İsrail neden Hannibal Direktifini uygulayarak kendi vatandaşlarının öldürülmesine izin verdi?

İsrail neden Hannibal Direktifini uygulayarak kendi vatandaşlarının öldürülmesine izin verdi?

1986 yılında İsrailli ordu komutanları, Givati piyade tugayından üç askerin Lübnanlı Hizbullah grubu tarafından esir alınmasının ardından bu doktrini hazırladılar.

İsrail gazetesi Haaretz tarafından yapılan bir araştırmaya göre İsrail ordusu, 7 Ekim'de Hamas öncülüğünde İsrail'e düzenlenen saldırılar sırasında, askerlerin yakalanmasını önlemek için ordunun gerekli tüm gücü kullanmasına izin veren Hannibal Direktifi'ni uygulayarak hem sivil hem de askerlerin hayatını kaybetmesine neden oldu.

İşte şu ana kadar bildiklerimiz:

Hannibal Direktifi nedir ve nasıl ortaya çıktı?

Yaklaşık yirmi yıl boyunca askeri sansür, Hannibal Prosedürü ya da Hannibal Protokolü olarak da bilinen yönergenin gizli kalmasını sağladı. Bu yönerge İsrail ordusuna, İsrailli askerlerin yakalanmasını ve düşman topraklarına götürülmesini önlemek için, esirlerin ölümüne yol açacak eylemler de dahil olmak üzere, gereken her türlü gücü kullanma yetkisi veriyor.

1986 yılında İsrailli ordu komutanları, Givati piyade tugayından üç askerin Lübnanlı Hizbullah grubu tarafından esir alınmasının ardından bu doktrini hazırladılar.

O dönemde İsrail, 1982 yılında Lübnan'ı işgal ederek ülkenin güney bölgesini ele geçirmişti. Hizbullah, 2000 yılına kadar İsrail işgali altında kalacak olan bu bölgede devriye gezen askerleri esir aldı.

Bu olay sırasında tugay mensupları bir aracın asker arkadaşlarıyla birlikte kaçtığını görmüş ancak ateş açmamıştı. Talimat, bunun bir daha asla yaşanmamasını sağlamak için geldi.

İsrail hükümetine göre, esir alınan askerlerin kalıntıları 1996 yılında 123 Hizbullah savaşçısının cesetleri karşılığında İsrail'e iade edildi.

2001-2004 yılları arasında İsrail ordusunda görev yapmış olan Breaking the Silence adlı İsrailli STK'nın kurucusu Yehuda Shaul, geçen yıl Kasım ayında Al Jazeera'ye verdiği demeçte, İsrail'in o tarihten bu yana sergilediği sert tutumun, bir askerin kaçırılmasının düşman için stratejik bir hamle olduğu gerçeğinden kaynaklandığını söyledi. Shaul, esirlerin düşmana pazarlık gücü ve ulusal morali ve çatışmaya yönelik kamuoyu desteğini etkileme kabiliyeti verdiğini söyledi. Ayrıca askerler esir alınmadan önce öldürülürlerse düşman stratejik bilgi de elde edemez.

Mevcut çatışma boyunca, Hamas savaşçıları tarafından 7 Ekim'de Gazze'ye götürülen esirlerin akıbeti İsrail kamuoyunu Başbakan Binyamin Netanyahu yönetimine karşı yönlendirmeye devam ediyor. Kamuoyu için esirlerin geri dönüşü savaşın belirleyici bir unsuru haline geldi. İsrailli kurumlar tarafından yapılan çeşitli anketlerde esirlerin durumu öncelikli olarak belirtiliyor.

Aynı durum daha önceki esirler için de geçerliydi. 2006 yılında Hamas İsrailli asker Gilad Şalit'i kaçırdı. Beş yıllık esaretin ardından 1.000'den fazla Filistinli mahkum karşılığında serbest bırakıldı ki bu rakam İsrail'in bir asker karşılığında verdiği en yüksek rakamdı.

Direktifin adının nereden geldiği tartışmalı olup bazı kaynaklar direktifin adını M.Ö. 181 yılında Romalılara esir düşmek yerine kendini zehirlemeyi tercih eden Kartacalı bir generalden aldığını söylemektedir.

İsrailli askeri yetkililer ise bu ismin bir bilgisayar tarafından rastgele oluşturulduğunu söyledi.

2016 yılında, aralarında The Times of Israel'in de bulunduğu İsrail medyası, İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Gadi Eisenkot'un Hannibal Protokolü'nün tanıdığı özgürlükler konusundaki kafa karışıklığı nedeniyle bu protokolü "iptal etmeye" karar verdiğini bildirmişti.

Times of Israel'in haberine göre: "Yönerge, askerlerin bir askerin düşmanın eline geçmesini önlemek için potansiyel olarak büyük miktarda güç kullanmasına izin veriyor. Buna, yakalanmasını önlemek için söz konusu askerin hayatını tehlikeye atma olasılığı da dahildir.

"Ancak bazı subaylar bu emri, askerlerin esir alınmasını engellemek için yoldaşlarını kasten öldürmeleri gerektiği şeklinde anlıyor, bu girişimleri sırasında yanlışlıkla yaralayabilecekleri ya da öldürebilecekleri şeklinde değil."

Haaretz araştırması neyi ortaya çıkardı?

Direktifin 2016 yılında iptal edildiğine dair haberlere rağmen, Pazar günü yayınlanan Haaretz araştırması, Hamas savaşçılarının İsrail'in güneyindeki ordu karakollarına ve çevre köylere saldırdığı 7 Ekim olayları sırasında İsrailli komutanların herhangi bir uyarı ya da daha fazla açıklama yapmadan bu direktifin uygulanmasını emrettiğini ortaya koydu.

İsrail’iaçıkladığı verilere göre Hamas’ın öncülüğündeki silahlı grupların saldırılarında 1,139 kişi ölmüş ve 251 kişi de esir olarak Gazze'ye götürülmüştü.

İsrail'in bu sürpriz saldırıya verdiği yanıtı araştıran Haaretz muhabirleri, askeri belgeleri inceleyerek ve askerlerin, orta ve üst düzey subayların ifadelerine başvurarak o gün Gazze Tümeni, Güney Komutanlığı ve İsrail Genelkurmayı tarafından verilen emir ve prosedürleri ortaya çıkardı.

Kaos sırasında, İsrail ordusu komutanları Hamas'ın saldırısının boyutlarını tam olarak kavramakta zorlanırken, direktifin üç askeri tesiste uygulandığı iddia ediliyor. Ancak emirlerde esir alınan askerler ile siviller arasında ayrım yapılmamıştı.

Haaretz'e göre, saldırının ilk saatlerinde, saat 7.18'de, İsrailliler tarafından Erez olarak bilinen ve İsrail ile Gazze arasındaki bir geçit olan Beyt Hanun'da bir kaçırma olayının yaşandığı ihbarı üzerine, tümen karargahı tarafından verilen emir, başka hiçbir açıklama ya da netleştirme yapılmaksızın sadece "Hannibal Erez'de" şeklindeydi ve bu da mesaja dahil olan herkes tarafından anlamının zaten iyi bilindiğini gösteriyordu.

Saldırıların başlamasından yaklaşık beş saat sonra Gazze Tümeni'ne gönderilen bir mesajda şu emir veriliyordu "Tek bir araç bile Gazze'ye geri dönemez."

İsrail'in Mısır, Ürdün ve Gazze sınırlarının bir bölümünü denetlemekten sorumlu Güney Komutanlığı'ndan bir kaynak daha sonra Haaretz'e şunları söyledi:

"O zamana kadar herkes bu araçların kaçırılmış sivilleri ya da askerleri taşıyor olabileceğini biliyordu... Hiçbir aracın Gazze'ye dönmesine izin vermemenin ne anlama geldiğini de herkes biliyordu."

Birleşmiş Milletler destekli geçen ay yayınlanan bir rapora göre o gün İsrail ateşi sonucu ölen sivil ve askerlerin sayısı bir düzineden fazla. Ancak Haaretz, İsrail'in bu direktif nedeniyle verdiği kayıpların boyutunu belirlemenin mümkün olmadığını belirtiyor.

Hannibal Direktifi başka durumlarda da kullanıldı mı?

Hannibal Direktifi'nin kullanıldığı ya da kullanıldığından şüphelenildiği 2016'daki sözde iptaline kadar birçok olay yaşandı.

Ekim 2000'de üç İsrail askeri işgal altındaki Golan Tepeleri, Lübnan ve Suriye sınırındaki Şeba Çiftliklerinde (Har Dov) Hizbullah tarafından esir alındı.
Askerlerin yakalandığını öğrenen İsrail'in Kuzey Komutanlığı "Hannibal durumu" emri verdi ve İsrail saldırı helikopterleri yakalanan askerleri taşıdığı düşünülen araç konvoyuna ateş açtı.

2006 yılında bir İsrail askerinin Hamas tarafından kaçırılmasının ardından Hannibal Direktifi devreye sokuldu, ancak uygulanmak için çok geç kalınmıştı.
Bir ay sonra, iki İsrail askerinin Hizbullah tarafından kaçırılmasının ardından tekrar devreye sokuldu. Washington Post'un daha sonra aktardığına göre üst düzey bir İsrailli yetkili "Onları bulsaydık, askerleri öldürmek pahasına da olsa vururduk" dedi.

Askerin yakalanmasının ardından yaşanan katliamı araştıran Uluslararası Af Örgütü, Hannibal Direktifinin uygulandığı ve "savaş suçu" olarak nitelendirdiği bir saldırıda 75'i çocuk olmak üzere 200 kadar Filistinli sivilin ölümüne yol açtığı sonucuna vardı. İsrail ordusu daha sonra bu direktifin uygulandığını reddetmiş, ancak telsiz konuşmaları sırasında birkaç kez bu direktife atıfta bulunulduğunu kabul etmiştir. Hannibal Direktifi'nin 2014'te Gazze'deki Şucaiye Savaşı sırasında ve 2016'da bir İsrail askerinin kaybolduğu ve askerlerin yoğun bir şekilde konuşlandırılmasına neden olan Kalandiya mülteci kampında da kullanıldığı düşünülüyor.

Haaretz üst düzey bir askeri kaynağa dayandırdığı haberinde Hannibal Direktifi'nin geçen yıl 7 Ekim'de yürürlüğe girdiğini belirtmiştir.

Gazete emri kimin verdiğini sorduğunda kaynak "belki de savaş sonrası soruşturmalarla ortaya çıkacaktır" dedi.

İsrail hükümeti Hannibal Direktifi hakkında ne diyor?

2006 yılında The Jerusalem Post bu yönergeyi bir kaçırma girişimi durumunda uygulanacak "söylentilere göre" standart prosedür olarak tanımladı. Gazetenin haberine göre "askerlere bu emrin içeriği hiçbir zaman resmen olmasa da söylenir".

İsrail ordusu direktifin asker arkadaşlarının öldürülmesine izin veren yorumunu sık sık reddetti. Ancak yönergenin lafzına ilişkin kafa karışıklığı ve protokolün yazılı versiyonlarının üst düzey subaylarla sınırlandırılması, bir kaçırılma durumunda kişilerin hayatına verilecek değer konusunda belirsizliğe yol açtı.

Bu durum 2011 yılında dönemin askeri şefi Benny Gantz'ın yönergenin kaçırılmayı önlemek için İsrail askerlerinin öldürülmesine izin vermediğini açıkça ifade etmesine yol açmıştı.

İsrail ordusu ne diyor?

Hannibal Direktifi hakkındaki tartışmaların 2003 yılına kadar İsrail askeri sansürü tarafından yasaklandığı yaygın bir şekilde bildirilmişti ve ordu direktifin kullanımı hakkında resmi olarak yorum yapmadı.

Haaretz'in ulaştığı bir İsrail ordu sözcüsü, ordunun "7 Ekim ve öncesinde yaşananlarla ilgili iç soruşturmalar yürütmeye başladığını" söyledi ve ekledi: "Bu soruşturmaların amacı, savaşın devamında kullanılabilecek dersler çıkarmak ve bunları öğrenmektir. Bu soruşturmalar sonuçlandığında, sonuçları şeffaf bir şekilde kamuoyuna sunulacaktır."

Kaynak: Mepa News, Al Jazeera

uyg.gif

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.