Othman Moqbel

Othman Moqbel

İsrail'in yardım kuruluşlarına saldırması savaş stratejisinin bir parçası

İsrail'in yardım kuruluşlarına saldırması savaş stratejisinin bir parçası

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'de yürüttüğü askeri operasyonlar nasıl yansıtılırsa yansıtılsın, 1 Nisan'da World Central Kitchen (WCK) adlı yardım grubuna yapılan son saldırı, kuşatma altındaki Gazze Şeridi'ndeki tüm yaşama karşı yürütülen bir savaş olduğu konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmıyor.

İster çaresizce yardıma ihtiyaç duyan siviller olsun, ister bu yardımı sağlamaya çalışan yardım görevlileri, hepsi tehlike altında görünüyor.

WCK konvoyunun bombalanarak Gazze'deki tüm operasyon ekibinin öldürülmesinden bir gün sonra İsrail gazetesi Haaretz, saldırıların kasıtlı olduğunu ve aralarında silahlı bir Hamas savaşçısının bulunduğuna dair "yanlış istihbarata" dayandığını iddia etti.

O zamandan beri WCK'nın kurucusu Jose Andres gazetecilere İsrail'in yedi çalışanını "sistematik bir şekilde, araba araba" hedef aldığını söyledi.

İsrail'in anlatısı doğru olsa bile -ki bu hafta başında liderleri bu nedenle özür diledi- birçoğumuzun uzun süredir şüphelendiği gibi, bu savaşın "ne pahasına olursa olsun galibiyet" hedefiyle yürütüldüğünü kanıtlıyor.

Ve hiçbir ölüm vicdansızca görünmediği için bu tür maliyetlere katlananlar en nihayetinde siviller oluyor. İster yardım görevlileri, ister gazeteciler, ister sağlık çalışanları ya da çocuklar olsun, en iyi ihtimalle tali hasar, en kötü ihtimalle de bizzat hedef oluyorlar.

Kasıtlı bir taktik

WCK'ya yapılan saldırılar bir hata olarak gösterilirken, altı ay gibi kısa bir sürede yaklaşık 200 yardım görevlisinin öldürüldüğünü gördük. Yakın zamanda, WCK ile birlikte açlık çeken Filistinlilere sıcak yemek sağlayan en büyük STK olan Amerikan Yakın Doğu Mülteci Yardımı (Anera) ve UNRWA'dan bu savaşın kurbanı olan meslektaşlarımızı kaybettik.

Uluslararası yasalar ve sözleşmeler, Gazze'deki tüm yaşama yönelik acımasız saldırı gerçeği karşısında yardım çalışanlarına çok az koruma sağlıyor gibi görünmektedir.

Öldürülen her bir yardım çalışanının kasıtlı bir saldırı değil de bir kaza olduğuna inansak bile, insani yardım camiasına yönelik diğer pek çok saldırı göz ardı edilemez.

İster UNRWA'nın fonlarını kesmek için yapılan temelsiz karalamalar olsun, isterse de yardım çalışanlarının herhangi bir kanıt sunulmadan sahte terörizm suçlamalarıyla hapse atılması olsun, bunların hepsi bir amaca hizmet ediyor: Gazze'deki insani yardım alanını daraltmak.

Yardım dağıtan STK'lara, hastanelere ve gazetecilere saldırarak, İsrail'in içinde faaliyet gösterilemeyecek kadar tehlikeli bir ortam yaratması birincil hedefi gibi görünüyor. WCK'ye yapılan saldırının ardından Gazze'ye teslim edilmemiş yardım taşıyan gemiler hemen geri döndü ve faaliyetleri askıya alındı.

İsrail güçleri Gazze'deki koşulları insanlara yardım edilemeyecek kadar tehlikeli hale getirerek Filistinliler için yaşanmaz kılmakta ve siviller nihai bedeli öderken İsrail'in zaferini güvence altına almaktadır.

Kuruluşum Action For Humanity ve yan kuruluşu Syria Relief bunu çok iyi biliyor.

Suriye'de de benzer koşullarla karşı karşıya kaldık. 13 yıllık çatışmalarda 336 yardım görevlisi öldürüldü. Sadece benim kuruluşum, savaşın yürütülmesine yönelik "ne pahasına olursa olsun zafer" yaklaşımı nedeniyle altı meslektaşını kaybetti.

Azalan destek

Tartışmanın Batılı devletlerin İsrail'e verdikleri desteği geri çekmeleri gerekip gerekmediğinden ziyade, Batılı devletlerin İsrail'e verdikleri desteği nasıl geri çekmeleri gerektiğine doğru kaydığını hissediyorum.

Action For Humanity tarafından yaptırılan ve YouGov tarafından yürütülen bir kamuoyu araştırması, İngiltere halkının yüzde 59'unun İsrail ordusunun Gazze'de insan haklarını ihlal ettiğine inandığını ortaya koymuştur ve bu, üç İngiliz vatandaşının da dahil olduğu WCK yardım çalışanlarına yönelik doğrudan saldırıdan önceydi.

Bu saldırı haklı olarak küresel bir kınamaya yol açmıştır, ancak bu öfkenin trajik bir şekilde öldürülenlerin milliyetleriyle ilgili olması endişe vericidir. Geçtiğimiz altı ay boyunca her dakika masum Filistinliler, Batılı hükümetlerin sağır edici sessizliği arasında öldürüldü.

Her yardım görevlisinin öldürülmesi, her sivilin hedef alınması gibi, kesinlikle bir savaş suçu olduğu için evrensel olarak kınanmalıdır.

Tüm savaş suçları böyledir ve milliyet, ırk, etnik köken ya da mesleğe dayalı ayrımlar yapmamalıyız. Savaş suçlarını ve bu soykırım savaşını derhal durdurmak için her şey yapılmalı.


Middle East Eye için kaleme alınan bu görüş yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Yazıda yer alan ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı toplam 2138 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Othman Moqbel Arşivi