"İsrail Mescid-i Aksa'da tehlikeli bir oyun oynuyor"
"Kontrol, istedikleri zaman yerleşkeye baskın düzenleyen ve Filistinlilerin buraya erişimini kısıtlayan İsrailli yetkililerin elinde."
Fayha Shalash | New Arab | Tercüme: Mepa News
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'daki kırılgan statükonun değiştirilerek Yahudilerin kutsal mekanda ibadet etmesine izin verilmesi yönündeki son çağrısı gerilimi kasıtlı olarak derinleştiriyor.
Aşırı sağcı bakan 24 Temmuz'daki Knesset oturumunda şöyle söyledi:
"Ben siyasi liderim ve liderlik Yahudilerin Tapınak Tepesi'nde (Mescid-i Aksa) ibadet etmesine izin veriyor ve geçen hafta orada ibadet ettim. Yahudilerin Tapınak Tepesi'nin bazı bölümlerine girmesini engellemek için hiçbir neden yok."
Bir hafta önce Yahudi Gücü lideri provokatif bir hareketle Mescid-i Aksa'nın avlusunu gezmiş ve ibadet etmek için oraya gittiğini söyleyen bir video yayınlamıştı.
İsrail'in 1967'de Doğu Kudüs'ü işgal etmesinden bu yana geçerli olan statüko uyarınca, Ürdün'ün İslami Vakıflar Dairesi El Aksa yerleşkesinin yönetiminden sorumluyken, İsrail girişleri kontrol ediyor.
Gayrimüslimlerin alanı ziyaret etmelerine izin veriliyor ancak orada ibadet etmelerine izin verilmiyor. Kudüs Hahambaşılığı 1921'den beri Yahudilerin El Aksa yerleşkesine girmesini yasaklamış durumda.
Ürdün'ün, Yahudiler tarafından Tapınak Tepesi olarak bilinen kutsal alan üzerindeki vesayeti 1924 yılına kadar uzanıyor ve Birleşmiş Milletler, UNESCO, Arap Birliği, Avrupa Birliği (AB) ve İsrail ile Ürdün arasındaki 1994 tarihli anlaşma tarafından tanınıyor.
İsrail'in kuruluşundan bu yana ve özellikle de 1967'de Filistin topraklarının işgal edilmesinden bu yana, İsrailli aşırılık yanlıları Yahudilerin burada ibadet etmesini savunuyor, bazıları caminin yıkılması ve Yahudi tapınağının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulunuyor.
Gazze savaşı başladığından beri bu çağrılar daha da yüksek sesle dile getiriliyor.
The New Arab'a konuşan bir İslami Vakıf yetkilisi şöyle söyledi:
"İsrail hükümetindeki bakanlar da dahil olmak üzere aşırılık yanlıları camiye tüm Müslümanların inancını etkileyecek acı bir gerçeği dayatmak istiyorlar çünkü El Aksa sadece Filistinliler için değil dünyadaki tüm Müslümanlar içindir."
Yetkili, bu tür aşırılık yanlılarının mevcut durumdan faydalanarak tüm bölgeyi alevlendirebilecek "çılgın ve pervasız" eylemler gerçekleştirdiklerini de sözlerine ekledi:
"El Aksa'da olup bitenlere ilişkin bu sessizliği, Müslümanların duyguları kışkırtılmaya devam edilirse sonuçlarını bilmediğimiz bir patlama izleyebilir."
El Aksa'nın kademeli olarak İsrail kontrolüne geçmesi
İsrailli aşırılık yanlıları 2003 yılından bu yana düzenli olarak Mescid-i Aksa'ya baskın düzenliyor, caminin batı duvarındaki Muğaribe Kapısı'ndan giriyor ve aynı duvardaki Silsila Kapısı'ndan çıkıyorlar.
İsrailli yetkililer o dönemde Filistinlilerin Muğaribe Kapısı'nı kullanmasını yasaklamış ve burayı İsraillilere tahsis etmişti.
2000 yılından önce İsrailli yetkililer bu tür ziyaretleri genellikle bireysel eylemler olarak gerekçelendiriyordu, ancak İsrail muhalefetinin lideri Ariel Şaron'un 2000 yılında binlerce güvenlik görevlisiyle çevrili olarak kutsal mekana yaptığı ve İkinci İntifada'yı ateşleyen son derece tartışmalı tur, bu grupların eylemleriyle siyasi bir uyum olduğunu doğruladı.
İsrail siyaseti sağa kaydıkça, dini yerleşimcilerin gündemi daha belirgin hale geldi ve İsrailli yetkililer Yahudilerin ibadet hakkını ve El Aksa'nın avlularının Yahudi ve Müslüman alanlarına bölünmesini giderek daha fazla destekledi.
Ekim 2021'de bir İsrail mahkemesi, Yahudi yerleşimcilerin El Aksa yerleşkesinde ilk kez sessiz ibadet etmelerine izin vererek, İsrail'in kutsal meaâna tecavüz ettiği yönündeki korkuları artırdı.
İsrail polisi eşliğinde aşırılık yanlılarının ziyaretleri de arttı. 2023 raporu bir önceki yıla göre yüzde 16'lık bir artış olduğunu belgeledi. Kudüs'ün Korunması için Filistin İslam-Hıristiyan Komisyonu, Nisan 2023'te 4 bin 700 İsraillinin El-Aksa'yı ziyaret ettiğini bildirdi.
Ürdün Vakfı'nın yetkilerinin kaldırılmasını ve Mescid-i Aksa'nın Yahudilerin kontrolüne geçmesini talep eden örgütlerin bir araya gelmesiyle oluşan Tapınak Tepesi Hareketi de giderek güçlendi.
Kendisi de bir Tapınak Tepesi aktivisti olan Ben-Gvir şu anda İsrail tarihinin en aşırı sağcı koalisyonu olan İsrail hükümetinin bir parçası.
Bu da aşırılık yanlısı ziyaretlerin sayısını artırmak ve Filistinlilerin erişimine daha fazla kısıtlama getirmek için İsrail'in siyasi kurumları üzerinde artan bir baskı olduğu anlamına geliyor.
Mescid-i Aksa araştırmacısı Abdullah Maruf'a göre Ben-Gvir'in son açıklamaları statükoda somut bir değişiklik anlamına geliyor ki bu da aşırı sağcı bakanın arzusunu hiçbir zaman gizlemediği bir şey.
Maruf, The New Arab'a verdiği demeçte Ben-Gvir'in Kudüs'ü, siyasi tabanına gücünü gösterebileceği siyasi oyun alanı olarak gördüğünü söyledi.
Ben-Gvir ve Bezalel Smotrich gibi diğer aşırı sağcılar İsrail'deki siyasi yelpazenin tamamını temsil etmese de, koalisyon hükümetinin üyeleri olarak Netanyahu ve kararları üzerinde önemli bir kontrole sahipler.
Mescid-i Aksa'nın velayeti Ürdün'e ait olsa da, asıl günlük kontrol, istedikleri zaman yerleşkeye baskın düzenleyen ve Filistinlilerin buraya erişimini kısıtlayan İsrailli yetkililerin elinde.
İsrail'in geçen hafta Mescid-i Aksa İmamı Şeyh İkrime Sabri'yi tutuklaması ve kutsal mekana girişini yasaklaması bu gücün ve kötüye kullanımının bir göstergesidir ve eğer dizginlenmezse Kudüs ve ötesinde benzeri görülmemiş bir gerilime yol açabilir.