'Kalem ve kılıç ittifakı' sarsıldı: Suudi Arabistan'da iç savaş yaşanabilir!
Muhammed bin Selman'ın reform girişimleri sonrası ülkenin büyük sosyal patlamalara gebe olduğu ileri sürüldü.
Analiz | Mepa News
Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın ülkesini 'ılımlı İslam'a geçireceğine dair açıklamalarının ardından Suudi Arabistan kamuoyunda soru işaretleri doruğa çıkmış vaziyette. Suudi Arabistan halkının yönetimdeki din anlayışına yönelik keskin değişime nasıl reaksiyon vereceği merak konusu.
Dinin önemi bitiyor mu?
Daha önceki yöneticiler -yasal olarak- "İslam dininin koruyucusu" hüviyetinde değerlendiriliyordu ve Suudi Arabistan kralları Hadimu'l Harameyn ünvanını kullanmaktaydı. Birçok kişi Muhammed Bin Selman sonrası ülkede dinin ne anlam ifade edeceği hususunda endişeli. Dinin artık devlet yönetiminde bir öneminin kalmayacağı düşüncesi kitleleri harekete geçirebilir.
Devletin İslami imajı
Suudi Arabistan'ın kurulduğu günlerden bu yana, gerek hanedanın İslam'ın en kutsal bölgelerini ele geçirmesi esnasında gerekse devletin teşkil edilmesi sürecinde İslam, yalnızca siyasi elitin otoritesini dayatmak üzere kullandığı ülke içi bir araç olarak değil, tüm Müslüman alemine liderliğini ve otoritesini dayatmak üzere dış bir araç olarak kullanıldı. Suudi Arabistan'ın bütçesinin ciddi bir bölümü ülkenin iç ve dış imajını düzeltme çalışmalarında harcandı. Suudi hanedanı, Mekke ve Medine'deki kutsal bölgelerin inşaatına ve bölgedeki çalışmalara ciddi bir fon aktarıyor. Bu sayede yönetime yönelik İslami bir imaj oluşturmaya gayret sarf ediliyor. Bu bağlamda Suudi Arabistan için Muhammed bin Selman öncesi dönemde bu çalışmalarının önemli bir rol oynadığı söylenebilir.
Veliahtın amacı ne?
Tüm bu imaj çalışmalarının aksi doğrultusunda, yeni kral olacağı artık her gün daha çok kesinlik kazanan Muhammed bin Selman'ın geleneği ve dini yansıtmayan bir kral olarak ön plana çıkacağı düşünülüyor. Muhammed bin Selman’ın ülkeyi 'ılımlı İslam'a döndürmedeki amacının ne olduğu hala belirsizliğini korumakta.
Yoksulluk ve İran tehdidi
Ülkede zengin kesimdeki refah seviyesi çok fazla olsa da Mekke ve Medine çevresinde ve ülkenin diğer bölgelerinde fakirliğin dayanılmaz boyutlara ulaştığı da aktarılıyor. Petrol fiyatlarındaki düşüş de ülkede yoksulluğun artmasına ön ayak oluyor. Öte yandan ülkenin doğusundaki Katif vilayeti, başta olmak üzere Şii inancı kaynaklı ayaklanmalarla boğuşuyor ve yine Yemen'de İran destekli Şii Husilere karşı savaş devam ediyor. Ülkede yaşanan keskin dini kırılma da bunlara eklendiğinde ülke için gelecek yılların oldukça çalkantılı geçeceği düşünülebilir.
Kalem ve Kılıç ittifakı sarsılıyor
Suudi Arabistan'da din ve devlet ülkenin kuruluşundan bu yana hep iç içe geçmiş vaziyette. Kalem ve Kılıç ittifakı olarak da anılan bu birlikteliği sarsacak girişimler ülkede halkın, ilim adamlarının ve güç odaklarının iradesi hariç tutularak tepeden inme bir şekilde yapıldı. Muhammed bin Selman’ın ülkede gücü eline geçirdiği andan bu yana İslam'ın ülkedeki durumu her geçen gün adeta 'bir düşüş grafiği' seyrediyor. Muhammed Bin Selman Suudi Arabistan'ı bir kutuptan diğerine götürüyor gibi görülüyor. Veliaht prensin dini soyutlama çalışmaları ve ülkenin hiç alışık olmadığı şekilde laikliğin yükselişi, Suudi Arabistan'ın genetik kodlarına aykırı olarak görülüyor. Muhammed bin Selman’ın ülkeyi ikinci bir Birleşik Arap Emirlikleri haline getireceği yorumları mevcut. Ancak bu girişimler sessiz sedasız bir biçimde halk tarafından kabul olacak gibi görünmüyor.
Selefi bir ayaklanma kuşkusu
Dini anlayışla yoğrulmuş bir toplum olduğu bilinen Suudi Arabistan toplumunun, veliaht prensin hamlelerine nasıl bir tepki vereceği merak konusu. Ilımlı İslam'a dönülmesine dair girişimlerin, 1979 yılında Cüheyman el Uteybi liderliğinde Suudi hanedanlığına karşı yapılan Kabe Baskını benzeri bir sosyal patlama ile sonuçlanabileceği öne sürülüyor. Söz konusu baskında Cüheyman el Uteybi liderliğindeki yaklaşık 500 kişi Suudi Arabistan'ın siyasi tutumuna karşı bir ayaklanma girişiminde bulunmuştu ve Kabe'de bir 'direniş' gerçekleştirmişti.
Üç büyük tehdit
Ülkenin doğusunda Şii nüfusun ağırlıklı olduğu bölgelerdeki gerginliğin, ülkede dini bir altyapısı bulunan kitlelerin neden olabileceği karışıklığın yanısıra, tutuklu bulunan iş adamları ve hanedan mensuplarının da 'büyük bir sorun olacağını' tahmin etmek güç değil. Güçten uzaklaştırılan ve tutuklanan isimlerin destekçilerinin Muhammed bin Selman'a itaat etmeyebileceği konuşuluyor. İfade edildiği gibi ülkede patlamaya hazır bekleyen üç büyük siyasi alan bulunuyor.
Kaynak: Mepa News