor. Bazen de aileler toptan yok olduğu için geride kimlik tespiti yapabilecek kimse kalmıyor.
Ancak isimsiz mezarlara gömülen mültecilerin toplam sayısını tam olarak bulmak zor. BBC'nin araştırması, bilinen veriler ve yerel yetkililerle görüşmelere dayanıyor ama yine de sayılar yine de tahmini kalıyor.
Yunanistan ve Türkiye'de büyük göç dalgasıyla ve sahillere vuran, görülmemiş sayıda cesetle başa çıkmakta zorlanan bazı yerel makamlar BBC'ye yaptıkları açıklamada defin kayıtlarını çok ayrıntılı tutamadıklarını kabul etti.
Ayrıca BBC'nin araştırması Kuzey Akdeniz ülkeleri İtalya, Yunanistan ve Türkiye'yle sınırlı. Güney Akdeniz'de de pekçok tekne battı. Avrupa'ya yönelen mültecilerin Libya'da da isimsiz mezarlara gömülmüş olmaları yüksek ihtimal. Ancak bu ülkedeki istikrarsızlık, veri toplanmasını önlüyor.
İstanbul'daki Kilyos Mezarlığı'nda bulunan 880 isimsiz mezar da toplam rakama dahil edilmedi, çünkü yetkililer bunlardan kaçının AB'ye ulaşmaya çalışırken boğularak ölen göçmenlerden olduğunu doğrulayamadı.
Akdeniz'i geçerken kaç kişi boğuldu?
Kazalar: 338 Ölü ya da kayıp: 8412 Mezarlıklar:70 İsimsiz Mezarlar: 1278
Google, UGÖ'nün Kayıp Göçmenler Projesi, BBC araştırması. Bazı yerler tahmini. 1 Ocak 2014'ten 30 Nisan 2016'ya kadar olan veriler.
Çocukları arayış
Fotoğrafta kardeşini gördükten sonra Faruk, haberi vermek için Almanya'da yaşayan kızkardeşini aradı. O da eşiyle birlikte Midilli Adası'na gidip Ghulam ve karısının kimliğinin tespit edilmesine yardımcı oldu.
Ama çocuklardan hiçbir iz yoktu.
"İnternette araştırma yaparken olaya ait bir fotoğraf daha gördüm. Bir gönüllü küçük bir erkek çocuğunu kollarında taşıyordu. Çocuk yeğenlerimden birine çok benziyordu."
Faruk bu gönüllüyü bulmaya çalıştı ama fotoğraf çekildikten kısa süre sonra Midilli'yi terk ettiğini öğrendi. Faruk'un kızkardeşi ve kayınbiraderi Ghulam'ın eşinin cesedini Afganistan'a götürmeyi başardılar.
Faruk'un kardeşinin de öldüğü kazanın ardından Midilli Adası'ndaki ana mezarlık doldu. Belediye uzak bir noktadaki Kato Tritos köyü yakınlarında bulunan bir zeytin bahçesinin yanında definler için bir arazi belirledi.
Ghulam, Kato Tritos'a ilk gömülenlerdendi. Daha sonra buraya 70'ten fazla insan gömüldü. Yarısından fazlası isimsizdi.
Çaresizce akrabalarının akıbetini öğrenmeye çalışan Faruk bu yıl başlarında yeğenlerinin cesetlerinin kıyıya vurup vurmadığını bulmak için Türkiye'ye gitti.
"Olay Türkiye ve Yunanistan arasında yaşandı. Kardeşim ve eşi Yunanistan'da bulundu ama yeğenlerim bulunamadı. Belki de akıntıyla tekrar Türkiye'ye sürüklenmişlerdir diye düşündüm."
"Onları bulma umuduyla 1.800 kilometrelik bir alanı aradım. Hastanelere, sahil güvenliklere, her yere gittim. Fotoğrafları yanımdaydı. Ama izlerini bulamadım."
Bir isim, sadece bir numara değil
Kimliği tespit edilemeyen göçmen cesetlerinin kaydı için izlenen resmi süreç Türkiye, Yunanistan ve İtalya'da benzer. Cesedin fotoğrafı çekiliyor, muayene ediliyor, kişiye özel izler kaydediliyor ve DNA örneği alınıyor.
Ama bu süreç her zaman izlenmiyor. Örneğin adli tıp doktorunun bulunmadığı Yunan adalarında yaşayanlar, BBC'ye, kimlik tespiti yapılamayan göçmenlerin bazen kayıtsız gömüldüklerini anlattı.
Theodoros Noussias, Midilli Adası'ndaki adli tabip. Denizde ya da sahilde bulunan yeni cesetler için civar adalardan sık sık çağrılıyor.
"Bazen bir yakınları kaybolanlardan telefonlar alıyorum. Fotoğraflara bakıp, kimlik tespiti yapmak için hastaneye geliyorlar. Sonra da uyuşan DNA olup olmadığını görmek için kendi DNA örneklerini yolluyorlar" diyor.
İtalya'da süreç Ulusal Kayıp Kişiler Bürosu tarafından yürütülüyor. Büronun başkanı Piscitelli şu anda mesailerinin üçte ikisini kayıp göçmenlerin kimlik tespitine ayırdıklarını söylüyor.
Kurbanla ilgili tüm bilgiler toplandığında bir dosyaya giriyor. Daha sonra dosyaya bir vaka numarası veriliyor. Bu numara göçmenin mezardaki yeni kimliği oluyor.
Piscitelli "Her vakayla ilgili bir broşür hazırlıyoruz. Broşürde cesedin üzerinde bulmuş olabileceğimiz nesneler dahil, tüm ilgili bilgiler yer alıyor. Broşürler bir dizi STÖ'ye ve polis karakollarına gönderiliyor ki arayanlar bulabilsin" diyor.
Piscitelli "Her gün denizin yuttuğu, her şeylerini, yaşamlarını, geleceklerini, ailelerini ve hatta kimliklerini kaybeden bu erkek, kadın ve çocuklara bir isim vermeye çalışıyoruz" diye de ekliyor.
"Bu insanlar hiçbir insani itibarı kalmayan hayaletlere dönüştüler. Mezarlarında sadece bir numara yerine isimlerini de vererek itibarlarının bir bölümünü geri vermek istiyoruz"
DNA umudu
Faruk bu yıl başında yeğenlerini aramak için sadece Türkiye'ye değil, Midilli'ye de gitti. Burada Afgan gönüllü Naim ile tanıştı.
Naim "Buraya geldiğinde onu polise, hastaneye ve Moria'daki ana mülteci kampına götürdüm ama çocuklar hakkında hiçbir bilgi bulamadık" diyor.
"Ama o kazadan sonra yeni mezarlığa gömülen ve kimliği bilinmeyen birçok çocuk var. Dolayısıyla DNA örneğini Atina'ya yollamasına yardımcı oldum. Umarım yeğenleriyle ilgili yeni bir bilgiye ulaşabilir."
Faruk hala DNA testlerinin sonucunu bekliyor.
"Ölü mü, sağ mı olduklarını bulmak benim için çok önemli. Ölmüşlerse en azından bir yerlerde huzur içinde yattıklarını bilebilirim" diyor.
Afganistan'da Yunanistan'a gidebilmek için yeniden vize almaya çalışıyor. Ancak Afganların Avrupa vize alması zor; geçen yıl verilen vize bir istisna olarak kabul ediliyor.
Ancak Faruk bir yanıt bulmaya kararlı ve yeğenlerini arama masraflarını karşılamak için kendisine miras kalan bir tarlayı sattı.
"Cenazelerini geri getirmeme izin verirlerse onları her ne pahasına olursa olsun geri getireceğim" diyor.
"Ailemizden altı kişiyi kaybettik. Hayatımız, ailemiz mahvoldu."
Faruk Ghulam; Tamim, Samim, Nazella ve Haşim'in fotoğraflarını her gün görebileceği bir yerde tutuyor.
"Onlara Türkiye'de kalmalarını söyledim. Ama o, yolculuğu sürdürmekte ısrar etti. Keşke o güne geri dönüp onu bir odaya kitlesem ve göndermesem."