İslam aleminde kaç Seydnaya var?
İslami hareketlerin mübarek Şam topraklarında gerçekleştiği inkılap ile birlikte Müslümanların elde ettiği en büyük kazanımlardan biri de hiç şüphesiz zindan duvarlarının yıkılmasıydı.
Halep'ten Hama'ya, Humus'tan Şam'a onlarca zindan ele geçirildi ve zindanlardaki esirler hürriyetlerine kavuşturuldu.
Bilhassa Şam'da yaşananlar herkesin dehşete kapılmasına yol açtı. Şam'daki Seydnaya Cezaevi'nde yapılan işkence ve katliamların ortaya çıkmasıyla birlikte, Suriye'deki Müslümanların yıllardır neler yaşadığı da tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi.
Zulüm yalnızca Seydnaya'dan ibaret değildi. Esed rejimi Şam'ı neredeyse tamamen büyük bir zindan haline getirmişti. Birçok gizli cezaevi ve mahkumların tutulduğu farklı noktalar ortaya çıkarıldı. Katledilen on binlerce insanın halen toplu mezarlara gömülü olduğu belirtiliyor. Birçok aile evlatlarını aramak üzere bölgeye gitse de çoğusu maalesef hayal kırıklığıyla elleri boş bir şekilde evlerine döndüler. Muhtemelen evlatlarının ancak cesetlerini bulabilecekler, hem de bunun için dahi senelerce beklemeleri gerekecek.
Seydnaya'da tanık olduğumuz şeyler aklıma, İslam aleminin geri kalanında tıpkı Esed rejimi gibi zalim rejimlerin diğer işkencehanelerini getirdi. Halihazırda Fas'tan Türkistan'a kadar İslam aleminde Seydnaya gibi onlarca zindan bulunuyor. Zindanları bile bilinmeyen milyonlarca Müslüman esir bulunuyor. Zindanlarda katledilen ve mezarları bilinmeyen yüz binlerce Müslüman da cabası.
Bunlar sadece "Rabbim Allah'tır" dedikleri, zalimlere boyun eğmeyi reddettikleri ve insanca, Müslümanca yaşamak istedikleri için zindanlara atıldılar, işkence gördüler. Kendilerine akla hayale gelmeyecek işkenceler yapıldı. Öyle ki bu işkencelerden sadece birkaçından bahsetmek bile birçoklarımızın uykularını kaçırmaya yetecek kadar ağırdır.
Zulmün zindanlarında Müslüman erkekler ve kadınlar büyük zorluklar yaşamaktadır. Canlar, kanlar, namuslar tehdit altındadır. Allah'ın kitabını hıfzetmiş ilim talebeleri hafızalarını kaybetmelerine yol açan işkenceler görmektedir. Yüzlerini dahi açmaktan haya eden genç kızların namuslarına el uzatılmaktadır. Çocuklar zindanlarda doğmakta, kuşların, ağaçların, güneşin, gökyüzünün ne olduğunu dahi bilmeden büyümektedir.
İslam aleminde tüm bunların yaşandığı onlarca Seydnaya bulunmaktadır. Müslüman esirlerin durumunun hepimizin gündeminin en önemli maddelerinden biri olması şarttır.
Bir düşünelim: Seydnaya gibi bir cezaevinde tutulan kendi evladımız, eşimiz, annemiz, babamız olsaydı bizler gülebilir miydik? Kendi dünyalık hayatlarımızın peşinde bir hayat sürebilir miydik? Elbette hayır. Öyleyse zindanlardaki kardeşlerimizi kendi evlatlarımızdan, eşlerimizden, annelerimizden, babalarımızdan ayıran şey nedir?
Mısır
Mısır geçmişten bugüne Müslümanların zindanlarda en büyük zulüm ve cürümlere maruz kaldığı ülkelerden biri oldu. Birbiri ardına gelen zalim rejimler on binlerce Müslümanı zindanlara doldurdu, birçoğunu zindanlarda idam etti veya işkenceyle katletti.
Mısır'daki işkencehanelerden hangi birini sayalım ki? Akrep Cezaevi'ni mi? Tora'yı mı? İstikbal'i mi?
Sadece son 10 senede Abdulfettah es Sisi tarafından 60 binden fazla Müslüman siyasi gerekçelerle cezaevlerine atıldı. Mısır zindanlarında 30 senedir, 40 senedir tutulan birçok Müslümana rastlamak mümkün.
Doğu Türkistan
Çin işgali altındaki Doğu Türkistan, yeryüzünde en fazla Müslümanın hapsedildiği coğrafyalardan biri.
Geçmişten bugüne Doğu Türkistan'da İslam'ı ve Müslümanları yok etmek için çalışmalar yürüten Çin rejimi, son yıllarda bu yöndeki baskılarını ciddi şekilde artırmış durumda. Bu kapsamda onlarca yeni cezaevi ve toplama kampı açılırken, 2 milyona yakın Müslümanın "yeniden eğitim" adı altında bu kamplara hapsedildiği biliniyor.
Kamplarda zorla kısırlaştırma, işkence, tecavüz gibi pratikler oldukça yaygın.
Irak
ABD'nin 2003 yılındaki işgalinin ardından altın tepsine İran'a sunulan Irak'da binlerce Müslüman tamamen keyfi bir şekilde hapsedilmiş durumda. Bunlar arasında çok sayıda kadın ve çocuk da var.
Irak'taki Şii milis yönetimi gerek resmi, gerekse gayriresmi olarak çok sayıda cezaevine sahip. Bu cezaevlerinde birçok Müslüman kadın "IŞİD üyelerinin eşleri olma" gibi abes bir suçlamayla mahkum edilmiş durumda. Bunlar, Suriye'deki El Hol kampı gibi kamplarda tutulan diğer Müslüman kadınların kaderini paylaşıyor.
Hiçbir denetlemeye tabi tutulmayan Irak'taki kamplarda özellikle Müslüman kadınlar zalimlerin her türlü saldırısı altında.
Pakistan
Pakistan yeryüzündeki en iğrenç cezaevlerinden bazılarını topraklarında bulunduruyor ve bu cezaevleri çoğunlukla Müslümanların zulme uğradığı işkencehanelerden ibaret.
Pakistan yönetimi İslami ve cihadi gruplara mensup olmakla suçladığı birçok kişiyi bu işkencehanelerde ölüme terk ediyor.
Pakistan ayrıca yakaladığı kişileri ABD, Mısır, Suriye, Suudi Arabistan gibi işkenceleriyle bilinen zalimlere teslim etmesiyle de tanınıyor. Geçtiğimiz günlerde içerisinde yaşanan vahşeti tüm çıplaklığıyla gördüğümüz Seydnaya'da katledilen Suriyelilerden bazıları Pakistan rejiminin kendi topraklarında yakaladığı ve Suriye'ye iade ettiği kimseler.
Pakistan cezaevlerindeki durumun daha iyi anlaşılması için bir iktibas yapmak istiyorum:
"Yaklaşık 3-4 metrekarelik bir hücrede üç kişi tutuluyorduk. Hemen yanımızdaki hücre ise tuvalet ve banyo olarak kullanılıyordu. Bu tuvalete komşu olan hücremizin duvarı rutubetten dolayı küfle kaplanmıştı. Yakınımızdaki bir hücrede, henüz çocuk yaşlarda buraya atılan ve senelerdir hiçbir sebep olmaksızın burada tutulan bir genç vardı. Muhtemelen cezaevindeki kötü şartlardan dolayı yakalandığı bir hastalıktan ötürü kasları zayıflamış, tuvaletini tutma yetisini kaybetmişti. Bu genç her gün, elinde olmaksızın, altına kaçırıyordu. Bunun üzerine her gün Pakistan askerleri geliyor, genci şiddetli şekilde darp ediyor, ardından kapısını açıp banyoya gönderiyordu. Bu haliyle banyoya giderek temizlenen genç birkaç saat sonra hücresine dönüyordu. Bu olaylar orada tutulduğumuz süre boyunca her gün tekrarlandı. Bizler Allah'ın inayetiyle serbest kaldıktan sonra da bu genç halen oradaki hücrede tutuluyordu. Daha sonra kendisine ne olduğunu ise bilmiyorum."
Suudi Arabistan
Zulüm ve işkence Suudi Arabistan zindanlarından hiç eksik olmadı.
Kendi batıl otoritesini tanımayan din alimlerine işkenceyi alışkanlık haline getiren Suudi yönetimi, bilhassa 1990'ların başlarındaki Amerikan işgalinin ardından baskılarını artırdı. Amerikan askerlerinin Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem'in topraklarına ayak basmasını istemeyen Müslümanlar iğrenç işkenceler gördü, uzun süreli hapis cezalarına çarptırıldı, idam edildi, işkenceler altında can verdi.
Son yıllarda özellikle Muhammed bin Selman ile birlikte ülkedeki alimlerin ve davetçilerin neredeyse tamamı zindanlara dolduruldu. İşkencenin ağır değirmeninde canları bedenlerinden ayrılıncaya kadar ezildiler. Suudi zindanlarında halen binlerce alim, ilim talebesi, davetçi ve Müslüman genç bulunuyor.
Özbekistan
Özbekistan Müslümanların işkencelere maruz bırakıldığı bir diğer belde.
Zalim rejim, ülkedeki Müslümanların İslami taleplerine toplu katliamlar, zindanlar ve işkencelerle karşılık vermeyi adet haline getirmiş durumda.
Rusya ve ABD gibi zulüm düzenlerinin desteğiyle Özbekistan'da binlerce Müslüman, yalnızca "Rabbim Allah'tır" dedikleri için işkencelere maruz kalıyorlar. Kendilerine birçok asılsız suçlama yöneltiliyor. Oysa Müslümanların tek istediği şey Müslüman gibi yaşayabilmek.
Yemen
Yemen, küfür güçlerinin desteğiyle Müslümanların zindanlara doldurulduğu bir İslam beldesi. ilim ve hikmet diyarı Yemen'de alimler, ilim talebeleri, mücahidler, abidler, zahidler ve salih kimseler zindanlara atılıyor.
Onlarca yıldır Müslümanlara işkenceleriyle bilinen Yemen rejimi, bu işkencelerinde ABD, Mısır ve Suudi Arabistan gibi işkencecilerden destek alıyor.
Etiyopya (Ogadin)
Etiyopya'nın işgali altında Müslüman Somali halkının yaşadığı Ogadin bölgesinde de işkencehanelere rastlamak mümkün. Bunların başında Jijiga Merkezi Cezaevi bulunuyor.
Haçlı Etiyopya rejiminin zulüm ve işgalini kabul etmeyen, bağımsız ve Müslümanca yaşamak isteyen kimseler buralarda zindanlara atılıyor ve kendilerinden kimsenin haberi olmuyor. Dünya üzerindeki kimse sizin halinizi bilmeden, aileniz öldüğünüzü zannederken, kimsesiz ve uzak bir zindanda yıllarınızı geçirdiğinizi bir hayal edin. Sevdiklerinizden, hayallerinizden, özlemlerinizden uzakta, işkence altında yavaş yavaş ölüme terk edildiğinizi bir düşünün. İşte Ogadin'deki zindanlar Müslümanlar için böyle bir anlama geliyor.
Nijerya
Nijerya'da küfür düzeninin desteklediği yönetimin Müslümanlara karşı savaşı yıllardır devam ediyor. Bu savaşta yüz binlerce Müslüman alıkonularak nerede oldukları dahi bilinmeyen zindanlara kapatıldı.
Bu zindanlarda işkence gören ve infaz edilen on binlerce Müslüman, Afrika'nın ücra köşelerinde toplu mezarlara atıldı. Ailelerinin akıbetlerini bilmediği bu Müslüman esirlerin belki kemikleri dahi kalmadı.
Ülkenin kuzeyindeki Giwa Kışlası, Müslümanlar için ölüm kampına dönen merkezlerden yalnızca biri. Burada 10 sene içerisinde en az 10 bin Müslüman aç ve susuz bir şekilde, işkence altında can verdi ve ardından bölgedeki toplu mezarlara gömüldü.
İşte bunlar, çağın garipleri olan Müslümanların yaşadığı işkencelerin yalnızca bir bölümü. Müslümanlar dünya genelinde birçok farklı coğrafyada daha zindanlara dolduruluyor, işkence görüyor ve katlediliyorlar. Yalnızca "Rabbim Allah'tır" dedikleri, sahte ilahlara tapınmayı reddettikleri için.
"İslam garip olarak başladı. Başladığı gibi garip hale dönecektir. Bundan dolayı o gariplere müjdeler olsun!" (Müslim, 145)
Gariplere müjdeler olsun!
"O garipler, Allah'tan başkasına boyun eğmezler,
Garipler, bunu kendilerine hayat şiarı edindiler.
Tağutları sorarsan bize, biz onlara aldırış etmeyiz.
Biz daima Allah'ın askerleriyiz, yolumuz müstesna bir yoldur.
Zincirlere aldırmayız, sonsuza dek devam ederiz,
Haydi yeniden cihada, mücadeleye ve savaşa başlayalım!
Garipler bu köle dünyanın özgür kimseleridir.
Saadet içerisinde olduğumuz zamanları kaç kez hatırladık,
Sabahtan akşama dek Allah'ın kitabını okurduk.
O garipler, Allah'tan başkasına boyun eğmezler,
Garipler, bunu kendilerine hayat şiarı edindiler."
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.