İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'ya dair planı ne?

İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'ya dair planı ne?

İsrail yerleşim yerlerini genişletmeye devam ederken, pek çok siyasetçi de bir Filistin devletini durdurma arzularını açıkça dile getiriyor.

Justin Salhani | Al Jazeera | Tercüme: Mepa News

Gazze'ye yönelik savaş, işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail'in şiddet ve yayılma politikalarını sürdürmesine kapı araladı.

Çarşamba günü İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, uluslararası hukuku ve Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail'in buradaki varlığını sürdürmesinin hukuka aykırı olduğu yönündeki son kararını görmezden gelerek işgal altındaki Filistin topraklarındaki yerleşimleri genişletmeye yönelik yeni planlarını açıkladı.

Dini Siyonizm Partisi'nin lideri ve kendisi de bir yerleşimci olan Smotrich, “İsrail karşıtı ya da Siyonizm karşıtı hiçbir karar yerleşimlerin gelişimini durduramayacak” dedi.

“Tehlikeli bir Filistin devleti fikrine karşı savaşmaya devam edeceğiz. Bu benim hayatımın misyonu” diyen Smotrich, İsrail ordusunun Batı Şeria'nın El Halil ve Nablus kentlerine baskın düzenlediği gün de aynı açıklamayı yaptı.

Ayrıca İsrail, uluslararası kınamalara rağmen işgal altındaki Batı Şeria'da yasadışı yerleşim yerlerini genişletiyor.

Analistler Al Jazeera'ye bu eylemlerin İsrail'in 1967'den beri askeri olarak işgal altında tuttuğu bölgeyi ilhak etme ve etnik temizlik yapma planının bir parçası olduğunu söyledi.

İşgalin güçlendirilmesi

Filistinli düşünce kuruluşu Al-Shabaka'da politika uzmanı olan Tarık Kenney-Shawa Al Jazeera'ya yaptığı açıklamada, “İsrail on yıllardır Batı Şeria'da maksimalist bir genişleme politikası izliyor ancak farklı iktidar koalisyonları aynı hedeflere farklı taktiklerle yaklaştı” dedi.

“Şu anda İsrail'in aşırı sağcı iktidar koalisyonunda gördüğümüz şey, uzun zamandır sahada fiili bir gerçeklik olan şeyi resmileştirmeyi amaçlayan hızlandırıcı bir yaklaşımdır.”

Analistlere göre bu süreç, Hamas öncülüğünde İsrail'e düzenlenen ve tahminen 1.139 kişinin öldüğü, 250 kadar kişinin de esir alındığı 7 Ekim saldırısından bu yana yoğunlaştı.

İsrail’in Gazze'ye yönelik devam eden bombardımanı 40.000'den fazla insanın ölümüne neden olurken, çatışmalar hemen dursa bile savaşın diğer etkileri nedeniyle çok daha fazla insanın ölmesi bekleniyor.

Ateşkes görüşmeleri, İsrailliler tarafından sürdürülen şiddeti durdurmadı.

Bu süre zarfında İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'da 630'dan fazla Filistinliyi öldürdü; en son ölüm Cuma günü bir gecede maskeli yerleşimcilerin Filistin kasabalarını basarak insanlara saldırması ve evleri ateşe vermesiyle gerçekleşti.

Gazze'ye yönelik mevcut savaştan önce, 2023 yılında neredeyse her gün gerçekleşen baskınlar ve Yahudilerin Filistinlilere yönelik saldırıları, BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'nin (OCHA) can kayıplarını kaydetmeye başladığı 2005 yılından bu yana Batı Şeria'daki Filistinliler için en ölümcül yıl oldu.

İsrailli siyasi yorumcu Ori Goldberg, “Ekim ayından bu yana gerçek bir tırmanış var çünkü yerleşimci şiddeti her zaman ordu tarafından desteklenir ve örtbas edilir ve bu şiddet tavan yaptı” dedi.

'Daha da kötüleşecek'

İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da devam eden eylemleri, etnik temizliğin devam edeceği ve hatta olası bir tam ilhakın sinyallerini veriyor.

“Dibe vurmaya çok yakınız” diyen Goldberg, 'tam ilhak' ve 'kapsamlı savaş' gibi potansiyel senaryolardan bahsetti.

Analistler, İsrail'in genişleme politikalarının daha liberal eğilimli hükümetler döneminde bile var olduğunu söylerken, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun mevcut yönetiminin aşırı sağcı unsurlarının gündemlerini zorlamak için Gazze'deki savaştan faydalandığına dikkat çekiyorlar.

Doha'daki Arap Araştırma ve Politika Çalışmaları Merkezi'nde araştırmacı olan Ihab Maharmeh Al Jazeera'ye verdiği demeçte, “İsrail Gazze'de devam eden savaşı, Batı Şeria'da egemenliğini dayatarak, C Bölgesi'ni ilhak ederek ve yerleşimleri meşrulaştırarak eski sömürgeci hesapları kapatmak için kullanıyor ve sonuçta Filistinlilerin sürülmesine ve yerlerinden edilmesine yol açıyor ki bu da aşırı dinci Yahudi yerleşimci koalisyonunun hedeflerinden biri” dedi.

C Bölgesi, bir Filistin devletine giden yol olarak görülen 1993 Oslo Anlaşmaları tarafından öngörülen bir Batı Şeria bölgesidir. A ve B bölgelerinde sadece Filistinliler yaşarken, C bölgesi tamamen İsrail güvenlik kontrolü altında.

Yaptırımların etkisi

İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşim yerlerini genişletmesi, ülkenin en büyük destekçisi ve müttefiki ABD de dahil olmak üzere uluslararası toplum tarafından düzenli olarak eleştiriliyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Şubat ayında basına verdiği demeçte “Hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat yönetimler altında, yeni yerleşimlerin kalıcı bir barışa ulaşmada ters etki yaratması uzun süredir devam eden ABD politikasıdır” dedi.

“Ayrıca uluslararası hukuka da aykırıdırlar. Yönetimimiz yerleşimlerin genişletilmesine kesin bir şekilde karşı çıkmaktadır. Bizim görüşümüze göre bu durum İsrail'in güvenliğini güçlendirmez, sadece zayıflatır.”

Ancak pratikte ABD, İsrail'in yasadışı yerleşim politikalarını caydırmak için çok az şey yapıyor - ki bu politikalar İsrail'deki siyasi bölünmelerin çoğu tarafından destekleniyor.

Nitekim ABD, İsrail'in kentin doğu yarısında devam eden yasadışı işgaline rağmen 2018 yılında büyükelçiliğini Batı Kudüs'e taşıdı.

Bir sonraki yıl ise ABD, İsrail'in işgal altındaki Suriye toprağı olan Golan Tepeleri'ni yasadışı ilhakını tanıdı. Her iki olay da eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde gerçekleşmiş ancak Başkan Joe Biden döneminde değiştirilmemiştir.

Temmuz ayında ABD, işgal altındaki Batı Şeria'da uygulanan şiddet nedeniyle üç yerleşimci ve beş kuruluşa yaptırım uyguladı. Ancak bu, İsrail devletini yerleşimcileri desteklemekten caydırmaya yetmedi. Filistinliler İsrail ordusunun zaman zaman yerleşimcilerin eylemlerini aktif olarak desteklediğini ve savunduğunu söylüyor.

Smotrich ve diğer aşırı sağcı yerleşimci Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in de içinde bulunduğu mevcut hükümet bu politikaya güçlü bir şekilde katkıda bulundu. İkili, tam ilhaka doğru bir adım olarak daha fazla yerleşim için bastırdı ve Netanyahu tarafından işgal altındaki Batı Şeria üzerinde daha fazla güçle ödüllendirildi.

Goldberg, “Yaptırımlar yerleşimcilere karşı, ancak bu hükümet büyük ölçüde yerleşimciler tarafından yönetiliyor ve bu nedenle yaptırımlar örgütsel düzeyde değil bireysel düzeyde kalıyor” dedi.

“Yerleşimciler Filistinlileri taciz etmek ve onları aktif olarak topraklarından atmak için her şeyi yapmaya devam ediyor, buna ordu tarafından desteklenen her türlü küçük ölçekli etnik temizlik de dahil.”

ABD ve uluslararası toplumdaki diğer aktörler tutumlarını değiştirip İsrail'i işgal altındaki Batı Şeria'daki politikaları ve eylemlerinden sorumlu tutmaya başlamadıkça, etnik temizlik ve ilhak devam edecektir.

Kenney-Shawa, “Bireysel yasadışı yerleşimcilere yönelik yaptırımlar, daha geniş bir sistematik süreci caydırmak için hiçbir şey yapmayacaktır” dedi ve ekledi:

“İsrail artan bir cesaret ve kibirle hareket ediyor çünkü uluslararası toplum İsrail'i sorumlu tutacak gerçek tedbirleri almaya istekli olmadığını açıkça ortaya koydu.”

Kaynak: Mepa News

uyg.gif

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.